Türkisch | Englisch | |||
---|---|---|---|---|
Trade/Economic | ||||
Trade/Economic | karşılıklı tanıma | mutual recognition n. | ||
This is why this mutual recognition is the ideal tool for cooperating in this sensitive area. İşte bu nedenle karşılıklı tanıma, bu hassas alanda işbirliği yapmak için ideal bir araçtır. More Sentences |
||||
Politics | ||||
Politics | karşılıklı tanıma | mutual recognition n. | ||
British Conservative MEPs do not believe that mutual recognition is necessary in this field. İngiliz Muhafazakar milletvekilleri bu alanda karşılıklı tanımanın gerekli olduğuna inanmamaktadır. More Sentences |
||||
Telecom | ||||
Telecom | karşılıklı tanıma | mutual recognition n. | ||
Mutual recognition forms the keystone of the European Union and the European internal market, in particular. Karşılıklı tanıma, Avrupa Birliği'nin ve özellikle Avrupa iç pazarının temel taşını oluşturur. More Sentences |
||||
Aeronautic | ||||
Aeronautic | karşılıklı tanıma | mutual recognition n. | ||
Two-way integration is not feasible as long as there is no reciprocity and mutual recognition. Mütekabiliyet ve karşılıklı tanıma olmadığı sürece iki yönlü entegrasyon mümkün değildir. More Sentences |
Türkisch | Englisch | |
---|---|---|
General | ||
General | karşılıklı olarak birbirini tanıma | interknowledge n. |
Telecom | ||
Telecom | karşılıklı imtiyaz tanıma | mutual exclusivity n. |
Medical | ||
Medical | karşılıklı tanıma işlemi | mutual recognition procedure n. |