Englisch | Türkisch | |
---|---|---|
Idioms | ||
Idioms | knee-deep in (something) adj. | dizine kadar (bir şeye) girmiş |
Idioms | knee-deep in (something) adj. | dizine kadar (bir şeye) batmış |
Idioms | knee-deep in (something) adj. | dizine kadar (bir şeyin) içinde kalmış |
Idioms | knee-deep in (something) adj. | (bir şey) içinde yüzen |
Idioms | knee-deep in (something) adj. | bolca (bir şeyi) olan |
Idioms | knee-deep in (something) adj. | aşırı miktarda (bir şeyi) olan |
Idioms | knee-deep in (something) adj. | gırtlağına kadar (bir şeye) batmış/bulaşmış |
Idioms | knee-deep in (something) adj. | boğazına kadar (bir şeye) batmış/bulaşmış |
Englisch | Türkisch | |
---|---|---|
Idioms | ||
Idioms | be knee-deep in something v. | bir şeye boğazına kadar batmış olmak |
Idioms | stand knee-deep in something v. | bir şeye boğazına kadar batmış olmak |
Idioms | be knee-deep in something v. | bir şeye boğazına/dizine kadar batmak |
Idioms | get knee-deep in something v. | bir şeye boğazına/dizine kadar batmak |