Englisch | Türkisch | |||
---|---|---|---|---|
General | ||||
General | laudable adj. | övgüye değer | ||
Mr Paasilinna's action plan has very laudable aims in incorporating eGovernment, eLearning, eHealth and eBusiness. Sayın Paasilinna'nın eylem planında eDevlet, eÖğrenim, eSağlık ve eİş'i kapsayan çok övgüye değer hedefler var. More Sentences |
||||
General | laudable adj. | takdire şayan | ||
What appears to be a laudable aim, however, could also be a double-edged sword. Ne var ki, takdire şayan bir amaç gibi görünen bu durumun hem iyi hem kötü tarafları da olabilir. More Sentences |
||||
General | laudable adj. | alkışı hakeden | ||
General | laudable adj. | övülmeye değer | ||
General | laudable adj. | övgüyü hak eden |