|
Kategorie |
Türkisch |
Englisch |
|
General |
|
1 |
General |
mümkün olan yerlerde |
where possible adv.
|
|
The police are patrolling the area, rail capacity has been increased, where possible, from 1,200 to 1,600 tonnes.
Polis bölgede devriye geziyor, demiryolu kapasitesi mümkün olan yerlerde 1,200 tondan 1,600 tona çıkarıldı.
More Sentences
|
2 |
General |
mümkün olan şey |
thinkable n.
|
|
3 |
General |
gerekenin ötesinde mümkün olan miktar |
margent n.
|
|
4 |
General |
mümkün olan en küçük parça |
minim n.
|
|
5 |
General |
mümkün olan en küçük tanecik |
minim n.
|
|
6 |
General |
gerçekleştirilmesi mümkün olan şey |
deliverable n.
|
|
7 |
General |
mümkün olan en küçük miktar |
grain n.
|
|
8 |
General |
(hedef vurmada) mümkün olan en yüksek puan |
possible n.
|
|
9 |
General |
dünyada günahsız yaşamanın mümkün olduğuna olan inanç |
perfectibility n.
|
|
10 |
General |
çözümü mümkün olan problem |
soluble n.
|
|
11 |
General |
mümkün olan en büyük dereceye yükseltmek |
maximize v.
|
|
12 |
General |
mümkün olan her şeyi yapmak |
move heaven and earth v.
|
|
13 |
General |
mümkün olan her çareye başvurmak |
use every means possible v.
|
|
14 |
General |
mümkün olan her yola başvurmak |
use every means possible v.
|
|
15 |
General |
mümkün olan her aracı kullanmak |
use every means possible v.
|
|
16 |
General |
mümkün olan en büyük dereceye yükseltmek |
maximise v.
|
|
17 |
General |
mümkün olan en mükemmel hale getirmek |
optimalise v.
|
|
18 |
General |
mümkün olan en etkili hale getirmek |
optimalise v.
|
|
|
19 |
General |
mümkün olan en mükemmel hale getirmek |
optimalize v.
|
|
20 |
General |
mümkün olan en etkili hale getirmek |
optimalize v.
|
|
21 |
General |
transferi ya da devri mümkün olan |
transferable adj.
|
|
22 |
General |
miras kalması mümkün olan |
inheritable adj.
|
|
23 |
General |
mal edilmesi mümkün veya caiz olan |
appropriable adj.
|
|
24 |
General |
nakit ödenmesi mümkün olan |
callable adj.
|
|
25 |
General |
mümkün olan az acıyı veren |
humane adj.
|
|
26 |
General |
mümkün olan en düşük seviyede |
low adj.
|
|
27 |
General |
mümkün olan iki veya daha fazla yöntemden yalnızca biri işe yarayan |
one-way adj.
|
|
28 |
General |
zar zor mümkün olan |
outside adj.
|
|
29 |
General |
mümkün olan en erken sürede |
as early as possible adv.
|
|
30 |
General |
mümkün olan en kısa zamanda |
as soon as possible adv.
|
|
31 |
General |
mümkün olan en kısa zamanda |
at the soonest time possible adv.
|
|
32 |
General |
mümkün olan en kısa zamanda |
as earliest as possible adv.
|
|
33 |
General |
mümkün olan en kısa sürede |
as earliest as possible adv.
|
|
34 |
General |
mümkün olan en kısa sürede |
at the soonest time possible adv.
|
|
35 |
General |
mümkün olan en kısa sürede |
as soon as possible adv.
|
|
36 |
General |
mümkün olan her şekilde |
hand and foot adv.
|
|
37 |
General |
mümkün olan en fazla sayıda hidroksil grubu içeren anlamı veren ön ek |
hol- pref.
|
|
Phrasals |
|
38 |
Phrasals |
yelkeni mümkün olan en fazla derecede açmak |
carry on v.
|
|
|
Phrases |
|
39 |
Phrases |
mümkün olan en kısa sürede |
in the shortest possible time expr.
|
|
40 |
Phrases |
mümkün olan en makul sürede |
as soon as practicable expr.
|
|
41 |
Phrases |
mümkün olan en kısa sürede |
in the shortest time possible expr.
|
|
42 |
Phrases |
mümkün olan en kısa zamanda |
in the shortest possible time expr.
|
|
43 |
Phrases |
mümkün olan en geniş şekilde |
(to) the greatest extent possible expr.
|
|
44 |
Phrases |
mümkün olan en kısa zamanda |
in the shortest time possible expr.
|
|
45 |
Phrases |
uygun/mümkün olan en kısa zamanda |
at one's convenience expr.
|
|
46 |
Phrases |
uygun/mümkün olan en kısa zamanda |
at one's earliest convenience expr.
|
|
Proverb |
|
47 |
Proverb |
işleri mümkün olan en kolay yoldan yapmak |
cross the stream where it is shallowest
|
|
Colloquial |
|
48 |
Colloquial |
(bilardoda) oyuncunun 147 puan topladığı mümkün olan en büyük seri |
maximum n.
|
|
49 |
Colloquial |
mümkün olan her şeyi yapmak |
stand on one's head v.
|
|
50 |
Colloquial |
(olaydan) mümkün olan en büyük avantajı elde etmek |
milk v.
|
|
51 |
Colloquial |
mümkün olan her özelliğe sahip |
all-singing all-dancing adj.
|
|
52 |
Colloquial |
kar potansiyeli olan ancak yatırımcı yaşlanmadan önce beklentileri karşılaması mümkün olmayan (şirket, yatırım) |
gray-wave adj.
|
|
53 |
Colloquial |
kar potansiyeli olan ancak yatırımcı yaşlanmadan önce beklentileri karşılaması mümkün olmayan (şirket, yatırım) |
grey-wave adj.
|
|
54 |
Colloquial |
mümkün olan en kısa sürede |
soon as possible expr.
|
|
55 |
Colloquial |
mümkün olan en kısa zamanda |
soon as possible expr.
|
|
Idioms |
|
56 |
Idioms |
mümkün olan her şeyi yapmaya çalışmak |
try (one's) utmost v.
|
|
57 |
Idioms |
mümkün olan her şeyi yapmak/yapmaya çalışmak |
do/try your utmost (to do something) v.
|
|
58 |
Idioms |
mümkün olan her şeyi yapmak |
stand on head v.
|
|
59 |
Idioms |
mümkün olan her şekilde |
forty ways from sunday adv.
|
|
60 |
Idioms |
(bir şeyi) mümkün olan her şekilde deneyerek |
by all means of (something) expr.
|
|
61 |
Idioms |
(bir şeyin) mümkün olan her yoluyla/yöntemiyle |
by all means of (something) expr.
|
|
62 |
Idioms |
mümkün olan her şekilde |
six ways to sunday expr.
|
|
Speaking |
|
63 |
Speaking |
iç denetleme sonuçlarını mümkün olan en kısa zamanda sizlere bildireceğiz |
we will inform you of the outcome of the internal review as soon as possible expr.
|
|
Trade/Economic |
|
64 |
Trade/Economic |
borçlunun haczi mümkün olan malları |
leviable property n.
|
|
65 |
Trade/Economic |
hukuki yollardan takip edilmesi mümkün olan borç |
legal liability n.
|
|
66 |
Trade/Economic |
mümkün olan en üst düzey |
bound rate n.
|
|
67 |
Trade/Economic |
taksimi mümkün olan akit |
divisible contract n.
|
|
68 |
Trade/Economic |
taksimi mümkün olan borç |
divisible obligation n.
|
|
69 |
Trade/Economic |
teklif edilen parayla alınması mümkün olan en kaliteli mal |
best buy n.
|
|
70 |
Trade/Economic |
temyizi mümkün olan kararlar |
decisions that can be appealed from n.
|
|
71 |
Trade/Economic |
mümkün olan en kısa süre içinde |
as promptly as practicable expr.
|
|
Law |
|
72 |
Law |
bozulması mümkün olan karar |
voidable judgment n.
|
|
73 |
Law |
iptali mümkün olan karar |
voidable judgment n.
|
|
74 |
Law |
kanun veya anlaşma hükmüyle önceden belirlenmiş olmayıp olaya göre ikamesi mümkün olan her türlü yasal delil |
casual evidence n.
|
|
75 |
Law |
suçluları yeterli incelemeler yapılmadan mümkün olan en kısa sürede tahliye eden sistem |
revolving door n.
|
|
76 |
Law |
dengelenmesi mümkün olan |
balanceable adj.
|
|
77 |
Law |
intikali mümkün olan |
hereditable adj.
|
|
Tourism |
|
78 |
Tourism |
mümkün olan en uygun fiyat |
best possible price n.
|
|
|
Computer |
|
79 |
Computer |
tek kaynaktan mümkün olan tüm hedeflere yapılan yayın |
broadcast message n.
|
|
Marine |
|
80 |
Marine |
mümkün olan çalışma şartları |
possible work condition n.
|
|
81 |
Marine |
prasyaları mümkün olan en eğik konuma getirmek |
brace sharp v.
|
|
Medical |
|
82 |
Medical |
hastaları yeterli incelemeler yapılmadan mümkün olan en kısa sürede taburcu eden sistem |
revolving door n.
|
|
Physiology |
|
83 |
Physiology |
mümkün olan en derin soluma yapıldığında soluk havasına ek olarak ciğerlere çekilebilen hava |
complemental air n.
|
|
Geometry |
|
84 |
Geometry |
geometrik çözümü bir çember ile konik kesitin veya iki konik kesitin kesişimi ile mümkün olan problem |
solid problem n.
|
|
Logic |
|
85 |
Logic |
aynı bireyi mümkün olan her dünyada tanımlayan ifade |
rigid designator n.
|
|
Chemistry |
|
86 |
Chemistry |
(inorganik asit adlarında) mümkün olan en fazla sayıda hidroksil grubu içeren anlamı veren ön ek |
holo- pref.
|
|
Astronomy |
|
87 |
Astronomy |
evrende gözlemleyebileceğimiz mümkün olan en uzak mesafe |
cosmic horizon n.
|
|
Philosophy |
|
88 |
Philosophy |
dünyada günahsız yaşamanın mümkün olduğuna olan inanç |
perfectionism n.
|
|
Military |
|
89 |
Military |
abd ordusunun askerlerine yaptığı mümkün olan en yüksek aylık ödeme oranı |
maximum enlisted amount n.
|
|
90 |
Military |
(atom tahrip silahında infilak için) mümkün olan en erken zaman |
early time expr.
|
|
Card |
|
91 |
Card |
(bazı poker çeşitlerinde) kazanması mümkün olan en düşük el |
minnie n.
|
|
Wagering |
|
92 |
Wagering |
mümkün olan maksimum limitte bahis koyan kimse |
whale n.
|
|
Slang |
|
93 |
Slang |
mümkün olan her şekilde |
six ways from sunday expr.
|
|