someone else

Bedeutungen von dem Begriff "someone else" im Türkisch Englisch Wörterbuch : 3 Ergebniss(e)

	Kategorie	Englisch	Türkisch
General
1	General	someone else n.	başkası
However, as we all know, everyone wants someone else to do it. Ancak, hepimizin bildiği gibi, herkes bunu başkasının yapmasını istiyor. More Sentences
2	General	someone else pron.	başka biri
Because he gave another to someone else for us to go find. Çünkü gidip bulmamız için başka birine verdi. More Sentences
3	General	someone else pron.	bir başkası
Someone else's failure might be an opportunity for you. Bir başkasının başarısızlığı sizin adınıza bir şans olabilir. More Sentences

Bedeutungen, die der Begriff "someone else" mit anderen Begriffen im Englisch Türkisch Wörterbuch erhalten hat: 302 Ergebniss(e)

	Kategorie	Englisch	Türkisch
General
1	General	by someone else adv.	başkası tarafından
Don't eat or drink anything offered by someone else. Başkası tarafından sunulan hiçbir şeyi yemeyin veya içmeyin. More Sentences
Phrasals
2	Phrasals	attract (someone or something) to (someone or something else) v.	(birini/bir şeyi birine/bir şeye) cezbetmek
I was attracted to the idea of helping others and getting money. Başkalarına yardım etme ve para kazanma fikri beni cezbetti. More Sentences
3	Phrasals	differentiate between (someone or something and someone or something else) v.	(biriyle/bir şeyle birini/bir şeyi) ayırt etmek
The tiny human being is now also able to differentiate between colors. Bu küçük insan artık renkleri de ayırt edebiliyor. More Sentences
4	Phrasals	differentiate between (someone or something and someone or something else) v.	(birini/bir şeyi birinden/bir şeyden) ayırmak
We must be able to differentiate between objects and situations. Nesneler ve durumlar arasında ayırım yapabilmeliyiz. More Sentences
5	Phrasals	fluctuate between (someone and someone else) v.	(biriyle başka biri) arasında gidip gelmek
The Europe that the Heads of State are building fluctuates between powerlessness and contempt. Devlet Başkanlarının inşa etmekte olduğu Avrupa, güçsüzlük ve küçümseme arasında gidip gelmektedir. More Sentences
6	Phrasals	prefer (someone or something) to (someone or something else) v.	(birini/bir şeyi başka birine/bir şeye) yeğlemek
I'd prefer to die rather than see you crying. Seni ağlarken görmektense ölmeyi yeğlerim. More Sentences
7	Phrasals	sacrifice (someone or something) for (someone or something else) v.	(birini/bir şeyi başka biri/bir şey) için feda etmek
In other words, the Chechens were sacrificed for Iraq. Başka bir deyişle Çeçenler, Irak için feda edildi. More Sentences
8	Phrasals	sacrifice (someone or something) to (someone or something else) v.	(birini/bir şeyi birine/bir şeye) kurban etmek
Not only people and their environment but also animal welfare is sacrificed to the free market. Sadece insanlar ve çevreleri değil, hayvan refahı da serbest piyasaya kurban edilmektedir. More Sentences
9	Phrasals	sacrifice (someone or something) to (someone or something else) v.	(birini/bir şeyi başka biri/bir şey) için feda etmek
They were sacrificed to ensure that the timetable for British entry was kept on track. İngiltere'nin AB'ye giriş takviminin aksamaması için feda edilmişlerdir. More Sentences
General
10	General	one's value before someone else n.	birisinin (birinin) gözündeki değeri
11	General	live on someone else v.	haraç yemek
12	General	feel a pang of sorrow in one's heart for someone else v.	cız etmek
13	General	give (someone) no chance do anything else v.	göz açtırmamak
14	General	feel a pang of sorrow in one's heart for someone else v.	içi cız etmek
15	General	feel a pang of sorrow in one's heart for someone else v.	yüreği cız etmek
16	General	(someone's path) cross with someone else v.	yolları kesişmek
17	General	(someone's path) cross with someone else v.	yolu kesişmek
18	General	confuse someone with someone else v.	birini başkasına benzetmek
19	General	confuse someone with someone else v.	birisini başkasıyla karıştırmak
20	General	confuse someone with someone else v.	birini başka birine benzetmek
21	General	mix someone up with someone else v.	birini başka birine benzetmek
22	General	mistake someone for someone else v.	birini başka birine benzetmek
23	General	mistake someone for someone else v.	birisini başkasıyla karıştırmak
24	General	mistake someone for someone else v.	birini başkasına benzetmek
25	General	mix someone up with someone else v.	birisini başkasıyla karıştırmak
26	General	mix someone up with someone else v.	birini başkasına benzetmek
27	General	take the exam for someone else v.	başkası yerine sınava girmek
28	General	mistake someone for someone else v.	birisini başka birisi sanmak
29	General	mistake someone for someone else v.	birisini başka birisiyle karıştırmak
30	General	mix someone up with someone else v.	birisini başka birisi sanmak
31	General	mix someone up with someone else v.	birisini başka birisiyle karıştırmak
32	General	envision someone as someone else v.	birisini bir başkasıymış gibi düşünmek/hayal etmek
33	General	separate someone from someone else v.	birini başka birinden ayırmak
34	General	segregate someone from someone else v.	birini başka birinden ayırmak
35	General	stop someone from hurting anyone else v.	başkasına zarar vermesini önlemek
36	General	wish to be someone else v.	başka biri olmayı dilemek
37	General	want to be like someone else v.	başka biri gibi olmak istemek
38	General	want to be like someone else v.	birine özenmek
39	General	refer someone to someone else v.	birini bir başkasına yönlendirmek
Phrasals
40	Phrasals	arbitrate between (someone and someone else) v.	(biriyle diğerinin) aralarını bulmak
41	Phrasals	arbitrate between (someone and someone else) v.	uzlaştırmak
42	Phrasals	arbitrate between (someone and someone else) v.	barıştırmak
43	Phrasals	arbitrate between (someone and someone else) v.	(iki tarafı) uzlaştırmak
44	Phrasals	arbitrate between (someone and someone else) v.	(iki tarafı) barıştırmak
45	Phrasals	arbitrate between (someone and someone else) v.	(iki taraf arasındaki) anlaşmazlığı gidermek/çözmek
46	Phrasals	arbitrate between (someone and someone else) v.	(iki taraf arasındaki) sorunu gidermek/çözmek
47	Phrasals	arbitrate between (someone and someone else) v.	(iki taraf arasında) anlaşma sağlamak/ara buluculuk yapmak
48	Phrasals	get between (someone or something and someone or something else) v.	(bir kişi veya şeyle başka bir kişi veya şey/iki kişi veya şey) arasına girmek/sızmak
49	Phrasals	get between (someone or something and someone or something else) v.	(bir kişi veya şeyi başka bir kişi veya şeyden/iki kişi veya şeyi birbirinden) ayırmak/uzaklaştırmak
50	Phrasals	judge between (someone or something and someone or something else) v.	iki zıt kişi veya şey arasında karar vermek
51	Phrasals	judge between (someone or something and someone or something else) v.	iki zıt kişi veya şey arasında seçim yapmak
52	Phrasals	step between (someone or something and someone or something else) v.	(iki kişi veya şey) arasına girmek/adım atmak
53	Phrasals	set someone apart (from someone else) v.	ayrı tutmak
54	Phrasals	measure someone against someone else v.	birbiriyle kıyaslamak/karşılaştırmak
55	Phrasals	marry someone to someone else v.	birini biriyle evlendirmek
56	Phrasals	prefer someone to someone else v.	birini başka birine tercih etmek
57	Phrasals	play someone off against someone else v.	birini birine karşı kışkırtmak
58	Phrasals	ply (someone with something else) v.	birine bir şey (hediyeler vb) vermek
59	Phrasals	rate (someone or something) with (someone or something else) v.	ile bir tutmak
60	Phrasals	waver between someone and someone else v.	iki kişi arasında kararsız kalmak
61	Phrasals	split something between (someone and someone else) v.	(iki kişi) arasında bölüştürmek
62	Phrasals	weld (someone and someone else) together v.	(birbirlerine) kaynaştırmak
63	Phrasals	yank (someone or something) off of (someone or something else) v.	çekip çıkarmak
64	Phrasals	yank (someone or something) off of (someone or something else) v.	çekip almak
65	Phrasals	judge between (someone or something) (and someone or something else) v.	(iki veya bir kaç şey/kişi) arasında seçim yapmak
66	Phrasals	judge between (someone or something) (and someone or something else) v.	(iki veya birkaç şeyden/kişiden) birine karar vermek
67	Phrasals	judge between (someone or something) (and someone or something else) v.	(iki veya birkaç şeyden/kişiden birinde) karar kılmak
68	Phrasals	judge between (someone or something and someone or something else) v.	(iki veya bir kaç şey/kişi) arasında seçim yapmak
69	Phrasals	judge between (someone or something and someone or something else) v.	(iki veya birkaç şeyden/kişiden) birine karar vermek
70	Phrasals	judge between (someone or something and someone or something else) v.	(iki veya birkaç şeyden/kişiden birinde) karar kılmak
71	Phrasals	juxtapose (someone or something) with (someone or something else) v.	(iki şeyi/kişiyi) yan yana getirmek
72	Phrasals	juxtapose (someone or something) with (someone or something else) v.	(iki şeyi/kişiyi) yan yana koyup karşılaştırmak
73	Phrasals	juxtapose (someone or something) with (someone or something else) v.	(bir şeyi/kişiyi başka bir şeyle) karşılaştırarak incelemek
74	Phrasals	juxtapose (someone or something) with (someone or something else) v.	(bir şeyi/kişiyi başka bir şeyle) karşılaştırarak düşünmek/değerlendirmek
75	Phrasals	sub someone for (someone else) v.	birini (başka biriyle) değiştirmek
76	Phrasals	sub someone for (someone else) v.	bir şeyi (başka bir şeyle) değiştirmek
77	Phrasals	sub someone for (someone else) v.	birinin yerine başka birini almak
78	Phrasals	sub someone for (someone else) v.	bir şeyin yerini başka bir şey almak
79	Phrasals	sub someone for (someone else) v.	birinin yerine başka birini görevlendirmek/koymak
80	Phrasals	sub someone for (someone else) v.	bir şeyin yerine başka bir şeyi koymak
81	Phrasals	sub someone for (someone else) v.	birini (başka birinin yerine) almak
82	Phrasals	switch from someone (to someone else) v.	tercih edilen kişiyi değiştirmek
83	Phrasals	switch from someone (to someone else) v.	birinin yerine (başka birini) tercih etmek
84	Phrasals	switch from someone (to someone else) v.	biriyle ilgili tercihini (başka biriyle) değiştirmek
85	Phrasals	treat (someone or something) as (someone or something else) v.	(birini/bir şeyi, başka bir şey/biri) gibi değerlendirmek/düşünmek
86	Phrasals	treat (someone or something) as (someone or something else) v.	(birine/bir şeye, başka biri/bir şey) gözüyle bakmak
87	Phrasals	treat (someone or something) as (someone or something else) v.	(birini/bir şeyi, başka biri/bir şey) olarak düşünmek
88	Phrasals	treat (someone or something) as (someone or something else) v.	(birini/bir şeyi, başka biri/bir şey) gibi düşünmek
89	Phrasals	treat (someone or something) as (someone or something else) v.	(birini/bir şeyi, başka biri/bir şey) olarak görmek
90	Phrasals	treat (someone or something) as (someone or something else) v.	(birini/bir şeyi, başka biri/bir şey) saymak
91	Phrasals	treat (someone or something) as (someone or something else) v.	(birine/bir şeye, başka biri/bir şey) olarak davranmak
92	Phrasals	treat (someone or something) as (someone or something else) v.	(birini/bir şeyi, başka biri/bir şey) gibi/olarak kabul etmek
93	Phrasals	treat (someone or something) as (someone or something else) v.	(birine/bir şeye, başka biri/bir şey) gibi yaklaşmak
94	Phrasals	treat (someone or something) as (someone or something else) v.	(birini/bir şeyi başka biri/bir şey) olarak ele almak
95	Phrasals	play someone against (someone else) v.	birini (başka birine) karşı kışkırtmak
96	Phrasals	play someone against (someone else) v.	birini (başka birine) karşı doldurmak/işlemek
97	Phrasals	prize (someone or something) above (someone or something else) v.	(birini ya da bir şeyi başka birinden ya da bir şeyden) üstün tutmak
98	Phrasals	prize (someone or something) above (someone or something else) v.	(birini ya da bir şeyi başka birinden ya da bir şeyden) üstüne çıkarmak
99	Phrasals	prize (someone or something) above (someone or something else) v.	(birine ya da bir şeye başka birinden ya da bir şeyden) daha değer vermek
100	Phrasals	prize (someone or something) above (someone or something else) v.	(birini ya da bir şeyi) kayırmak
101	Phrasals	juxtapose (someone or something) to (someone or something else) v.	(birini/bir şeyi başka biriyle/bir şeyle) yan yana koyup karşılaştırmak
102	Phrasals	juxtapose (someone or something) to (someone or something else) v.	(birini/bir şeyi başka biriyle/bir şeyle) yan yana getirmek
103	Phrasals	juxtapose (someone or something) to (someone or something else) v.	(birini/bir şeyi başka biriyle/bir şeyle) karşılaştırarak incelemek
104	Phrasals	juxtapose (someone or something) to (someone or something else) v.	(birini/bir şeyi başka biriyle/bir şeyle) karşılaştırarak düşünmek/değerlendirmek
105	Phrasals	match up with (someone or something else) v.	(biriyle/bir şeyle) eşit olmak
106	Phrasals	match up with (someone or something else) v.	(biriyle/bir şeyle) örtüşmek
107	Phrasals	match up with (someone or something else) v.	(biriyle/bir şeyle) benzer özelliklere sahip olmak
108	Phrasals	match up with (someone or something else) v.	(biriyle/bir şeyle) denk olmak
109	Phrasals	alternate between (someone and someone else) v.	(biriyle başka biri) arasında gidip gelmek
110	Phrasals	alternate between (someone and someone else) v.	(biriyle başka biri) arasında değişimli/dönüşümlü olmak
111	Phrasals	alternate between (someone and someone else) v.	(biriyle başka biri arasında) sırayla yapılmak
112	Phrasals	alternate between (someone and someone else) v.	(biriyle başka biri) arasında gidip gelmek
113	Phrasals	alternate between (someone and someone else) v.	(biriyle başka biri) arasında değişimli/dönüşümlü olmak
114	Phrasals	alternate between (someone and someone else) v.	(biriyle başka biri arasında) sırayla yapılmak
115	Phrasals	attract (someone or something) to (someone or something else) v.	(birini/bir şeyi birine/bir şeye) çekmek
116	Phrasals	attract (someone or something) to (someone or something else) v.	(birinin bir şeyin) dikkatini (birine/bir şeye) çekmek
117	Phrasals	attract (someone or something) to (someone or something else) v.	(birinin bir şeyin) ilgisini (birine/bir şeye) çekmek
118	Phrasals	attune (someone or something) to (someone or something else) v.	(birini/bir şeyi birine/bir şeye) uydurmak
119	Phrasals	attune (someone or something) to (someone or something else) v.	(birini/bir şeyi biriyle/bir şeyle) uyumlu hale getirmek
120	Phrasals	attune (someone or something) to (someone or something else) v.	(birini/bir şeyi birine/bir şeye) adapte etmek
121	Phrasals	attune (someone or something) to (someone or something else) v.	(birini/bir şeyi birine/bir şeye) göre ayarlamak
122	Phrasals	attune (someone or something) to (someone or something else) v.	(birini/bir şeyi birine/bir şeye) göre düzeltmek
123	Phrasals	come between (someone and someone else) v.	(iki kişinin) arasında olmak
124	Phrasals	come between (someone and someone else) v.	(biriyle başka birinin) arasında olmak
125	Phrasals	come between (someone and someone else) v.	(biriyle başka birinin) arasında yer almak/gelmek
126	Phrasals	come between (someone and someone else) v.	(iki kişinin) arasına girmek
127	Phrasals	come between (someone and someone else) v.	(biriyle başka birinin) arasına girmek
128	Phrasals	come between (someone and someone else) v.	(biriyle başka birinin) ilişkisine burnunu sokmak
129	Phrasals	contrast (someone or something) to (someone or something else) v.	(birini/bir şeyi başka biriyle/bir şeyle) karşılaştırmak
130	Phrasals	contrast (someone or something) to (someone or something else) v.	(birini/bir şeyi başka biriyle/bir şeyle) mukayese etmek
131	Phrasals	contrast (someone or something) to (someone or something else) v.	(birini/bir şeyi başka biriyle/bir şeyle) kıyaslamak
132	Phrasals	decide among (someone and someone else) v.	(birileri) arasında seçim yapmak
133	Phrasals	decide among (someone and someone else) v.	(üç veya daha fazla kişi) arasından seçim yapmak/birine karar vermek
134	Phrasals	decide among (someone and someone else) v.	aralarından birini seçmek
135	Phrasals	decide between (someone and someone else) v.	(biriyle başka biri) arasında bir seçim yapmak
136	Phrasals	decide between (someone and someone else) v.	(biriyle başka biri) arasında bir karar vermek
137	Phrasals	decide between (someone and someone else) v.	ikisinin arasında karar vermek
138	Phrasals	decide between (someone and someone else) v.	ikisinin arasından birini seçmek
139	Phrasals	differentiate between (someone or something and someone or something else) v.	(biriyle/bir şeyle biri/bir şey) arasında fark görmek
140	Phrasals	differentiate between (someone or something and someone or something else) v.	(biriyle/bir şeyle biri/bir şey) arasında ayrım yaratmak
141	Phrasals	differentiate between (someone or something and someone or something else) v.	(biriyle/bir şeyle biri/bir şey) arasında fark oluşturmak
142	Phrasals	differentiate between (someone or something and someone or something else) v.	(birini/bir şeyi birinden/bir şeyden) farklı hale getirmek
143	Phrasals	differentiate between (someone or something and someone or something else) v.	(biriyle/bir şeyle birini/bir şeyi) ayırt edilebilir hale getirmek
144	Phrasals	differentiate (someone or something) from (someone or something else) v.	(birini/bir şeyi başka birinden/bir şeyden) ayırt etmek
145	Phrasals	differentiate (someone or something) from (someone or something else) v.	(birini/bir şeyi başka birinden/bir şeyden) ayırmak
146	Phrasals	differentiate (someone or something) from (someone or something else) v.	(birini/bir şeyi başka birinden/bir şeyden) farklılaştırmak
147	Phrasals	differentiate (someone or something) from (someone or something else) v.	(birinin/bir şeyin başka birinden/bir şeyden) ayırt edilebilir olmasını sağlamak
148	Phrasals	differentiate (someone or something) from (someone or something else) v.	(birinin/bir şeyin başka birinden/bir şeyden) farklı olmasını sağlamak
149	Phrasals	discern someone or something from something (else) v.	birini/bir şeyi (başka) bir şeyden ayırt etmek
150	Phrasals	discern someone or something from something (else) v.	birini/bir şeyi (başka) bir şeyden ayırmak
151	Phrasals	envision (someone or something) as (someone or something else) v.	(birini/bir şeyi biri/bir şey) olarak düşünmek
152	Phrasals	envision (someone or something) as (someone or something else) v.	(birini/bir şeyi biri/bir şey) olarak tasavvur etmek
153	Phrasals	envision (someone or something) as (someone or something else) v.	(birini/bir şeyi biri/bir şey) olarak gözünde canlandırmak
154	Phrasals	envision (someone or something) as (someone or something else) v.	(birini/bir şeyi biri/bir şey) olarak zihninde canlandırmak
155	Phrasals	envision (someone or something) as (someone or something else) v.	(birini/bir şeyi biri/bir şey) olarak hayal etmek
156	Phrasals	substitute someone for (someone else) v.	birini (başka biriyle) değiştirmek
157	Phrasals	substitute someone for (someone else) v.	birini (başka biriyle) yer değiştirmek
158	Phrasals	substitute someone for (someone else) v.	birini (başka birinin) yerine geçirmek
159	Phrasals	substitute someone for (someone else) v.	birini (başka biriyle) takas etmek
160	Phrasals	fluctuate between (someone and someone else) v.	(biriyle başka biri) arasında muallakta kalmak
161	Phrasals	fluctuate between (someone and someone else) v.	(biriyle başka biri) arasında kararsız olmak
162	Phrasals	fluctuate between (someone and someone else) v.	(biriyle başka biri) arasında tereddüt etmek
163	Phrasals	go between (someone or something and someone or something else) v.	(biriyle/bir şeyle başka birinin/bir şeyin) arasına girmek/sızmak
164	Phrasals	go between (someone or something and someone or something else) v.	(biriyle/bir şeyle başka birinin/bir şeyin) arasından geçmek/gitmek
165	Phrasals	join (someone) with (someone else) v.	(biriyle başka birini) birleştirmek/bir araya getirmek
166	Phrasals	join (someone) with (someone else) v.	(birini başka birilerinin) arasına katmak
167	Phrasals	know (someone or something) from (someone or something else) v.	(birini/bir şeyi birinden/bir şeyden) ayırt etmek
168	Phrasals	know (someone or something) from (someone or something else) v.	(biriyle/bir şeyle biri/bir şey) arasındaki ayrımı yapabilmek
169	Phrasals	lead (someone or something) against (someone or something else) v.	(birine/bir şeye) karşı (birine/bir şeye) liderlik etmek
170	Phrasals	lead (someone or something) against (someone or something else) v.	(biri/bir şey) karşısında (birinin/bir şeyin) lideri olmak
171	Phrasals	liken (someone or something) to (someone or something else) v.	(birini/bir şeyi birine/bir şeye) benzetmek
172	Phrasals	liken (someone or something) to (someone or something else) v.	(birini/bir şeyi birine/bir şeye) benzeterek tanımlamak
173	Phrasals	liken (someone or something) to (someone or something else) v.	(birini/bir şeyi biriyle/bir şeyle) kıyaslamak
174	Phrasals	match (someone or something) (up) with (someone or something else) v.	(birini/bir şeyi biriyle/bir şeyle) eşleştirmek
175	Phrasals	match (someone or something) (up) with (someone or something else) v.	(birini/bir şeyi birinin/bir şeyin) karşısına çıkarmak
176	Phrasals	match (someone or something) (up) with (someone or something else) v.	(birini/bir şeyi biriyle/bir şeyle) karşılaştırmak
177	Phrasals	match (someone or something) (up) with (someone or something else) v.	(birini/bir şeyi biriyle bir şeyle) rakip yapmak
178	Phrasals	match (someone or something) (up) with (someone or something else) v.	(birini/bir şeyi biriyle/bir şeyle) kıyaslamak
179	Phrasals	match (someone or something) (up) with (someone or something else) v.	(birini/bir şeyi birinden/bir şeyden) bakarak kontrol etmek
180	Phrasals	match (someone or something) (up) with (someone or something else) v.	(birinin/bir şeyin biriyle/bir şeyle) uyuşup uyuşmadığını kontrol etmek
181	Phrasals	match (someone or something) against (someone or something else) v.	(birini/bir şeyi biriyle/bir şeyle) eşleştirmek
182	Phrasals	match (someone or something) against (someone or something else) v.	(birini/bir şeyi birinin/bir şeyin) karşısına çıkarmak
183	Phrasals	match (someone or something) against (someone or something else) v.	(birini/bir şeyi biriyle/bir şeyle) karşılaştırmak
184	Phrasals	match (someone or something) against (someone or something else) v.	(birini/bir şeyi biriyle bir şeyle) rakip yapmak
185	Phrasals	match (someone or something) against (someone or something else) v.	(birini/bir şeyi biriyle/bir şeyle) kıyaslamak
186	Phrasals	match (someone or something) against (someone or something else) v.	(birini/bir şeyi birinden/bir şeyden) bakarak kontrol etmek
187	Phrasals	match (someone or something) against (someone or something else) v.	(birinin/bir şeyin biriyle/bir şeyle) uyuşup uyuşmadığını kontrol etmek
188	Phrasals	match up (someone or something) with (someone or something else) v.	(birini/bir şeyi biriyle/bir şeyle) eşleştirmek
189	Phrasals	match up (someone or something) with (someone or something else) v.	(birini/bir şeyi birinin/bir şeyin) karşısına çıkarmak
190	Phrasals	match up (someone or something) with (someone or something else) v.	(birini/bir şeyi biriyle/bir şeyle) karşılaştırmak
191	Phrasals	match up (someone or something) with (someone or something else) v.	(birini/bir şeyi biriyle bir şeyle) rakip yapmak
192	Phrasals	match up (someone or something) with (someone or something else) v.	(birini/bir şeyi biriyle/bir şeyle) kıyaslamak
193	Phrasals	match up (someone or something) with (someone or something else) v.	(birini/bir şeyi birinden/bir şeyden) bakarak kontrol etmek
194	Phrasals	match up (someone or something) with (someone or something else) v.	(birinin/bir şeyin biriyle/bir şeyle) uyuşup uyuşmadığını kontrol etmek
195	Phrasals	measure (someone or something) (up) against (someone or something else) v.	(birini/bir şeyi birbiriyle/bir şeyle) kıyaslamak
196	Phrasals	measure (someone or something) (up) against (someone or something else) v.	(birini/bir şeyi birbiriyle/bir şeyle) karşılaştırmak
197	Phrasals	measure (someone or something) (up) against (someone or something else) v.	(birini/bir şeyi birbiriyle/bir şeyle) mukayese etmek
198	Phrasals	measure (someone or something) (up) against (someone or something else) v.	(birini/bir şeyi birbiriyle/bir şeyle) boy ölçüştürmek
199	Phrasals	measure (someone or something) (up) against (someone or something else) v.	(birinin/bir şeyin biriyle/bir şeyle) boyunu ölçmek
200	Phrasals	measure (someone or something) (up) against (someone or something else) v.	(birinin/bir şeyin birine/bir şeye) karşı boyunu ölçmek/hesaplamak
201	Phrasals	measure (someone or something) (up) against (someone or something else) v.	(birinin/bir şeyin biriyle/bir şeyle) ölçüsünü karşılaştırmak
202	Phrasals	measure (someone or something) (up) against (someone or something else) v.	(birinin/bir şeyin) ölçüsünü (biriyle/bir şeyle) kıyaslamak
203	Phrasals	measure (someone or something) (up) against (someone or something else) v.	(birinin/bir şeyin) ölçülerini (başka birine/bir şeye) kıyasla hesaplamak
204	Phrasals	measure (someone or something) (up) against (someone or something else) v.	(birine/bir şeye göre birinin/bir şeyin) boyunu/ölçülerini hesaplamak
205	Phrasals	model (oneself or something) on (someone or something else) v.	(birini/bir şeyi kendine/bir şeye) örnek olarak almak
206	Phrasals	model (oneself or something) on (someone or something else) v.	(birini/bir şeyi kendine/bir şeye) model olarak almak
207	Phrasals	model (oneself or something) on (someone or something else) v.	(birini/bir şeyi kendine/bir şeye) temel olarak almak
208	Phrasals	model (oneself or something) on (someone or something else) v.	(birini/bir şeyi kendine/bir şeye) ilham olarak almak
209	Phrasals	model (oneself or something) on (someone or something else) v.	(kendini/bir şeyi birini/bir şeyi) örnek alarak geliştirmek
210	Phrasals	model (oneself or something) on (someone or something else) v.	(kendini/bir şeyi birini/bir şeyi) model alarak geliştirmek
211	Phrasals	pass (someone or something) off (as something else) v.	(birini/bir şeyi başka bir şey) gibi sunmaya çalışmak
212	Phrasals	pass (someone or something) off (as something else) v.	(biri/bir şey başka biri/bir şeymiş) gibi yapmak
213	Phrasals	pass (someone or something) off (as something else) v.	(birini/bir şeyi başka bir şeymiş) gibi göstermek
214	Phrasals	pass (someone or something) off (as something else) v.	(birini/bir şeyi başka bir şey) olarak yutturmaya kalkışmak/çalışmak
215	Phrasals	pass (someone or something) off (as something else) v.	(birini/bir şeyi başka bir şey gibi) kakalamaya çalışmak/kalkışmak
216	Phrasals	place (someone or something) next to (someone or something else) v.	(birini/bir şeyi birinin/bir şeyin) yanına koymak/bırakmak
217	Phrasals	prefer (someone or something) to (someone or something else) v.	(birini/bir şeyi başka birine/bir şeye) tercih etmek
218	Phrasals	reclaim (someone or something) from (someone or something else) v.	(birini/bir şeyi başka birinden/bir şeyden) geri almak
219	Phrasals	reclaim (someone or something) from (someone or something else) v.	(birini/bir şeyi başka birinden/bir şeyden) geri kazanmak
220	Phrasals	sacrifice (someone or something) for (someone or something else) v.	(birinden/bir şeyden başka biri/bir şey) için vazgeçmek
221	Phrasals	sacrifice (someone or something) for (someone or something else) v.	(birinden/bir şeyden başka biri/bir şey) için feragat etmek
222	Phrasals	sacrifice (someone or something) for (someone or something else) v.	(birini/bir şeyi başka biri/bir şey) için gözden çıkarmak
223	Phrasals	sacrifice (someone or something) for (someone or something else) v.	(birini/bir şeyi başka biri/bir şey) için kurban etmek
224	Phrasals	sacrifice (someone or something) for (someone or something else) v.	(birine/bir şeye başka biri/bir şey) uğruna kıymak
225	Phrasals	sacrifice (someone or something) for (someone or something else) v.	(birini/bir şeyi başka biri/bir şey) uğruna harcamak
226	Phrasals	sacrifice (someone or something) to (someone or something else) v.	(birinden/bir şeyden başka biri/bir şey) için vazgeçmek
227	Phrasals	sacrifice (someone or something) to (someone or something else) v.	(birinden/bir şeyden başka biri/bir şey) için feragat etmek
228	Phrasals	sacrifice (someone or something) to (someone or something else) v.	(birini/bir şeyi başka biri/bir şey) için gözden çıkarmak
229	Phrasals	sandwich (someone or something) between (someone or something else) v.	(birini/bir şeyi birilerinin/bir şeylerin) arasına sıkıştırmak
230	Phrasals	set (someone or something) back from (someone or something else) v.	(birini/bir şeyi birinden/bir şeyden) geriye/uzağa koymak
231	Phrasals	set (someone or something) back from (someone or something else) v.	(birini/bir şeyi birinin/bir şeyin) gerisine/uzağına oymak
232	Phrasals	set (someone or something) back from (someone or something else) v.	(birini/bir şeyi birinin/bir şeyin) gerisine/uzağına yerleştirmek
233	Phrasals	set (someone or something) back from (someone or something else) v.	(birini/bir şeyi birinin/bir şeyin) gerisinde/uzağında konumlandırmak
234	Phrasals	shuttle from (someone) to (someone else) v.	(birinden birine) gezmek
235	Phrasals	shuttle from (someone) to (someone else) v.	(biri senin biri benim) gezmek
236	Phrasals	shuttle from (someone) to (someone else) v.	gitmediği/başvurmadığı (biri/bir şey) kalmamak
237	Phrasals	shuttle from (someone) to (someone else) v.	(bir biriyle kalmak/bir biriyle) kalmak
238	Phrasals	shuttle from (someone) to (someone else) v.	(bir birinin) bakımı/sorumluluğu altına girmek (bir başka birinin) bakımı/sorumluluğu altına girmek
239	Phrasals	shuttle from (someone) to (someone else) v.	(biriyle başka biri) arasında mekik dokumak
240	Phrasals	snatch (someone or something) from (someone or something else) v.	(birini/bir şeyi birinden/bir şeyden) çekip almak
241	Phrasals	snatch (someone or something) from (someone or something else) v.	(birini/bir şeyi birinden/bir şeyden) koparmak/ayırmak
242	Phrasals	tell (someone or something) from (someone or something else) v.	(birilerini/bir şeyleri birilerinden/bir şeylerden) ayırmak
243	Phrasals	tell (someone or something) from (someone or something else) v.	(birilerini/bir şeyleri birilerinden/bir şeylerden) ayırt etmek
244	Phrasals	tell (someone or something) from (someone or something else) v.	(birilerini/bir şeyleri birilerinden/bir şeylerden) ayırmak
245	Phrasals	tell (someone or something) from (someone or something else) v.	(birilerini/bir şeyleri birilerinden/bir şeylerden) ayırt etmek
246	Phrasals	value (someone or something) above (someone or something else) v.	(birini/bir şeyi birinin/bir şeyin) üstünde tutmak
247	Phrasals	value (someone or something) above (someone or something else) v.	(birini/bir şeyi birinden/bir şeyden) üstün tutmak
248	Phrasals	value (someone or something) as (someone or something else) v.	(birini/bir şeyi biri/bir şey) olarak görmek/tutmak
249	Phrasals	value (someone or something) as (someone or something else) v.	(birini/bir şeyi biri/bir şey) saymak
250	Phrasals	value (someone or something) for (someone or something else) v.	(birine/bir şeye birinden/bir şeyden) dolayı değer vermek
251	Phrasals	vary between (someone or something) and (someone or something else) v.	(biriyle/bir şeyle biri/bir şey) arasında değişmek
252	Phrasals	vary between (someone or something) and (someone or something else) v.	kişiden kişiye, gruptan gruba değişmek/farklılık göstermek
253	Phrasals	waver between (someone or something) and (someone or something else) v.	(biriyle/bir şeyle biri/bir şey) arasında kararsız kalmak
254	Phrasals	waver between (someone or something) and (someone or something else) v.	(biriyle/bir şeyle biri/bir şey) arasında gidip gelmek
255	Phrasals	wish (someone or something) off on (someone or something else) v.	(birini/bir şeyi birine/bir şeye) paslamak
256	Phrasals	wish (someone or something) off on (someone or something else) v.	(birini/bir şeyi birinin/bir şeyin) üstüne atmak/yıkmak
Colloquial
257	Colloquial	through someone else expr.	başkası aracılığıyla
258	Colloquial	let someone else do it expr.	bırak bir başkası yapsın
259	Colloquial	through someone else expr.	başkası vasıtasıyla
260	Colloquial	by someone else expr.	bir başkası tarafından
261	Colloquial	let someone else do it expr.	bırak başka biri yapsın
262	Colloquial	what (someone else) said expr.	(bir önceki kişiye) katılıyorum
263	Colloquial	what (someone else) said expr.	az önce söylenenlere katılıyorum
264	Colloquial	what (someone else) said expr.	(bir önceki kişiyle) aynı şeyleri düşünüyorum/hissediyorum
265	Colloquial	what (someone else) said expr.	aynen
266	Colloquial	what (someone else) said expr.	söylenenlere/söylediklerine aynen katılıyorum
267	Colloquial	between (someone or something) and (someone or something else) expr.	(biri /bir şey) ile (biri/bir şey) arasından
268	Colloquial	between (someone or something) and (someone or something else) expr.	(biri /bir şey) ile (biri/bir şey) arasında
Idioms
269	Idioms	equate someone to someone else v.	aynı kefeye koymak
270	Idioms	lump someone and someone else together v.	aynı kefeye koymak
271	Idioms	regard someone as better than someone else v.	birini başkalarının üstünde tutmak
272	Idioms	tell someone from someone else v.	iki kişiyi birbirinden ayırmak
273	Idioms	tell someone from someone else v.	iki kişi arasındaki farkı vurgulamak
274	Idioms	pit (someone or something) against (someone or something else) v.	(biriyle/bir şeyle biri/bir şey) arasında çekişme/husumet yaratmak
275	Idioms	pit (someone or something) against (someone or something else) v.	(biriyle/bir şeyle birini/bir şeyi) sidik yarışına sokmak
276	Idioms	pit (someone or something) against (someone or something else) v.	(biriyle/bir şeyle birini/bir şeyi) boy ölçüştürmek
277	Idioms	pit (someone or something) against (someone or something else) v.	(biriyle/bir şeyle biri/bir şey) arasında düşmanlık/zıtlık yaratmak
278	Idioms	treat (someone or something) like (someone or something else) v.	(birini/bir şeyi, başka bir şey/biri) gibi değerlendirmek/düşünmek
279	Idioms	treat (someone or something) like (someone or something else) v.	(birine/bir şeye, başka biriymiş/bir şeymiş) gözüyle bakmak
280	Idioms	treat (someone or something) like (someone or something else) v.	(birini/bir şeyi, başka biri/bir şey) gibi düşünmek
281	Idioms	treat (someone or something) like (someone or something else) v.	(birini/bir şeyi, başka biriymiş/bir şeymiş) gibi görmek
Speaking
282	Speaking	I tried to find someone else expr.	başkasını bulmayı denedim
283	Speaking	you must be mistaking me for someone else expr.	beni başkasıyla karıştırıyor olmalısın
284	Speaking	you must be confusing me with someone else expr.	beni başkasıyla karıştırıyor olmalısın
285	Speaking	I've met someone else expr.	başka biriyle tanıştım
286	Speaking	she/he wanted me to be someone else expr.	benden başka biri olmamı istedi
287	Speaking	I know there's someone else expr.	başka birisinin olduğunu biliyorum
288	Speaking	I know there's someone else expr.	başka birisinin olduğuna eminim
289	Speaking	I'm sure there's someone else expr.	başka birisinin olduğuna eminim
290	Speaking	are you seeing someone else? expr.	başka birisiyle mi görüşüyorsun?
291	Speaking	are you seeing someone else? expr.	beni aldatıyor musun?
292	Speaking	I'm sure there's someone else expr.	başka birisinin olduğunu biliyorum
293	Speaking	you must have confused me with someone else expr.	beni başkasıyla karıştırmış olmalısın
294	Speaking	is there someone else i can speak to about this? expr.	bu konuyu konuşabileceğim başka biri var mı?
295	Speaking	you must have mistaken me for someone else expr.	beni başkasıyla karıştırmış olmalısın
296	Speaking	is there someone else i can talk to? expr.	konuşabileceğim başka biri var mı?
297	Speaking	even if we ask someone else expr.	kime sorarsak soralım
298	Speaking	I thought you were someone else expr.	seni başka biri sandım
299	Speaking	I mixed you up with someone else expr.	seni başka biriyle karıştırdım
300	Speaking	I thought you were someone else expr.	sizi başka biri sandım
301	Speaking	I confused you with someone else expr.	seni başka biriyle karıştırdım
302	Speaking	I mistook you for someone else expr.	seni başka biriyle karıştırdım