stop to

Bedeutungen von dem Begriff "stop to" im Türkisch Englisch Wörterbuch : 1 Ergebniss(e)

	Kategorie	Englisch	Türkisch
Technical
1	Technical	stop to v.	stop etmek

Bedeutungen, die der Begriff "stop to" mit anderen Begriffen im Englisch Türkisch Wörterbuch erhalten hat: 67 Ergebniss(e)

	Kategorie	Englisch	Türkisch
General
1	General	(a sorrow, pain) to stop v.	acısı dinmek
The only way to stop the pain is to stop the source of the pain. Acıyı dindirmenin tek yolu, acının kaynağını durdurmaktır. More Sentences
2	General	warning to stop n.	polisin dur ihtarı
3	General	policeman's warning to stop n.	polisin dur ihtarı
4	General	failure to stop drill n.	düşmanın çelik yelek giyme ihtimaline karşı iki kez gövdesine bir kez kafasına ateş edilmesi
5	General	failure to stop drill n.	gövdeye iki kafaya tek atış
6	General	put a stop to v.	durdurmak
7	General	come to an abrupt stop v.	zınk diye durmak
8	General	put a stop to v.	kesmek
9	General	stop having anything to do with somebody v.	alışverişi kesmek
10	General	come to a stop v.	duraksamak
11	General	put a stop to v.	nokta koymak
12	General	signal to stop v.	durma sinyali vermek
13	General	come to a dead stop v.	tamamen durmak
14	General	(a sorrow, pain) to stop v.	acısı geçmek
15	General	put a stop to v.	son vermek
16	General	put a stop to v.	bitirmek
17	General	come to a stop v.	durmak
18	General	not to stop v.	engel olmamak
19	General	(one's pain) to stop v.	ağrısı dinmek
20	General	stop to get gas v.	benzin almak için durmak
21	General	to never stop speaking highly of something/someone v.	anlata anlata bitirememek
22	General	stop to do something v.	bir şeyi yapmak için durmak
23	General	stop to do something v.	durup bir şeyi yapmak
Phrases
24	Phrases	to heal a wound you must stop touching it expr.	bir yarayı iyileştirmek için ona dokunmayı bırakman gerek
25	Phrases	if you want to go big, stop thinking small expr.	büyük işler yapmak istiyorsan küçük düşünme
26	Phrases	if you want to go big, stop thinking small expr.	büyük işler yapmak istiyorsan küçük düşünmeyi bırak
27	Phrases	know where to stop expr.	durman gerektiği yeri bil
28	Phrases	know where to stop expr.	duracağın yeri bil
29	Phrases	despite the officer's warning to stop expr.	polisin dur ihtarına rağmen
Colloquial
30	Colloquial	some people just don't know when to stop expr.	bazı insanlar nerede/ne zaman duracağını bilmiyorlar/bilmezler
31	Colloquial	put a stop to this horseshit expr.	bu saçmalığa bir son verin
32	Colloquial	stop lying to me! expr.	yalan söylemeyi kes!
33	Colloquial	stop lying to me expr.	yalan söylemeyi kes
34	Colloquial	stop the world, I want to get off exclam.	durdurun dünyayı, inecek var
Idioms
35	Idioms	jolt to a stop v.	aniden durmak
36	Idioms	put a stop to something v.	bir şeye bir son vermek
37	Idioms	put a stop to something v.	bir şeye nokta koymak
38	Idioms	jolt to a stop v.	duruvermek
39	Idioms	stop to smell the roses v.	hayatın tadını çıkartmak
40	Idioms	not know when to stop v.	ne zaman duracağını bilmemek
41	Idioms	stop to smell the roses v.	rahatlamak
42	Idioms	come to a full stop v.	sekteye uğramak
43	Idioms	come to a full stop v.	tamamen durmak
44	Idioms	come to a full stop v.	tam anlamıyla bitmek
45	Idioms	to a stop adv.	durma noktasına gelecek şekilde
46	Idioms	homely enough to stop a clock expr.	çok çirkin
47	Idioms	homely enough to stop a clock expr.	yüzüne bakılmayacak kadar çirkin
48	Idioms	homely enough to stop a clock expr.	yüzüne bakılamayacak kadar çirkin
Speaking
49	Speaking	I can't get her to stop crying expr.	ağlamasını durduramıyorum
50	Speaking	I can't get her to stop crying expr.	ağlamasını durdurmayı başaramıyorum
51	Speaking	stop talking to me expr.	benimle konuşmayı bırak
52	Speaking	you have to put a stop to it expr.	buna bir son vermelisin
53	Speaking	I can find a way to stop it expr.	bunu sona erdirmenin bir yolunu bulabilirim
54	Speaking	I'll put a stop to that expr.	buna bir son vereceğim
55	Speaking	you have to find a way to stop it expr.	durdurmanın bir yolunu bulmak zorundasın
56	Speaking	I asked him to stop expr.	durmasını istedim
57	Speaking	do you want me to stop? expr.	durmamı ister misin?
58	Speaking	it doesn't know when to stop expr.	nerede duracağını bilmez
59	Speaking	I tried to stop her expr.	onu durdurmaya çalıştım
60	Speaking	please stop talking to me expr.	lütfen benimle konuşmayı kes
61	Speaking	stop trying to be charming expr.	sevimli olmaya çalışma
62	Speaking	stop trying to be charming expr.	sevimli olmaya çalışmayı kes
Trade/Economic
63	Trade/Economic	right to stop work n.	iş durdurma hakkı
Construction
64	Construction	injunction to stop building n.	yapı tatil tutanağı
Medical
65	Medical	dash (dietary approaches to stop hypertension) n.	hipertansiyonu durdurucu diyet yaklaşımları
66	Medical	dietary approaches to stop hypertension n.	hipertansiyonu durdurucu diyet yaklaşımları
67	Medical	dietary approaches to stop hypertension n.	dash diyeti