takılmış - Türkisch Englisch Wörterbuch

takılmış

Bedeutungen von dem Begriff "takılmış" im Englisch Türkisch Wörterbuch : 3 Ergebniss(e)

Türkisch Englisch
General
takılmış stuck adj.
I got stuck on the linear equation in the second question.
İkinci sorudaki doğrusal denklemde takılıp kaldım.

More Sentences
takılmış stuck adj.
I got stuck in a traffic jam.
Trafik sıkışıklığına takıldım.

More Sentences
Computer
takılmış mounted adj.
With the magnets mounted on their heads, they were unable to find their way home.
Kafalarına takılan mıknatıslar yüzünden evlerinin yolunu bulamadılar.

More Sentences

Bedeutungen, die der Begriff "takılmış" mit anderen Begriffen im Englisch Türkisch Wörterbuch erhalten hat: 69 Ergebniss(e)

Türkisch Englisch
General
lakap takılmış nicknamed adj.
Timothy was nicknamed Timmy.
Timothy'ye Timmy lakabı takıldı.

More Sentences
Colloquial
trafiğe takılmış stuck in traffic adj.
I was stuck in traffic.
Trafiğe takıldım.

More Sentences
General
koşum takılmış sürünün başındaki hayvan leader n.
deri veya kapitone bir giysinin üzerine takılmış baklava şeklindeki küçük metal parçalardan oluşan bir zırh mascled armor n.
içinde ağızlık görevi gören bir deliğin bulunduğu hindistan cevizine takılmış kaseden oluşan iptidai bir nargile hubble-bubble n.
römorkörün ucuna takılmış kısa zincir butt chain n.
peşine takılmış tailed adj.
arkasına başka bir araç takılmış tailgated adj.
koşum takılmış harnessed adj.
çelenk takılmış chapleted adj.
şapka takılmış behatted adj.
pul yapıştırıcısı ile takılmış hinged adj.
(dövüş horozuna) çelik mahmuz takılmış heeled adj.
topuk takılmış heeled adj.
kanat takılmış gibi wingedly adv.
musluk takılmış on tap adv.
Colloquial
ek parçalar takılmış beefed out adj.
kafası birine/bir şeye takılmış ate up with someone/something adj.
Idioms
bir şeye takılmış olmak have snagged on something v.
motor takılmış gibi yapmak pedal to the metal v.
aklı (birine/bir şeye) takılmış wrapped up in (someone or something) adj.
aklı (birine/bir şeye) takılmış wrapped up with (someone or something) adj.
motor takılmış gibi with the pedal to the metal expr.
radarına takılmış on the radar (screen) expr.
Technical
dışa takılmış zincir grupları outboard chain assemblies n.
kalıcı şekilde takılmış yakıt sistemi permanently installed fuel system n.
şekil vermek veya damgalamak için kalıp takılmış bir pres punch press n.
rüzgar yönünü göstermek için kullanılan bir direğin ucuna takılmış ucu kesik koni şekilli kumaş wind sleeve n.
çaprazlama takılmış sap cross handle n.
pipet takılmış lavabo deliği straw drain n.
krank takılmış cranked adj.
Computer
bir bilgisayarın işlemcisine veya harici disk sürücüsüne yerleştirilmiş ve hava geçirmez bir birime kalıcı olarak takılmış sabit disk winchester disk n.
yazıcının zarf besleyicisi takılmış printer's envelope feeder has been installed expr.
Construction
epoksi/poliüretan reçine karıştırma ucu takılmış karıştırıcı epoxy/polyurethane paddles drill n.
cam takılmış glazed adj.
Automotive
sırtı takılmış lastik remold n.
sırtı takılmış lastik remould n.
güçlü motor takılmış yarış otomobili funny car n.
krank mili ve piston mekanizması takılmış haldeki blok short block n.
taşıt koltuklarına takılmış olsun veya olmasın koltuk başlıklarının onayı approval of head headrests whether or not incorporated in vehicle seats n.
taşıt koltuklarına takılmış olsun veya olmasın baş yastıkların onayı approval of head headrests whether or not incorporated in vehicle seats n.
taşıt koltuklarına takılmış olsun veya olmasın koltuk başlıklarının onayı approval of head restraints whether or not incorporated in vehicle seats n.
taşıt koltuklarına takılmış olsun veya olmasın baş yastıkların onayı approval of head restraints whether or not incorporated in vehicle seats n.
lastik takılmış tired adj.
presle takılmış press-fitted adj.
Aeronautic
takılmış kolan integrated harness n.
Marine
takılmış çapa foul anchor n.
üzerinde su üzerine uzanan boru takılmış su altı aracı snorter n.
Mining
maden aracının tekerleğine takılmış sivri uçlu ani fren çubuğu jock n.
Medical
geçici olarak takılmış suni bacak pylon n.
kanül takılmış cannulated adj.
Breeding
ikisi yan yana, bir diğeri de önde olacak şekilde koşum takılmış üç çeki hayvanı spike team n.
Apiculture
elek teli takılmış tahta screen board n.
Fishery
yapay sinek takılmış oltalarla avlamak fly-cast v.
yapay sinek takılmış oltalarla avlamak fly-fish v.
History
özellikle antik roma'da kabartmalı yapılarak değerli metal obje takılmış ayrı süsler emblema n.
Meteorology
radar takılmış balon kullanarak yapılan rüzgar gözlemi rawin n.
üst atmosferdeki rüzgarı gözlemlemek için kullanılan radar takılmış balon rawinsonde n.
Military
susturucu takılmış (ateşli silah) silenced adj.
Hunting
lazer takılmış nişangah düzeni laser sight n.
Sport
yerde duran ağırlık takılmış halteri eğilip tutup mümkün olduğunca bacak kaslarını açarak kaldırma çalışması deadlift n.
yerde duran ağırlık takılmış halteri kalça hizasına kadar kaldırma dead lift n.
emniyet noktası olarak kullanılmak üzere sert kara takılmış bir tel halkalı metal plaka deadboy n.
atış kazanmak için çelme takılmış gibi kendini yere atan oyuncu diver n.
atış kazanmak için çelme takılmış gibi yapmak dive v.
Music
dengelemesi için ucuna top takılmış sopa baton n.
Slang
tel takılmış dişler tinsel teeth n.
(çok seyreltilmiş uyuşturucuyla ilgili) aşırı/bütün gece takılmış choked adj.
Modern Slang
(paylaşım/yorum) algoritma engeline takılmış algorithmed adj.