| Englisch | Türkisch | |||
|---|---|---|---|---|
| General | ||||
| General | watch out! interj. | dikkat | ||
|
Watch out for rowdy or drunk customers. Kabadayı ya da sarhoş müşterilere dikkat et. More Sentences |
||||
| General | watch out! interj. | hop dedik | ||
| Englisch | Türkisch | |||
|---|---|---|---|---|
| Common Usage | ||||
| Common Usage | watch out v. | dikkat etmek | ||
|
The right time for this has to be identified, and this is where the Commission has to watch out. Bunun için doğru zamanın belirlenmesi gerekmektedir ve Komisyon'un dikkat etmesi gereken nokta da burasıdır. More Sentences |
||||
| General | ||||
| General | watch out v. | dikkatli olmak | ||
|
Tom had better watch out. Tom dikkatli olsa iyi olur. More Sentences |
||||
| General | watch out for v. | dikkatli olmak | ||
|
Hot weather will continue, so please watch out for food poisoning. Sıcak hava devam edecek, bu nedenle lütfen gıda zehirlenmesine karşı dikkatli olun. More Sentences |
||||
| General | watch out for v. | dikkat etmek | ||
|
Watch out for thieves around here. Buralarda hırsızlara dikkat edin. More Sentences |
||||
| General | watch out v. | dikkat etmek | ||
|
The right time for this has to be identified, and this is where the Commission has to watch out. Bunun için doğru zamanın belirlenmesi gerekiyor ve Komisyon'un dikkat etmesi gereken nokta da burası. More Sentences |
||||
| Phrasals | ||||
| Phrasals | watch out v. | arkasını kollamak | ||
| Phrasals | watch out for someone v. | birine göz kulak olmak | ||
| Phrasals | watch out for (someone or something) v. | (birine/bir şeye) dikkat etmek | ||
| Phrasals | watch out for (someone or something) v. | (birine/bir şeye) gözünü dört açmak | ||
| Phrasals | watch out for (someone or something) v. | (birine/bir şeye) hazırlıklı olmak | ||
| Phrasals | watch out for (someone or something) v. | (birini/bir şeyi) gözlemek | ||
| Phrasals | watch out for (someone or something) v. | (birini/bir şeyi) beklemek | ||
| Phrasals | watch out for (someone or something) v. | (birinin/bir şeyin) yolunu gözlemek | ||
| Phrasals | watch out for (someone or something) v. | (birine/bir şeye) göz kulak olmak | ||
| Phrasals | watch out for (someone or something) v. | (birine/bir şeye) bakmak | ||
| Idioms | ||||
| Idioms | be on the watch out for anything to happen v. | aportta olmak | ||
| Speaking | ||||
| Speaking | watch out expr. | dikkat et | ||
| Speaking | watch out what you eat expr. | yediklerine dikkat et | ||
