Türkisch | Englisch | |
---|---|---|
General | ||
General | yaşayan ölü | zombie n. |
General | yaşayan ölü | living death n. |
General | yaşayan ölü | living dead n. |
General | yaşayan ölü | undead adj. |
Idioms | ||
Idioms | yaşayan ölü | walking dead n. |
Türkisch | Englisch | |
---|---|---|
Proverb | ||
Proverb | yaşayan bir köpek ölü bir aslandan iyidir | (it's) better to be a live dog than a dead lion |
Proverb | yaşayan bir korkak olmak ölü bir kahraman olmaktan iyidir | (it's) better to be a live dog than a dead lion |
Botanic | ||
Botanic | ölü veya canlı organik maddeler üzerinde yaşayan mantar gibi bir bitki | hysterophyte n. |
Social Sciences | ||
Social Sciences | eski zamanlarda ölü deniz'in doğusunda yaşayan bir halkın üyesi | moabite n. |
Social Sciences | eski zamanlarda ölü deniz'in doğusunda yaşayan bir halkın konuştuğu, ibranice'nin lehçesi olan bir sami dili | moabite n. |
Religious | ||
Religious | ölü bir kimsenin yer altında yaşayan ruhu | shade n. |
Entomology | ||
Entomology | larvaları ölü ağaçlarda veya kerestelerde açtıkları deliklerde yaşayan böceklere verilen ad | timber borer n. |