|
- These are poor countries that think that they can make money as low-cost competitors in the European market.
- Bunlar, Avrupa pazarında düşük maliyetli rakipler olarak para kazanabileceklerini düşünen yoksul ülkelerdir.
- These are poor countries that think that they can make money as low-cost competitors in the European market.
- Bunlar, Avrupa pazarında düşük maliyetli rakipler olarak para kazanabileceklerini düşünen fakir ülkelerdir.
- All those airlines can make money at a difficult time.
- Tüm bu havayolları zor bir zamanda para kazanabilir.
- Most of us would like to make money fast and easy.
- Çoğumuz hızlı ve kolay para kazanmak isteriz.
- Every year we have this unique way of making money for the cause.
- Her yıl bu amaç için para kazanmanın benzersiz bir yolunu buluyoruz.
- Every year we have this unique way of making money for the cause.
- Her yıl bu amaç için para kazanmanın eşsiz bir yolunu buluyoruz.
- Most of us would like to make money fast and easy.
- Birçoğumuz hızlı ve kolay para kazanmayı isteriz.
- Most of us would like to make money fast and easy.
- Pek çoğumuz hızlı ve kolay bir şekilde para kazanmak isteriz.
- Every year we have this unique way of making money for the cause.
- Her yıl, bu amaç uğruna para kazanmak için bu benzersiz yolu seçiyoruz.
- Third, check out my slew of ideas to make money fast.
- Üçüncüsü, hızlı para kazanmaya yönelik fikirlerime bir göz atın.
- Tom is the kind of man who knows how to make money.
- Tom nasıl para kazanılacağını bilen bir adam.
- Tom certainly knows how to make money.
- Tom kesinlikle nasıl para kazanılacağını biliyor.
- Google makes money by selling advertising.
- Google reklam satarak para kazanıyor.
- Tom knows how to make money.
- Tom nasıl para kazanacağını biliyor.
- Sami was making money illegally.
- Sami yasa dışı yollardan para kazanıyordu.
- The stockholders are making money hand over fist.
- Ortaklar kolay yoldan para kazanıyorlar.
- Google makes money by selling advertising.
- Google reklam satarak para kazanır.
- She's making money hand over fist.
- Avuç dolusu para kazanıyor.
- How does Facebook make money?
- Facebook nasıl para kazanıyor?
- Tom said he needs to find another way to make money.
- Tom para kazanmak için başka bir yol bulması gerektiğini söyledi.
- You made money on that, right?
- Bundan para kazandın, değil mi?
- This company makes money by selling your private information to third-parties.
- Bu şirket özel bilgilerinizi üçüncü şahıslara satarak para kazanır.
- How does Google make money?
- Google nasıl para kazanır?
- She knows the art of making money.
- Para kazanma sanatını biliyor.
- Does Tom make money?
- Tom para kazanıyor mu?
- I'll never make money doing this.
- Asla bunu yaparak para kazanmayacağım.
- He will do anything to make money.
- O para kazanmak için her şeyi yapacak.
- Tom is making money off us.
- Tom bizden para kazanıyor.
- Tom is making money hand over fist.
- Tom avuç dolusu para kazanıyor.
- He thinks of nothing but making money.
- Para kazanmaktan başka bir şey düşünmez.
- Tom knows how to make money.
- Tom nasıl para kazanılacağını biliyor.
- She's making money hand over fist with the business she started.
- Kurduğu işle avuç dolusu para kazanıyor.
- A good businessman knows how to make money.
- İyi bir iş adamı nasıl para kazanacağını bilir.
- Tom is making money hand over fist.
- Tom çuvalla para kazanıyor.
- Will Tom ever make money doing that?
- Tom onu yaparak hiç para kazanacak mı?
- He will do anything to make money.
- Para kazanmak için her şeyi yapar.
- Do you think Tom will ever make money doing that?
- Tom'un onu yaparak hiç para kazanacağını düşünüyor musun?
- I have no problem making money.
- Para kazanmakla ilgili bir sorunum yok.
- How does he make money?
- Nasıl para kazanıyor?
- How does Tatoeba make money?
- Tatoeba nasıl para kazanıyor?
- I'm just here to make money.
- Ben sadece para kazanmak için buradayım.
- Making money is his main purpose in life.
- Para kazanmak onun hayattaki ana amacıdır.
- He has only one aim in life, to make money.
- Hayatta tek bir amacı var, para kazanmak.
- She thought of a good way to make money on the Internet.
- İnternetten para kazanmak için iyi bir yol düşündü.
- I have no problem making money.
- Para kazanmak benim için sıkıntı değil.
- He has only one aim in life, to make money.
- Hayatında bir amacı var, para kazanmak.
- You have to spend money to make money.
- Para kazanmak için para harcamalısın.
- Will you ever make money doing that?
- Onu yaparak hiç para kazanır mısın?
- Does anyone know how to make money in a time of crisis?
- Kriz zamanında nasıl para kazanılacağını bilen var mı?
- Facebook makes money by selling targeted advertising.
- Facebook hedeflenmiş reklam satarak para kazanır.
- Tom did make money.
- Tom para kazandı.
- Someone is making money somewhere.
- Birisi bir yerde para kazanıyor.
- You need money to make money.
- Para kazanmak için paraya ihtiyacın var.
- How does Facebook make money?
- Facebook nasıl para kazanır?
- When did you start making money playing music?
- Müzikten para kazanmaya ne zaman başladın?
- Fadil found another way to make money.
- Fadıl para kazanmanın başka bir yolunu buldu.
- Clever people know how to make money out of nothing.
- Zeki insanlar yoktan nasıl para kazanacaklarını bilirler.
- Tom made money hand over fist.
- Tom kolay yoldan para kazandı.
- Tom has found an easy way to make money.
- Tom para kazanmak için kolay bir yol buldu.
- She's making money hand over fist.
- Çuvalla para kazanıyor.
- Does anyone know how to make money in a time of crisis?
- Kriz zamanında para kazanmasını bilen kimse var mı?
- How does he make money?
- O nasıl para kazanıyor?
- Sami found another way to make money.
- Sami para kazanmak için başka bir yol buldu.
- Making money is his religion.
- Para kazanmak onun dinidir.
- They made money by selling drugs into the huge market.
- Büyük bir pazara uyuşturucu satarak para kazanıyorlardı.
- Tom only thinks about making money.
- Tom sadece para kazanmayı düşünüyor.
- I'll never make money doing this.
- Bunu yaparak asla para kazanamam.
- How does Tom make money?
- Tom nasıl para kazanıyor?
- He thinks only of making money.
- Sadece para kazanmayı düşünüyor.
- Making money is his main purpose in life.
- Para kazanmak hayatındaki asıl amaçtır.
- They did everything in order to make money.
- Para kazanmak için her şeyi yaptılar.
- It's easier to make money when you already have some.
- Zaten paranız varsa para kazanmak daha kolaydır.
- Tom is making money hand over fist.
- Tom çok para kazanıyor.
- Will Tom ever make money doing that?
- Tom bunu yaparak para kazanacak mı?
- How does Google make money?
- Google nasıl para kazanıyor?
- Don't stay in bed, unless you can make money in bed.
- Yatakta para kazanamadığınız sürece, yatakta kalmayınız.
- Winning a lottery is an easy way of making money.
- Piyango kazanmak, para kazanmanın kolay bir yoludur.
- Tom needs to find another way to make money.
- Tom'un para kazanmak için başka bir yol bulması gerekiyor.
- I make money here.
- Burada para kazanıyorum.
- Sami found another way to make money.
- Sami para kazanmanın başka bir yolunu buldu.
- Tom certainly knows how to make money.
- Tom kesinlikle nasıl para kazanacağını biliyor.
- Tom has found another way to make money.
- Tom para kazanmanın başka bir yolunu buldu.
- Making money is his reason for living.
- Para kazanmak onun yaşama sebebidir.
- He thinks of nothing but making money.
- Para kazanmaktan başka bir şey düşünmüyordu.
- Facebook makes money by selling targeted advertising.
- Facebook hedefli reklam satarak para kazanıyor.
- We're making money.
- Para kazanıyoruz.
- Winning a lottery is an easy way of making money.
- Piyango kazanmak para kazanmanın kolay bir yoludur.
- I have no problem making money.
- Para kazanmakla ilgili problemim yok.
- Tom has found an easy way to make money.
- Tom para kazanmanın kolay bir yolunu buldu.
- Making money is his reason for living.
- Para kazanma onun yaşama nedenidir.
- All Tom thinks about is making money.
- Tom'un tek düşündüğü para kazanmak.
- Tom is making money hand over fist.
- Tom çok büyük miktarda para kazanıyor.
- We're making money.
- Biz para kazanıyoruz.
- I think he makes money by selling fish.
- Sanırım balık satarak para kazanıyor.
- Tom is good at making money.
- Tom para kazanmada iyidir.
- Someone is making money somewhere.
- Birileri bir yerlerde para kazanıyor.
- Tom is making money off us.
- Tom bizim üzerimizden para kazanıyor.
- Tom made money hand over fist.
- Tom avuç dolusu para kazandı.
- This company makes money by selling your private information to third-parties.
- Bu şirket özel bilgilerinizi üçüncü şahıslara satarak para kazanıyor.
- Do you think Tom will ever make money doing that?
- Sence Tom bu işten para kazanabilecek mi?
- He finally made money.
- Sonunda para kazandı.
- Fadil found another way to make money.
- Fadıl para kazanmak için başka bir yol buldu.
- Will you ever make money doing that?
- Bunu yaparak hiç para kazanabilecek misin?
- Tom is good at making money.
- Tom para kazanmakta iyidir.
- She thinks of nothing but making money.
- Para kazanmaktan başka bir şey düşünmez.
- Tom said he needs to find another way to make money.
- Tom para kazanmanın başka bir yolunu bulması gerektiğini söyledi.
Show More (103)
|