pale - Turkish English Dictionary

pale

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau

Meanings of "pale" in Turkish English Dictionary : 41 result(s)

English Turkish
Common Usage
pale adj. solgun
They have large, transparent, pale green wings and a delicate body.
Büyük, transparan ve solgun yeşil kanatlara ve narin bir vücuda sahiptir.

More Sentences
pale adj. soluk
They have large, transparent, pale green wings and a delicate body.
Büyük, şeffaf, soluk yeşil kanatları ve narin bir vücutları vardır.

More Sentences
General
pale v. solgunlaşmak
Tom is paling.
Tom solgunlaşıyor.

More Sentences
pale adj. sararmış
You're pale as a ghost.
Hayalet gibi sararmışsın.

More Sentences
pale adj. solgun
Tom's face is very pale.
Tom'un yüzü çok solgun.

More Sentences
pale adj. soluk
They have large, transparent, pale green wings and a delicate body.
Büyük, şeffaf, soluk yeşil kanatları ve narin bir gövdesi vardır.

More Sentences
pale adj. beti benzi atmış
She was pale with fear.
Korkudan beti benzi atmıştı.

More Sentences
Technical
pale adj. soluk
The pale face troubled me a little.
Soluk yüz beni biraz rahatsız etti.

More Sentences
pale adj. solgun
You're looking a little pale.
Biraz solgun görünüyorsun.

More Sentences
Textile
pale adj. soluk
The kitchen was lined with pale yellow tiles.
Mutfak soluk sarı çinilerle kaplıydı.

More Sentences
General
pale n. sınır
pale n. kazık
pale n. yetki
pale n. limit
pale n. hudut
pale n. parmaklık çubuğu (tahta)
pale v. sararmak
pale v. beti benzi atmak
pale v. donuklaştırmak
pale v. soldurmak
pale v. donuklaşmak
pale v. sınırlandırmak
pale v. rengi solmak
pale v. kazık çakmak
pale v. solmak
pale v. sarartmak
pale v. rengi atmak
pale v. sönük kalmak
pale adj. renksiz
pale adj. cansız
pale adj. açık
pale adj. akça
pale adj. donuk
pale adj. uçuk (renk)
pale adj. mat
pale adj. pastel
pale adj. sönük
Technical
pale n. pastel
pale n. parmaklık çubuğu
pale adj. mat
pale adj. uçuk

Meanings of "pale" in English Turkish Dictionary : 2 result(s)

Turkish English
Technical
pale blade n.
Automotive
pale blade n.

Meanings of "pale" with other terms in English Turkish Dictionary : 152 result(s)

English Turkish
General
pale blue n. soluk mavi
Mary wore a pale blue dress.
Mary soluk mavi bir elbise giydi.

More Sentences
turn pale v. sapsarı kesilmek
He turned pale when he heard that news.
Haberi duyduğunda sapsarı kesildi.

More Sentences
grow pale v. benzi sararmak
The moment he saw me, he grew pale and ran away.
Beni gördüğü an, benzi sarardı ve kaçtı.

More Sentences
turn pale v. solgunlaşmak
Tom turned pale with fright.
Tom korkuyla solgunlaştı.

More Sentences
turn pale v. sararmak
Tom turned pale with fright.
Tom korkuyla sarardı.

More Sentences
grow pale v. beti benzi atmak
The noble Countess of Ahlefeld blushed and grew pale.
Ahlefeld'in asil Kontesi kızardı ve beti benzi attı.

More Sentences
look pale v. solgun görünmek
He told me that I looked pale and asked me what the matter was.
O bana solgun göründüğümü söyledi ve sorunun ne olduğunu sordu.

More Sentences
as pale as adj. kadar solgun
You're as pale as a ghost.
Bir hayalet kadar solgunsun.

More Sentences
Idioms
turn pale v. benzi atmak
When he heard the news, he turned pale.
Haberi duyunca beti benzi attı.

More Sentences
Tobacco
grow pale v. sararmak
My mother grew pale on hearing the news.
Annem haberi duyunca sarardı.

More Sentences
General
pale yellow n. ayva sarısı
pale orange n. kavuniçi
pale rock sparrow n. boz serçe
pale blue n. uçuk mavi
pale in comparison n. karşılaştırmada birşeyin başka bir şeyden eksik yönünün olması
pale in comparison n. karşılaştırmada eksik yön
pale skin n. beyaz deri
pale skin n. soluk deri
pale skin n. solgun deri
pale skin n. soluk beniz
india pale ale n. ingilizlerin eskiden hindistan'a gitmek üzere yaptıkları ve yola dayanıklı olması için şerbetçiotunu bol kullandıkları bira
pale pink n. uçuk pembe
pale gold n. donuk altın sarısı
pale skin n. soluk ten
pale catechu n. gambir bitkisinden elde edilen sarımsı sakız
pale beside v. sönük kalmak
become pale v. solmak
grow pale v. sararıp solmak
pale in v. çit ile çevirmek
turn pale v. rengi atmak
go pale v. bet beniz kalmamak
grow pale v. benzi atmak
grow pale v. benzi uçmak
go pale v. rengi atmak
go pale v. rengi uçmak
go pale v. rengi kaçmak
pale and thin adj. solucan gibi
very pale adj. sapsarı
deathly pale adj. beti benzi atmış
turned pale adj. benzi atmış
deathly pale adj. kireç gibi
pale white adj. fildişi gibi
beyond the pale adj. hariç bırakılmış
pale-yellow adj. solgun
pale-skinned adj. soluk tenli
ashy pale adj. beti benzi atmış
Phrasals
pale at something v. (bir şey karşısında) beti benzi atmak/uçmak
pale at something v. (bir şey karşısında) sapsarı kesilmek
pale at v. beti benzi atmak/uçmak
pale at v. sapsarı kesilmek
pale at v. rengi atmak/kaçmak/uçmak
pale beside (someone or something) v. (birinin/bir şeyin) yanında sönük kalmak
pale beside (someone or something) v. (birinin/bir şeyin) yanında önemsiz kalmak/görünmek
Phrases
within the pale expr. hudut dahilinde
Colloquial
be pale in comparison v. esamesi bile okunmamak
be pale in comparison v. solda sıfır kalmak
be pale in comparison v. yanında hiç kalmak
beyond the pale expr. aşırıya kaçmış
beyond the pale expr. haddini aşan
beyond the pale expr. sınırını aşmış
Idioms
pale beside someone v. birinin yanında sönük kalmak
pale into insignificance v. diğerine göre daha az önemli görünmek
pale into insignificance v. diğerine göre önemsiz görünmek
pale into insignificance v. diğerine göre önemi olmamak
pale around the gills v. hasta görünmek
pale into insignificance v. önemli ya da anlamlı görünmemek
pale by comparison v. karşılaştırmada bir şeyin başka bir şeyden eksik yönünün olması
pale by comparison v. karşılaştırmada eksik yön
be beyond the pale v. kabullenilir yanı olmamak
be pale around the gills v. solgun görünmek
pale in comparison (with something) v. yanında solda sıfır kalmak
pale in comparison (with something) v. yanında sönük kalmak
pale by comparison (with something) v. yanında sönük kalmak
pale by comparison (with something) v. yanında solda sıfır kalmak
be beyond the pale v. (toplumsal kurallara göre) kabul edilir yanı/tarafı olmamak
pale at the notion of (something) v. (bir şeyi) düşününce bile beti benzi atmak/uçmak/solmak
pale at the notion of (something) v. (bir şeyin) düşüncesiyle bile rengi atmak/kaçmak/uçmak
pale at the notion of (something) v. (bir şeyin) fikriyle bile kül/kireç kesilmek
pale at the thought of (something) v. (bir şeyi) düşününce bile beti benzi atmak/uçmak/solmak
pale at the thought of (something) v. (bir şeyin) düşüncesiyle bile rengi atmak/kaçmak/uçmak
pale at the thought of (something) v. (bir şeyin) fikriyle bile kül/kireç kesilmek
pale beside something v. bir şeyin yanında sönük/önemsiz kalmak
pale beside something v. bir şeyin yanında sönük/önemsiz görünmek
pale next to something v. bir şeyin yanında sönük/önemsiz kalmak
pale next to something v. bir şeyin yanında sönük/önemsiz görünmek
pale in comparison (with/to something) v. bir şeye kıyasla sönük kalmak
pale in comparison (with/to something) v. bir şeye göre sönük kalmak
pale in comparison (with/to something) v. bir şeyin yanında önemsiz kalmak
pale in comparison (with/to something) v. bir şeye göre önemsiz kalmak
pale by comparison (with/to something) v. bir şeye kıyasla sönük kalmak
pale by comparison (with/to something) v. bir şeye göre sönük kalmak
pale by comparison (with/to something) v. bir şeyin yanında önemsiz kalmak
pale by comparison (with/to something) v. bir şeye göre önemsiz kalmak
pale into insignificance v. bir şeyin yanında önemini yitirmek
pale into insignificance v. bir şeyin yanında anlamsız kalmak
pale next to (someone or something) v. (birinin/bir şeyin) yanında sönük kalmak
pale next to (someone or something) v. (birinin/bir şeyin) yanında pek etkili görünmemek
pale next to (someone or something) v. (birinin/bir şeyin) yanında zayıf kalmak
pale next to (someone or something) v. (birinin/bir şeyin) yanında eksik kalmak
pale next to (someone or something) v. (birinin/bir şeyin) yanında yetersiz kalmak
beyond the pale adj. (toplumsal kurallara göre) kabul edilir yanı/tarafı olmayan
beyond the pale adj. kabullenilir yanı/tarafı olmayan
beyond the pale adj. kabul edilemez
beyond the pale adj. uygun değil
deathly pale adj. kireç gibi
pale in comparison adj. -e nazaran eksik/yetersiz
pale by comparison adj. -e nazaran eksik/yetersiz
pale around the gills adj. rengi atmış/kaçmış
pale around the gills adj. beti benzi atmış
pale around the gills adj. sapsarı olmuş
as pale as death expr. beti benzi atmış
as pale as a death expr. ceset gibi solgun
as pale as a ghost expr. ceset gibi solgun
pale as death expr. hayalet kadar solgun
pale as a ghost expr. hayalet gibi solgun
as pale as death expr. hayalet gibi solgun
pale as death expr. hayalet gibi solgun
as pale as death expr. hayalet kadar solgun
as pale as a ghost expr. hayalet gibi solgun
pale as a ghost expr. hayalet kadar solgun
as pale as a ghost expr. hayalet kadar solgun
as pale as death expr. ölü gibi solgun
beyond the pale expr. kabul edilemez
as pale as a ghost expr. ölü gibi solgun
as pale as a death expr. ölü gibi solgun
as pale as death expr. ölü gibi beyaz
as pale as death expr. soluk
as pale as death expr. solgun
as pale as death expr. rengi solmuş
Technical
antenna pale n. anten direği
cadmium yellow pale n. soluk renkli kadmiyum sarı pigment
cadmium yellow pale n. uçuk kadmiyum sarısı
cadmium yellow pale n. uçuk limon sarısı
Medical
pale cell acanthoma n. berrak hücreli akantom
pale infarct n. soluk infarkt
Gastronomy
pale yellow cheese made of sheep’s milk n. kaşar peyniri
vsop (very special (or superior) old pale) n. konyak, porto şarabı gibi içkilerin 20 ila 25 yıllık olduğunu belirtmek için kullanılan bir ifade
Astronomy
pale blue dot n. soluk mavi nokta
pale blue dot n. dünya'nın uzaktan görünümü
Botanic
pale narcissus n. nisan güzeli
pale speedwell n. solgun yavşanotu
pale narcissus n. zambakgillerden bir bitki
pale coral root n. kurbağa salebi
pale coral root n. sarı-yeşilimsi gövdesi ve aynı renkte çiçekleri bulunan yabani bir orkide
pale laurel n. abd'nin kuzeybatısında yetişen mor çiçekli bir bataklık defnesi
pale laurel (kalmia polifolia) n. kuzeybatı abd'nin bataklıklarında yetişen mor çiçekli soluk yapraklı bir defne
pale violet n. çizgili menekşe
Tobacco
grow pale v. solmak
History
pale of settlement n. pale yerleşimi
pale of settlement n. rus yahudilerinin çariçe katerina döneminden itibaren yasal olarak yaşamaya zorlandığı bölge
english pale n. geç orta çağ döneminde ingiliz kontrolü altındaki doğu irlanda toprağı
Ornithology
pale-bellied brant n. kışları atlantik kıyılarında yuva yapan koyu renkli kısa boyunlu bir kaz