|
- Tom is going to be back in a while.
- Tom bir süre sonra geri dönecek.
- Tom is going to be out a while.
- Tom bir süre dışarıda olacak.
- They're going to stay a while with them, aren't they?
- Bir süre onlarla kalacaklar, değil mi?
- That could take a while.
- Bu bir süre alabilir.
- It would be great to sleep a while first.
- İlk olarak bir süreliğine uyumak harika olur.
- I haven't been home in a while.
- Bir süredir eve gitmedim.
- Tom hadn't seen Mary in a while.
- Tom, Mary'yi bir süredir görmemişti.
- Please wait a while longer.
- Lütfen bir süre daha bekle.
- Tom hasn't seen Mary in a while.
- Tom, Mary'i bir süredir görmedi.
- I've been around a while.
- Bir süredir buralardayım.
- You must wait a while.
- Bir süre beklemelisin.
- Can we rest a while?
- Bir süre dinlenebilir miyiz?
- It's been a while since I've been here, but nothing has changed.
- Buraya geldiğimden beri bir süre geçti ama hiçbir şey değişmedi.
- We've been here a while.
- Bir süredir buradayız.
- Tom has been trying to find a new apartment for quite a while.
- Tom bir süredir yeni bir daire bulmaya çalışıyor.
- No one's seen her in a while.
- Kimse onu bir süredir görmedi.
- We'll wait a while.
- Bir süre bekleyeceğiz.
- Stay a while and listen.
- Bir süre kal ve dinle.
- It's been a while since I've played golf.
- Golf oynadığımdan beri bir süre oldu.
- It took a while for Tom to answer.
- Tom'un cevap vermesi bir süre aldı.
- It's been a while since I've done anything like this.
- Böyle bir şey yaptığımdan beri bir süre oldu.
- It took a while for Tom to respond.
- Tom'un cevap vermesi bir süre aldı.
- Tom hasn't done much in a while.
- Tom bir süredir pek bir şey yapmadı.
- It's been there a while.
- Bu bir süredir orada.
- Why don't you take off your coat and stay a while?
- Neden paltonu çıkarıp bir süre kalmıyorsun?
- We haven't seen them in a while.
- Onları bir süredir görmedik.
- I waited a while.
- Bir süre bekledim.
- No one's seen him in a while.
- Bir süredir kimse onu görmedi.
- We haven't used it in a while.
- Onu bir süre kullanmadık.
- It's been a while since I had a good chat.
- İyi bir sohbet yaptığımdan beri bir süre oldu.
- I saw her a while back.
- Bir süre önce onu gördüm.
- No one's seen you in a while.
- Bir süredir hiç kimse seni görmedi.
- I haven't danced in a while.
- Bir süredir dans etmedim.
- Tom waited a while to let his eyes adjust to the darkness.
- Tom gözlerinin karanlığa alışması için bir süre bekledi.
- Tom and I haven't talked in a while.
- Tom ve ben bir süre konuşmadık.
- Tom and Mary haven't talked to each other in quite a while.
- Tom ve Mary bir süredir birbirleriyle konuşmuyorlar.
- I haven't sung in a while.
- Bir süredir şarkı söylemedim.
- Been a while, hasn't it?
- Bir süre oldu, değil mi?
- I've been retired for quite a while.
- Bir süredir emekliyim.
- Let's wait a while and see what happens.
- Bir süre bekleyelim ve ne olacağını görelim.
- We haven't seen Tom in a while.
- Bir süre Tom'u görmedik.
- We've been in Boston for quite a while.
- Epeyce bir süredir Boston'dayız.
- It's been a while since we've gone swimming together.
- Birlikte yüzmeye gittiğimizden beri bir süre oldu.
- It's been a while since I've seen you.
- Seni gördüğümden beri bir süre oldu.
- Please stay with me a while longer.
- Lütfen benimle bir süre daha kalın.
- I've lived in Boston a while now.
- Bir süredir Boston'da yaşıyorum.
- The room was empty for quite a while.
- Oda bir süre boştu.
- We haven't done that in a while.
- Onu bir süre yapmadık.
- Why don't you hang around a while after everyone else leaves so we can talk?
- Herkes gittikten sonra biz konuşabilelim diye neden bir süre oyalan mıyorsun?
- I haven't been to a concert in a while.
- Bir süredir konsere gitmemiştim.
- We haven't done that in a while.
- Bunu bir süredir yapmadık.
- Don't you feel better now that you've slept a while?
- Bir süre uyuduğunuz için şimdi kendinizi daha iyi hissetmiyor musunuz?
- The room was empty for quite a while.
- Oda bir süre boş kaldı.
- Tom told me it might take a while.
- Tom bana onun bir süre alabileceğini söyledi.
- I haven't talked to Tom in a while.
- Bir süredir Tom'la konuşmadım.
- I haven't spoken with Tom in a while.
- Tom'la bir süredir konuşmuyordum.
- I'm sorry I haven't called you in a while.
- Seni bir süredir aramadığım için özür dilerim.
- Tom waited a while before he began.
- Tom başlamadan önce bir süre bekledi.
- I haven't seen Tom in a while.
- Tom'u bir süredir görmedim.
- I haven't eaten in a while.
- Bir süredir yemek yemedim.
- I haven't been to Boston in a while.
- Bir süredir Boston'a gitmedim.
- It's taken a while.
- O bir süre aldı.
- Tom is going to need to wait a while longer.
- Tom'un bir süre daha beklemesi gerekecek.
- It took a while for Tom to react.
- Tom'un tepki göstermesi bir süre aldı.
- It's been there a while.
- Bir süredir orada.
- Tom has been waiting a while.
- Tom bir süredir bekliyor.
- I haven't heard from Tom in a while.
- Bir süredir Tom'dan haber almadım.
- Tom is going to stay in Boston a while.
- Tom bir süre Boston'da kalacak.
- I have not seen you in a while.
- Seni bir süredir görmedim.
- Tom hadn't seen Mary in a while.
- Tom, bir süre Mary'yi görmemişti.
- I may want to stay a while.
- Bir süre kalmak isteyebilirim.
- We haven't seen her in a while.
- Onu bir süredir görmedik.
- I'm just going to sit here a while and rest.
- Bir süre burada oturup dinleneceğim.
- I haven't seen him in a while.
- Onu bir süredir görmedim.
- Tom and Mary have been in the next room talking for quite a while.
- Tom ve Mary uzunca bir süredir yan odada konuşuyorlar.
- Take a seat in the armchair and calm down a while.
- Koltuğa otur ve bir süre sakinleş.
- Stay there a while.
- Bir süre orada kal.
- I haven't sung in a while.
- Bir süredir şarkı söylemiyorum.
- I saw him a while back.
- Bir süre önce onu gördüm.
- Wait a while.
- Bir süre bekle.
- I guess I'll stay a while.
- Sanırım bir süre kalacağım.
- No one's seen her in a while.
- Bir süredir hiç kimse onu görmedi.
- I haven't done that in a while.
- Onu bir süre yapmadım.
- Tom was here for quite a while this afternoon.
- Tom bu öğleden sonra uzunca bir süre buradaydı.
- I think you ought to rest a while.
- Bir süre dinlenmen gerektiğini düşünüyorum.
- I haven't seen you guys in a while.
- Sizi bir süredir görmüyordum.
- Tom waited a while.
- Tom bir süre bekledi.
- She's tired, she wants to sleep a while longer.
- O yorgun, bir süre daha uyumak istiyor.
- I haven't contacted you in a while.
- Bir süredir seninle iletişime geçmemiştim.
- I haven't slept in a while.
- Bir süredir uyumadım.
- Hang on a while!
- Bir süre bekle!
- Tom and I haven't talked in a while.
- Tom ve ben bir süredir konuşmuyoruz.
- Tom was silent for quite a while.
- Tom bir süre sessizdi.
- I haven't been to Boston in a while.
- Bir süredir Boston'a gitmemiştim.
- We could be here a while.
- Bir süre burada olabiliriz.
- I haven't seen her in a while.
- Bir süredir onu görmedim.
- I haven't eaten Chinese food in a while.
- Bir süredir Çin yemeği yemedim.
- Let's go over there and sit down a while.
- Oraya gidelim ve bir süre oturalım.
- Tom was silent for quite a while.
- Tom bir süre sessiz kaldı.
- We haven't heard from Tom in a while.
- Bir süredir Tom'dan haber alamadık.
- I haven't talked to you in a while.
- Bir süredir seninle konuşmadım.
- I haven't spoken to Tom in a while.
- Bir süredir Tom'la konuşmadım.
- We haven't heard from Tom in a while.
- Bir süredir Tom'dan haber almıyoruz.
- We haven't heard from Tom in a while.
- Bir süredir Tom'dan haber almadık.
- We haven't seen you in a while.
- Seni bir süredir görmüyorduk.
- It's been a while since you and I've gone camping together.
- Sen ve ben birlikte kamp yaptığımızdan beri bir süre oldu.
- Stay there a while.
- Orada bir süre kal.
- I saw him a while back.
- Onu bir süre önce gördüm.
- I haven't done this in a while.
- Bir süredir bunu yapmamıştım.
- I could stay a while longer if you want me to.
- İstersen bir süre daha kalabilirim.
- No one's seen him in a while.
- Bir süredir hiç kimse onu görmedi.
- No one's seen Tom in a while.
- Bir süredir kimse Tom'u görmedi.
- No one's been here in a while.
- Bir süredir burada hiç kimse yoktu.
- I waited a while.
- Ben bir süre bekledim.
- You'd better rest a while.
- Bir süre dinlensen iyi olur.
- I haven't cried in a while.
- Bir süredir ağlamadım.
- We haven't used it in a while.
- Bir süredir kullanmıyoruz.
- I haven't done that in a while.
- Bir süredir bunu yapmamıştım.
- I saw them a while back.
- Bir süre önce onları gördüm.
- I saw them a while back.
- Onları bir süre önce gördüm.
- We haven't seen her in a while.
- Bir süredir onu görmedik.
- I haven't spoken with Tom in a while.
- Bir süredir Tom'la konuşmadım.
- We haven't been there in a while.
- Bir süredir oraya gitmedik.
- No one's seen you in a while.
- Kimse seni bir süredir görmedi.
- It's been a while since last time.
- Son kezden beri bir süre oldu.
- Please stay with me a while longer.
- Lütfen bir süre daha benimle kal.
- We haven't heard from Tom in a while.
- Tom'dan bir süredir haber alamıyoruz.
- We haven't been there in a while.
- Bir süre orada bulunmadım.
- I saw Tom a while back.
- Bir süre önce Tom'u gördüm.
- I haven't seen her in a while.
- Onu bir süredir görmedim.
- Tom hasn't seen Mary for quite a while.
- Tom, Mary'yi bir süredir görmedi.
- No one's seen them in a while.
- Kimse onları bir süredir görmedi.
- Tom was here for quite a while.
- Tom bir süredir buradaydı.
- Wait a while.
- Bir süre bekleyin.
- We haven't seen him in a while.
- Bir süredir onu görmedik.
- Let's just sit here a while and listen.
- Bir süre burada oturup dinleyelim.
- We could be here a while.
- Bir süre daha burada kalabiliriz.
- Stay a while.
- Bir süre kal.
- I saw Tom a while back.
- Tom'u bir süre önce gördüm.
- We haven't seen Tom in a while.
- Tom'u bir süredir görmedik.
- We haven't seen him in a while.
- Onu bir süredir görmedik.
- I haven't played my guitar in a while.
- Bir süredir gitarımı çalmadım.
- I saw her a while back.
- Onu bir süre önce gördüm.
- I haven't been home in a while.
- Bir süredir evde değilim.
- I haven't seen him in a while.
- Bir süredir onu görmedim.
- It's been a while since I've had a real vacation.
- Gerçek bir tatil yaptığımdan beri bir süre oldu.
- I'm just going to sit here a while and rest.
- Sadece bir süre burada oturacağım ve dinleneceğim.
- Why don't you stay a while?
- Neden bir süre kalmıyorsun?
- I think you ought to rest a while.
- Bence bir süre dinlenmelisin.
- I haven't seen this in a while.
- Bir süredir bunu görmedim.
- Stay a while.
- Bir süre kalın.
- No one's been here in a while.
- Bir süredir buraya kimse gelmedi.
- Tom will be out a while.
- Tom bir süre dışarıda olacak.
- I'll be back in a while.
- Bir süre sonra döneceğim.
- I haven't cried in a while.
- Bir süredir ağlamıyorum.
- We've been waiting for quite a while.
- Biz bir süredir bekliyoruz.
- It's been a while since I've done this.
- Bunu yaptığımdan beri bir süre oldu.
- It's been a while since the last time we met.
- Son karşılaştığımızdan beri bir süre oldu.
- I haven't eaten steak in a while.
- Bir süredir biftek yemedim.
- Having washed my skirt in the cold water of a spring, I sat a while.
- Eteğimi bir pınarın soğuk suyunda yıkadıktan sonra bir süre oturdum.
- Tom will be back in a while.
- Tom bir süre sonra dönecek.
- We haven't seen you in a while.
- Biz seni bir süredir görmedik.
- I haven't seen this in a while.
- Bunu bir süredir görmedim.
- No one's seen them in a while.
- Bir süredir hiç kimse onları görmedi.
- I haven't seen you guys in a while.
- Bir süredir sizi görmedim.
- We haven't seen them in a while.
- Bir süredir onları görmedik.
- Tom and Mary have been in the next room talking for quite a while.
- Tom ve Mary bitişik odada uzunca bir süredir konuşuyorlardı.
Show More (164)
|
