|
- Some other issues were raised this morning and this afternoon.
- Bu sabah ve öğleden sonra başka konular da gündeme geldi.
- I liked the positive tone this afternoon in all the speeches.
- Bugün öğleden sonra yapılan tüm konuşmalardaki olumlu tonu beğendim.
- Such a special debate would be decided on at the beginning of each part-session on Monday afternoon.
- Böyle bir özel tartışma Pazartesi öğleden sonra her bir bölüm oturumunun başında kararlaştırılacaktır.
- From the debate this afternoon I notice that there is a difference of opinion on that subject.
- Öğleden sonraki tartışmalardan bu konuda bir görüş ayrılığı olduğunu görüyorum.
- I liked the positive tone this afternoon in all the speeches.
- Öğleden sonra yapılan tüm konuşmalardaki olumlu tonu beğendim.
- This has been achieved under the auspices of the United Nations and is being discussed this very afternoon.
- Bu, Birleşmiş Milletler himayesinde başarıldı ve bugün öğleden sonra tartışılıyor.
- On Monday, we scheduled this matter for Thursday afternoon, so why are we cancelling it now?
- Pazartesi günü bu konuyu perşembe öğleden sonrası için planlamıştık, peki neden şimdi iptal ediyoruz?
- Tomorrow afternoon the report on Spain will be issued at 3 p.m.
- Yarın öğleden sonra saat 15:00'te İspanya ile ilgili rapor açıklanacak.
- The vote will take place once the afternoon debates have been concluded.
- Öğleden sonraki tartışmalar tamamlandıktan sonra oylama yapılacaktır.
- Not on Thursday afternoon of this week, without the participation of either the Council or the Commission.
- Bu hafta Perşembe günü öğleden sonra Konsey ya da Komisyonun katılımı olmaksızın.
- This has been achieved under the auspices of the United Nations and is being discussed this very afternoon.
- Bu konu Birleşmiş Milletler himayesinde gerçekleştirilmiştir ve bugün öğleden sonra tartışılmaktadır.
- Most of them have gone already, because they do not want to waste their time here on Thursday afternoon.
- Çoğu çoktan gitmiş, çünkü Perşembe öğleden sonra burada vakit kaybetmek istemiyorlar.
- On the other hand, we have the scrappy arrangements on a Thursday afternoon, when time is wasted.
- Öte yandan zamanın boşa harcandığı bir perşembe öğleden sonrası için derme çatma düzenlemelerimiz var.
- Most of them have gone already, because they do not want to waste their time here on Thursday afternoon.
- Çoğu zaten gitti, çünkü Perşembe öğleden sonra burada zamanlarını boşa harcamak istemiyorlar.
- I shall begin by addressing some of the points raised this afternoon.
- Öğleden sonra dile getirilen bazı hususlara değinerek başlayacağım.
- They do not expect this kind of vote on a Thursday afternoon.
- Perşembe öğleden sonra bu tür bir oylama beklemiyorlar.
- The report on Zimbabwe, Tuesday afternoon, was issued at 10.55 p.m.
- Zimbabve'ye ilişkin rapor Salı günü öğleden sonra saat 10.55'te yayımlandı.
- The issues that we have been discussing this afternoon are extremely important.
- Bugün öğleden sonra tartıştığımız konular son derece önemlidir.
- I will vote accordingly this afternoon.
- Öğleden sonra buna göre oy kullanacağım.
- Afternoon clubs organised voluntarily often do valuable work.
- Gönüllü olarak düzenlenen öğleden sonra kulüpleri genellikle değerli işler yapmaktadır.
- All the reports to be dealt with on Thursday afternoon should be treated with equal dignity.
- Perşembe günü öğleden sonra ele alınacak tüm raporlar eşit saygınlıkta ele alınmalıdır.
- Afternoon sports programmes help children satisfy their natural desire and need for exercise.
- Öğleden sonra spor programları çocukların doğal egzersiz arzularını ve ihtiyaçlarını karşılamalarına yardımcı olur.
- Some other issues were raised this morning and this afternoon.
- Bu sabah ve öğleden sonra başka bazı konular da gündeme geldi.
- Such a special debate would be decided on at the beginning of each part-session on Monday afternoon.
- Böyle bir özel görüşme Pazartesi öğleden sonra her bir bölüm oturumunun başında kararlaştırılacaktır.
- The vote will take place once the afternoon debates have been concluded.
- Oylama öğleden sonraki tartışmalar tamamlandıktan sonra yapılacaktır.
- It was a democratic decision of this House that this report should be dealt with this afternoon.
- Bu raporun öğleden sonra ele alınması bu Meclis'in demokratik bir kararıydı.
- We therefore suggest postponing this debate until Thursday afternoon.
- Bu nedenle bu tartışmanın Perşembe öğleden sonraya ertelenmesini öneriyoruz.
- It was on the afternoon of that day that the raid was carried out.
- Baskın o gün öğleden sonra gerçekleştirildi.
- Resources for these afternoon activities must also be significantly increased.
- Öğleden sonraki bu faaliyetler için ayrılan kaynaklar da önemli ölçüde arttırılmalıdır.
- I really do not see why their distribution has to wait until the afternoon.
- Bunların dağıtımının neden öğleden sonraya kaldığını gerçekten anlamıyorum.
- We have finished early nearly every Thursday afternoon over recent weeks.
- Son haftalarda neredeyse her Perşembe öğleden sonra erken bitirdik.
- He could not have raised it this morning, because the Minutes are not approved until the afternoon.
- Bu sabah bu konuyu gündeme getiremezdi, çünkü tutanaklar öğleden sonraya kadar onaylanmadı.
- Therefore, I would ask the Commission this afternoon to clarify a number of issues.
- Bu nedenle, öğleden sonra Komisyon'dan bazı hususlara açıklık getirmesini rica edeceğim.
- As the presidency has again confirmed this afternoon, ESDP is all about European integration.
- Başkanlığın bugün öğleden sonra bir kez daha teyit ettiği üzere, AGSP tamamen Avrupa entegrasyonuyla ilgilidir.
- We will contact the Commission on that matter this afternoon.
- Bu konuda öğleden sonra Komisyon ile temasa geçeceğiz.
- I do not want to say anything about that now, as there will be ample opportunity this afternoon.
- Öğleden sonra bu konuda yeterli fırsat olacağı için şimdi bu konuda bir şey söylemek istemiyorum.
- All I want is the longest afternoon nap ever.
- Tek istediğim en uzun öğleden sonra uykusu.
- It would be a nice place for breakfast or afternoon drinks.
- Kahvaltı ya da öğleden sonra içecekleri için güzel bir yer olurdu.
- It would be a nice place for breakfast or afternoon drinks.
- Kahvaltı ya da öğleden sonra bir şeyler içmek için harika bir yer olabilir.
- A nice afternoon snack does not hurt either.
- Tatlı bir öğleden sonra atıştırmalığının da zararı olmaz.
- A nice afternoon snack does not hurt either.
- Öğleden sonra tatlı bir atıştırmalıktan zarar gelmez.
- All I want is the longest afternoon nap ever.
- Tek istediğim şimdiye kadarki en uzun öğleden sonra uykusu.
- A nice afternoon snack does not hurt either.
- Tatlı bir öğleden sonra atıştırmasının da zararı olmaz.
- I've spent all afternoon doing that.
- Bütün öğleden sonrayı onu yaparak geçirdim.
- Tom stayed in his bedroom all afternoon.
- Tom bütün öğleden sonra yatak odasında kaldı.
- It's been windy all afternoon.
- Bütün öğleden sonra hava rüzgarlıydı.
- Tom will be in his office all afternoon.
- Tom tüm öğleden sonra ofisinde olacak.
- I will be busy this afternoon.
- Öğleden sonra meşgul olacağım.
- The soft afternoon sun came in through the branches of the tree and then the window.
- Yumuşak öğleden sonra güneşi önce ağacın dallarından sonra da pencereden içeri girdi.
- I spent all afternoon thinking about what I should do.
- Bütün öğleden sonrayı ne yapmam gerektiğini düşünerek geçirdim.
- Tom was at Mary's house on Monday afternoon.
- Tom pazartesi öğleden sonra Mary'nin evindeydi.
- I played checkers with Tom all afternoon.
- Bütün öğleden sonra Tom'la dama oynadık.
- Will you still be here this afternoon?
- Öğleden sonra hala burada olacak mısın?
- We plan to visit Tom tomorrow afternoon.
- Yarın öğleden sonra Tom'u ziyaret etmeyi planlıyoruz.
- In the early afternoon, Tom decided that he just had to get out of the house.
- Öğleden sonra Tom evden çıkması gerektiğine karar verdi.
- I had some custard pudding for an afternoon snack.
- Öğleden sonra atıştırmak için krem karamel yedim.
- We'll go this afternoon.
- Öğleden sonra gideriz.
- I am taking tomorrow afternoon off.
- Yarın öğleden sonra izinliyim.
- Go any time you want, tomorrow afternoon.
- İstediğin zaman gidebilirsin, yarın öğleden sonra.
- I did a week's worth of work in an afternoon.
- Bir haftalık işi bir öğleden sonra yaptım.
- I have rather a busy afternoon in front of me.
- Önümde oldukça yoğun bir öğleden sonra var.
- My mother has a kip every afternoon.
- Annem her öğleden sonra uyur.
- I used to take long walks every afternoon.
- Ben her öğleden sonra uzun yürüyüşler yapardım.
- Tom and I talked all afternoon.
- Tom ve ben bütün öğleden sonra konuştuk.
- I need a flight that leaves on Monday afternoon.
- Pazartesi öğleden sonra kalkacak bir uçağa ihtiyacım var.
- I do not think it will rain this afternoon.
- Öğleden sonra yağmur yağacağını sanmıyorum.
- It was a very pleasant afternoon.
- Çok hoş bir öğleden sonraydı.
- I'll go swimming with Tom tomorrow afternoon.
- Yarın öğleden sonra Tom'la yüzmeye gideceğim.
- I'll call you this afternoon.
- Ben öğleden sonra seni ararım.
- Are you going to be at this afternoon's meeting?
- Öğleden sonraki toplantıya katılacak mısın?
- I want this work completed by two o'clock tomorrow afternoon.
- Ben yarın öğleden sonra saat 2.00'ye kadar bu işin tamamlanmasını istiyorum.
- Were you busy last Monday afternoon?
- Geçen pazartesi öğleden sonra meşgul müydün?
- I spent that Saturday afternoon watching TV.
- O cumartesi öğleden sonrasını televizyon izleyerek geçirdim.
- Tell Tom I'll call later this afternoon.
- Tom'a öğleden sonra arayacağımı söyle.
- I've been on the phone all afternoon.
- Bütün öğleden sonra telefondaydım.
- Tom waited all afternoon for Mary.
- Tom bütün öğleden sonra Mary'yi bekledi.
- I didn't go to any of my afternoon classes.
- Öğleden sonraki derslerimin hiçbirine gitmedim.
- I spent all yesterday afternoon cleaning my room.
- Dün tüm öğleden sonrayı odamı temizleyerek geçirdim.
- They're planning to visit the city late this afternoon.
- Bugün öğleden sonra şehri ziyaret etmeyi planlıyorlar.
- They play ball in the park every afternoon.
- Onlar parkta her öğleden sonra top oynarlar.
- I'll be free this afternoon.
- Öğleden sonra boş olacağım.
- That happened Monday afternoon at Tom's.
- Pazartesi öğleden sonra Tom'un evinde oldu.
- Where have you two been all afternoon?
- Bütün öğleden sonra neredeydiniz?
- Do you not get bored of videogames all afternoon?
- Bütün öğleden sonra video oyunu oynamaktan sıkılmıyor musun?
- Tom wasn't home Monday afternoon.
- Tom pazartesi öğleden sonra evde değildi.
- Do you think Tom will go shopping with us tomorrow afternoon?
- Sence Tom yarın öğleden sonra bizimle alışverişe gelir mi?
- I spent all afternoon running errands.
- Tüm öğleden sonrayı ayak işleriyle geçirdim.
- Tom enjoys taking a nap in the early afternoon.
- Tom öğleden sonra erken saatlerde kestirmekten hoşlanır.
- Let's make it Monday afternoon.
- Pazartesi öğleden sonra yapalım.
- Tom has a job interview tomorrow afternoon.
- Yarın öğleden sonra Tom'un bir iş görüşmesi var.
- Does Tom know what you do every afternoon?
- Tom her öğleden sonra ne yaptığını biliyor mu?
- Tom spent all afternoon cooking.
- Tom bütün öğleden sonrayı yemek yaparak geçirdi.
- Tom says he has something to do this afternoon.
- Tom öğleden sonra yapacak bir işi olduğunu söylüyor.
- Do you want to go to the zoo this afternoon?
- Öğleden sonra hayvanat bahçesine gitmek ister misin?
- Let's make it Monday afternoon.
- Gelin şunu Pazartesi öğleden sonra yapalım.
- Tom goes for a walk every afternoon.
- Tom her öğleden sonra yürüyüşe çıkar.
- Tom has a job interview tomorrow afternoon.
- Tom'un yarın öğleden sonra bir iş görüşmesi var.
- If you want to, call me this afternoon.
- İstersen öğleden sonra beni ara.
- I have a job interview at two o'clock tomorrow afternoon.
- Yarın öğleden sonra ikide bir iş görüşmem var.
- I think that Tom will be busy tomorrow afternoon.
- Sanırım Tom yarın öğleden sonra meşgul olacak.
- I am supposed to be here all afternoon.
- Bütün öğleden sonra burada olmam gerekiyor.
- Why do you watch television all afternoon?
- Neden bütün öğleden sonra televizyon izliyorsun?
- Let's all go tomorrow afternoon.
- Hepimiz yarın öğleden sonra gidelim.
- Tom invited his relatives over for afternoon tea.
- Tom akrabalarını öğleden sonra çayı için davet etti.
- Snow is predicted Monday afternoon.
- Pazartesi öğleden sonra kar bekleniyor.
- Tom will be doing that all afternoon.
- Tom bunu tüm öğleden sonra yapacak.
- I had some custard pudding for an afternoon snack.
- Öğleden sonra atıştırmalığı olarak krem karamel yedim.
- Tom spent the afternoon with friends on the beach.
- Tom öğleden sonrasını arkadaşlarıyla sahilde geçirdi.
- See you at two this afternoon.
- Öğleden sonra ikide görüşürüz.
- Tom did three weeks' worth of work in just one afternoon.
- Tom sadece bir öğleden sonra üç haftalık iş yaptı.
- Tom will be with Mary all afternoon.
- Tom öğleden sonra Mary ile birlikte olacak.
- Tom will be out all afternoon.
- Tom bütün öğleden sonra dışarıda olacak.
- I studied French all afternoon.
- Bütün öğleden sonra Fransızca çalıştım.
- Tom takes his children to the park every afternoon.
- Tom her öğleden sonra çocuklarını parka götürüyor.
- Tom has something he neeeds to do this afternoon.
- Tom'un öğleden sonra yapması gereken bir şey var.
- We played Nintendo 64 all afternoon.
- Bütün öğleden sonra Nintendo 64 oynadık.
- Tom spent the afternoon with his friends.
- Tom öğleden sonrayı arkadaşlarıyla geçirdi.
- As I am free all afternoon, I'll let you to set the hour of our meeting.
- Bütün öğleden sonra boş olduğum için, buluşma saatini sizin belirlemenize izin vereceğim.
- I don't know if Tom will be home this afternoon.
- Tom'un öğleden sonra evde olup olmayacağını bilmiyorum.
- She spent all afternoon cooking.
- O, bütün öğleden sonrayı yemek pişirerek geçirdi.
- Can you leave it with me till this afternoon?
- Öğleden sonraya kadar bana bırakabilir misin?
- I think Tom will be busy tomorrow afternoon.
- Sanırım Tom yarın öğleden sonra meşgul olacak.
- I can help you tomorrow afternoon.
- Yarın öğleden sonra sana yardım edebilirim.
- We are to meet again at the park tomorrow afternoon.
- Yarın öğleden sonra parkta tekrar buluşacağız.
- Aren't you busy tomorrow afternoon?
- Yarın öğleden sonra işin yok mu?
- He will arrive on the afternoon of the 5th.
- Beşinci günün öğleden sonrasında gelecek.
- I'll spend all afternoon listening to music.
- Tüm öğleden sonrayı müzik dinleyerek geçireceğim.
- We stayed outside all afternoon, it was so nice.
- Biz tüm öğleden sonra dışarıda kaldık, çok güzeldi.
- Tom may borrow my car any afternoon next week.
- Tom gelecek hafta arabamı herhangi bir öğleden sonra ödünç alabilir.
- Tom spent all afternoon cleaning his room.
- Tom tüm öğleden sonrayı odasını temizleyerek geçirdi.
- Tom spent the afternoon with his father.
- Tom öğleden sonrayı babasıyla geçirdi.
- Tom has been here all afternoon.
- Tom bütün öğleden sonra buradaydı.
- Tom spent the afternoon with Mary.
- Tom öğleden sonrayı Mary ile geçirdi.
- Tom kept me waiting all afternoon.
- Tom bütün öğleden sonra beni bekletti.
- I think Tom slept all afternoon.
- Sanırım Tom bütün öğleden sonra uyudu.
- Do you know what Tom does every afternoon?
- Tom'un her öğleden sonra ne yaptığını biliyor musun?
- I expect you to give me an answer by this afternoon.
- Öğleden sonraya kadar bana bir cevap vermeni bekliyorum.
- That happened Monday afternoon at Tom's.
- Bu, Pazartesi öğleden sonra Tom'da oldu.
- You can wait all afternoon if you like, but Tom won't see you.
- Eğer isterseniz tüm öğleden sonra bekleyebilirsiniz ama Tom sizinle görüşmeyecek.
- Are you free this afternoon?
- Öğleden sonra boş musun?
- I'm likely to do that tomorrow afternoon.
- Onu muhtemelen yarın öğleden sonra yaparım.
- We were studying all afternoon.
- Bütün öğleden sonra ders çalıştık.
- You can call me this afternoon if you want.
- İstersen öğleden sonra beni arayabilirsin.
- I don't know when Tom will get here, but probably tomorrow afternoon.
- Tom'un ne zaman geleceğini bilmiyorum, ama muhtemelen yarın öğleden sonra.
- My mother has a kip every afternoon.
- Annem her öğleden sonra biraz kestirir.
- Tom promised me he would help me clean out the garage tomorrow afternoon.
- Tom yarın öğleden sonra garajı temizlememe yardım edeceğine söz verdi.
- I have a job interview at two o'clock tomorrow afternoon.
- Yarın öğleden sonra saat ikide bir iş görüşmem var.
- Tom has a meeting every Monday afternoon.
- Tom'un her pazartesi öğleden sonra bir toplantısı olur.
- It's probably going to rain tomorrow afternoon.
- Muhtemelen yarın öğleden sonra yağmur yağacak.
- He is going to leave tomorrow afternoon.
- Yarın öğleden sonra ayrılacak.
- Is there anything we need to do before this afternoon's meeting?
- Öğleden sonraki toplantıdan önce yapmamız gereken bir şey var mı?
- Aren't you busy tomorrow afternoon?
- Yarın öğleden sonra meşgul değil misin?
- It was a long afternoon.
- Uzun bir öğleden sonraydı.
- Tom is going to be with Mary all afternoon.
- Tom bütün öğleden sonra Mary ile birlikte olacak.
- Tom and Mary played chess all afternoon.
- Tom ve Mary tüm öğleden sonra satranç oynadı.
- I used to take long walks every afternoon.
- Eskiden her öğleden sonra uzun yürüyüşler yapardım.
- Tom paid no attention to Mary all afternoon.
- Tom tüm öğleden sonra Mary'ye hiç dikkat etmedi.
- Tom will come to see Mary tomorrow afternoon.
- Tom yarın öğleden sonra Mary'yi görmeye gelecek.
- I'll come back for my suitcase this afternoon.
- Öğleden sonra bavulumu almaya geleceğim.
- Are you going to be free tomorrow afternoon?
- Yarın öğleden sonra müsait olacak mısınız?
- I have rather a busy afternoon in front of me.
- Önümde oldukça yoğun bir öğleden sonram var.
- Tom has been busy all afternoon.
- Tom bütün öğleden sonra meşguldü.
- Tom gave his servants the afternoon off.
- Tom hizmetçilerine öğleden sonra izin verdi.
- Tom and Mary played all afternoon.
- Tom ve Mary tüm öğleden sonra oynadılar.
- I spent the afternoon with Tom.
- Öğleden sonrayı Tom'la geçirdim.
- I've spent all afternoon doing that.
- Bütün öğleden sonrayı bunu yaparak geçirdim.
- Tom may have talked to Mary this afternoon.
- Tom öğleden sonra Mary ile konuşmuş olabilir.
- Tom did three weeks' worth of work in just one afternoon.
- Tom sadece bir öğleden sonra üç haftalık çalışma yaptı.
- I'm taking tomorrow afternoon off.
- Yarın öğleden sonra izinliyim.
- I'm taking the afternoon off.
- Öğleden sonra izin alıyorum.
- Tom promised me he would help me clean out the garage tomorrow afternoon.
- Tom bana yarın öğleden sonra garajı temizlememe yardım edeceğine söz verdi.
- Where have you two been all afternoon?
- Siz ikiniz bütün öğleden sonra neredeydiniz?
- I'd like to see him tomorrow afternoon.
- Yarın öğleden sonra onu görmek istiyorum.
- Tom usually feels sleepy in the early afternoon.
- Tom genellikle öğleden sonranın ilk saatlerinde uykulu hissediyor.
- Maybe we could get together tomorrow afternoon.
- Belki yarın öğleden sonra bir araya gelebiliriz.
- Tom will arrive in Boston tomorrow afternoon.
- Tom yarın öğleden sonra Boston'a varacak.
- She expects him to show up on Saturday afternoon.
- Cumartesi öğleden sonra gelmesini bekliyordu.
- He requested that I come here again this afternoon.
- Öğleden sonra tekrar buraya gelmemi istedi.
- I stay at home every afternoon and my cat, too.
- Ben her öğleden sonra evde kalıyorum ve benim kedim de öyle.
- I should be able to take care of Tom for you tomorrow afternoon.
- Yarın öğleden sonra senin için Tom'la ilgilenebilirim.
- Tom was supposed to be here all afternoon.
- Tom'un bütün öğleden sonra burada olması gerekiyordu.
- Tom has been in his tent all afternoon.
- Tom bütün öğleden sonra çadırındaydı.
- Tom talked to Mary Monday afternoon.
- Tom Mary'yle pazartesi öğleden sonra konuştu.
- Tom and Mary both waited all afternoon for John.
- Tom ve Mary ikisi de bütün öğleden sonra John'u beklediler.
- Tom will be doing that all afternoon.
- Tom bütün öğleden sonra bunu yapacak.
- Tom and his friends played basketball all afternoon.
- Tom ve arkadaşları bütün öğleden sonra basketbol oynadılar.
- Tom chopped firewood all afternoon.
- Tom bütün öğleden sonra odun doğradı.
- Make sure you get twenty rat livers for today's afternoon.
- Bugün öğleden sonra için yirmi fare ciğeri aldığından emin ol.
- How was your afternoon?
- Öğleden sonran nasıldı?
- Tom was in a meeting all afternoon.
- Tom öğleden sonra hep toplantıdaydı.
- Tom intends to play tennis tomorrow afternoon with Mary.
- Tom yarın öğleden sonra Mary ile tenis oynamayı planlıyor.
- I may be able to come to your office Monday afternoon.
- Pazartesi öğleden sonra ofisine gelebilirim.
- I'll be in my office all afternoon.
- Bütün öğleden sonra ofisimde olacağım.
- It was an afternoon Truman would never forget.
- Truman'ın asla unutmayacağı bir öğleden sonraydı.
- Tom spent all afternoon getting ready for Mary's birthday party.
- Tom bütün öğleden sonrayı Mary'nin doğum günü partisi için hazırlanarak geçirdi.
- I don't think it will rain this afternoon.
- Öğleden sonra yağmur yağacağını sanmıyorum.
- Take the afternoon off if you want to.
- İstersen öğleden sonra izin alabilirsin.
- Tom waited for you all afternoon.
- Tom bütün öğleden sonra seni bekledi.
- Tom and Mary talked all afternoon.
- Tom ve Mary bütün öğleden sonra konuştular.
- Where've you been all afternoon?
- Bütün öğleden sonra neredeydin?
- May I borrow your bicycle tomorrow afternoon?
- Yarın öğleden sonra bisikletini ödünç alabilir miyim?
- Tom spent the afternoon cleaning his room.
- Tom öğleden sonrayı odasını temizleyerek geçirdi.
- It took her all afternoon to finish the work.
- İşi bitirmesi bütün öğleden sonrasını aldı.
- Tom and Mary both waited all afternoon for John.
- Tom da Mary de bütün öğleden sonra John'u beklediler.
- Tom was sleeping on the couch most of the afternoon.
- Tom öğleden sonra kanepede uyuyordu.
- Can I count on your help tomorrow afternoon?
- Yarın öğleden sonra yardımına güvenebilir miyim?
- Is she free on Friday afternoon?
- O, cuma günü öğleden sonra boş mu?
- One afternoon in late spring, Tom went out for a swim and was never seen again.
- İlkbaharın sonlarında bir öğleden sonra Tom yüzmek için dışarı çıktı ve bir daha görülmedi.
- I should be here all afternoon.
- Bütün öğleden sonra burada olmalıyım.
- Tom played videogames all afternoon.
- Tom bütün öğleden sonra video oyunu oynadı.
- It rained all afternoon yesterday.
- Dün bütün öğleden sonra yağmur yağdı.
- It'll be fine this afternoon.
- Öğleden sonra iyi olacak.
- Can you help me tomorrow afternoon?
- Yarın öğleden sonra bana yardım edebilir misin?
- We leave tomorrow afternoon.
- Yarın öğleden sonra ayrılıyoruz.
- Could you hold these bags until four this afternoon?
- Bu çantaları öğleden sonra dörde kadar tutabilir misiniz?
- I gave her the afternoon off.
- Öğleden sonra ona izin verdim.
- Call me tomorrow afternoon.
- Yarın öğleden sonra beni ara.
- Tom wasn't with Mary all afternoon.
- Tom bütün öğleden sonra Mary'nin yanında değildi.
- Tom spent the afternoon reading a book.
- Tom öğleden sonrasını kitap okuyarak geçirdi.
- Don't hurry, we have the whole afternoon to shop.
- Acele etme, alışveriş için tüm öğleden sonramız var.
- You might want to take an afternoon nap.
- Öğleden sonra kestirmek isteyebilirsin.
- The weather report said that it'll rain this afternoon, but I don't think it will.
- Hava raporu öğleden sonra yağmur yağacağını söylüyor ama yağacağını sanmıyorum.
- I'll be free tomorrow afternoon.
- Yarın öğleden sonra boş olacağım.
- He didn't open his mouth all afternoon.
- O tüm öğleden sonra ağzını açmadı.
- It rained this afternoon.
- Öğleden sonra yağmur yağdı.
- Come to my house this afternoon.
- Öğleden sonra evime gel.
- It was a busy afternoon.
- Yoğun bir öğleden sonraydı.
- I'd like to see you this afternoon.
- Öğleden sonra seni görmek istiyorum.
- I'm free all afternoon on February 27th.
- 27 Şubatta bütün öğleden sonra boşum.
- Tom will be out all afternoon.
- Tom tüm öğleden sonra dışarıda olacak.
- Tom expected Mary to show up on Saturday afternoon.
- Tom, Mary'nin Cumartesi öğleden sonra gelmesini bekliyordu.
- Tom is going to be with Mary all afternoon.
- Tom tüm öğleden sonra Mary ile birlikte olacak.
- Tom is going to be in his office all afternoon.
- Tom bütün öğleden sonra ofisinde olacak.
- Tom wasn't with Mary all afternoon.
- Tom, öğleden sonra Mary ile birlikte değildi.
- I'll be back tomorrow afternoon.
- Yarın öğleden sonra döneceğim.
- Tom spent all afternoon helping Mary.
- Tom bütün öğleden sonrayı Mary'ye yardım ederek geçirdi.
- I will finish it by tomorrow afternoon.
- Yarın öğleden sonraya kadar onu bitireceğim.
- Tom was with Mary all afternoon.
- Tom bütün öğleden sonra Mary ile birlikteydi.
- Tom stayed at home all afternoon.
- Tom tüm öğleden sonra evde kaldı.
- It rained all through the afternoon.
- Bütün öğleden sonra yağmur yağdı.
- I think Tom is going to be busy tomorrow afternoon.
- Sanırım Tom yarın öğleden sonra meşgul olacak.
- Tom spent the afternoon handing out leaflets.
- Tom öğleden sonrasını broşür dağıtarak geçirdi.
- The afternoon sun comes directly into my room.
- Öğleden sonra güneşi doğrudan odama gelir.
- Let's go tomorrow afternoon.
- Yarın öğleden sonra gidelim.
- Bring an umbrella because it is expected to rain this afternoon.
- Şemsiye getirin çünkü öğleden sonra yağmur yağması bekleniyor.
- The Jacksons are visiting us tomorrow afternoon.
- Jackson'lar yarın öğleden sonra bizi ziyaret edecekler.
- What are you going to do tomorrow afternoon?
- Yarın öğleden sonra ne yapacaksın?
- I'll be here all afternoon.
- Bütün öğleden sonra burada olacağım.
- It was very hot this afternoon.
- Öğleden sonra hava çok sıcaktı.
- Tom and Mary played tennis all afternoon.
- Tom ve Mary bütün öğleden sonra tenis oynadılar.
- I have to go to my afternoon class.
- Benim öğleden sonraki dersime gitmem gerek.
- I studied French all afternoon.
- Tüm öğleden sonra Fransızca çalıştım.
- I've had a tough afternoon.
- Zor bir öğleden sonra geçirdim.
- I spent the afternoon cleaning my office.
- Öğleden sonrayı ofisimi temizleyerek geçirdim.
- Tom went to the park on Monday afternoon.
- Tom pazartesi öğleden sonra parka gitti.
- Tom and Mary play tennis together every afternoon.
- Tom ve Mary her öğleden sonra birlikte tenis oynarlar.
- We are to meet again at the park tomorrow afternoon.
- Biz yarın öğleden sonra parkta tekrar buluşacağız.
- There's a good chance that Tom will be here this afternoon.
- Tom'un öğleden sonra burada olma ihtimali yüksek.
- We stayed outside all afternoon, it was so nice.
- Bütün öğleden sonra dışarıda kaldık, hava çok güzeldi.
- Won't you play tennis tomorrow afternoon?
- Yarın öğleden sonra tenis oynamayacak mısın?
- I'm taking the afternoon off.
- Öğleden sonra izin yapacağım.
- I'll be free all Monday afternoon.
- Pazartesi bütün öğleden sonra serbest olacağım.
- Tom asked me if I would be free next Monday afternoon.
- Tom bana gelecek pazartesi öğleden sonra boş olup olmadığımı sordu.
- Tom and I'll leave this afternoon.
- Tom ve ben öğleden sonra ayrılacağız.
- She used to play tennis on Saturday afternoon.
- Cumartesi öğleden sonra tenis oynardı.
- They come to collect the post at three o'clock, every afternoon.
- Onlar her öğleden sonra saat üçte postayı toplamaya gelir.
- Tom and Mary spent the afternoon baking pumpkin pies.
- Tom ve Mary öğleden sonrayı balkabağı turtası pişirerek geçirdiler.
- I'll see Tom this afternoon.
- Öğleden sonra Tom'u göreceğim.
- Tom was with Mary all afternoon.
- Tom tüm öğleden sonra Mary ile birlikteydi.
- What are you up to tomorrow afternoon?
- Yarın öğleden sonra ne yapacaksın?
- Tom will be busy most of the afternoon.
- Tom öğleden sonra çok meşgul olacak.
- I spent the whole afternoon cleaning my house.
- Tüm öğleden sonrayı evimi temizleyerek geçirdim.
- Does Tom know what you do every afternoon?
- Tom senin her öğleden sonra yaptığın şeyi biliyor mu?
- Tom has been reading a book all afternoon.
- Tom bütün öğleden sonra kitap okudu.
- Tom and his children spent all afternoon looking for the perfect Christmas tree.
- Tom ve çocukları bütün öğleden sonrayı mükemmel Noel ağacını arayarak geçirdiler.
- I was here all afternoon.
- Bütün öğleden sonra buradaydım.
- Tom died Monday afternoon.
- Tom Pazartesi öğleden sonra öldü.
- I wonder if Tom is likely to be here this afternoon.
- Acaba Tom öğleden sonra burada olacak mı?
- I was wondering if you could help me tomorrow afternoon.
- Yarın öğleden sonra bana yardım edip edemeyeceğini merak ediyordum.
- Tom has been crying all afternoon.
- Tom bütün öğleden sonra ağlıyordu.
- I'm free all afternoon on February 27th.
- Şubat'ın 27'sinde tüm öğleden sonra boşum.
- It was raining when I woke up, but by afternoon the sky had cleared up and the sun was shining.
- Uyandığımda yağmur yağıyordu ama öğleden sonra gökyüzü açılmıştı ve güneş parlıyordu.
- I have a meeting with Tom tomorrow afternoon.
- Yarın öğleden sonra Tom'la bir toplantım var.
- I spent that Saturday afternoon watching TV.
- Cumartesi öğleden sonrayı TV izleyerek geçirdim.
- He will be playing tennis tomorrow afternoon.
- Yarın öğleden sonra tenis oynayacak.
- I'll be out all afternoon.
- Bütün öğleden sonra dışarıda olacağım.
- I don't know when Tom will get here, but probably tomorrow afternoon.
- Tom'un buraya ne zaman geleceğini bilmiyorum ama muhtemelen yarın öğleden sonra.
- Tom has been cooking all afternoon.
- Tom bütün öğleden sonra yemek pişirdi.
- Tom usually takes a three-hour nap in the early afternoon.
- Tom genellikle öğleden sonranın başlarında üç saatlik bir şekerleme yapar.
- Tom is probably going to be here all afternoon.
- Tom muhtemelen bütün öğleden sonra burada olacak.
- What do you have planned for the afternoon?
- Öğleden sonrası için ne planlıyorsun?
- I'm going shopping this afternoon, although I don't have much money.
- Öğleden sonra alışverişe gideceğim, fazla param olmamasına rağmen.
- Please leave next Saturday afternoon free.
- Lütfen gelecek Cumartesi öğleden sonrayı boş bırak.
- I will call you tomorrow afternoon.
- Yarın öğleden sonra seni arayacağım.
- They first met on a summer afternoon.
- İlk kez bir yaz öğleden sonrasında tanıştılar.
- I was in the garden all afternoon.
- Ben bütün öğleden sonra bahçedeydim.
- I enjoyed spending the afternoon with you.
- Öğleden sonrayı seninle geçirmekten hoşlandım.
- I thought you were going to the library this afternoon.
- Senin öğleden sonra kütüphaneye gideceğini sanıyordum.
- I played checkers with Tom all afternoon.
- Bütün öğleden sonra Tom'la dama oynadım.
- Call me this afternoon.
- Öğleden sonra beni ara.
- I have a meeting with Tom tomorrow afternoon.
- Yarın öğleden sonra Tom ile bir toplantım var.
- Tom wasn't home Monday afternoon.
- Pazartesi öğleden sonra Tom evde değildi.
- Tom slept all afternoon.
- Tom bütün öğleden sonra uyudu.
- We leave tomorrow afternoon.
- Yarın öğleden sonra ayrılırız.
- Tom will be playing tennis tomorrow afternoon.
- Tom yarın öğleden sonra tenis oynayacak.
- Tom said that he wants me to help him tomorrow afternoon.
- Tom yarın öğleden sonra ona yardım etmemi istediğini söyledi.
- Let's all go tomorrow afternoon.
- Yarın öğleden sonra hep beraber gidelim.
- It was raining when I woke up, but by afternoon the sky had cleared up and the sun was shining.
- Uyandığımda yağmur yağıyordu, ancak öğleden sonra gökyüzü açılmış ve güneş parlamaya başlamıştı.
- Tom and his classmates are going to an art museum tomorrow afternoon.
- Tom ve sınıf arkadaşları yarın öğleden sonra bir sanat müzesine gidecek.
- I'll go shopping this afternoon, though I don't have much money.
- Öğleden sonra alışverişe gideceğim ama fazla param yok.
- Let me show you around this afternoon.
- Öğleden sonra size etrafı göstereyim.
- Take the afternoon off if you want to.
- Eğer istiyorsan öğleden sonra izin al.
- I'll be home all afternoon.
- Bütün öğleden sonra evde olacağım.
- Aren't you going to see Tom this afternoon?
- Öğleden sonra Tom'u görmeye gitmiyor musun?
- They first met on a summer afternoon.
- Bir yaz öğleden sonrasında ilk defa buluştular.
- It'll be sunny tomorrow afternoon.
- Yarın öğleden sonra hava güneşli olacak.
- Tom has to go shopping with his mother this afternoon.
- Tom'un öğleden sonra annesiyle alışverişe gitmesi gerekiyor.
- I spent all afternoon thinking about what I should do.
- Ne yapmam gerektiğini düşünerek tüm öğleden sonrayı geçirdim.
- You haven't said one word to me all afternoon.
- Bütün öğleden sonra benimle tek kelime konuşmadın.
- She spent all afternoon cooking.
- Bütün öğleden sonrayı yemek yaparak geçirdi.
- They spent the afternoon around the pool.
- Öğleden sonrayı havuzun etrafında geçirdiler.
- I had a busy afternoon.
- Yoğun bir öğleden sonra geçirdim.
- Tom said he had something important to do this afternoon.
- Tom, öğleden sonra yapılacak önemli bir şeyi olduğunu söyledi.
- I gave them the afternoon off.
- Onlara öğleden sonra izin verdim.
- I'm going to arrive in Boston tomorrow afternoon.
- Yarın öğleden sonra Boston'a varacağım.
- When shall I call on you this afternoon?
- Öğleden sonra seni ne zaman arayayım?
- Are you going to be home tomorrow afternoon?
- Yarın öğleden sonra evde olacak mısın?
- My mother takes a nap every afternoon.
- Annem her öğleden sonra bir şekerleme yapar.
- I plan on being here all afternoon.
- Tüm öğleden sonra burada olmayı planlıyorum.
- Tom waited for you all afternoon.
- Tom seni bütün öğleden sonra bekledi.
- Come on Monday afternoon, if possible.
- Mümkünse, Pazartesi öğleden sonra gel.
- Yumi will use this camera tomorrow afternoon.
- Yumi bu kamerayı yarın öğleden sonra kullanacak.
- We discussed the problem all afternoon.
- Bütün öğleden sonra problemi tartıştık.
- I'll be in my office all afternoon.
- Öğleden sonra ofisimde olacağım.
- The fish Tom caught this afternoon were trout.
- Tom'un öğleden sonra yakaladığı balıklar alabalıktı.
- Tom intends to play tennis tomorrow afternoon with Mary.
- Tom yarın öğleden sonra Mary ile tenis oynamaya niyetlendi.
- What do you think Tom will be doing this time tomorrow afternoon?
- Sence Tom yarın öğleden sonra bu saatlerde ne yapıyor olacak?
- If I have time, I might go shopping this afternoon.
- Zamanım olsaydı, öğlenden sonra alışverişe gidebilirdim.
- Tom goes for a walk every afternoon.
- Tom her öğleden sonra yürüyüşe gider.
- They come to collect the post at three o'clock, every afternoon.
- Her öğleden sonra saat üçte postayı almaya geliyorlar.
- Tom and Mary play tennis together every afternoon.
- Tom ve Mary her öğleden sonra birlikte tenis oynar.
- Tom says that he's going to read the report this afternoon.
- Tom öğleden sonra raporu okuyacağını söyledi.
- She spends every Saturday afternoon playing tennis.
- O her cumartesi öğleden sonrayı tenis oynayarak geçirir.
- It'll take all afternoon and maybe more.
- Bütün öğleden sonra sürecek, belki daha da fazla.
- We spent the afternoon eating grapes.
- Öğleden sonrayı üzüm yiyerek geçirdik.
- I gave him the afternoon off.
- Ona öğleden sonra izin verdim.
- Tom spent the afternoon with friends on the beach.
- Tom öğleden sonrayı arkadaşlarıyla sahilde geçirdi.
- Tom used to play tennis every Monday afternoon.
- Tom her pazartesi öğleden sonra tenis oynardı.
- Come on Monday afternoon, if possible.
- Mümkünse, Pazartesi öğleden sonra gelin.
- Tom and his friends spent the afternoon painting the barn.
- Tom ve arkadaşları öğleden sonrayı ahırı boyayarak geçirdi.
- Tom spent the entire afternoon with Mary.
- Tom bütün öğleden sonrayı Mary ile geçirdi.
- It was an afternoon Truman would never forget.
- Truman'ın asla unutamayacağı bir öğleden sonraydı.
- Snow is predicted Monday afternoon.
- Kar pazartesi öğleden sonra öngörülüyor.
- We discussed the problem all afternoon.
- Bütün öğleden sonra bu sorunu tartıştık.
- I'll be chopping wood all afternoon.
- Bütün öğleden sonra ahşap doğruyor olacağım.
- Tom has been drinking all afternoon.
- Tom bütün öğleden sonra içti.
- Tom says that he has to attend a meeting this afternoon.
- Tom öğleden sonra bir toplantıya katılması gerektiğini söyledi.
- He will be playing tennis tomorrow afternoon.
- O, yarın öğleden sonra tenis oynuyor olacak.
- Tom and Mary played chess all afternoon.
- Tom ve Mary bütün öğleden sonra satranç oynadılar.
- Tom and his classmates are going to an art museum tomorrow afternoon.
- Tom ve sınıf arkadaşları yarın öğleden sonra bir sanat müzesine gidecekler.
- You can wait all afternoon if you like, but Tom won't see you.
- İstersen bütün öğleden sonra bekleyebilirsin, ama Tom seni görmeyecek.
- I played all afternoon.
- Bütün öğleden sonra oynadım.
- I'll be busy all afternoon.
- Bütün öğleden sonra meşgul olacağım.
- What do you have planned for the afternoon?
- Öğleden sonra için ne planladın?
- Tom played video games all afternoon.
- Tom bütün öğleden sonra video oyunu oynadı.
- I don't want to go outside this afternoon.
- Öğleden sonra dışarı çıkmak istemiyorum.
- Tom waited for Mary all afternoon.
- Tom bütün öğleden sonra Mary'yi bekledi.
- She intends to play tennis tomorrow afternoon.
- Yarın öğleden sonra tenis oynamayı planlıyor.
- Tom may borrow my car any afternoon next week.
- Tom gelecek hafta herhangi bir öğleden sonra arabamı ödünç alabilir.
- He may come tomorrow afternoon.
- Yarın öğleden sonra gelebilir.
- I wonder what Tom is doing tomorrow afternoon.
- Tom'un yarın öğleden sonra ne yapacağını merak ediyorum.
- I gave her the afternoon off.
- Ona öğleden sonra izin verdim.
- I gave Tom the afternoon off.
- Tom'a öğleden sonra izin verdim.
- It rained all Monday afternoon.
- Pazartesi öğleden sonra yağmur yağdı.
- They spent the afternoon around the pool.
- Onlar öğleden sonrayı havuzun etrafında geçirdiler.
- Tom and Mary argued all afternoon.
- Tom ve Mary bütün öğleden sonra tartıştı.
- Sami has been sneezing all afternoon.
- Sami bütün öğleden sonra hapşırdı.
- We're going to be here all afternoon.
- Bütün öğleden sonra burada olacağız.
- It was one late September afternoon.
- Geç bir Eylül öğleden sonrasıydı.
- I thought you weren't coming here until this afternoon.
- Öğleden sonraya kadar buraya gelmeyeceğini sanıyordum.
- I might do something with Tom tomorrow afternoon.
- Yarın öğleden sonra Tom'la birlikte bir şey yapabilirim.
- He is coming to see me tomorrow afternoon.
- O, yarın öğleden sonra beni görmeye geliyor.
- Tom spent the afternoon messing around in his garage.
- Tom öğleden sonrayı garajında oyalanarak geçirdi.
- I spent all yesterday afternoon cleaning my room.
- Dün bütün öğleden sonrayı odamı temizleyerek geçirdim.
- The game starts at two tomorrow afternoon.
- Maç yarın öğleden sonra ikide başlıyor.
- We waited all afternoon for Tom, but he never came.
- Bütün öğleden sonra Tom'u bekledik ama hiç gelmedi.
- He usually feels sleepy in the early afternoon.
- Genellikle öğleden sonra erken saatlerde uykusu gelir.
- Tom will be helping me do that tomorrow afternoon.
- Tom yarın öğleden sonra onu yapmama yardım ediyor olacak.
- I'm going to wax my car tomorrow afternoon.
- Yarın öğleden sonra arabamı cilalayacağım.
- I enjoyed spending the afternoon with you.
- Öğleden sonrayı seninle geçirmekten keyif aldım.
- Tom was in a meeting all afternoon.
- Tom bütün öğleden sonra bir toplantıdaydı.
- Can I come to you this afternoon or tomorrow afternoon?
- Bugün veya yarın öğleden sonra size gelebilir miyim?
- We spent the afternoon eating grapes.
- Biz öğleden sonrayı üzüm yiyerek geçirdik.
- I'll see you again this afternoon.
- Öğleden sonra tekrar görüşürüz.
- Tom is going to be working all afternoon.
- Tom bütün öğleden sonra çalışacak.
- It's possible that Tom may not know that we're having a meeting tomorrow afternoon.
- Tom'un yarın öğleden sonra toplantı yapacağımızı bilmemesi mümkün.
- I've been sneezing all afternoon.
- Bütün öğleden sonra hapşırdım.
- I wonder what Tom will be doing tomorrow afternoon.
- Tom'un yarın öğleden sonra ne yapacağını merak ediyorum.
- Mary has been in her tent all afternoon.
- Mary bütün öğleden sonra kendi çadırındaydı.
- Tom spent all afternoon cooking.
- Tom bütün öğleden sonrayı yemek pişirerek geçirdi.
- I'll call you tomorrow afternoon.
- Yarın öğleden sonra sizi arayacağım.
- Will it rain this afternoon?
- Öğleden sonra yağmur yağacak mı?
- Where were you the entire afternoon?
- Bütün öğleden sonra neredeydin?
- It's going to be sunny tomorrow afternoon.
- Yarın öğleden sonra hava güneşli olacak.
- Tom has been in his office all afternoon.
- Tom bütün öğleden sonra ofisindeydi.
- I am taking tomorrow afternoon off.
- Yarın öğleden sonra izne çıkıyorum.
- I have a job interview tomorrow afternoon.
- Yarın öğleden sonra bir iş görüşmem var.
- Tom and Mary argued all afternoon.
- Tom ve Mary bütün öğleden sonra tartıştılar.
- I'm taking tomorrow afternoon off.
- Yarın öğleden sonra izne ayrılıyorum.
- We may have a meeting tomorrow afternoon.
- Yarın öğleden sonra bir toplantımız olabilir.
- I spent Saturday afternoon watching entirely too much TV.
- Cumartesi öğleden sonrayı tamamen çok fazla TV izleyerek geçirdim.
- I spent all afternoon replying to emails.
- Bütün öğleden sonrayı e-postaları yanıtlayarak geçirdim.
- Tom will be helping me do that tomorrow afternoon.
- Tom yarın öğleden sonra bunu yapmama yardım edecek.
- I think I can complete the project by Monday afternoon.
- Sanırım projeyi pazartesi öğleden sonraya kadar tamamlayabilirim.
- I hope you have a good afternoon.
- Umarım iyi bir öğleden sonra geçirirsin.
- I'm sure Tom wouldn't mind if you ate one of the cookies he baked this afternoon.
- Eminim Tom'un öğleden sonra pişirdiği kurabiyelerden birini yemenize aldırmaz.
- I might do something with Tom tomorrow afternoon.
- Yarın öğleden sonra Tom'la bir şeyler yapabilirim.
- I'll spend all afternoon listening to music.
- Bütün öğleden sonrayı müzik dinleyerek geçireceğim.
- Tom will come back and help us this afternoon.
- Tom öğleden sonra geri gelip bize yardım edecek.
- We waited all afternoon for Tom to arrive.
- Bütün öğleden sonra Tom'un gelmesini bekledik.
- Do you still play chess with Tom every Monday afternoon?
- Hâlâ her pazartesi öğleden sonra Tom'la satranç oynuyor musunuz?
- Tom waited all afternoon for Mary.
- Tom tüm öğleden sonra Mary'yi bekledi.
- I think Tom slept all afternoon.
- Bence Tom bütün öğleden sonra uyudu.
- Tom will be working all afternoon.
- Tom bütün öğleden sonra çalışacak.
- It rained all Monday afternoon.
- Pazartesi bütün öğleden sonra yağmur yağdı.
- Tom is going to be busy most of the afternoon.
- Tom öğleden sonranın çoğunda meşgul olacak.
- Tom and Mary played all afternoon.
- Tom ve Mary bütün öğleden sonra oynadılar.
- She spends every Saturday afternoon playing tennis.
- Her Cumartesi öğleden sonrasını tenis oynayarak geçiriyor.
- Tom usually takes a three-hour nap in the early afternoon.
- Tom genellikle öğleden sonra erken saatlerde üç saat kestirir.
- I'll call you tomorrow afternoon.
- Yarın öğleden sonra seni arayacağım.
- Yesterday it rained the entire afternoon.
- Dün tüm öğleden sonra yağmur yağdı.
- By late afternoon, everyone was getting tired.
- Öğleden sonra geç saatlerde, herkes yoruluyordu.
- All of our afternoon classes have been cancelled.
- Öğleden sonraki tüm derslerimiz iptal edildi.
- It's going to be sunny tomorrow afternoon.
- Yarın öğleden sonra güneşli olacak.
- We expect him to show up on Saturday afternoon.
- Onun cumartesi öğleden sonra gelmesini bekliyoruz.
- Tom was at the gym all afternoon.
- Tom bütün öğleden sonra spor salonundaydı.
- Are you going to be free tomorrow afternoon?
- Yarın öğleden sonra boş olacak mısın?
- I wonder what Tom is going to do this afternoon.
- Tom'un öğleden sonra ne yapacağını merak ediyorum.
- We don't have all afternoon.
- Bütün öğleden sonra vaktimiz yok.
- I spent all afternoon in the library.
- Bütün öğleden sonrayı kütüphanede geçirdim.
- Tom hung out in a bar with Mary all afternoon.
- Tom bütün öğleden sonra Mary ile bir barda takıldı.
- Tom went to the park on Sunday afternoon.
- Tom pazar günü öğleden sonra parka gitti.
- I stay at home every afternoon and my cat, too.
- Her öğleden sonra evde kalıyorum ve kedimi de.
- The Jacksons are visiting us tomorrow afternoon.
- Jacksonlar yarın öğleden sonra bizi ziyaret ediyorlar.
- You'll be busy tomorrow afternoon.
- Yarın öğleden sonra meşgul olacaksın.
- Are you going to be free tomorrow afternoon?
- Yarın öğleden sonra müsait olacak mısın?
- It was a long afternoon.
- O uzun bir öğleden sonraydı.
- Tom is going to be back tomorrow afternoon.
- Tom yarın öğleden sonra dönecek.
- Tom and Mary have been arguing all afternoon.
- Tom ve Mary bütün öğleden sonra tartıştılar.
- I enjoyed the conversation we had this afternoon.
- Öğleden sonra yaptığımız sohbet çok hoşuma gitti.
- I'm likely to be here all afternoon.
- Muhtemelen tüm öğleden sonra burada olacağım.
- Are you going to stay here all afternoon?
- Bütün öğleden sonra burada mı kalacaksın?
- Tom and his friends played basketball all afternoon.
- Tom ve arkadaşları bütün öğleden sonra basketbol oynadı.
- Tom told Mary to take the afternoon off.
- Tom, Mary'ye öğleden sonra izin almasını söyledi.
- Mary has been in her tent all afternoon.
- Mary bütün öğleden sonra çadırındaydı.
- Tom will be with Mary all afternoon.
- Tom bütün öğleden sonra Mary ile olacak.
- Have you been playing basketball all afternoon?
- Bütün öğleden sonra basketbol mu oynadın?
- Tom chopped firewood all afternoon.
- Tom bütün öğleden sonra yakacak odun doğradı.
- I hope you have a good afternoon.
- İyi bir öğleden sonra geçirmeni öneririm.
- Would you like to go fishing on Saturday afternoon?
- Cumartesi öğleden sonra balığa gitmek ister misin?
- Tom asked me if I was going to go swimming tomorrow afternoon.
- Tom bana yarın öğleden sonra yüzmeye gidip gitmeyeceğimi sordu.
- Tom told me that he would like me to come over tomorrow afternoon.
- Tom bana yarın öğleden sonra gelmemi istediğini söyledi.
- Tom hung out in a bar with Mary all afternoon.
- Tom bütün öğleden sonra Mary ile birlikte bir barda takıldı.
- Tom is likely to be here all afternoon.
- Tom muhtemelen bütün öğleden sonra burada olacak.
- Tom has been sneezing all afternoon.
- Tom bütün öğleden sonra hapşırdı.
- By late afternoon, everyone was getting tired.
- Öğleden sonra herkes yorulmaya başlamıştı.
- The weather report says it will rain tomorrow afternoon.
- Hava raporu yarın öğleden sonra yağmur yağacağını söylüyor.
- I've already wasted a couple of afternoons trying to get this car running.
- Bu arabayı çalıştırmak için zaten birkaç öğleden sonramı harcadım.
- Tom has been crying all afternoon.
- Tom bütün öğleden sonra ağladı.
- Tom skipped all of his afternoon classes today.
- Tom bugün öğleden sonraki tüm derslerini kaçırdı.
- We'll be there tomorrow afternoon.
- Yarın öğleden sonra orada olacağız.
- I have a doctor's appointment tomorrow afternoon.
- Yarın öğleden sonra bir doktor randevum var.
- Do you think Tom is going to be here this afternoon?
- Sence Tom öğleden sonra burada olacak mı?
- Do you think Tom will go shopping with us tomorrow afternoon?
- Yarın öğleden sonra Tom'un bizimle alışverişe gideceğini düşünüyor musun?
- I'm going to be around tomorrow afternoon, so please drop in.
- Yarın öğleden sonra buralarda olacağım, bu yüzden lütfen uğra.
- Tom says that he'd like to come over this afternoon.
- Tom öğleden sonra gelmek istediğini söylüyor.
- Tom and Mary will play tennis tomorrow afternoon.
- Tom ve Mary yarın öğleden sonra tenis oynayacaklar.
- I assume you'll be here this afternoon.
- Sanırım öğleden sonra burada olacaksın.
- Tom is taking an afternoon nap.
- Tom bir öğleden sonra şekerlemesi yapıyor.
- Are you free tomorrow afternoon?
- Yarın öğleden sonra boş musun?
- Sami waited for you all afternoon.
- Sami bütün öğleden sonra seni bekledi.
- There's nothing I'd like more than to spend the afternoon with you.
- Öğleden sonrayı seninle geçirmekten daha çok istediğim bir şey yok.
- I'll see Tom later this afternoon.
- Öğleden sonra Tom'u göreceğim.
- The afternoon sun comes directly into my room.
- Öğleden sonra güneşi doğrudan odama geliyor.
- The fish Tom caught this afternoon was a trout.
- Tom'un öğleden sonra yakaladığı balık bir alabalıktı.
- Tom has been watching TV all afternoon.
- Tom bütün öğleden sonra televizyon izledi.
- Not until tomorrow afternoon.
- Yarın öğleden sonraya kadar değil.
- Tom worked hard all afternoon.
- Tom bütün öğleden sonra çok çalıştı.
- I'm going to arrive in Boston tomorrow afternoon.
- Yarın öğleden sonra Boston'a geleceğim.
- Can you help me Monday afternoon?
- Pazartesi öğleden sonra bana yardım edebilir misin?
- I'll be free all Monday afternoon.
- Pazartesi öğleden sonra boş olacağım.
- Tom is going to be out all afternoon.
- Tom bütün öğleden sonra dışarıda olacak.
- My mother takes a nap every afternoon.
- Annem her öğleden sonra kestirir.
- Tom spent all afternoon at the airport watching the airplanes land and take off.
- Tom bütün öğleden sonrasını havaalanında uçakların iniş ve kalkışlarını izleyerek geçirdi.
- Tom and Mary talked all afternoon.
- Tom ve Mary tüm öğleden sonra konuştular.
- I'll come back this afternoon.
- Öğleden sonra dönerim.
- Tom said he had something important to do this afternoon.
- Tom öğleden sonra yapacak önemli bir işi olduğunu söyledi.
- Tom might come tomorrow afternoon.
- Tom yarın öğleden sonra gelebilir.
- It's been windy all afternoon.
- Bütün öğleden sonra rüzgarlıydı.
- I spent Saturday afternoon watching entirely too much TV.
- Cumartesi öğleden sonramı çok fazla televizyon izleyerek geçirdim.
- Let me show you around the town this afternoon.
- Öğleden sonra size şehri gezdireyim.
- Tom will be in his office all afternoon.
- Tom bütün öğleden sonra ofisinde olacak.
- Tom will probably be here all afternoon.
- Tom muhtemelen bütün öğleden sonra burada olacak.
- Tom stayed in his bedroom all afternoon.
- Tom tüm öğleden sonra yatak odasında kaldı.
- I waited for you all afternoon.
- Bütün öğleden sonra seni bekledim.
- I did a week's worth of work in an afternoon.
- Bir öğleden sonra bir haftalık iş yaptım.
- Tom and Mary have been studying French together all afternoon.
- Tom ve Mary bütün öğleden sonra birlikte Fransızca çalıştılar.
- See you tomorrow afternoon.
- Yarın öğleden sonra görüşürüz.
- It's possible that I might not be at tomorrow afternoon's meeting.
- Yarın öğleden sonra yapılacak toplantıda bulunmama ihtimalim var.
- They spent part of the afternoon strolling through the city.
- Onlar öğleden sonranın bir kısmını kentte dolaşarak geçirdi.
- Tom asked me if I would be free next Monday afternoon.
- Tom bana önümüzdeki Pazartesi öğleden sonra boş olup olmadığımı sordu.
- Tom and his friends spent the afternoon painting the barn.
- Tom ve arkadaşları öğleden sonrayı ahırı boyayarak geçirdiler.
- We had the afternoon off.
- Öğleden sonra kaçamak yaptık.
- I have a doctor's appointment tomorrow afternoon.
- Yarın öğleden sonra doktor randevum var.
- Tom spent all afternoon cleaning his room.
- Tom bütün öğleden sonrayı odasını temizleyerek geçirdi.
- By late afternoon, everybody was getting tired.
- Öğleden sonra herkes yorulmaya başlamıştı.
- I've got the afternoon free.
- Öğleden sonra boşum.
- Tom spent the afternoon handing out leaflets.
- Tom öğleden sonrayı broşürleri dağıtarak geçirdi.
- Tom will be playing tennis tomorrow afternoon.
- Tom yarın öğleden sonra tenis oynuyor olacak.
- Tom talked to Mary Monday afternoon.
- Tom pazartesi öğleden sonra Mary ile konuştu.
- Tom and Mary have to go to a meeting this afternoon.
- Tom ve Mary'nin öğleden sonra bir toplantıya gitmeleri gerekiyor.
- The game starts at two tomorrow afternoon.
- Oyun yarın öğleden sonra ikide başlıyor.
- Tom paid no attention to Mary all afternoon.
- Tom bütün öğleden sonra Mary'ye hiç ilgi göstermedi.
- We'll go talk to Tom this afternoon.
- Öğleden sonra Tom'la konuşmaya gideriz.
- I spent all afternoon running errands.
- Bütün öğleden sonrayı ayak işleri yaparak geçirdim.
- If it should rain tomorrow afternoon, we will meet in the gym.
- Yarın öğleden sonra yağmur yağarsa, spor salonunda buluşuruz.
- I'm likely to do that tomorrow afternoon.
- Muhtemelen yarın öğleden sonra bunu yapacağım.
- I have to go to my afternoon class.
- Öğleden sonraki dersime gitmeliyim.
- I sometimes feel drowsy in the early afternoon.
- Bazen öğleden sonra erken saatlerde uykulu hissediyorum.
- Tom walks his dog every afternoon as soon as he gets home.
- Tom her öğleden sonra eve gelir gelmez köpeğini gezdirir.
- Tom was arrested Monday afternoon.
- Tom pazartesi öğleden sonra tutuklandı.
- I spent all afternoon replying to emails.
- Bütün öğleden sonrayı e-postalara cevap vererek geçirdim.
- Tom usually feels sleepy in the early afternoon.
- Tom genellikle öğleden sonra erken saatlerde uykulu hisseder.
- Tom used to swim every afternoon.
- Tom her öğleden sonra yüzerdi.
- Tom and Mary spent the afternoon baking pumpkin pies.
- Tom ve Mary öğleden sonrayı bal kabaklı turta pişirerek geçirdiler.
- Tom takes a long walk along the coast every afternoon.
- Tom her öğleden sonra sahil boyunca uzun bir yürüyüş yapar.
- I'll be chopping wood all afternoon.
- Bütün öğleden sonra odun keseceğim.
- I want this work completed by two o'clock tomorrow afternoon.
- Bu işin yarın öğleden sonra saat ikiye kadar tamamlanmasını istiyorum.
- He is going to leave tomorrow afternoon.
- O yarın öğleden sonra ayrılacak.
- Will you be free this afternoon?
- Öğleden sonra boş olacak mısın?
- Let's go to the lake this afternoon.
- Öğleden sonra göle gidelim.
- Can you help me Monday afternoon?
- Pazartesi öğleden sonra bana yardım edebilir misiniz?
- I've been here all afternoon.
- Bütün öğleden sonra buradaydım.
- It has been raining since the day before yesterday, but it may clear up this afternoon.
- Önceki günden beri yağmur yağıyor ama öğleden sonra hava açabilir.
- Tom spent all afternoon getting ready for Mary's birthday party.
- Tom Mary'nin doğum günü partisi için bütün öğleden sonrayı hazırlanmakla geçirdi.
- It will be fine this afternoon.
- Öğleden sonra iyi olacak.
- It seems like it might rain this afternoon.
- Öğleden sonra yağmur yağacak gibi görünüyor.
- Tom is going to be busy most of the afternoon.
- Tom öğleden sonra çok meşgul olacak.
- Tom takes his children to the park every afternoon.
- Tom her öğleden sonra çocuklarını parka götürür.
- Tom meets his girlfriend at this coffee shop every afternoon.
- Tom her öğleden sonra kız arkadaşıyla bu kafede buluşuyor.
- Tom has a meeting every Monday afternoon.
- Tom'un her pazartesi öğleden sonra bir toplantısı var.
- Tom is taking an afternoon nap.
- Tom öğleden sonra uykusunda.
- I was in the garden all afternoon.
- Bütün öğleden sonra bahçedeydim.
- I'll be here this afternoon.
- Öğleden sonra burada olacağım.
- Let's do that Monday afternoon.
- Onu pazartesi öğleden sonra yapalım.
- They spent part of the afternoon strolling through the city.
- Öğleden sonranın bir kısmını şehirde gezinerek geçirdiler.
- Let's do that Monday afternoon.
- Pazartesi öğleden sonra yapalım.
- I'll be back this afternoon.
- Öğleden sonra döneceğim.
- I'll tell Tom this afternoon.
- Bunu Tom'a öğleden sonra söyleyeceğim.
- As I am free all afternoon, I'll let you to set the hour of our meeting.
- Tüm öğleden sonra boş olduğum için toplantının saatini ayarlamayı sana bırakıyorum.
- They play ball in the park every afternoon.
- Her öğleden sonra parkta top oynuyorlar.
- I'll be there this afternoon.
- Öğleden sonra orada olacağım.
- She intends to play tennis tomorrow afternoon.
- O yarın öğleden sonra tenis oynamaya niyet ediyor.
- We're going to be here all afternoon.
- Biz bütün öğleden sonra burada olacağız.
- I think they'll fix the radio this afternoon.
- Sanırım öğleden sonra radyoyu tamir edecekler.
- I deserve a relaxing afternoon.
- Dinlendirici bir öğleden sonrayı hak ediyorum.
- Tom played video games all afternoon.
- Tom, bütün öğleden sonra video oyunları oynadı.
- Did you have a good time this afternoon?
- Öğleden sonra iyi vakit geçirdin mi?
- Are we going out to eat this afternoon?
- Öğleden sonra yemeğe çıkıyor muyuz?
- Tom goes jogging almost every afternoon.
- Tom, neredeyse her öğleden sonra koşuya gider.
- I plan on being here all afternoon.
- Bütün öğleden sonra burada olmayı planlıyorum.
- We had the afternoon off.
- Öğleden sonra için izin aldık.
- Tom said he couldn't clean the pool tomorrow afternoon.
- Tom yarın öğleden sonra havuzu temizleyemeyeceğini söyledi.
- I'll tell them this afternoon.
- Öğleden sonra onlara söylerim.
- Please come here between two and three this afternoon.
- Lütfen öğleden sonra iki ile üç arasında buraya gelin.
- He didn't open his mouth all afternoon.
- Bütün öğleden sonra ağzını açmadı.
- Are you going to be free tomorrow afternoon?
- Yarın öğleden sonra boş olacak mısınız?
- I think that Tom will be busy tomorrow afternoon.
- Bence Tom yarın öğleden sonra meşgul olacak.
- Tom skipped all of his afternoon classes today.
- Tom bugün öğleden sonraki tüm derslerini ekti.
- Every afternoon, the woman went to church to pray.
- Kadın her öğleden sonra dua etmek için kiliseye giderdi.
- We spent the afternoon listening to music.
- Öğleden sonrayı müzik dinleyerek geçirdik.
- By the way, are you free this afternoon?
- Bu arada öğleden sonra boş musun?
- I didn't expect to be here all afternoon.
- Bütün öğleden sonra burada olmayı beklemiyordum.
- Tom said he wanted to take an afternoon nap.
- Tom öğleden sonra kestirmek istediğini söyledi.
- By late afternoon, everybody was getting tired.
- Öğleden sonra geç saatlerde, herkes yoruluyordu.
- I'm likely to be here all afternoon.
- Muhtemelen bütün öğleden sonra burada olacağım.
- Tom may come tomorrow afternoon.
- Tom yarın öğleden sonra gelebilir.
- Tom expected Mary to show up on Saturday afternoon.
- Tom Mary'nin cumartesi öğleden sonra gelmesini bekliyordu.
- I'll see you this afternoon.
- Öğleden sonra görüşürüz.
- We spent the afternoon cleaning our gear.
- Öğleden sonrayı eşyalarımızı temizleyerek geçirdik.
- I'm leaving tomorrow afternoon.
- Yarın öğleden sonra gidiyorum.
- We expect him to show up on Saturday afternoon.
- Cumartesi öğleden sonra gelmesini bekliyoruz.
- Please leave next Saturday afternoon free.
- Lütfen gelecek cumartesi öğleden sonrayı boş bırakın.
- I will send it by email this afternoon.
- Öğleden sonra e-posta ile göndereceğim.
- Will you be at home this afternoon?
- Öğleden sonra evde olacak mısın?
- I've already wasted a couple of afternoons trying to get this car running.
- Bu arabayı çalıştırmaya çalışırken zaten birkaç öğleden sonrayı boşa harcadım.
- Are you going to stay here all afternoon?
- Tüm öğleden sonra burada mı kalacaksın?
- I may be able to come to your office Monday afternoon.
- Pazartesi öğleden sonra ofisinize gelebilirim.
- I'll probably be here all afternoon.
- Muhtemelen bütün öğleden sonra burada olacağım.
- It was late afternoon by the time we arrived in Boston.
- Boston'a vardığımızda öğleden sonra olmuştu.
- Do you still play chess with Tom every Monday afternoon?
- Her pazartesi öğleden sonra Tom ile hâlâ satranç oynuyor musun?
- Let's take a short drive this afternoon.
- Öğleden sonra kısa bir gezintiye çıkalım.
- Yesterday it rained the entire afternoon.
- Dün bütün öğleden sonra yağmur yağdı.
- You haven't said one word to me all afternoon.
- Bütün öğleden sonra bana tek kelime etmedin.
- Tom has been waiting for Mary all afternoon.
- Tom bütün öğleden sonra Mary'yi bekledi.
- Tom has been at Mary's house all afternoon.
- Tom bütün öğleden sonra Mary'nin evindeydi.
- He is coming to see me tomorrow afternoon.
- Yarın öğleden sonra beni görmeye gelecek.
- Tom stayed at home all afternoon.
- Tom bütün öğleden sonra evde kaldı.
- I'm supposed to be here all afternoon.
- Bütün öğleden sonra burada olmam gerekiyor.
- Make sure you get twenty rat livers for today's afternoon.
- Bugünün öğleden sonrası için yirmi sıçan karaciğeri aldığından emin ol.
- Tom goes jogging almost every afternoon.
- Tom neredeyse her öğleden sonra koşuya çıkar.
- I ran into Michael and Caroline in town this afternoon.
- Öğleden sonra kasabada Michael ve Caroline ile karşılaştım.
- It's probably going to rain this afternoon.
- Muhtemelen öğleden sonra yağmur yağacak.
- I'll come back for my suitcases this afternoon.
- Öğleden sonra bavullarımı almaya geleceğim.
- I'd like to hold a staff meeting first thing tomorrow afternoon, so could you reserve the conference room?
- Yarın öğleden sonra ilk iş olarak bir personel toplantısı yapmak istiyorum, bu yüzden konferans salonunu ayırabilir misiniz?
- It's possible that I might not be at tomorrow afternoon's meeting.
- Yarın öğleden sonraki toplantıda olmayabilirim.
- Tom spent the afternoon reading a book.
- Tom öğleden sonrayı kitap okuyarak geçirdi.
- I spent the afternoon with Tom.
- Öğleden sonrayı Tom ile geçirdim.
- I need a flight that leaves on Monday afternoon.
- Pazartesi öğleden sonra hareket eden bir uçuşa ihtiyacım var.
- He will arrive on the afternoon of the 5th.
- Ayın 5'inde öğleden sonra gelecek.
- One hot summer afternoon she decided to take her boyfriend to a farm outside the town.
- Sıcak bir yaz günü öğleden sonra, erkek arkadaşını şehir dışındaki bir çiftliğe götürmeye karar verdi.
- I'm going to be around tomorrow afternoon, so please drop in.
- Yarın öğleden sonra buralarda olacağım, lütfen uğra.
- It took her all afternoon to finish the work.
- İşi bitirmek onun bütün öğleden sonrasını aldı.
- Give me till tomorrow afternoon.
- Bana yarın öğleden sonraya kadar vakit ver.
- I paid him a visit on a warm afternoon in May.
- Mayıs ayında sıcak bir öğleden sonra onu ziyaret ettim.
- It'll be sunny tomorrow afternoon.
- Yarın öğleden sonra güneşli olacak.
- Tom wondered if Mary had been playing games all afternoon.
- Tom, Mary'nin bütün öğleden sonra oyun oynayıp oynamadığını merak etti.
- Tom takes a long walk along the coast every afternoon.
- Tom her öğleden sonra sahil boyunca uzun bir yürüyüşe çıkar.
Show More (625)
|