1 |
antique |
antika |
adj., n. |
|
- Because first prize is an antique glass angel, hand-blown thousands of years ago.
- Çünkü birincilik ödülü, binlerce yıl önce elle üflenmiş antika bir cam melek.
- Because first prize is an antique glass angel, hand-blown thousands of years ago.
- Çünkü birincilik ödülü binlerce yıl önce elle üflenmiş antika bir cam melek.
- Tom buys and sells antique rugs.
- Tom antika kilimler alır ve satar.
- I'm sorry I broke your antique lamp.
- Antika lambanı kırdığım için özür dilerim.
- It looks like an antique.
- Antika gibi görünüyor.
- My grandfather has an antique television that he wants to give me.
- Büyükbabamın bana vermek istediği antika bir televizyonu var.
- I just bought an antique gramophone.
- Az önce antika bir gramofon satın aldım.
- Tom accused me of stealing his grandfather's antique watch.
- Tom beni dedesinin antika saatini çalmakla suçladı.
- My grandfather has an antique television that he wants to give me.
- Dedemin, bana vermek istediği antika bir televizyonu var.
- The blue car is antique.
- Mavi araba, antikadır.
- I'm sorry I broke your antique lamp.
- Antika lambanı kırdığım için üzgünüm.
- This table is a priceless antique.
- Bu masa paha biçilmez bir antika.
- Antique carpets are especially valuable.
- Antika halılar özellikle değerlidir.
- I just bought an antique gramophone.
- Antika bir gramofon aldım.
- The blue car is antique.
- Mavi araba antika.
- An antique pot was dug out.
- Antika bir çömlek çıkarıldı.
- Tom accused me of stealing his grandfather's antique watch.
- Tom beni büyükbabasının antika saatini çalmakla suçladı.
- It looks like an antique.
- Bu bir antika gibi görünüyor.
Show More (15)
|
2 |
antique |
antik |
adj. |
|
- Because first prize is an antique glass angel, hand-blown thousands of years ago.
- Çünkü birincilik ödülü binlerce yıl önceden kalma üfleme camdan antik bir melek heykeli.
- In the end, I had to fork over $500 for that antique radio.
- Sonunda o antik radyo için 500 dolardan fazla ödemek zorunda kaldım.
- An antique pot was dug out.
- Antik bir çanak çıkarıldı.
- Antique carpets are especially valuable.
- Antik halılar özellikle kıymetlidir.
- Tom buys and sells antique rugs.
- Tom antik halılar alır ve satar.
Show More (2)
|
3 |
antique |
antika eşya |
n. |
|
- Tom really likes antiques.
- Tom antika eşyaları gerçekten seviyor.
- Tom buys and sells antiques.
- Tom antika eşyalar alır ve satar.
- I collect antiques.
- Antika eşyalar topluyorum.
Show More (0)
|