1 |
army |
asker |
n. |
|
- I decided then that I did not want to launder army uniforms anymore.
- O zaman karar verdim, artık asker kıyafetlerini yıkamak istemiyordum.
- There also are other figures concerning the number of the army.
- Asker sayısıyla ilgili başka rakamlar da var.
- He's former army and a bank robber.
- Eski bir asker ve banka soyguncusu.
- The mujahids did not fear or hesitate when they saw the enemy army of ten thousand soldiers.
- Mücahitler on bin kişilik düşman askerlerini gördüklerinde korkmaz ve tereddüt etmezlerdi.
- Remember, bury your army outfits before leaving the forest.
- Unutma, asker üniformalarını ormandan çıkmadan önce gömeceksin.
- Remember, bury your army outfits before leaving the forest.
- Unutmayın, ormandan ayrılmadan önce askeri kıyafetlerinizi gömün.
- We're looking for two khaki army bags, unless they switched them.
- Eğer değiştirmedilerse, iki tane haki askeri çanta arıyoruz.
- An army man couldn't get a better opportunity.
- Bir asker için daha iyi bir fırsat olamazdı.
- By the way, the army would be good for him.
- Bu arada asker olmak ona iyi gelirdi.
- What are you doing playing army on Sunday morning?
- Pazar sabahı askercilik oynamak da nereden çıktı?
- I decided then that I did not want to launder army uniforms anymore.
- O zaman artık asker üniformalarını yıkamak istemediğime karar verdim.
- I just wanted a different kind of army service far from home.
- Ben askerlik görevimi evden uzakta farklı bir şekilde yapmak istiyorum.
- He ordered him to stay for some time among the army.
- Bir müddet askerlerin arasında kalmasını istedi.
- Remember, bury your army outfits before leaving the forest.
- Ormandan ayrılmadan önce asker kıyafetlerinizi gömmeyi unutmayın.
- After finishing school everyone has to go into the army for ten years.
- Okulu bittikten sonra herkes 10 yıl boyunca askerlik yapmak zorundadır.
- When the war was over, the army returned home.
- Savaş sona erdiğinde, asker eve döndü.
- I mean, from his army pay and the job I had.
- Yani onun asker maaşı ve benim işimden.
- After finishing school everyone has to go into the army for ten years.
- Okulu bitirdikten sonra herkes on yıl boyunca askere gitmek zorundadır.
- You made a bad choice, army boy.
- Kötü bir tercih yaptın, asker çocuk.
- You made a bad choice, army boy.
- Kötü bir seçim yaptın, asker çocuk.
- We're looking for two khaki army bags, unless they switched them.
- İki haki rengi asker çantası arıyoruz, tabii değiştirmedilerse.
- We're looking for two khaki army bags, unless they switched them.
- İki tane haki asker çantası arıyoruz tabii eğer değiştirmedilerse.
- First I had to do my army duty.
- Öncelikle askerlik görevimi yapmalıydım.
- I figure an old army buy can keep a secret.
- Eski bir askerin sır saklayabileceğini düşündüm.
- By the way, the army would be good for him.
- Bu arada askerlik onun için iyi olurdu.
- What are you doing playing army on Sunday morning?
- Pazar sabahı askercilik oynayarak ne yapıyorsun?
- First I had to do my army duty.
- İlk başta askerlik görevimi yapmak zorundaydım.
- What are you doing playing army on Sunday morning?
- Pazar sabahında nedir bu askercilik oyunun?
- When the war was over, the army returned home.
- Savaş bittiğinde, askerler de evine döndü.
- I mean, from his army pay and the job I had.
- Yani onun askerlik maaşından ve benim yaptığım işten.
- He ordered him to stay for some time among the army.
- Bir süre askerlerle kalmasını emretti.
- Old army trick to tamponade the subclavian.
- Subklavyen kemiği tamponlamak için kullanılan eski bir askerlik numarası.
- After finishing school everyone has to go into the army for ten years.
- Herkes okulu bitirdikten sonra on yıl boyunca askerlik yapmak zorunda.
- A writer, who's an army veteran, goes back home with an unfinished novel.
- Eski bir asker olan yazar, elinde yarım kalmış bir romanla evine döner.
- After a single term at Witzenhausen, he volunteered for army service.
- Witzenhausen'da bir dönem kaldıktan sonra gönüllü olarak askere gitti.
- They didn't want the army and the police to enter.
- Onlar asker ve polisin girip müdahale etmesini istemediler.
- I figure an old army buy can keep a secret.
- Eski bir asker sır tutar diye düşündüm.
Show More (34)
|
2 |
troops |
asker |
n. |
|
- For how long will Western troops have to remain there?
- Batılı askerler daha ne kadar orada kalmak zorunda kalacak?
- The aftermath has seen troops mobilised on a massive scale and weapons systems massed in a threatening manner.
- Saldırı sonrasında askerler büyük çapta harekete geçirilmiş ve silah sistemleri tehditkar bir şekilde yığılmıştır.
- In order to add force to his arguments his Excellency maintains a private army of 1 000 troops.
- Savlarına güç katmak için Ekselansları 1000 askerden oluşan özel bir ordu bulundurmaktadır.
- The Red Cross has repeatedly reported that Israeli troops are doing this.
- Kızıl Haç, İsrail askerlerinin bunu yaptığını defalarca rapor etmiştir.
- The violence committed against them by your troops and soldiers will not prevail.
- Askerleriniz ve birlikleriniz tarafından kendilerine karşı uygulanan şiddet hüküm sürmeyecektir.
- We need to demand that Turkey withdraw its troops immediately.
- Türkiye'den askerlerini derhal geri çekmesini talep etmeliyiz.
- For the first time after the Cyprus crisis, Turkish troops and military aircraft were in Greece.
- Kıbrıs krizinden sonra ilk kez Türk askerleri ve askeri uçakları Yunanistan'da bulunmuştur.
- Part of Cyprus is occupied by foreign troops.
- Kıbrıs'ın bir kısmı yabancı askerler tarafından işgal edilmiş durumda.
- We must give our troops the best, both in equipment and training.
- Askerlerimize hem teçhizat hem de eğitim konusunda en iyisini sunmalıyız.
- Public opinion is increasingly calling for the total withdrawal of Syrian troops from Lebanon.
- Kamuoyu giderek artan bir şekilde Suriye askerlerinin Lübnan'dan tamamen çekilmesi çağrısında bulunuyor.
- That is why it is so important that the Israeli troops should withdraw now.
- İşte bu nedenle İsrail askerlerinin derhal geri çekilmesi çok önemlidir.
- The figure available to me as to how many troops have actually been deployed is 2127.
- Gerçekte kaç askerin konuşlandırıldığına dair elimdeki rakam 2127'dir.
- I believe that the Israeli troops must withdraw from the territories of the Palestinian Authority.
- İsrail askerlerinin Filistin Yönetimi topraklarından çekilmesi gerektiğine inanıyorum.
- Yesterday, in one of the Palestinian refugee camps, Ariel Sharon's troops killed twenty-two people.
- Dün Filistin mülteci kamplarından birinde Ariel Sharon'un askerleri yirmi iki kişiyi öldürdü.
- It should also be taken on board by his troops.
- Ayrıca askerleri tarafından da kabul edilmelidir.
- Part of that problem is that there is still a shortage of troops on the ground.
- Bu sorunun bir parçası da sahada hala asker sayısının yetersiz olmasıdır.
- The Rome Statute is flawed, as it would allow political mischief against American troops and political leaders.
- Roma Statüsü, Amerikan askerlerine ve siyasi liderlerine karşı siyasi fesatlığa izin vereceği için kusurludur.
- Can France, whose troops camped outside Srebrenitza during the massacres?
- Katliamlar sırasında askerleri Srebrenitza'nın dışında kamp kurmuş olan Fransa'nın, bu katliamları durdurması mümkün mü?
- We must respond to the Palestinians' request for troops to protect Palestine.
- Filistinlilerin Filistin'i korumak için asker talebine yanıt vermeliyiz.
- Public opinion is increasingly calling for the total withdrawal of Syrian troops from Lebanon.
- Kamuoyu giderek artan bir şekilde Suriye askerlerinin Lübnan'dan tamamen çekilmesini istiyor.
- I have not heard one word of condemnation of Iraqi troops killing their own people in Basra.
- Irak askerlerinin Basra'da kendi halkını öldürmesinin kınandığına dair tek bir kelime bile duymadım.
- Important though troops are, they cannot do it on their own.
- Askerler önemli olsalar da bunu tek başlarına yapamazlar.
- Continuation of development aid will be possible only if all foreign troops leave the country.
- Kalkınma yardımlarının devamı ancak tüm yabancı askerlerin ülkeyi terk etmesiyle mümkün olacaktır.
- Troop deployment, as we know, is expensive and very prone to failure.
- Bildiğimiz gibi asker sevkiyatı pahalı ve başarısızlığa çok yatkındır.
- An estimated 45 000 troops have been sent into the province against 5000 rebels.
- Eyalete 5000 isyancıya karşı tahmini 45 000 asker gönderildi.
- The people of Iraq were going to greet the troops of the British-American empire as a liberating army.
- Irak halkı, İngiliz-Amerikan imparatorluğunun askerlerini özgürleştirici bir ordu olarak karşılayacaktı.
- The people perceive the troops as an army of occupation.
- Halk askerleri bir işgal ordusu olarak algılıyor.
- The Red Cross has repeatedly reported that Israeli troops are doing this.
- Kızıl Haç defalarca İsrail askerlerinin bunu yaptığını bildirdi.
- Is there, however, a wish to see one's country occupied by foreign troops in the process?
- Ancak bu süreçte ülkesinin yabancı askerler tarafından işgal edildiğini görmek de istenir mi?
- But Bush’s cheque also covers the troops on the spot and investments for companies.
- Ancak Bush'un çeki aynı zamanda sahadaki askerleri ve şirketler için yapılan yatırımları da kapsıyor.
- Especially now, after France is withdrawing her troops.
- Özellikle de şimdi, Fransa askerlerini geri çektikten sonra.
- Especially now, after France is withdrawing her troops.
- Özellikle şimdi, Fransa askerlerini geri çektikten sonra.
- Bush didn't send troops to annihilate other countries.
- Bush diğer ülkeleri yok etmek için asker göndermedi.
- President Tom Jackson sent troops to the breakaway area.
- Başkan Tom Jackson ayrılıkçı bölgeye askeri birlikler gönderdi.
- We can only hope that the government decides to withdraw its troops.
- Sadece hükümetin askerlerini geri çekmeye karar vermesini umabiliriz.
Show More (32)
|
3 |
soldier |
asker |
n. |
|
- I wept for the Israeli soldier who had lost his humanity.
- İnsanlığını kaybetmiş İsrailli asker için ağladım.
- Although the United States seems able to permit this, it will not supply a single soldier.
- Amerika Birleşik Devletleri buna izin verebilecek gibi görünse de tek bir asker bile tedarik etmeyecektir.
- That nice soldier told you not to touch the ordnance.
- O sevimli asker sana mühimmata dokunmamanı söyledi.
- That nice soldier told you not to touch the ordnance.
- O nazik asker sana mühimmata dokunmamanı söylemişti.
- There was only one soldier on each wagon.
- Her vagonda yalnızca bir asker vardı.
- There was only one soldier on each wagon.
- Her vagonda sadece bir asker vardı.
- Wear these to be like a soldier.
- Asker gibi olmak için bunları giy.
- That nice soldier told you not to touch the ordnance.
- O sevimli asker, sana silaha dokunmamanı söylemişti.
- She was a brave soldier.
- O cesur bir askerdi.
- Tom's grandfather was a soldier.
- Tom'un büyük babası bir askerdi.
- The soldier carried on as if his wound was nothing.
- Asker, yarası önemsizmiş gibi devam etti.
- Tom is a soldier, isn't he?
- Tom bir asker, değil mi?
- The wounded soldier could hardly walk.
- Yaralı asker güçlükle yürüyebiliyordu.
- The soldier sacrificed himself to save his friend's life.
- Asker, arkadaşının hayatını kurtarmak için kendini feda etti.
- The handsome young soldier fell in love with a nurse and married her after the war.
- Yakışıklı genç asker bir hemşireye aşık oldu ve savaştan sonra onunla evlendi.
- That soldier became a commander.
- O asker bir komutan oldu.
- The soldier raised the flag.
- Asker bayrağı kaldırdı.
- Were you a soldier?
- Asker miydiniz?
- My grandfather was a soldier in the war.
- Dedem savaşta askerdi.
- I'm a soldier now.
- Ben artık bir askerim.
- The soldier was not in the least afraid to die.
- Asker ölmekten zerre kadar korkmuyordu.
- Tom's grandfather was a soldier.
- Tom'un büyükbabası bir askerdi.
- You're a soldier now.
- Artık bir askersin.
- There was only a simple white cross to mark the soldier's tomb.
- Askerin mezarını işaretlemek için yalnızca basit bir beyaz haç vardı.
- She was a soldier in Korea.
- O da Kore'de askerdi.
- The soldier gave water to me.
- Asker bana su verdi.
Show More (23)
|
4 |
military man |
asker |
n. |
|
- The judges are, admittedly, no longer military men, but there is a massive military presence in the courtroom.
- Kuşkusuz yargıçlar artık asker değil ancak mahkeme salonunda büyük bir askeri varlık var.
- Do you know the name of the most successful military man from this area?
- Bu civardaki en başarılı askerin adını biliyor musun?
Show More (-1)
|