away - Inglés Turco Frases
Inglés Turco
away uzak adj., adv.
  • Lebanon is just a stone's throw away.
  • Lübnan sadece bir taş atımı uzaklıkta.
  • Town councils have not used their land use plans to keep residential or commercial areas away from danger.
  • Kent konseyleri arazi kullanım planlarını konut veya ticari alanları tehlikeden uzak tutmak için kullanmamıştır.
  • In this House, we have to get away from demonising these organisations.
  • Bu Meclis'te bu kuruluşları şeytanlaştırmaktan uzak durmalıyız.
Show More (198)
away uzakta adv.
  • My hometown is hundreds of miles away from here.
  • Benim memleketim buradan yüzlerce kilometre uzakta.
  • Unfortunately, we are an infinitely long way away from realising that vision.
  • Maalesef bu vizyonu gerçekleştirmekten çok uzaktayız.
  • Economically, Asia, the Far East and Latin America are light-years away from the ACP countries.
  • Ekonomik açıdan Asya, Uzak Doğu ve Latin Amerika ACP ülkelerinden ışık yılı kadar uzakta.
Show More (197)
away yok adj.
  • In Jerusalem, where I am from, hope and humanity are fading away.
  • Benim geldiğim yer olan Kudüs'te umut ve insanlık yok oluyor.
  • And I know, I know I'll have to watch them pass away
  • Ve biliyorum, biliyorum ki onların yok oluşunu izlemek zorunda kalacağım.
  • Heaven and earth have still not passed away.
  • Cennet ve yeryüzü henüz yok olmadı.
Show More (92)
away bir yere adv.
  • The workers concerned, who are generally highly qualified, are not moving away.
  • Genellikle yüksek vasıflı olan söz konusu işçiler başka bir yere taşınmıyor.
  • Let's go away this weekend.
  • Bu hafta sonu bir yerlere gidelim.
  • This won't go away.
  • Bu bir yere gitmez.
Show More (11)
away kenara atarak adv.
  • I hope we do not throw it away.
  • Umarım bunu bir kenara atmayız.
  • I would like to emphasise that I am very willing to make concessions, but not when the other side throws them away.
  • Taviz vermeye çok istekli olduğumu ancak karşı tarafın bu tavizleri bir kenara atmaması gerektiğini vurgulamak isterim.
  • I would like to emphasise that I am very willing to make concessions, but not when the other side throws them away.
  • Şunu vurgulamak isterim ki, taviz vermeye çok istekliyim, ancak karşı taraf bu tavizleri bir kenara attığında değil.
Show More (4)
away bir kenara bırakarak adv.
  • Put that watch away; you don't want it to be stolen.
  • O saati bir kenara koy; çalınmasını istemezsin.
  • Put your toys away.
  • Oyuncaklarını bir kenara bırak.
  • I'm going to have to ask you to put your phone away.
  • Telefonunu bir kenara bırakmanı istemek zorunda kalacağım.
Show More (2)
away (bir şeye belirli süre) kalmış adv.
  • Our wedding is just three days away now!
  • Düğünümüze artık sadece üç gün kalmış durumda!
  • I was just one interview away from getting hired.
  • İşe alınmama sadece bir mülakat kalmıştı.
Show More (-1)
away durmadan adv.
  • Go ahead, cry away! That won't change anything.
  • Buyur hadi, durmadan ağla! Bu hiçbir şeyi değiştirmeyecek.
  • They were at the beach, dancing the night away.
  • Sahildeydiler, gece boyunca durmadan dans ediyorlardı.
Show More (-1)
away hapiste expr.
  • Al Capone was finally sent away for tax evasion.
  • Al Capone sonunda vergi kaçakçılığından hapse atıldı.
  • You should be put away.
  • Sen hapse atılmalısın.
Show More (-1)
away dışarı! interj.
  • Tom is often away on business.
  • Tom genellikle iş için dışarıda oluyor.
  • Who is in charge of the office while the boss is away?
  • Patron dışarıdayken ofisin sorumlusu kim?
Show More (-1)
away buradan adv.
  • Go away; I can't look at you!
  • Git buradan, sana bakamıyorum!
Show More (-2)
away kurtularak adv.
  • As soon as you are away with that disease, we can go on that trip.
  • Sen bu hastalıktan kurtulur kurtulmaz o yolculuğa çıkabiliriz.
Show More (-2)
away başka tarafa adv.
  • She always looks away when she is embarrassed.
  • Utandığı zaman hep başka tarafa bakar.
Show More (-2)
away deplasmanda adv.
  • Galatasaray is playing away at Rome next week.
  • Galatasaray önümüzdeki hafta Roma ile deplasmanda oynayacak.
Show More (-2)
away burada olmayan adj.
  • Tom will be away until Monday.
  • Tom pazartesiye kadar burada olmayacak.
Show More (-2)