1 |
barrel |
fıçı |
n. |
|
- It's like shooting fish in a barrel.
- Fıçıda balık vurmak gibi.
- Tom floated down the river in a barrel.
- Tom bir fıçının içinde nehirde yüzdü.
- He hid in a barrel.
- Bir fıçının içinde gizlendi.
- In 1835, a barrel of flour cost six dollars.
- 1835'te bir fıçı un altı dolardı.
- One bad apple spoils the barrel.
- Bir çürük elma fıçıyı bozar.
- He hid in a barrel.
- Bir fıçıya saklandı.
- How many litres of oil are there in a barrel?
- Bir fıçıda kaç litre petrol vardır?
- One bad apple spoils the barrel.
- Bir çürük elma tüm fıçıyı bozar.
- One rotten apple spoils the barrel.
- Bir çürük elma tüm fıçıyı bozar.
- It's like shooting fish in a barrel.
- Fıçıda balık avlamak gibi.
Show More (7)
|
2 |
barrel |
varil |
n. |
|
- In 1973, oil cost three dollars per barrel; in 2008 - 80 dollars per barrel.
- 1973'te petrolün varili üç dolardı; 2008'de ise 80 dolar.
- Middle Eastern oil prices jumped by five dollars per barrel.
- Orta Doğu petrol fiyatları varil başına beş dolar fırladı.
- Middle Eastern oil prices jumped by five dollars per barrel.
- Orta Doğu petrol fiyatları varil başına beş dolar arttı.
- How many litres of oil are there in a barrel?
- Bir varilde kaç litre benzin vardır?
- Tom tipped the barrel over.
- Tom varili devirdi.
- We used a barrel for a makeshift table.
- Geçici bir masa için bir varil kullandık.
- Tom floated down the river in a barrel.
- Tom bir varilin içinde nehirden aşağıya doğru yüzdü.
- The price of oil has dipped below $30 a barrel.
- Petrolün varil fiyatı 30 doların altına düştü.
- We used a barrel for a makeshift table.
- Bir geçici masa için bir varil kullandık.
Show More (6)
|
3 |
barrel |
namlu |
n. |
|
- It is difficult to decree normality in a country by waving the barrel of a kalashnikov.
- Bir kalaşnikofun namlusunu sallayarak bir ülkede normalliği ilan etmek zordur.
- Clean the barrel of this rifle.
- Bu tüfeğin namlusunu temizle.
- Clean the barrel of this rifle.
- Bu tüfeğin namlusunu temizleyin.
Show More (0)
|