|
- Now we fly to Frankfurt or Zurich direct and then travel by car for three hours.
- Şimdi doğrudan Frankfurt ya da Zürih'e uçuyoruz ve ardından üç saat araba yolculuğu yapıyoruz.
- In the case of car wrecks we were almost successful two years ago.
- Araba kazaları konusunda iki yıl önce neredeyse başarılı olmuştuk.
- Why do we need to have special rules for car dealers and for car sales?
- Neden araba satıcıları ve araba satışları için özel kurallara ihtiyacımız var?
- The car lobby was unsuccessful today and I am pleased about that.
- Araba lobisi bugün başarısız oldu ve ben bundan memnuniyet duyuyorum.
- The more enlightened car manufacturers and oil companies are supporting this strategy.
- Daha aydın araba üreticileri ve petrol şirketleri bu stratejiyi destekliyor.
- The car is not an automatic, and Greece and Italy must therefore now change up to a higher gear.
- Araba otomatik değildir ve bu nedenle Yunanistan ve İtalya şimdi daha yüksek bir vitese geçmelidir.
- So any car can take low-sulphur fuel and it has a positive effect, especially with older types of diesel engines.
- Dolayısıyla her araba düşük sülfürlü yakıt kullanabilir ve özellikle eski tip dizel motorlarda olumlu bir etkisi vardır.
- Now we fly to Frankfurt or Zurich direct and then travel by car for three hours.
- Artık Frankfurt ya da Zürih'e doğrudan uçuyor ve ardından üç saatlik bir araba yolculuğu yapıyoruz.
- We see growth not only in air traffic, but also in car traffic.
- Sadece hava trafiğinde değil, araba trafiğinde de büyüme görüyoruz.
- Sir, please be nice and step out of your car.
- Bayım, lütfen nazik olun ve arabanızdan inin.
- I got a kid in my car who's nervous being this close to the Portal.
- Arabamda Portal'a bu kadar yakın olduğu için tedirgin olan bir oğlan var.
- The copy is still describing the car as another woman.
- Kopya metin hâlâ arabayı öteki kadın olarak tanımlıyor.
- Because this nice guy came to her rescue when her car broke down.
- Çünkü bu iyi kalpli adam arabası bozulduğunda onu kurtarmaya geldi.
- Sir, please be nice and step out of your car.
- Bayım, lütfen kibar olun ve arabanızdan inin.
- Police later on that day discovered his car covered in blood.
- O günün ilerleyen saatlerinde polis, onun arabasını kana bulanmış olarak buldu.
- They then begin a scientific analysis of the car's movements and develop various formulas.
- Daha sonra arabanın hareketlerinin bilimsel analizine başlıyorlar ve çeşitli formüller geliştiriyorlar.
- Go to other places with the car so do not waste time.
- Araba ile başka yerlere gidin böylece zaman kaybetmeyin.
- I'm checking out from the supermarket right now, so I'll be out to the car in a minute.
- Şu anda süpermarkette kasada ödeme yapıp çıkıyorum, bir dakika içinde arabaya gideceğim.
- Police later on that day discovered his car covered in blood.
- O günün ilerleyen saatlerinde polis, onun arabasını kana bulanmış halde buldu.
- I got a kid in my car who's nervous being this close to the Portal.
- Arabamda Portal'a bu kadar yakın olduğu için gergin olan bir çocuk var.
- Police later on that day discovered his car covered in blood.
- O günün ilerleyen saatlerinde polis, arabasını kanla kaplı halde bulur.
- Why waste time sitting in the car?
- Neden arabada oturarak zaman kaybedeyim?
- Will a car be waiting for us when we come out of the party?
- Partiden çıktığımızda bir araba bizi bekliyor olacak mı?
- The copy is still describing the car as another woman.
- Kopyada araba hâlâ öteki kadın olarak tanımlanıyor.
- My first car was white, too.
- İlk arabam da beyazdı.
- So you have found a sports car with a fairly powerful engine.
- Yani oldukça güçlü bir motora sahip spor bir araba buldunuz.
- Because this nice guy came to her rescue when her car broke down.
- Çünkü arabası bozulduğunda o nazik adam onu kurtarmaya koşmuş.
- My first car was white, too.
- Benim ilk arabam da beyazdı.
- I got a kid in my car who's nervous being this close to the Portal.
- Arabamda Portal'a bu kadar yakın olmaktan tedirgin olan bir çocuk var.
- Because this nice guy came to her rescue when her car broke down.
- Çünkü bu iyi adam, arabası bozulduğunda onu kurtarmaya geldi.
- Tom ended up sleeping in his car.
- Tom sonunda arabasında uyudu.
- I heard you bought a new car.
- Yeni bir araba aldığını duydum.
- Our car is being repaired.
- Arabamız tamir ediliyor.
- I've never done that in a car.
- Bunu arabada hiç yapmamıştım.
- Is that car Tom's?
- O araba Tom'un mu?
- Where is my car?
- Arabam nerede?
- Sami has to find us a car.
- Sami bize bir araba bulmak zorunda.
- The driver accelerated his car.
- Sürücü arabasını hızlandırdı.
- Just wait in the car.
- Arabada bekle.
- He is eager to buy a new car.
- Yeni bir araba almak için sabırsızlanıyor.
- I'll see you to your car.
- Seni arabana kadar geçireyim.
- The car I rented from you has a problem.
- Sizden kiraladığım arabanın bir sorunu var.
- Tom parked his car next to Mary's.
- Tom arabasını Mary'ninkinin yanına park etti.
- Tom is waiting for us in the car.
- Tom bizi arabada bekliyor.
- Do you want to wait in the car?
- Arabada beklemek ister misin?
- That's a nice car you're driving.
- Kullandığın, hoş bir araba.
- It's too big to fit in the car.
- Arabaya sığmayacak kadar büyük.
- Ten minutes after they had passed Nara, the car ran out of gas.
- Nara'yı geçtikten on dakika sonra arabanın benzini bitti.
- The car passed through a gate.
- Araba bir kapıdan geçti.
- I can't decide which car to buy.
- Hangi arabayı alacağıma karar veremiyorum.
- Sami parked his car in a dark parking lot.
- Sami arabasını karanlık bir otoparka park etti.
- He hid behind the black car.
- Siyah arabanın arkasına saklandı.
- This car handles well.
- Bu araba iyi gidiyor.
- I looked around and noticed that mine was the only car on the road.
- Etrafıma bakındım ve yoldaki tek arabanın benimki olduğunu fark ettim.
- Tom is late because his car ran out of gas.
- Tom geç kaldı çünkü arabasının benzini bitti.
- Never borrow a car.
- Asla bir arabayı ödünç alma.
- The car turned abruptly.
- Araba aniden döndü.
- My car is covered in pigeon shit.
- Arabam güvercin pisliği ile kaplı.
- The policeman asked the girls if that car was theirs.
- Polis kızlara, o arabanın onlara ait olup olmadığını sordu.
- Tom helped Mary into the car.
- Tom Mary'nin arabaya binmesine yardımcı oldu.
- Tom wanted to buy our old car.
- Tom eski arabamızı almak istedi.
- We had problems with our car.
- Arabamızla ilgili sorunlarımız vardı.
- Does Tom often borrow your car?
- Tom arabanı sık sık ödünç alır mı?
- Am I the only one who thinks it's a bad idea to buy Tom's old car?
- Tom'un eski arabasını almanın kötü bir fikir olduğunu düşünen bir tek ben miyim?
- I recognized Tom's car.
- Tom'un arabasını tanıdım.
- Tell me what kind of car Tom has.
- Bana Tom'un ne tür bir arabası olduğunu söyle.
- If it's raining tomorrow, then we'll go there in the car.
- Yarın yağmur yağarsa, oraya arabayla gideriz.
- Tom hasn't washed his car in ages.
- Tom arabasını yıllardır yıkamadı.
- My first car was blue.
- İlk arabam maviydi.
- My car can beat yours.
- Benim arabam seninkini yenebilir.
- She pulled her car up at the gate.
- Arabasını kapının önüne çekti.
- I told them to wait in the car.
- Onlara arabada beklemelerini söyledim.
- Tom is sitting in his car.
- Tom, arabasında oturuyor.
- I like the old car more than the new.
- Eski arabayı yenisinden daha çok beğeniyorum.
- He pushed the stalled car with all his might.
- Duran arabayı tüm gücüyle itti.
- Tom brought his car to the repair shop to have it checked.
- Tom arabasını kontrol ettirmek için tamirhaneye götürdü.
- I can't afford to buy an expensive car.
- Pahalı bir araba alacak param yok.
- Nothing's wrong with the engine, but my car won't move.
- Motorda sorun yok fakat arabam hareket etmiyor.
- I remember that you said that you had a car.
- Araban olduğunu söylediğini hatırlıyorum.
- Where's Tom's car?
- Tom'un arabası nerede?
- Sami doesn't know Layla's car.
- Sami, Layla'nın arabasını bilmiyor.
- Lend me your car for tomorrow.
- Yarın için arabanı ödünç ver.
- Tom's car crashed into a wall.
- Tom'un arabası duvara çarptı.
- Tom is going to buy a new car next weekend.
- Tom gelecek hafta sonu yeni bir araba alacak.
- Fadil stashed the weapons in the car.
- Fadıl silahları arabaya sakladı.
- A policeman asked the girls if the car was theirs.
- Bir polis kızlara arabanın onların olup olmadığını sordu.
- Why did you buy a second car?
- Neden ikinci bir araba aldın?
- I have a first-aid kit in my car.
- Arabamda bir ilk yardım çantam var.
- Neither Tom nor Mary has a Japanese car.
- Ne Tom'da ne de Mary'nin bir Japon arabası var.
- He bought a car.
- O bir araba satın aldı.
- Wait for me by the car!
- Beni arabanın yanında bekle!
- This car came to a stop in front of the bank.
- Bu araba bankanın önünde durdu.
- My car is now being repaired.
- Arabam şu anda tamir ediliyor.
- I'll only buy the car if they fix the brakes first.
- Eğer önce frenleri tamir ederlerse arabayı alacağım.
- My car isn't fancy, but it gets me from point A to point B.
- Arabam lüks değil ama beni A noktasından B noktasına götürüyor.
- Tom wants to buy a car, but he can't afford to.
- Tom bir araba almak istiyor ama parası yetmiyor.
- All her cats are sitting on the roof of the car.
- Onun tüm kedileri arabanın üstünde oturuyorlar.
- This car is really powerful.
- Bu araba gerçekten çok güçlüdür.
- The car wouldn't start.
- Araba çalışmadı.
- Have you ever taken a rest in your car?
- Hiç arabanızda dinlendiniz mi?
- I don't wash your car.
- Arabanı yıkamıyorum.
- Stay in your car.
- Arabanda kal.
- I don't think my father is willing to lend us the car.
- Babamın bize arabayı ödünç vermeye istekli olduğunu sanmıyorum.
- My car is stuck in the mud.
- Arabam çamura saplandı.
- I bought this car in Boston.
- Bu arabayı Boston'da aldım.
- I thought you were going to buy that car.
- O arabayı alacağını sanıyordum.
- Tom asked where my car was parked.
- Tom arabamın nereye park edildiğini sordu.
- The police searched Tom's car.
- Polis Tom'un arabasını aradı.
- This is a rental car.
- Bu kiralık bir araba.
- Tom sold his car last week.
- Tom arabasını geçen hafta sattı.
- She could also hire a car.
- Araba da kiralayabilir.
- He works in the car industry.
- O, araba endüstrisinde çalışır.
- Did you know that Tom bought a new car?
- Tom'un yeni bir araba aldığını biliyor muydun?
- It's a really good car.
- Gerçekten iyi bir araba.
- I saw her get hit by a car.
- Ona araba çarptığını gördüm.
- I used to own a sports car.
- Eskiden spor bir arabam vardı.
- The students wanted us to help push the car.
- Öğrenciler arabayı itmek için yardım etmemizi istedi.
- Tom helped Mary carry stuff out to her car.
- Tom, Mary'nin eşyalarını arabasına taşımasına yardım etti.
- Tom is lying down in the back seat of his car.
- Tom arabasının arka koltuğunda yatıyor.
- Tom put his car into park.
- Tom arabasını park etti.
- She jumped out of the car and ran away.
- Arabadan atladı ve kaçtı.
- I can't buy a car.
- Araba alamıyorum.
- Tom's not in his car.
- Tom arabasında değil.
- Tom's car finally gave up the ghost.
- Tom'un arabası sonunda pes etti.
- The policeman is driving the car.
- Arabayı polis kullanıyor.
- I was told not to park my car here anymore.
- Arabamı artık buraya park etmemem söylendi.
- He hid behind the black car.
- O siyah arabanın arkasına saklandı.
- Tom gave his old car to me.
- Tom eski arabasını bana verdi.
- This was Layla's first car.
- Bu Layla'nın ilk arabasıydı.
- This is the car that Linda was talking about yesterday.
- Linda'nın dün bahsettiği araba bu.
- Each passing car threw up a cloud of dust.
- Her geçen araba bir toz bulutu kaldırdı.
- The car that I bought was delivered to me this morning.
- Satın aldığım araba bu sabah bana teslim edildi.
- I used to wash my own car.
- Ben kendi arabamı yıkardım.
- A car, an airplane, and a computer are all machines.
- Bir araba, bir uçak ve bir bilgisayar hepsi makinedir.
- Tom left his phone in Mary's car.
- Tom telefonunu Mary'nin arabasında bıraktı.
- My uncle was the only person injured in the car accident.
- Amcam araba kazasında yaralanan tek kişiydi.
- This car belongs to you, doesn't it?
- Bu araba sana ait, değil mi?
- The car is old but in good condition.
- Araba eski ama iyi durumda.
- Did Tom really say he'd give you his car?
- Tom gerçekten arabasını sana vereceğini söyledi mi?
- It was Tom who washed your car.
- Arabanı yıkayan Tom'du.
- Sami's car was found abandoned in the desert.
- Sami'nin arabası çölde terk edilmiş bulundu.
- That car is Tom's.
- O araba Tom'un.
- Do you have a car?
- Araban var mı?
- Yanni's car was missing.
- Yanni'nin arabası kayıptı.
- Tom got behind the car and pushed.
- Tom arabanın arkasına geçti ve itti.
- Tom jumped in his car and drove off.
- Tom arabasına atladı ve gitti.
- Tom's car has a top speed of 70 mph.
- Tom'un arabasının son hızı 70 mph.
- The only car Tom has ever driven is his own.
- Tom'un şimdiye kadar kullandığı tek araba kendi arabasıdır.
- Tom jumped in his car and took off.
- Tom arabasına atladı ve gitti.
- Tom bought an expensive car.
- Tom pahalı bir araba almış.
- The man died in a car accident.
- Adam bir araba kazasında öldü.
- He was run over by a car.
- O, bir araba tarafından ezildi.
- His car was seriously damaged.
- Onun arabası ciddi şekilde hasar gördü.
- My grandfather owned a car just like this.
- Büyükbabamın da böyle bir arabası vardı.
- When was last time you washed your car?
- Arabanı en son ne zaman yıkadın?
- Go buy me a car.
- Git bana bir araba al.
- Is this really your car?
- Bu gerçekten senin araban mı?
- Is Tom still in his car?
- Tom hâlâ arabasında mı?
- I don't need a car that big.
- O kadar büyük bir arabaya ihtiyacım yok.
- Carl Benz obtained in 1886 the patent for the first car.
- Carl Benz 1886 yılında ilk araba için patent aldı.
- Tom saw a bag of groceries in Mary's car.
- Tom, Mary'nin arabasında bir torba yiyecek görmüş.
- I could not afford to buy a bicycle, much less a car.
- Araba şöyle dursun, bisiklet almaya bile param yetmiyordu.
- I spent three hours repairing the car.
- Arabayı tamir ederek üç saat geçirdim.
- It's amazing how much time it takes Tom to wash his car.
- Tom'un arabasını yıkamasının bu denli zaman alması şaşırtıcı.
- Layla borrowed Sami's car.
- Leyla, Sami'nin arabasını ödünç aldı.
- I purchased a new car last year.
- Geçen yıl yeni bir araba satın aldım.
- If I won the lottery, I'd buy you a car.
- Eğer piyangoyu kazansaydım, sana bir araba alırdım.
- Her car is two years old.
- Arabası iki yaşında.
- I hate this car.
- Bu arabadan nefret ediyorum.
- That's a funny looking car.
- O komik görünümlü bir araba.
- This car needs repairing.
- Bu arabanın tamire ihtiyacı var.
- Tom is thinking of buying a new car.
- Tom yeni bir araba almayı düşünüyor.
- Who does the car belong to when the owner dies?
- Sahibi öldüğünde araba kime ait olur?
- This car stopped in front of the bank.
- Bu araba bankanın önünde durdu.
- The car is turning left.
- Araba sola dönüyor.
- Tom has a small car.
- Tom'un küçük bir arabası var.
- Tom sold his car last week.
- Tom geçen hafta arabasını sattı.
- The boy has seen the car.
- Çocuk arabayı gördü.
- On bad roads this little car really comes into its own.
- Kötü yollarda bu küçük araba gerçekten kendine geliyor.
- We don't have enough money to buy a new car.
- Yeni bir araba alacak kadar paramız yok.
- Would you like to sell your car?
- Arabanızı satmak ister misiniz?
- I wish I had a new car.
- Keşke yeni bir arabam olsa.
- Tom would like to buy a Japanese car.
- Tom bir Japon arabası satın almak istiyor.
- I thought that I recognized this car.
- Bu arabayı tanıdığımı düşündüm.
- Tom walked away from his car.
- Tom arabasından uzaklaştı.
- We're getting a new car next month.
- Gelecek ay yeni bir araba alıyoruz.
- I always have a couple of beach towels in my car.
- Arabamda her zaman birkaç plaj havlusu bulundururum.
- Tom hid behind his car.
- Tom arabasının arkasına saklandı.
- Tom filled the car with gas.
- Tom arabaya benzin doldurdu.
- There might not be enough room in the car for Tom.
- Arabada Tom için yeterli yer olmayabilir.
- Sami fixed Layla's car for the bargain price of 60 dollars.
- Sami, Layla'nın arabasını 60 dolar gibi ucuz bir fiyata tamir etti.
- The car raised a cloud of dust.
- Araba toz bulutu kaldırdı.
- Since they left the national highway, they hadn't come across another car.
- Ana yoldan ayrıldıklarından beri, başka bir arabayla karşılaşmadılar.
- Tom has a car, but he seldom uses it.
- Tom'un bir arabası var, ama onu nadiren kullanıyor.
- I wonder whether or not Tom wants to buy a car.
- Tom'un araba almak isteyip istemediğini merak ediyorum.
- May I take the car for a test drive before I buy it?
- Satın almadan önce arabayı test sürüşü için alabilir miyim?
- I have a fast car.
- Benim hızlı bir arabam var.
- What does your car look like?
- Araban neye benziyor?
- It's illegal to park your car here.
- Arabanızı buraya park etmeniz yasak.
- Tom bought a car using his savings.
- Tom birikimlerini kullanarak bir araba aldı.
- Using a flashlight, the policeman signaled the car to stop.
- Polis, el feneriyle arabaya durmasını işaret etti.
- I gave away my car.
- Arabamı hediye ettim.
- Dan's car smashed through the police barricade.
- Dan'ın arabası polis barikatını çökertti.
- Don't park your car here.
- Arabanı buraya park etme.
- We're going to wait in the car.
- Arabada bekleyeceğiz.
- Tom says he needs another car.
- Tom bir arabaya daha ihtiyacı olduğunu söylüyor.
- I couldn't meet him at the station because my car ran out of gas.
- Arabamın benzini bittiği için onunla istasyonda buluşamadım.
- The car will fit into the parking place.
- Araba park yerine sığacak.
- I saw the car explode.
- Arabanın patladığını gördüm.
- Tom wants to sell his car.
- Tom arabasını satmak istedi.
- He got caught kissing a girl in the back seat of the car.
- Arabanın arka koltuğunda bir kızı öperken yakalandı.
- How much damage is there to the car?
- Arabada ne kadar hasar var?
- I need a pen to sign the car insurance documents.
- Araba sigortası belgelerini imzalamak için bir kaleme ihtiyacım var.
- I will buy a car.
- Bir araba alacağım.
- Let me buy this car.
- Bu arabayı alayım.
- Tom died after his car hit a tree.
- Tom, arabası bir ağaca çarptıktan sonra öldü.
- Is this car new?
- Bu araba yeni mi?
- This car is used by my father.
- Bu araba babam tarafından kullanılmaktadır.
- I own one German car.
- Bir Alman arabam var.
- I can't pay for the car.
- Arabanın parasını ödeyemiyorum.
- I lent Tom the car.
- Tom'a arabayı ödünç verdim.
- I've been driving this car for three years.
- Bu arabayı üç yıldır kullanıyorum.
- He often goes to the library by car.
- Kütüphaneye sık sık araba ile gider.
- I just sold my car to them.
- Arabamı onlara yeni sattım.
- This car doesn't belong to me.
- Bu araba bana ait değil.
- This is the car Linda mentioned yesterday.
- Bu, Linda'nın dün bahsettiği araba.
- Tom said that he couldn't remember where he'd parked the car.
- Tom arabayı nereye park ettiğini hatırlayamadığını söyledi.
- Tom was looking for the man who tried to break into his car.
- Tom arabasına zorla girmeye çalışan adamı arıyordu.
- It cost $300 to get the car fixed.
- Arabayı tamir ettirmek 300 dolara mal oldu.
- Tom's car cost a lot more than mine did.
- Tom'un arabası benimkinden çok daha pahalı.
- We bought the car for $12,000.
- Arabayı 12,000 dolara aldık.
- When do I have to return the car?
- Ne zaman arabayı iade etmek zorundayım.
- His car collided with a train.
- Arabası bir trenle çarpıştı.
- I caught a glimpse of the other car right before he hit me.
- Bana çarpmadan hemen önce diğer arabayı bir anlığına gördüm.
- Why did you buy a Japanese car?
- Neden Japon arabası aldın?
- My car is over there.
- Arabam orada.
- I sat in the car.
- Ben arabada oturdum.
- Tom was the driver of the car that crashed into the supermarket on Park Street.
- Tom, Park Caddesi'ndeki süpermarkete çarpan arabanın sürücüsüydü.
- Tom got behind the car and pushed.
- Tom arabanın arkasına geçip itti.
- My brother likes to wash his car on the weekend.
- Kardeşim hafta sonları arabasını yıkamayı sever.
- I kept walking to the car.
- Arabaya yürümeye devam ettim.
- I can't get my car started.
- Arabamı çalıştıramıyorum.
- Tom has already taken Mary's suitcase out of the car.
- Tom, Mary'nin bavulunu arabadan çıkardı bile.
- The police followed Tom's car into the decommissioned tunnel.
- Polis hizmetten çıkan tünele kadar Tom'un arabasını izledi.
- Each of the brothers has a car.
- Erkek kardeşlerin her birinin bir arabası var.
- With car prices so high, now is the worst time to buy.
- Araba fiyatlarının çok yüksek olması nedeniyle, şimdi almak için en kötü zaman.
- This is a car for young people.
- Bu, genç insanlar için bir arabadır.
- I have a small car.
- Benim küçük bir arabam var.
- Tom offered to let Mary use his car.
- Tom, Mary'ye arabasını kullanmasına izin vermeyi teklif etti.
- I won't sell my car to you.
- Arabamı sana satmayacağım.
- He parked his car behind the building.
- O, arabasını binanın arkasına parketti.
- I don't have the money to buy a car.
- Araba alacak param yok.
- I need to park my car here.
- Arabamı buraya park etmeliyim.
- They're in the car.
- Arabadalar.
- I bought a car.
- Bir araba aldım.
- Layla looked out the window and saw Sami's car.
- Layla pencereden dışarı baktı ve Sami'nin arabasını gördü.
- He brought a car from Japan.
- Japonya'dan bir araba getirdi.
- I've bought a car.
- Bir araba aldım.
- May I borrow your car tonight?
- Bu gece arabanızı ödünç alabilir miyim?
- Everything's in the car.
- Her şey arabada.
- Mary wanted an economy car.
- Mary ekonomik bir araba istedi.
- I didn't buy that car.
- O arabayı almadım.
- Tom asked me not to park my car in front of his house.
- Tom bana arabamı onun evinin önüne park etmememi istedi.
- Something's wrong with the car.
- Arabada bir sorun var.
- Please get out of the car.
- Lütfen arabadan inin.
- A car was blocking the gateway.
- Bir araba geçidi kapatıyordu.
- Whose car is this?
- Bu kimin arabası?
- Tom wouldn't tell me where he parked his car.
- Tom arabasını nereye park ettiğini söylemedi.
- The fuel tank in the car is full.
- Arabadaki yakıt tankı dolu.
- Tom's car has just pulled into the driveway.
- Tom'un arabası az önce garaj yoluna girdi.
- This car is as American as baseball.
- Bu araba beyzbol kadar Amerikalı.
- What are you going to do with this car?
- Bu arabayla ne yapacaksın?
- You are free to use this car.
- Bu arabayı kullanmakta özgürsün.
- My car broke down, so I had to take a bus.
- Arabam bozuldu, bu yüzden bir otobüse binmek zorunda kaldım.
- I don't need a car that big.
- Bu kadar büyük bir arabaya ihtiyacım yok.
- I can't remember where I parked my car.
- Arabamı nereye park ettiğimi hatırlayamıyorum.
- Her father was probably killed in a car accident.
- Babası muhtemelen bir araba kazasında öldü.
- Please park your car in the car park.
- Lütfen arabanızı otoparka park ediniz.
- What color is Tom's car?
- Tom'un arabası ne renk?
- Tom is most likely going to buy the red car.
- Tom büyük ihtimalle kırmızı arabayı satın alacak.
- Tom lived in his car for a while after he broke up with Mary.
- Tom, Mary'den ayrıldıktan sonra bir süre arabasında yaşamış.
- Dan sold his car to Linda for eight hundred dollars.
- Dan arabasını sekiz yüz dolara Linda'ya sattı.
- This car pulled up in front of the bank.
- Bu araba bankanın önünde durdu.
- Tom jumped into his car and drove off.
- Tom arabasına atladı ve sürdü.
- Tom couldn't bear to look at the dog he'd just run over with his car.
- Tom az önce arabasıyla ezdiği köpeğe bakmaya dayanamadı.
- Did the car look old?
- Araba eski görünüyor muydu?
- I told Tom to get out of my car.
- Tom'a arabamdan çıkmasını söyledim.
- How did you convince Tom to wash your car for you?
- Tom'u arabanı senin yerine yıkaması için nasıl ikna ettin?
- Tom looked into the car.
- Tom arabanın içine baktı.
- That's my car!
- Bu benim arabam!
- Tom hopped into the car and put it in gear.
- Tom arabaya atladı ve vitese taktı.
- Her car is two years old.
- Onun arabası iki yaşında.
- Tom won't buy a new car.
- Tom yeni bir araba satın almayacak.
- Tom persuaded his mother to lend him the car for the weekend.
- Tom annesini hafta sonu için arabayı ödünç vermeye ikna etti.
- I heard that you bought a new car.
- Yeni bir araba aldığını duydum.
- Does that car belong to Jamal?
- O araba Jamal'e mi ait?
- You almost crashed into my car.
- Neredeyse arabama çarpıyordun.
- Blow the horn so that car will let us pass.
- Kornayı çal ki araba geçmemize izin versin.
- Do you know whose car this is?
- Bu kimin arabası, biliyor musun?
- Tom is still in the car.
- Tom hâlâ arabada.
- Tom liked his old car.
- Tom eski arabasını seviyordu.
- The car made a right turn over there.
- Araba şuradan sağa döndü.
- Tom has been talking about getting a new car for the last three years.
- Tom son üç yıldır yeni bir araba almaktan bahsediyor.
- Something has happened to my car.
- Arabama bir şey oldu.
- A car appeared out of nowhere.
- Bir anda bir araba ortaya çıktı.
- Tom can't make up his mind choosing between a Toyota or a Ford car.
- Tom bir Toyota ya da bir Ford araba arasında seçim yapmada karar veremiyor.
- Is this Tom's car?
- Bu, Tom'un arabası mı?
- Isn't that your car, Tom?
- Bu senin araban değil mi, Tom?
- I left my wallet in the car.
- Cüzdanımı arabada unutmuşum.
- The car goes fast.
- Araba hızlı gidiyor.
- Tom's car is dirty.
- Tom'un arabası kirli.
- She covered the car.
- O, arabayı örttü.
- Tom parked his car in front of a fire hydrant even though he knew he shouldn't.
- Tom park etmemesi gerektiğini bildiği halde arabasını yangın musluğunun önüne park etti.
- The dog was hit by a car.
- Köpeğe araba çarptı.
- Sami's car was located in Egypt.
- Sami'nin arabası Mısır'da bulunuyordu.
- She drove the car.
- Arabayı o kullandı.
- Tom pulled Mary out of the car.
- Tom Mary'yi arabadan çıkardı.
- Something is wrong with the engine of this car.
- Bu arabanın motorunda bir sorun var.
- I saw her get hit by a car.
- Onu bir arabanın ezdiğini gördüm.
- I bought a red car.
- Kırmızı bir araba aldım.
- Her car overtook ours.
- Onun arabası bizimkini geçti.
- Tom borrowed Mary's car.
- Tom, Mary'nin arabasını ödünç aldı.
- Could you stand behind my car for a minute and tell me if my brake lights are working?
- Bir dakikalığına arabamın arkasında durup fren lambalarımın çalışıp çalışmadığını söyleyebilir misin?
- That isn't my car.
- Bu benim arabam değil.
- Tom is washing his car.
- Tom arabasını yıkıyor.
- She got permission to use the car.
- O, arabayı kullanmak için izin aldı.
- Sami bought a smart car.
- Sami bir akıllı araba satın aldı.
- Tom jacked up the car.
- Tom arabayı krikoyla kaldırdı.
- I don't dare ask the boss to borrow the car.
- Patrondan arabasını ödünç almayı istemeye cüret etmem.
- I'm buying a new car.
- Yeni bir araba alıyorum.
- Tom's old car has finally given up the ghost.
- Tom'un eski arabası sonunda hayaletten vazgeçti.
- What do you want such an old car for?
- Bu kadar eski bir arabayı neden istiyorsun?
- Tom asked Mary where he should park his car.
- Tom Mary'ye arabasını nereye park etmesi gerektiğini sordu.
- I hear that the car Tom bought used to belong to Mary.
- Tom'un aldığı arabanın eskiden Mary'ye ait olduğunu duydum.
- Tom is going to buy a used car.
- Tom kullanılmış bir araba satın alacak.
- Tom couldn't buy a car.
- Tom bir araba satın alamadı.
- Would you lend me your car if you had it?
- Araban olsaydı bana ödünç verir miydin?
- Would you mind if I used your car?
- Arabanı kullanabilir miyim?
- Before this car, I drove a Nissan.
- Bu arabadan önce, bir Nissan sürdüm.
- This car is as big as that car.
- Bu araba o araba kadar büyük.
- He has just bought a used car.
- Az önce elden düşme bir araba satın aldı.
- His car is two years old.
- Arabası iki yaşında.
- His car turned over several times before falling into the river.
- Arabası nehre düşmeden önce birkaç kez takla attı.
- Please don't eat in my car.
- Lütfen arabamda yeme.
- Tom is having a lot of trouble with his car.
- Tom'un arabasıyla ilgili bir sürü sorunu var.
- Tom would never sell you his car.
- Tom sana asla arabasını satmaz.
- Tom's car is gone.
- Tom'un arabası gitmiş.
- Is that car Tom's and yours?
- Bu araba Tom'un ve senin mi?
- I had a problem with my car this morning.
- Bu sabah arabamla ilgili bir sorun yaşadım.
- Tom parked behind Mary's car.
- Tom, Mary'nin arabasının arkasına park etti.
- Sami stole Layla's phone and car.
- Sami, Leyla'nın telefonunu ve arabasını çaldı.
- There's no cruise control on this car.
- Bu arabada hız sabitleyici yok.
- This old car is always broken.
- Bu eski araba hep bozulur.
- The thief stole my car.
- Hırsız arabamı çaldı.
- They wanted to steal the car.
- Arabayı çalmak istediler.
- Mark will sell the car.
- Mark arabayı satacak.
- My car got stuck in the mud.
- Arabam çamura saplandı.
- Tom came close to being run over by a car.
- Tom neredeyse bir araba tarafından eziliyordu.
- I suppose this car has cost you an arm and a leg.
- Sanırım bu araba size bir kol ve bir bacağa mal oldu.
- I parked my car behind Tom's.
- Arabamı Tom'unkinin arkasına park ettim.
- The officer shone his flashlight into the car.
- Memur el fenerini arabanın içine tuttu.
- They won a free car.
- Bedava araba kazandılar.
- That car over there is mine.
- Şuradaki araba benim.
- The car is turning right.
- Araba sağa dönüyor.
- Ask Tom where he parked his car.
- Tom'a arabasını nereye park ettiğini sor.
- I'm in my car.
- Arabamdayım.
- It cost me a fortune to get my car repaired.
- Arabamı tamir ettirmem bana bir servete mal oldu.
- Why do you want to borrow my car?
- Neden arabamı ödünç almak istiyorsun?
- He cannot afford to buy a car.
- Araba alacak parası yok.
- I happen to know that Tom sold his car last week.
- Tom'un geçen hafta arabasını sattığını biliyorum.
- Tom doesn't have the money to buy a car.
- Tom'un araba alacak parası yok.
- Is that Tom's car?
- Bu Tom'un arabası mı?
- That's my car.
- Bu benim arabam.
- We loaded a lot of luggage into the car.
- Arabaya bir sürü bagaj yükledik.
- He attached the trailer to his car.
- Römorku arabasına bağladı.
- Tom put the skis on top of the car.
- Tom kayakları arabanın üstüne koydu.
- Neither Tom nor Mary has a car.
- Ne Tom'un ne de Mary'nin arabası var.
- Tom had his car stolen last month.
- Tom'un arabası geçen ay çalındı.
- That's the car I told you about.
- O, sana bahsettiğim araba.
- Tom knows who crashed into Mary's car.
- Tom Mary'nin arabasına kimin çarptığını biliyor.
- Tom just bought a car, too.
- Tom da yeni bir araba aldı.
- He left his keys in the car.
- Anahtarlarını arabada unutmuş.
- Layla jumped out of a car.
- Leyla arabadan atladı.
- Is that Tom's car?
- O, Tom'un arabası mı?
- I'd like a car like yours.
- Seninki gibi bir araba istiyorum.
- This money will allow me to buy a car.
- Bu para bir araba almama imkan verecek.
- My car isn't fancy, but it gets me from point A to point B.
- Arabam lüks değildir ama beni A noktasından B noktasına götürür.
- She sleeps in the car.
- Arabada uyuyor.
- He has a car that I gave him.
- Ona verdiğim bir arabası var.
- He washes his car at least once a week.
- En az haftada bir kez arabasını yıkar.
- Are you really going to buy that car?
- Gerçekten o arabayı satın alacak mısın?
- I couldn't get out of my garage because there was a car in the way.
- Yolda bir araba olduğu için garajımdan çıkamadım.
- I thought Tom didn't have a car.
- Tom'un arabası yok sanıyordum.
- There was nothing wrong with your car.
- Arabanda hiçbir sorun yoktu.
- We need a car.
- Bir arabaya ihtiyacımız var.
- I narrowly escaped being hit by a car.
- Bir arabanın çarpmasından kıl payı kurtuldum.
- I told Tom to buy that car.
- Tom'a o arabayı almasını ben söyledim.
- Our car broke down in the middle of the street.
- Arabamız caddenin ortasında bozuldu.
- Tom parked his car over there.
- Tom arabasını şuraya park etti.
- He took me to school by car.
- O beni araba ile okula götürdü.
- Why did you buy a car?
- Niçin bir araba satın aldın?
- You wanted an economy car, didn't you?
- Ekonomik bir araba istiyordun, değil mi?
- His car ran into a tree.
- Arabası bir ağaca çarptı.
- I can teach you how to repair your car.
- Sana arabanı nasıl tamir edeceğini öğretebilirim.
- I saw Tom's car in the parking lot.
- Tom'un arabasını park yerinde gördüm.
- Suddenly, he accelerated the car.
- Aniden arabayı hızlandırdı.
- Sami's car won't start.
- Sami'nin arabasının çalışacağı yok.
- Tom didn't remember where he'd parked his car.
- Tom, arabayı nereye park ettiğini hatırlamadı.
- Would you put those bags in the car?
- Şu çantaları arabaya koyar mısın?
- You'll get a ticket if you park the car in front of a fire hydrant.
- Arabayı yangın musluğunun önüne park edersen ceza yersin.
- We couldn't go there because we didn't have a car.
- Biz bir arabamız olmadığı için oraya gidemedik.
- She left her keys in the car.
- O, anahtarlarını arabada bıraktı.
- Which car is your father's?
- Hangi araba babanın?
- The kids jumped out of the car and started running.
- Çocuklar arabadan atladılar ve koşmaya başladılar.
- Yesterday a car fell over the cliff.
- Dün bir araba kayalıklara yuvarlandı.
- Tom left his sunglasses on the dashboard of my car.
- Tom güneş gözlüğünü arabamın ön panelinde unutmuş.
- You shouldn't have sold your old car.
- Eski arabanı satmamalıydın.
- Why did you buy a British car?
- Neden bir İngiliz arabası aldın?
- This car has a cigarette lighter.
- Bu arabanın bir çakmağı var.
- We took turns in washing the car.
- Arabayı sırayla yıkadık.
- Tom saw Mary's car in the garage.
- Tom garajda Mary'nin arabasını gördü.
- I have a car, but I hardly ever use it.
- Bir arabam var ama neredeyse hiç kullanmıyorum.
- I don't really want to pay that much for a new car.
- Yeni bir arabaya o kadar para vermek istemiyorum.
- Park the car in the shade.
- Arabayı gölgede park et.
- They had to take turns pushing the car.
- Arabayı sırayla itmek zorunda kaldılar.
- Why won't Tom let you use his car?
- Tom neden arabasını kullanmana izin vermiyor?
- We bought this car for 10200 rupees.
- Bu arabayı 10200 rupiye aldık.
- She was run over by the car.
- Araba tarafından çiğnendi.
- The thief used a screwdriver to break into the car.
- Hırsız arabaya girmek için bir tornavida kullandı.
- I like to travel with my car.
- Ben arabamla seyahat etmekten hoşlanırım.
- You should get yourself a new car now.
- Şimdi kendine yeni bir araba almalısın.
- I will make up for the damage I did to your car.
- Arabanıza verdiğim zararı telafi edeceğim.
- Go and stand next to your car.
- Git ve arabanın yanında dur.
- Dan vacuumed his car.
- Dan arabasını süpürdü.
- He is unable to buy a car.
- Bir araba satın alamıyor.
- That car is blocking traffic.
- Şu araba trafiği engelliyor.
- The car is waxed and shining.
- Araba cilalanmış ve parlıyor.
- This is a car.
- Bu bir araba.
- They got back in the car.
- Onlar arabaya geri döndü.
- What is the matter with your car?
- Arabanızın nesi var?
- I'm living on welfare, without a car or anything.
- Sosyal yardımla yaşıyorum, arabam ya da başka bir şeyim yok.
- What kind of car do you think that is?
- Bunun ne tür bir araba olduğunu düşünüyorsun?
- Who do I call if my car has been broken into?
- Arabama hırsız girerse kimi arayabilirim?
- A driver was sleeping in the car.
- Bir sürücü arabada uyuyordu.
- This Italian car has three wheels.
- Bu İtalyan arabasının üç tekerleği var.
- Tom asked Mary where she had parked the car.
- Tom, Mary'ye arabayı nereye park ettiğini sordu.
- There is more than enough room for another car.
- Başka bir araba için fazlasıyla yer var.
- The car was carrying 4 people when it had the accident.
- Araba kaza yaptığında 4 kişi taşıyordu.
- I don't think this old car will make it to the top of the hill.
- Bu eski arabanın tepeye kadar çıkabileceğini sanmıyorum.
- The driver is deeply attached to his old car.
- Sürücü eski arabasına çok bağlı.
- It looks like this car is his.
- Bu araba onun gibi görünüyor.
- Compared to yours, my car is small.
- Seninkiyle karşılaştırınca benim arabam küçük.
- The car was stolen.
- Araba çalındı.
- Tom wants to give his old car to Mary.
- Tom eski arabasını Mary'ye vermek istiyor.
- He walked her to her car.
- Onunla arabasına kadar yürüdü.
- Perhaps Tom can help you wash your car.
- Belki Tom arabanı yıkamana yardım edebilir.
- A car is on the street.
- Sokakta bir araba var.
- I wanted to sell Tom my old car.
- Tom'a eski arabamı satmak istedim.
- You may use this car.
- Bu arabayı kullanabilirsin.
- That car is too expensive for me to buy.
- O araba satın alamayacağım kadar pahalı.
- I keep a guitar in my car.
- Arabamda bir gitar bulundururum.
- Tom took out a loan in order to buy a car.
- Tom bir araba satın almak için bankadan kredi çekti.
- My car is parked in the alley.
- Arabam ara sokağa park edilmiş durumda.
- I wish you'd told me the car was out of gas.
- Keşke arabanın benzininin bittiğini söyleseydin.
- This is where Tom usually parks his car.
- Tom arabasını genelde buraya park eder.
- This car is my father's.
- Bu araba babamındır.
- Is your car fast?
- Araban hızlı mı?
- He exchanged his old car for a new one.
- Eski arabasını yenisiyle değiştirdi.
- May I use your car today?
- Bugün arabanı kullanabilir miyim?
- My neck snapped when my car was hit from behind.
- Arabama arkadan çarpıldığı zaman boynum kırıldı.
- Tom wanted a new car.
- Tom yeni bir araba istedi.
- Did you find him on your car?
- Onu arabanızda mı buldunuz?
- Now that you have a car, you should come visit me more often.
- Artık bir araban olduğuna göre, beni daha sık ziyarete gelmelisin.
- My sister doesn't have a car.
- Kız kardeşimin arabası yok.
- How do I know when my car needs a brake job?
- Arabamın freninin değişmesi gerektiğini nasıl anlarım?
- Tom borrowed my car.
- Tom arabamı ödünç aldı.
- Tom says he wants to buy a new car.
- Tom yeni bir araba almak istediğini söylüyor.
- Tom is waiting for us in the car.
- Tom arabada bizi bekliyor.
- Have you been told where to park your car?
- Sana arabanı nereye park edeceğin söylendi mi?
- Neither Tom nor Mary has a Japanese car.
- Ne Tom'un ne de Mary'nin bir Japon arabası var.
- My grandfather gave his old car to me.
- Dedem eski arabasını bana verdi.
- Tom's car was parked outside.
- Tom'un arabası dışarıda park edilmişti.
- I looked under the car.
- Arabanın altına baktım.
- There was a girl in Tom's car.
- Tom'un arabasında bir kız vardı.
- Tom didn't want to sell his car.
- Tom arabasını satmak istemiyordu.
- Tom left his umbrella in Mary's car.
- Tom şemsiyesini Mary'nin arabasında bıraktı.
- Tom must've driven Mary's car last night.
- Dün gece Mary'nin arabasını Tom sürmüş olmalı.
- They started making this car in 1980.
- 1980 yılında bu arabayı yapmaya başladılar.
- Tom's old car has finally given up the ghost.
- Tom'un eski arabası sonunda bozuldu.
- I am buying a new car.
- Yeni bir araba alıyorum.
- Is this the car Tom told us about?
- Tom'un bize bahsettiği araba bu mu?
- This car is as expensive as that one.
- Bu araba, şu araba kadar pahalıdır.
- I'll send you home in my car.
- Seni arabamla eve göndereceğim.
- After dinner, we took a spin around town in my car.
- Yemekten sonra arabamla şehirde bir tur attık.
- He hitched the caravan to his car.
- Karavanı arabasına bağladı.
- My car was stolen by a thief.
- Arabam bir hırsız tarafından çalındı.
- How fast does this car go?
- Bu araba ne kadar hızlı gidiyor?
- Tom bought a red car.
- Tom kırmızı bir araba aldı.
- The car ran into a tree.
- Araba bir ağaca çarptı.
- He was injured in a car accident.
- O bir araba kazasında yaralandı.
- I bought that car.
- O arabayı ben aldım.
- Tom is trying to fix his car.
- Tom arabasını tamir etmeye çalışıyor.
- I can't afford a new car this year.
- Bu yıl yeni bir araba alacak param yok.
- I wash my car in front of the house without any problems.
- Arabamı evin önünde sorunsuz bir şekilde yıkıyorum.
- Tom ruined our camping trip by forgetting to put the tent in the car.
- Tom arabaya çadır koymayı unutarak kamp gezimizi mahvetti.
- Tom is proud of his car.
- Tom arabasıyla gurur duyar.
- Tom lost his only son in a car accident.
- Tom tek oğlunu bir araba kazasında kaybetti.
- Tom ended up not buying the car he was considering buying.
- Tom almayı düşündüğü arabayı alamadı.
- Tom wanted to borrow my car tomorrow.
- Tom yarın arabamı ödünç almak istedi.
- He came by car.
- O araba ile geldi.
- Get back into your car.
- Arabana geri dön.
- Tracy has a house and a car.
- Tracy'nin bir evi ve bir arabası var.
- I wish I could afford to buy a car.
- Keşke bir araba satın alabilsem.
- It was his car that ran over Lucy and her dog.
- Lucy ve köpeğini ezen onun arabasıydı.
- Tom bumped his head on the ceiling of the car.
- Tom kafasını arabasının tavanına çarptı.
- Have you washed the car yet?
- Arabayı henüz yıkamadın mı?
- Give me a lift in your car.
- Beni arabanızla gideceğim yere kadar götürün.
- Tom came very near being hit by a car.
- Tom neredeyse bir araba tarafından çarpılıyordu.
- I couldn't get out of my garage because there was a car in the way.
- Garajımdan çıkamadım çünkü yolda bir araba vardı.
- Everybody in the car said they wanted to get out and stretch their legs.
- Arabaki herkes arabadan çıkmak ve bacaklarını germek istediğini söyledi.
- They told me to stay in the car.
- Bana arabada kalmamı söylediler.
- You won't believe how much money Tom gave me for my old car.
- Tom'un bana eski arabam için ne kadar para verdiğine inanmayacaksın.
- He had the car fixed in no time at all.
- Arabayı kısa sürede tamir etti.
- Tom went to Boston by car last week.
- Tom geçen hafta araba ile Boston'a gitti.
- He went to Boston by car.
- O, araba ile Boston'a gitti.
- Layla walked toward the car.
- Leyla arabaya doğru yürüdü.
- Tom was wondering how he was supposed to get around without a car.
- Tom arabası olmadan nasıl dolaşacağını merak ediyordu.
- The car gave a jolt.
- Araba bir sarsıntı geçirdi.
- Tom might have left his umbrella in Mary's car.
- Tom şemsiyesini Mary'nin arabasında bırakmış olabilir.
- The dog was run over by a car.
- Köpek bir araba tarafından ezildi.
- When was the last time Tom washed the car?
- Tom arabayı en son ne zaman yıkadı?
- Tom left his umbrella in my car.
- Tom şemsiyesini arabamda bıraktı.
- Is this Tom's car?
- Bu Tom'un arabası mı?
- I was hit by a car in Boston last month.
- Geçen ay Boston'da bana bir araba çarptı.
- Tom is in your car.
- Tom senin arabanda.
- If I won the lottery, I'd buy you a new car.
- Piyangoyu kazansaydım, sana yeni bir araba alırdım.
- I can't afford to buy the car Tom thinks I should buy.
- Tom'un almamı gerektiğini düşündüğü arabayı alacak param yok.
- Do you have any idea who'd want to steal Tom's car?
- Tom'un arabasını kimin çalmak isteyeceği hakkında bir fikrin var mı?
- I was overtaken by that car.
- O araba tarafından sollandım.
- Sami came out of the car.
- Sami arabadan çıktı.
- He has a new car and an old car.
- Yeni bir arabası ve eski bir arabası var.
- We had a little car trouble.
- Küçük bir araba sorunumuz vardı.
- Fadil discovered the car with Layla's dead body inside.
- Fadıl, içinde Leyla'nın cesedi olan arabayı buldu.
- Tom stayed in the car.
- Tom arabada kaldı.
- His car is really cool.
- Arabası gerçekten harika.
- I need to park my car here.
- Arabamı buraya park etmem gerekiyor.
- There were traces of blood inside Dan's car.
- Dan'in arabasında kan izleri vardı.
- Hanako made the final payment on her car, and felt very satisfied.
- Hanako arabasının son ödemesini yaptı ve kendini çok memnun hissetti.
- Tom got hit by a car while crossing the street.
- Caddeyi geçerken Tom bir araba tarafından çarpıldı.
- Dan offered to help Linda repair her car.
- Dan, Linda'ya arabasını tamir etmesine yardım etmeyi teklif etti.
- It's so hot that you could cook an egg on the hood of a car.
- Hava o kadar sıcak ki bir arabanın kaputunda yumurta pişirebilirsiniz.
- My car needs to be washed.
- Arabamın yıkanması lazım.
- They bought a car.
- Bir araba aldılar.
- I wish I could figure out how to get my car painted without paying a lot of money.
- Keşke çok para ödemeden arabamı nasıl boyatacağımı bulabilseydim.
- Does that car belong to Jamal?
- O araba Jamal'a mı ait?
- Tom told me last week that he was going to buy a new car.
- Tom geçen hafta bana yeni bir araba alacağını söyledi.
- I like the color of your car.
- Arabanın rengini beğeniyorum.
- I heard a car pull up.
- Bir arabanın geldiğini duydum.
- I saw him get hit by a car.
- Ona araba çarptığını gördüm.
- Does Tom still have a car?
- Tom'un hala bir arabası var mı?
- How much did you charge Tom to fix his car?
- Tom'un arabasını tamir etmek için ne kadar ücret aldınız?
- This car is reported as stolen.
- Bu arabanın çalıntı olduğu bildirildi.
- Tom is repairing his car.
- Tom arabasını onarıyor.
- Tom's car is still parked out back.
- Tom'un arabası hala arkada park halinde.
- Why did you buy a car like this?
- Neden böyle bir araba satın aldın?
- Tom left his car at home today.
- Tom bugün arabasını evde unutmuş.
- Tom wants you to wash his car.
- Tom arabasını yıkamanı istiyor.
- He climbed into his car.
- Arabasına tırmandı.
- The officer shone his flashlight into the car.
- Polis memuru el fenerini arabaya tuttu.
- I don't plan on driving my car today.
- Arabamı bugün sürmeyi planlamıyorum.
- I came close to being hit by a car.
- Araba çarpmasına çok yaklaştım.
- I will show her my car.
- Ona arabamı göstereceğim.
- Tom has had that car for years.
- Tom yıllardır o arabaya sahip.
- We will travel if the car is ready.
- Araba hazır olursa yola çıkacağız.
- I'm going to wash my car.
- Arabamı yıkayacağım.
- Tom ran back to his car.
- Tom arabasına geri koştu.
- Your car handles easily.
- Arabanız kolayca hareket ediyor.
- Sami inspected Layla's car.
- Sami, Layla'nın arabasını inceledi.
- Tom lost his son in a car accident.
- Tom bir araba kazasında oğlunu kaybetti.
- I don't know what kind of a car it was.
- Ne tür bir araba olduğunu bilmiyorum.
- She agreed with him on what to do with the old car.
- Eski araba ile ne yapılacağı konusunda onunla hemfikirdi.
- Stop the car now.
- Arabayı hemen durdur.
- Sami left his glasses in the car.
- Sami gözlüğünü arabada unutmuştu.
- Tom was afraid his car would break down.
- Tom arabasının bozulacağından korkuyordu.
- Tom has bought a new car.
- Tom yeni bir araba aldı.
- Why should I pay you to put my car in my garage?
- Arabamı garajıma koyman için neden sana para vereyim?
- Whose car is that?
- O kimin arabası?
- I think we'll never be able to afford that kind of car.
- Sanırım o tür bir arabayı almaya asla paramız yetmez.
- A car's coming.
- Bir araba geliyor.
- You've got a car, right?
- Senin bir araban var, değil mi?
- Crossing the street, he was knocked down by a car.
- Karşıdan karşıya geçerken bir araba ona çarptı.
- You need to buy new tires for your car.
- Arabana yeni lastikler almalısın.
- We want to go to the beach in his car on Saturday.
- Cumartesi günü onun arabasıyla sahile gitmek istiyoruz.
- The car hit a telephone pole.
- Araba bir telefon direğine çarptı.
- Tom's car is older than mine.
- Tom'un arabası benimkinden daha eski.
- Tom liked Mary's car.
- Tom, Mary'nin arabasını beğeniyordu.
- Tom said you were having problems with your car.
- Tom arabanla sorunlar yaşadığını söyledi.
- I'll park the car and meet you inside.
- Arabayı park edeceğim ve seninle içeride buluşacağım.
- This car can carry a load of 4 tons.
- Bu araba 4 ton yük taşıyabilir.
- The car passed by, raising a cloud of dust behind it.
- Araba, arkasından bir toz bulutu kaldırarak geçti.
- I cannot lift such a heavy car.
- Böyle ağır bir arabayı kaldıramam.
- Tom can't afford to buy even a used car.
- Tom'un ikinci el bir araba almaya bile gücü yetmez.
- Tom has just bought a used car.
- Tom az önce ikinci el bir araba satın aldı.
- She won a free car.
- Bedava araba kazandı.
- Where's the dining car?
- Yemek arabası nerede?
- Tom had to walk home since his car broke down.
- Arabası bozulduğu için Tom eve yürümek zorunda kaldı.
- I need to wash my car.
- Arabamı yıkamam lazım.
- Sami put the car in the garage.
- Sami arabayı garaja koydu.
- Sami has to find us a car.
- Sami bize bir araba bulmalı.
- The car stopped in front of the house.
- Araba evin önünde durdu.
- Tom's car's playing up at the moment.
- Tom'un arabası şu anda sorun çıkarıyor.
- You're welcome to borrow my car.
- Arabamı ödünç alabilirsin.
- Tom borrowed Mary's car over the weekend.
- Tom hafta sonu Mary'nin arabasını ödünç aldı.
- I took out a loan in order to buy a car.
- Araba almak için kredi çektim.
- I just wrecked my car in a traffic accident.
- Bir trafik kazasında arabamı çarptım.
- We didn't anticipate their buying a new car.
- Yeni bir araba alacaklarını tahmin etmemiştik.
- The car won't start.
- Araba çalışmıyor.
- Tom wanted a moderately priced car.
- Tom orta fiyatlı bir araba istiyordu.
- The car was registered to Tom.
- Araba Tom'un üzerine kayıtlıydı.
- It's difficult to get the car going on cold mornings.
- Soğuk sabahlarda arabayı çalıştırmak zor oluyor.
- Tom's car has run out of gas.
- Tom'un arabasının benzini bitti.
- My car is German.
- Arabam Alman malı.
- They told me to stay in the car.
- Onlar bana arabada kalmamı söyledi.
- Tom and Mary are in the car waiting for us.
- Tom ve Mary arabada bizi bekliyorlar.
- A car is on the street.
- Bir araba cadde de.
- Layla's car is so cool.
- Leyla'nın arabası çok havalıdır.
- I see a red car ahead.
- İleride kırmızı bir araba görüyorum.
- My car has power windows and power door locks.
- Arabamda elektrikli camlar ve elektrikli kapı kilitleri var.
- This small car's gearbox is underneath the engine.
- Bu küçük arabanın vites kutusu motorun altında.
- I'd like to rent your most inexpensive car for a week.
- Ben bir hafta için en ucuz arabanızı kiralamak istiyorum.
- He cannot afford to buy a car.
- Onun bir araba alması için yeterli parası yok.
- Tom almost got hit by a car.
- Tom'a neredeyse araba çarpıyordu.
- She backed her car into the garage.
- Arabasını garaja geri geri soktu.
- Tom's car is a lot older than mine.
- Tom'un arabası benimkinden çok daha eski.
- I got hit by a car.
- Araba çarptı.
- Tom saw Mary's car in John's driveway and wondered why she was there.
- Tom, Mary'nin arabasını John'un araba yolunda gördü ve neden orada olduğunu merak etti.
- Your car was washed by Ken.
- Arabanı Ken yıkadı.
- Tom left Mary in the car while he ran into the store to buy a dozen eggs.
- Tom, bir düzine yumurta almak için dükkana koşarken Mary'yi arabada bıraktı.
- My car is older than yours.
- Benim arabam seninkinden daha eski.
- This car is a clunker.
- Bu araba bir hurda.
- I wanted a sports car, but my wife said we needed a van.
- Spor bir araba istiyordum ama karım bir minibüse ihtiyacımız olduğunu söyledi.
- She cannot persuade him to buy her a new car.
- Ona yeni bir araba alması için ikna edemiyor.
- Tom's parents died in car accident on his wedding night.
- Tom'un ailesi düğün gecesinde araba kazasında öldü.
- His old car is on its last legs.
- Onun eski arabası miadını doldurmuş.
- Are your bags in the car?
- Çantaların arabada mı?
- Why do you walk when you have a car?
- Araban varken niye yürüyorsun?
- We've got to get another car.
- Başka bir araba almak zorundayız.
- I don't see your car.
- Senin arabanı görmüyorum.
- Tom explained to Mary why he needed to buy a new car.
- Tom, Mary'ye neden yeni bir araba satın almaya ihtiyacı olduğunu açıkladı.
- I thought I told you to stay in the car.
- Sana arabada kalmanı söylediğimi sanıyordum.
- Fuel economy is a big advantage of this car.
- Yakıt ekonomisi bu arabanın büyük bir avantajı.
- My car is not as big as Tom's.
- Benim arabam Tom'unki kadar büyük değil.
- Please tell me where I can park my car.
- Lütfen bana arabamı nereye park edebileciğimi söyle.
- He takes very good care of his car.
- Arabasına çok iyi bakıyor.
- The reporter is running to the car.
- Muhabir arabaya doğru koşuyor.
- When was the car delivered to you?
- Araba size ne zaman teslim edildi?
- Tom forgot to lock his car.
- Tom arabasını kilitlemeyi unuttu.
- Tom forgot his umbrella in his car.
- Tom şemsiyesini arabasında unuttu.
- This car was so cheap that he could buy it.
- Bu araba o kadar ucuzdu ki satın alabildi.
- Tom's car crashed into a wall.
- Tom'un arabası bir duvara çarptı.
- Tom called the insurance company to report that his car had been stolen.
- Tom arabasının çalındığını bildirmek için sigorta şirketini aradı.
- My car is red.
- Arabam kırmızı.
- Sami's car suddenly disappeared.
- Sami'nin arabası aniden ortadan kayboldu.
- Tom ducked down behind his car.
- Tom arabasının arkasında hızla eğildi.
- The car raised a cloud of dust.
- Araba bir toz bulutu kaldırdı.
- He bought a new car.
- Yeni bir araba satın aldı.
- Tom doesn't know you have a car.
- Tom bir araban olduğunu bilmiyor.
- Tom had a black car three years ago.
- Tom’un üç sene önce siyah bir arabası vardı.
- Tom can't get that car started.
- Tom o arabayı çalıştıramaz.
- I think it's time for me to wash my car.
- Sanırım arabamı yıkamamın zamanıdır.
- The dashboard of this car is completely electronic.
- Bu arabanın gösterge paneli tamamen elektroniktir.
- I wonder where Tom parked the car.
- Tom'un arabayı nereye park ettiğini merak ediyorum.
- If you'd parked your car here, you'd have been fined.
- Arabanı buraya park etseydin, ceza alırdın.
- The student's car is old.
- Öğrencinin arabası eskidir.
- The old man was almost hit by a car.
- Yaşlı adama neredeyse araba çarpıyordu.
- Tom ducked down behind his car.
- Tom arabasının arkasına saklandı.
- This car is used by my father.
- Bu araba babam tarafından kullanılıyor.
- I would like to have this car repaired as soon as possible.
- Bu arabanın bir an önce tamir edilmesini istiyorum.
- My first car didn't have power steering.
- İlk arabamın hidrolik direksiyonu yoktu.
- This car brakes automatically to avoid collisions.
- Bu araba çarpışmaları önlemek için otomatik olarak fren yapar.
- Tom leaped into the car.
- Tom arabaya atladı.
- The car needs a service.
- Arabanın bakıma ihtiyacı var.
- In comparison with yours, my car is small.
- Seninkine kıyasla benim arabam küçük.
- We had to abandon the car.
- Arabayı terk etmek zorunda kaldık.
- I will not unload the car because other workers have to do that.
- Bunu diğer işçiler yapmak zorunda oldukları için arabayı boşaltmayacağım.
- I sat in the car.
- Arabada oturdum.
- This is where Tom said he parked his car.
- Burası Tom'un arabasını park ettiğini söylediği yer.
- The thief used a screwdriver to break into the car.
- Hırsız arabaya zorla girmek için bir tornavida kullandı.
- Tom has a car, but he doesn't use it very often.
- Tom'un bir arabası var ama çok sık kullanmıyor.
- I had to go to my office by bus because my car had engine trouble.
- Arabamın motorunda sorun olduğu için ofisime otobüsle gitmek zorunda kaldım.
- We loaded a lot of luggage into the car.
- Arabaya bir sürü bavul yükledik.
- We sang songs in the car all the way to his house.
- Evine giderken yol boyunca arabada şarkılar söyledik.
- The car doesn't run fast.
- Araba hızlı gitmiyor.
- Is that car too small?
- Bu araba çok mu küçük?
- Our car was fast and soon got ahead of the other cars.
- Arabamız hızlıydı ve kısa sürede diğer arabaların önüne geçti.
- I want to have my car painted dark blue.
- Arabamı koyu maviye boyatmak istiyorum.
- I was told not to park my car here anymore.
- Bana artık arabamı buraya park etmemem söylendi.
- This is the biggest car in the world.
- Bu, dünyadaki en büyük arabadır.
- Sami knew Layla's car.
- Sami Layla'nın arabasını biliyordu.
- Tom left his sunglasses in his car.
- Tom güneş gözlüğünü arabasında unutmuş.
- Tom told me he wanted to buy a new battery for his car.
- Tom bana arabası için yeni bir akü satın almak istediğini söyledi.
- Someone broke into my car.
- Biri arabama girmiş.
- This car has a better performance than that one.
- Bu arabanın ondan daha iyi bir performansı var.
- The car slowly gathered speed.
- Araba yavaş yavaş hız kazandı.
- After the rain had let up a bit, we made a dash for the car.
- Yağmur biraz yavaşladıktan sonra, arabaya doğru koştuk.
- The elderly man was almost run over by a car.
- Yaşlı adam neredeyse bir araba tarafından eziliyordu.
- I bought a new car last week.
- Geçen hafta yeni bir araba aldım.
- Would one of you please tell me where I can park my car?
- Biriniz arabamı nereye park edebileceğimi söyleyebilir mi lütfen?
- Tom hid behind the green car.
- Tom yeşil arabanın arkasına gizlendi.
- I suppose you already know that's my car.
- Sanırım onun benim arabam olduğunu zaten biliyorsun.
- My aunt allowed me to park my car in her parking space.
- Teyzem arabamı onun park yerine park etmeme izin verdi.
- Tom couldn't convince Mary to buy his car.
- Tom arabasını satın alması için Mary'yi ikna edemedi.
- I was late because my car broke down.
- Arabam bozulduğu için geç kaldım.
- My boyfriend plans to save up and buy a sports car.
- Erkek arkadaşım para biriktirip spor bir araba almayı planlıyor.
- There's someone trapped in the car.
- Arabada sıkışmış biri var.
- Do you go by train or car?
- Trenle mi yoksa araba ile mi gidiyorsun?
- Sami left the car outside Layla's home.
- Sami arabayı Layla'nın evinin dışında bıraktı.
- Before you buy that car, you should shop around a little more.
- O arabayı almadan önce biraz daha alışveriş yapmalısın.
- There was room for one person in the car.
- Arabada bir kişilik yer vardı.
- What kind of car do you think that is?
- Sence bu ne tür bir araba?
- I forgot something in my car.
- Arabamda bir şey unutmuşum.
- I have a first-aid kit in my car.
- Arabamda bir ilk yardım kitim var.
- Who was in your car?
- Arabanda kim vardı?
- Stop that car!
- O arabayı durdur!
- I will only buy the car if they repair the brakes first.
- Arabayı ancak önce frenleri tamir ederlerse alacağım.
- I bought a new car for Tom.
- Tom için yeni bir araba aldım.
- I hope your car doesn't get stolen.
- Umarım araban çalınmaz.
- Stop that car.
- Durdur şu arabayı.
- Tom also has a red car.
- Tom'un da kırmızı bir arabası var.
- Where's our car?
- Arabamız nerede?
- He doesn't have money to buy himself a new car.
- Kendine yeni bir araba alacak parası yok.
- The car is blue.
- Araba mavi.
- We usually lock our car.
- Arabamızı genelde kilitleriz.
- Tom's car is still in the driveway.
- Tom'un arabası hâlâ özel araba yolunda.
- Tom's dog was run over by a car.
- Tom'un köpeği bir araba tarafından ezildi.
- Tom's car has tinted windows.
- Tom'un arabasının camları film kaplı.
- He had his car stolen in broad daylight.
- Güpegündüz arabasını çaldırdı.
- Tom knew where his car was.
- Tom arabasının nerede olduğunu biliyordu.
- He finally talked his father into buying a new car.
- Sonunda babasını yeni bir araba almaya ikna etti.
- Is there any room to spare in your car?
- Arabanızda boş yer var mı?
- Why did you buy an American car?
- Neden bir Amerikan arabası satın aldın?
- I've already sold my car.
- Arabamı çoktan sattım.
- Their car overtook ours.
- Onların arabası bizimkini solladı.
- Could you put those bags in the car for me?
- Benim için şu çantaları arabaya koyar mısınız?
- I thought I recognized this car.
- Bu arabayı tanıdığımı düşündüm.
- I left your book in the car.
- Kitabını arabada bıraktım.
- Layla pulled Sami out of the car.
- Layla, Sami'yi arabadan çıkarttı.
- Empty the car so we can use it.
- Arabayı boşaltın ki kullanabilelim.
- He was walking in front of the car.
- O, arabanın önünde yürüyordu.
- You left the car headlights on.
- Sen arabanın farlarını açık bıraktın.
- I usually gas up the car at this service station.
- Arabaya genellikle bu benzin istasyonundan benzin alırım.
- This vehicle eventually became a successful family car.
- Bu araç sonunda başarılı bir aile arabası oldu.
- I don't remember exactly where I parked my car.
- Arabamı tam olarak nereye park ettiğimi hatırlamıyorum.
- I've heard that Tom bought an expensive car.
- Tom'un pahalı bir araba satın aldığını duydum.
- He is unable to buy a car.
- O bir araba satın alamaz.
- What Tom really wanted was a new car.
- Tom'un asıl istediği yeni bir arabaydı.
- The driver of the car that crashed into the wall was a blonde woman.
- Duvara çarpan arabanın sürücüsü sarışın bir kadındı.
- Maybe the environment would be better off if the car had never been invented.
- Belki de araba hiç icat edilmeseydi çevre daha iyi durumda olurdu.
- A car passed by at top speed.
- Bir araba son hızla geçti.
- I unloaded the car.
- Arabayı boşalttım.
- Tom put the car in park.
- Tom arabayı park etti.
- A police helicopter located Dan's car.
- Bir polis helikopteri Dan'ı arabasının yerini tespit etti.
- This car is too expensive for me to buy.
- Bu araba benim için çok pahalı.
- Sami didn't even have a car.
- Sami'nin bir arabası bile yoktu.
- I cannot afford buying a used car.
- Kullanılmış bir araba satın alamam.
- If you want to know why, it's because I caused five car accidents this year.
- Nedenini bilmek istiyorsanız, bu yıl beş araba kazasına neden olduğum için.
- I was overtaken by that car.
- Şu araba tarafından geçildim.
- I hope my car passes inspection.
- Umarım arabam muayeneden geçer.
- Please get out of my car.
- Lütfen arabamdan çık.
- Tom ran to his car.
- Tom arabasına koştu.
- Tom would like to buy a Japanese car.
- Tom bir Japon arabası almak istiyor.
- We usually lock our car.
- Genelde arabamızı kilitleriz.
- I don't think we should even consider buying a new car at this time.
- Bence şu anda yeni bir araba almayı düşünmemeliyiz bile.
- I think it's time for me to buy my son a car.
- Sanırım oğluma bir araba almamın zamanı geldi.
- Does he have a car in Japan?
- Onun Japonya'da bir arabası var mı?
- Get back in the car.
- Arabaya geri dön.
- Get your ass in the car, now!
- Şimdi arabaya bin!
- He didn't come to work with his car.
- İşe arabasıyla gelmedi.
- Tom's car spun out of control.
- Tom'un arabası kontrolden çıktı.
- Tom came close to being hit by a car.
- Tom bir arabanın çarpmasına ramak kalmıştı.
- When should I return the car?
- Arabayı ne zaman geri vermeliyim?
- Smoking in a car with a child under 16 is against the law.
- Arabada 16 yaşından küçük bir çocukla sigara içmek yasalara aykırıdır.
- Her car broke down on the interstate.
- Onun arabası eyaletler arası yolda bozuldu.
- Police found hundreds of dollars cash in Fadil's car.
- Polis Fadıl'ın arabasında yüzlerce dolar nakit para buldu.
- This car has a better performance than that one.
- Bu araba ötekinden daha iyi bir performansa sahip.
- Someone gave him a car.
- Biri ona bir araba verdi.
- Each of the brothers has a car.
- Kardeşlerin her birinin bir arabası var.
- Sami was sitting and waiting in the getaway car.
- Sami kaçış arabasında oturmuş bekliyordu.
- I think you don't need a driver's license to buy a car.
- Araba almak için bir ehliyete ihtiyacınız olduğunu sanmıyorum.
- We're going to buy ourselves a car.
- Kendimize bir araba satın alacağız.
- Do you know whose car this is?
- Bunun kimin arabası olduğunu biliyor musun?
- Tom broke into Mary's car and stole what was hidden under the driver's seat.
- Tom Mary'nin arabasına zorla girdi ve sürücü koltuğunun altında gizli olan şeyi çaldı.
- Tom should've bought a used car.
- Tom kullanılmış bir araba almalıydı.
- A car went by.
- Bir araba geçti.
- The car has been acting strangely.
- Araba garip biçimde hareket ediyor.
- If I had one million yen now, I would buy a car.
- Şimdi bir milyon yenim olsa, bir araba alırdım.
- I'm going to wax my car tomorrow afternoon.
- Yarın öğleden sonra arabamı cilalayacağım.
- Layla got back in the car.
- Leyla tekrar arabaya bindi.
- The car crashed into the wall.
- Araba duvara çarptı.
- Which car did Tom buy?
- Tom hangi arabayı aldı?
- Tom saw a dog in Mary's car.
- Tom, Mary'nin arabasında bir köpek gördü.
- I don't need a car.
- Arabaya ihtiyacım yok.
- Tom wasn't able to fix his car by himself.
- Tom arabasını kendi başına tamir edemedi.
- Tom left his gloves in the car.
- Tom eldivenlerini arabada unutmuş.
- Tom left his hat in the car.
- Tom şapkasını arabada bıraktı.
- It was careless of you to leave the key in the car.
- Anahtarı arabada bırakmak senin dikkatsizliğindi.
- I wish I had enough money to buy a car.
- Keşke bir araba satın almak için yeterli param olsa.
- If they don't have a car, they'll come by taxi.
- Arabaları yoksa, taksiyle gelirler.
- We decided to let Tom have our old car.
- Tom'un eski arabamıza sahip olmasına izin vermeye karar verdik.
- Tom hasn't washed his car in a long time.
- Tom uzun zamandır arabasını yıkamadı.
- It was crowded in the car.
- Arabanın içi kalabalıktı.
- I happened along when the car hit the boy.
- Arabanın çocuğa çarptığını tesadüfen gördüm.
- This car is as expensive as that one.
- Bu araba da en az onun kadar pahalı.
- I had to walk here because my car broke down.
- Arabam bozulduğu için buraya yürümek zorunda kaldım.
- Have you ever sold a car?
- Hiç araba sattınız mı?
- A car hit her.
- Bir araba ona çarptı.
- I will buy a car next month.
- Gelecek ay bir araba alacağım.
- Tom's car is in the parking lot.
- Tom'un arabası otoparkta.
- Tom lost his only son in a car accident.
- Tom bir araba kazasında tek oğlunu kaybetti.
- I looked around and noticed that mine was the only car on the road.
- Etrafa baktım ve benimkinin yoldaki tek araba olduğunu fark ettim.
- Tom's car was totaled.
- Tom'un arabası hurdaya döndü.
- Tom stopped to take a close look at the car.
- Tom arabaya yakından bakmak için durdu.
- Layla managed to jump out of the car.
- Layla arabadan atlamayı başardı.
- I have a car, but I don't use it very often.
- Arabam var ama çok sık kullanmıyorum.
- Tom helped us push the car.
- Tom arabayı itmemize yardım etti.
- It isn't worth repairing this car.
- Bu araba tamir etmeye değmez.
- I want to buy a new car.
- Yeni bir araba almak istiyorum.
- That's a funny looking car.
- Komik görünümlü bir araba.
- Who's that guy leaning against your car?
- Arabana yaslanan adam kim?
- The car made a turn to the left.
- Araba sola doğru bir dönüş yaptı.
- I must have parked my car elsewhere.
- Arabamı başka bir yere park etmiş olmalıyım.
- This car has a good warranty.
- Bu arabanın iyi bir garantisi var.
- That car is really expensive.
- Bu araba gerçekten pahalı.
- We don't have room in our car for anyone else.
- Arabamızda başka kimseye yer yok.
- Tom was surprised that Mary bought such a small car.
- Tom, Mary'nin bu kadar küçük bir araba almasına şaşırdı.
- Layla saw a rifle in Sami's car.
- Layla, Sami'nin arabasında bir tüfek gördü.
- I've decided to buy the blue car.
- Mavi arabayı satın almaya karar verdim.
- Where's your car, Tom?
- Araban nerede, Tom?
- Tom put the car into gear.
- Tom arabayı vitese taktı.
- Sami stole Layla's phone and car.
- Sami, Layla'nın telefonunu ve arabasını çaldı.
- The car goes fast.
- Araba hızlı gider.
- His car was three metres long.
- Arabası üç metre uzunluğundaydı.
- Tom tried to hotwire the car.
- Tom arabaya düz kontak yapmaya çalıştı.
- He has a car which I gave to him.
- Ona verdiğim bir arabası var.
- When I came back, my car had vanished.
- Geri döndüğümde arabam ortadan kaybolmuştu.
- Someone gave her a car.
- Biri ona bir araba verdi.
- I think that I should buy a good car.
- İyi bir araba almam gerektiğini düşünüyorum.
- Tom doesn't trust Mary with his car.
- Tom arabasını Mary'ye emanet etmiyor.
- Tom fried himself an egg on his car bonnet.
- Tom arabasının kaportasında kendine yumurta kızarttı.
- I keep a guitar in my car.
- Arabamda bir gitar bulunduruyorum.
- She parked her car in a vacant lot.
- Arabasını boş bir arsaya park etti.
- Tom thought Mary wouldn't want to buy such a small car.
- Tom Mary'nin böyle küçük bir araba satın almak istemeyeceğini düşündü.
- Tom parked his car in the lot behind the store.
- Tom arabasını mağazanın arkasındaki otoparka park etti.
- Tom waved as the car pulled away.
- Tom araba uzaklaşırken el salladı.
- Your car has been repaired now.
- Araban şimdi tatil edildi.
- He was killed in a car accident.
- O, bir araba kazasında öldü.
- Tom asked Mary where she'd parked the car.
- Tom, Mary'ye arabayı nereye park ettiğini sordu.
- My car needs a new battery.
- Arabamın yeni bir aküye ihtiyacı var.
- You said you were going to buy a new car.
- Yeni bir araba alacağını söylemiştin.
- I never actually wanted a car.
- Aslında hiç araba istemedim.
- I have one in the car.
- Arabada bir tane var.
- I have to charge the battery of my car.
- Arabamın aküsünü doldurmam gerek.
- Tom will buy a new car next weekend.
- Tom gelecek hafta sonu yeni bir araba alacak.
- My car is parked outside.
- Arabam dışarıda parkedilmiş.
- In order to buy a foreign car, he worked very hard.
- Yabancı bir araba alabilmek için çok çalıştı.
- I would buy the car, but I am poor.
- Arabayı alırdım ama fakirim.
- Someone scratched my car.
- Biri arabamı çizdi.
- Tom wanted a new car.
- Tom yeni bir araba istiyordu.
- This car runs on alcohol.
- Bu araba alkolle çalışıyor.
- Layla didn't recognize Sami's car.
- Layla, Sami'nin arabasını tanımadı.
- Does Tom still have a car?
- Tom'un hâlâ bir arabası var mı?
- I will only buy the car if they repair the brakes first.
- Frenleri tamir ederlerse, arabayı satın alacağım.
- Tom likes Mary's car.
- Tom, Mary'nin arabasını seviyor.
- He borrowed his friend's car for a few days.
- Birkaç günlüğüne arkadaşının arabasını ödünç aldı.
- Layla saw blue lights flashing behind her car.
- Layla arabasının arkasında yanıp sönen mavi ışıklar gördü.
- Let me buy this car.
- Bu arabayı almama izin ver.
- Let's go for a ride in my car.
- Hadi arabamla bir gezintiye çıkalım.
- She was almost hit by a car.
- Neredeyse ona araba çarpıyordu.
- The car they bought is imported.
- Aldıkları araba ithal.
- Please lend me your car.
- Lütfen arabanı bana ödünç ver.
- He drove the car at eighty kilometers an hour.
- Arabayı saatte seksen kilometre hızla sürdü.
- Your car is two years old.
- Senin araban iki yaşında.
- They have left the car on that street.
- Arabayı o sokakta bırakmışlar.
- I don't have the courage to ask my boss to lend me his car.
- Patronumdan arabasını bana ödünç vermesini istemeye cesaretim yok.
- Tom was sitting on the hood of the car.
- Tom arabanın kaputunda oturuyordu.
- Tom jumped out of the moving car.
- Tom hareket eden arabadan atladı.
- I'm not selling you my car.
- Sana arabamı satmayacağım.
- Tom was arrested in a stolen car.
- Tom çalıntı bir arabanın içinde yakalandı.
- At last, he got the car.
- Sonunda arabayı aldı.
- I've told you once already that you can't use my car this afternoon.
- Bu öğleden sonra arabamı kullanamayacağını zaten sana bir kez söyledim.
- That car is his.
- O araba onun.
- Tom's car was stuck in the mud.
- Tom'un arabası çamura saplanmıştı.
- When did you buy your car?
- Arabanı ne zaman aldın?
- Could you open the car window?
- Arabanın camını açabilir misin ?
- My car's dirty.
- Benim arabam kirli.
- Tom was caught in a stolen car.
- Tom çalıntı bir arabayla yakalandı.
- I am working on the car.
- Arabanın üstünde çalışıyorum.
- I lent Tom the car.
- Arabayı Tom'a ödünç verdim.
- I just sold my car to him.
- Az önce arabamı ona sattım.
- Sami's car was left abandoned miles from his home.
- Sami'nin arabası evinden kilometrelerce uzakta terk edilmişti.
- I don't remember where I left my car.
- Arabamı nerede bıraktığımı hatırlamıyorum.
- Didn't I tell you no eating in the car?
- Sana arabada yemek yok demedim mi?
- I heard you got a new car.
- Yeni bir araba aldığını duydum.
- You have a very nice car.
- Çok güzel bir araban var.
- A car went by at terrific speed.
- Bir araba müthiş bir hızla geçti.
- Tom saw a car pull into the driveway.
- Tom garaj yoluna bir arabanın girdiğini gördü.
- I plan to buy a new car as soon as I can afford one.
- Almaya gücüm yeter yetmez yeni bir araba almayı planlıyorum.
- Tom parked the car.
- Tom arabayı park etti.
- Tom is the one with the car, not me.
- Arabası olan Tom, ben değilim.
- Tom usually eats a hamburger in his car on his way to work.
- Tom genellikle işe giderken arabasında bir hamburger yer.
- It has been almost 4 years since Tom passed away in a car accident.
- Tom bir araba kazasında öleli neredeyse 4 yıl oldu.
- Let's buy this car.
- Hadi bu arabayı alalım.
- He put a cover over his car.
- O, arabasının üzerine bir örtü koydu.
- Tom has a nicer car than I do.
- Tom'un benimkinden daha güzel bir arabası var.
- She left her son alone in the car.
- Oğlunu arabada yalnız bıraktı.
- I got hit by a car.
- Bana araba çarptı.
- I've heard that Tony bought an expensive car.
- Tony'nin pahalı bir araba aldığını duydum.
- The driver was shouting because the car in front of him wasn't moving.
- Şoför bağırıyordu çünkü önündeki araba hareket etmiyordu.
- No one was in the car with Tom.
- Arabada Tom ile birlikte hiç kimse yoktu.
- I found out what's wrong with the car.
- Arabanın nesi olduğunu öğrendim.
- We're getting a new car next month.
- Gelecek ay yeni bir araba alacağız.
- This car is spacious and comfortable.
- Bu araba geniş ve konforlu.
- Tom was still mourning his daughter Mary who had died in a car accident.
- Tom hâlâ araba kazasında ölen kızı Mary'nin yasını tutuyordu.
- Tom left Mary's bag in the car.
- Tom Mary'nin çantasını arabada bıraktı.
- Tom bought that car for three thousand dollars three months ago.
- Tom üç ay önce o arabayı üç bin dolara satın aldı.
- I kept walking to the car.
- Arabaya doğru yürümeye devam ettim.
- The car has three rows of seats and is capable of carrying eight passengers.
- Arabanın üç sıra koltuğu vardır ve sekiz yolcu taşıma kapasitesine sahiptir.
- A police helicopter located Dan's car.
- Bir polis helikopteri Dan'in arabasının yerini tespit etti.
- Tom hopped in the car.
- Tom arabaya bindi.
- I told Tom that car wasn't mine.
- Tom'a o arabanın benim olmadığını söyledim.
- We're happy with our car.
- Biz arabamızdan memnunuz.
- Sami's car suddenly disappeared.
- Sami'nin arabası birdenbire ortadan kayboldu.
- The mechanic fixed my car without charging me a dime.
- Tamirci benden tek kuruş almadan arabamı tamir etti.
- Why do you want such an old car?
- Böyle eski bir arabayı niçin istiyorsun?
- Tom and Mary bought a car for their son.
- Tom ve Mary oğulları için bir araba satın aldı.
- A passing car splashed water on us.
- Geçen bir araba üzerimize su sıçrattı.
- I don't remember where I left my car.
- Arabamı nereye bıraktığımı hatırlamıyorum.
- Give me a lift in your car.
- Beni arabanıza alın.
- Tom ran to his car because he didn't have an umbrella.
- Tom arabasına koştu çünkü şemsiyesi yoktu.
- For comfortable weekly shopping you have to have a car.
- Haftalık alışverişini rahat yapman için, arabaya ihtiyacın var.
- Get out of my car.
- Arabamdan çık.
- This car can be driven with one hand.
- Bu araba tek elle sürülebilir.
- Is it your car?
- Bu senin araban mı?
- The car broke down in some remote village.
- Araba uzak bir köyde bozuldu.
- It isn't worth repairing this car.
- Bu arabayı tamir etmeye değmez.
- This car handles very easily.
- Bu arabayı sürmek çok kolay.
- Tom is probably thinking about buying a new car.
- Tom muhtemelen yeni bir araba almayı düşünüyordur.
- How safe is this car?
- Bu araba ne kadar güvenli?
- I think it's time for me to buy a new car.
- Sanırım yeni bir araba almamın zamanıdır.
- I've been thinking about buying a new car.
- Yeni bir araba almayı düşünüyorum.
- What's the name of the man whose car you borrowed?
- Arabasını ödünç aldığınız adamın adı ne?
- Tom parked his car in the lot behind the store.
- Tom arabasını dükkanın arkasındaki parka park etti.
- Stop the car here.
- Arabayı burada durdur.
- Is this car yours?
- Bu araba senin mi?
- Tom didn't know where Mary had parked her car.
- Tom, Mary'nin arabasını nereye park ettiğini bilmiyordu.
- The car broke down five miles outside of town.
- Araba şehrin beş mil dışında bozuldu.
- Tom stole his father's car.
- Tom babasının arabasını çaldı.
- He told me that I could use his car.
- Bana arabasını kullanabileceğimi söyledi.
- He parked his car behind the building.
- Arabasını binanın arkasına park etti.
- I'd really like to buy a new car.
- Gerçekten yeni bir araba satın almak istiyorum.
- Tom abandoned his car that had run out of gasoline and started walking.
- Tom benzini biten arabasını terk etti ve yürümeye başladı.
- Somebody was in the car with Tom.
- Birisi Tom'la birlikte arabadaydı.
- Your car is fast, but mine is even faster.
- Senin araban hızlı ama benimki daha da hızlıdır.
- Tom wanted to sell his car.
- Tom arabasını satmak istedi.
- We really should buy a new car, shouldn't we?
- Gerçekten yeni bir araba almalıyız, değil mi?
- This car was so cheap that he could afford it.
- Bu araba o kadar ucuzdu ki bunu karşılayabilirdi.
- Tom can't afford a new car.
- Tom'un yeni bir araba alacak parası yok.
- A car, an airplane, and a computer are all machines.
- Bir araba, bir uçak ve bir bilgisayar birer makinedir.
- I saw Tom trying to break into your car.
- Tom'u arabanıza girmeye çalışırken gördüm.
- He went to Kyoto by car.
- O, Kyoto'ya araba ile gitti.
- This car is not for sale.
- Bu araba satılık değil.
- What a nice looking car!
- Ne güzel bir araba!
- Tom has been avoiding me like the plague ever since he borrowed my car.
- Tom arabamı ödünç aldığından beri benden vebalı gibi kaçıyor.
- Let me buy this car!
- Bu arabayı satın alayım!
- Speeding often causes car accidents.
- Hız yapmak genellikle araba kazalarına neden olur.
- Many students have a car of their own nowadays.
- Bugünlerde birçok öğrencinin kendine ait bir arabası var.
- She wants to buy a car, but she can't afford to.
- Bir araba almak istiyor ama parası yetmiyor.
- Layla jumped out of a car.
- Layla bir arabadan atladı.
- I have no idea who has your car right now.
- Araban şu anda kimde hiçbir fikrim yok.
- Who was in the car?
- Arabadaki kimdi?
- According to Tom, Mary has sold her car.
- Tom'a göre Mary arabasını satmış.
- Tom was drunk and forgot where he'd parked his car.
- Tom sarhoştu ve arabasını nereye park ettiğini unutmuştu.
- She bought him a car.
- Ona bir araba satın aldı.
- I don't think Tom has a car.
- Tom'un arabası olduğunu sanmıyorum.
- I don't think Tom would let me borrow his car.
- Tom'un arabasını ödünç almama izin vereceğini sanmıyorum.
- Tom's car caught fire.
- Tom'un arabası alev aldı.
- That car used to be mine.
- O araba eskiden benimdi.
- Please wait in the car.
- Lütfen arabada bekleyin.
- We need to find out who drove that car.
- O arabayı kimin kullandığını bulmalıyız.
- You're the one who suggested stealing Tom's car.
- Tom'un arabasını çalmayı öneren sensin.
- We took turns driving the car.
- Arabayı dönüşümlü kullandık.
- I don't have a fancy car.
- Benim lüks bir arabam yok.
- If I had enough money, I'd buy that car.
- Eğer yeterince param olsaydı, o arabayı alırdım.
- I will wash my car.
- Arabamı yıkayacağım.
- I had to walk there because my car broke down.
- Arabam bozulduğu için oraya yürümek zorunda kaldım.
- I spent three hours repairing the car.
- Arabayı tamir etmek için üç saat harcadım.
- Tom will be driving Mary home in her car.
- Tom Mary'yi arabasıyla eve götürecek.
- What did you buy this car for?
- Bu arabayı ne için aldınız?
- If I have a lot of money, I'll buy a new car.
- Çok param olursa yeni bir araba alırım.
- I wish I were rich enough to buy a car like that.
- Keşke böyle bir araba alabilecek kadar zengin olsaydım.
- Tom got out of his car and closed the door.
- Tom arabasından indi ve kapıyı kapattı.
- I have to leave the car here.
- Arabayı burada bırakmak zorundayım.
- I'd really like to buy a new car.
- Gerçekten yeni bir araba almak istiyorum.
- Tom unloaded groceries from the car.
- Tom arabadan yiyecekleri indirdi.
- This car needs washed.
- Bu arabanın yıkanması gerekiyor.
- He backed his car into the garage.
- Arabasını garaja geri götürdü.
- Why do you walk when you have a car?
- Araban varken neden yürüyorsun?
- He was charged with drunken driving after he was involved in a car accident.
- Bir araba kazasına karıştıktan sonra alkollü araç kullanmakla suçlandı.
- His car is small and takes up little room.
- Arabası küçük ve az yer kaplıyor.
- It seems that something is wrong with this car.
- Bu arabada bir sorun var gibi görünüyor.
- My car doesn't have enough horsepower.
- Arabam yeterli beygir gücüne sahip değil.
- The car he's driving is not his.
- Kullandığı araba onun değil.
- Dad, I'm taking the car out for a drive.
- Baba, sürmek için arabayı alıyorum.
- Tom isn't sure where Mary parked her car.
- Mary'nin arabasını nereye park ettiğinden Tom emin değil.
- Why don't you go get the car?
- Neden arabayı almaya gitmiyorsun?
- Tom packed all of his things into his car and left for Boston.
- Tom, tüm eşyalarını arabasına doldurup Boston'a doğru yola çıktı.
- Father is proud of his car.
- Baba arabasıyla gurur duyuyor.
- You may borrow my car.
- Arabamı ödünç alabilirsiniz.
- This car can go thirteen kilometers for every liter of gasoline.
- Bu araba bir litre yakıt başına on üç kilometre gidebilir.
- I suppose this car has cost you an arm and a leg.
- Sanırım bu araba sana çok pahalıya mal oldu.
- He had his car stolen yesterday.
- Dün arabasını çaldırdı.
- I don't need to borrow your car anymore.
- Artık arabanı ödünç almama gerek yok.
- The question is where should we park our car.
- Asıl soru, arabamızı nereye park etmemiz gerektiği.
- My car is parked next to Tom's.
- Arabam Tom'unkinin yanına park edilmiş.
- I think it's about time you put new tires on your car.
- Bence arabana yeni lastikler takmanın zamanı geldi.
- He decided on the red car.
- Kırmızı arabada karar kıldı.
- Tom got out of his car and unlocked the gate.
- Tom arabadan indi ve kapıyı açtı.
- Tom slept in the car.
- Tom arabada uyudu.
- Traveling by boat takes longer than going by car.
- Gemi ile seyahat etmek araba ile seyahat etmekten daha uzun sürer.
- I have a pink car.
- Pembe bir arabam var.
- Are you sure you want to borrow Tom's car without asking?
- Tom'un arabasını sormadan ödünç almak istediğine emin misin?
- Crossing the street, I was nearly hit by a car.
- Caddeden karşıya geçerken neredeyse bana bir araba çarpıyordu.
- Tom asked Mary where she had parked the car.
- Tom Mary'ye, arabayı nereye park ettiğini sordu.
- The car pulled up in front of the house.
- Araba evin önünde durdu.
- Tom drove his car off a cliff.
- Tom arabasını bir uçurumdan aşağı sürdü.
- I can't believe Tom is giving Mary the car he bought last year.
- Tom'un geçen yıl aldığı arabayı Mary'ye verdiğine inanamıyorum.
- I saw a boy knocked down by a car.
- Bir çocuğun araba tarafından yere serildiğini gördüm.
- I miss that car.
- O arabayı özledim.
- Tom walked out of the restaurant just in time to see his car being towed away.
- Tom tam zamanında restorandan çıktı ve arabasının çekildiğini gördü.
- That car is the best deal for your money.
- O araba, paranızın karşılığını en iyi veren araba.
- This is your friend's car?
- Bu arkadaşının arabası mı?
- Why did you buy a second car?
- Neden ikinci bir araba aldınız?
- The policeman signaled the car to stop with a flashlight.
- Polis, bir el feneri ile arabanın durması için işaret etti.
- The car started to pick up speed.
- Araba hızlanmaya başladı.
- You'll have to jack up the car.
- Arabayı krikoyla kaldırman gerekecek.
- Wait in the car.
- Arabada bekle.
- I don't think Tom knows where Mary parked the car.
- Tom'un Mary'nin arabayı nereye park ettiğini bildiğini sanmıyorum.
- Tom scraped the ice off his car windows.
- Tom araba pencerelerinden buzu kazıyarak temizledi.
- Yesterday, when Tom was backing up his car, he ran over Mary's bicycle.
- Dün Tom arabasını geri geri sürerken Mary'nin bisikletini ezdi.
- The fuel tank in the car is full.
- Arabanın yakıt deposu dolu.
- Every fifth person has a car in this country.
- Bu ülkede her beş kişiden birinin arabası var.
- Luckily, my neighbour was able to jump-start my car.
- Neyse ki, komşum arabamı takviye kablosuyla çalştırmayı başardı.
- This car is mine.
- Bu araba benim.
- I have a blue car.
- Mavi bir arabam var.
- I parked my car by the gate.
- Arabamı kapının yanına park ettim.
- This car is older than I am.
- Bu araba benden daha yaşlı.
- Tom was in the car.
- Tom arabadaydı.
- I wish I hadn't loaned Tom my car.
- Keşke arabamı Tom'a ödünç vermeseydim.
- He repairs his own car.
- Kendi arabasını tamir ediyor.
- They have to repair their car.
- Onlar arabalarını tamir etmek zorundalar.
- I think that this car isn't Tom's.
- Tom'un arabası bu değil bence.
- My car's parked over there.
- Arabam şuraya park etti.
- That's her car.
- Bu onun arabası.
- I didn't have chains for my car, so I stayed home.
- Arabam için zincirim yoktu, bu yüzden evde kaldım.
- Have you told Tom which boxes need to be put in the car?
- Tom'a hangi kutuların arabaya konması gerektiğini söyledin mi?
- That's a very good car.
- O çok iyi bir araba.
- Don't let Tom use my car.
- Tom'un arabamı kullanmasına izin verme.
- Do you like this car?
- Bu arabayı beğendin mi?
- Tom would like to buy a new car.
- Tom yeni bir araba almak istiyor.
- Tom is in his car.
- Tom arabasında.
- Would you be willing to lend me enough money to buy a car?
- Bana bir araba satın almaya yetecek kadar para ödünç vermeye istekli olur musun?
- I bought a used car.
- Eski bir araba aldım.
- I wonder whose car this is.
- Bunun kimin arabası olduğunu merak ediyorum.
- Tom has a Japanese car.
- Tom'un bir Japon arabası var.
- Tom had to walk home since his car broke down.
- Tom arabası bozulduğu için eve yürümek zorunda kaldı.
- I'll have them repair my car.
- Arabamı tamir ettireceğim.
- He can't buy a car.
- O bir araba satın alamaz.
- We sang Christmas songs in the car all the way to Tom's house.
- Tom'un evine giderken arabada Noel şarkıları söyledik.
- Dan pulled Linda out of the car.
- Dan, Linda'yı arabadan çıkardı.
- We need to find the car.
- Arabayı bulmalıyız.
- Tom could've bought this car.
- Tom bu arabayı alabilirdi.
- Tom doesn't have a car.
- Tom'un bir arabası yok.
- Does he have a car in Japan?
- Japonya'da arabası var mı?
- I don't see your car.
- Arabanı göremiyorum.
- I've told you over and over again not to park your car here.
- Sana defalarca arabanı buraya park etmemeni söyledim.
- He decided on the red car.
- Kırmızı arabaya karar verdi.
- I didn't wash my car.
- Arabamı yıkamadım.
- Why didn't you buy a Japanese car?
- Neden Japon arabası almadın?
- If I had enough money, I would buy that nice car.
- Yeterince param olsaydı, o güzel arabayı alırdım.
- I'll have to get a new exhaust pipe for the car.
- Araba için yeni bir egzoz borusu almam zorundayım.
- I bought the car at a 10% discount.
- Arabayı %10 indirimle aldım.
- Tom has a new car.
- Tom'un yeni bir arabası var.
- Look out for the car.
- Arabana dikkat et.
- We do not anticipate their buying a new car.
- Yeni bir araba almalarını beklemiyoruz.
- The car broke down five miles outside of town.
- Araba şehrin 5 mil dışında bozuldu.
- I bought Tom's old car for $3,000.
- Tom'un eski arabasını 3,000 dolara aldım.
- Tom has a newer car than I do.
- Tom'un benimkinden daha yeni bir arabası var.
- I would have repaired the car.
- Arabayı ben tamir ederdim.
- A car was blocking the gateway.
- Bir araba giriş kapısını kapatıyordu.
- Our car ran out of gas after ten minutes.
- Arabamızın benzini on dakika sonra bitti.
- Did you steal that car?
- Sen o arabayı çaldın mı?
- The police demanded that I move my car.
- Polis, arabamı çekmemi istedi.
- I always have a couple of beach towels in my car.
- Arabamda her zaman bir çift plaj havlum var.
- Tom lives in his car.
- Tom arabasında yaşıyor.
- We bought this car for 10200 rupees.
- Biz bu arabayı 10200 rupiye aldık.
- I'm in the car.
- Arabadayım.
- I think I'll give this car a go.
- Sanırım bu arabaya bir şans vereceğim.
- I'd like to buy a new car.
- Yeni bir araba satın almak istiyorum.
- My car has been stolen.
- Arabam çalındı.
- The police found three wallets in your car.
- Polis arabanda üç cüzdan buldu.
- Every second house has a car.
- Her iki evden birinde araba var.
- A car hit him.
- Bir araba ona çarptı.
- Tom was just sitting in his car, looking at people walk by.
- Tom arabasında oturmuş, gelip geçen insanları izliyordu.
- My car is older than this tree.
- Arabam bu ağaçtan daha yaşlı.
- Was Tom able to get your car fixed?
- Tom arabanızı tamir ettirebildi mi?
- Tom went back to his car and got a flashlight.
- Tom arabasına geri döndü ve bir el feneri aldı.
- He bought me a very fast car.
- O bana çok hızlı bir araba aldı.
- Tom says he needs another car.
- Tom başka bir arabaya ihtiyacı olduğunu söylüyor.
- Apparently, Tom's car needs a new set of tires.
- Görünüşe göre, Tom'un arabasının yeni bir lastik setine ihtiyacı var.
- What's wrong with your car?
- Arabanın nesi var?
- Stop that car!
- Durdurun şu arabayı!
- They slept in the car because they couldn't find a hotel.
- Otel bulamadıkları için arabada uyudular.
- I have a first aid kit in my car.
- Arabamda bir ilk yardım çantası var.
- Was there something wrong with the car?
- Arabada bir sorun mu vardı?
- I've decided to buy the blue car.
- Mavi arabayı almaya karar verdim.
- If Tom had a lot of money, he'd probably buy himself an expensive car.
- Tom'un çok parası olsa muhtemelen kendine pahalı bir araba alır.
- Please repair the car.
- Lütfen arabayı tamir edin.
- We decided to let Tom have our old car.
- Eski arabamızı Tom'a bırakmaya karar verdik.
- Tom will most likely buy the red car.
- Tom büyük ihtimalle kırmızı arabayı alacak.
- My car needs washing.
- Arabamın yıkanması gerekiyor.
- Car production in that year reached a record 10 million vehicles.
- O yıl araba üretimi 10 milyon araca ulaşarak rekor kırdı.
- Does Tom often borrow your car?
- Tom sık sık arabanı ödünç alır mı?
- He borrowed money from the bank in order to buy a car.
- Araba satın almak için bankadan borç aldı.
- It's time for you to buy a new car.
- Yeni bir araba almanın zamanı geldi.
- This car used to be owned by Tom.
- Bu araba eskiden Tom'a aitti.
- Tom didn't remember where he'd parked his car.
- Tom arabasını nereye park ettiğini hatırlamıyordu.
- Sami and Layla were in the car together.
- Sami ve Leyla arabada birlikteydiler.
- This car gets good gas mileage.
- Bu arabanın benzin tüketimi iyi.
- If you park here, your car will get towed.
- Buraya park ederseniz, arabanız çekilir.
- My car burns less fuel than my grandmother's.
- Arabam büyükanneminkinden daha az yakıt yakıyor.
- In his business, he can't do without a car.
- İşinde arabasız yapamaz.
- When I came back, my car was gone.
- Geri döndüğümde arabam gitmişti.
- I don't like your car.
- Senin arabanı beğenmiyorum.
- I'll find my car on my own.
- Arabamı kendi başıma bulacağım.
- You should perform regular maintenance on your car.
- Arabana düzenli bakım yapmalısın.
- Tom said he didn't have a car.
- Tom arabası olmadığını söyledi.
- I don't remember where I left the car.
- Arabayı nerede bıraktığımı hatırlamıyorum.
- I'm going to sell my car.
- Arabamı satacağım.
- Tom said that he wanted me to help him wash his car.
- Tom arabasını yıkamasına yardım etmemi istediğini söyledi.
- Layla got back in the car.
- Layla arabaya geri bindi.
- I wish I hadn't lent Tom my car.
- Keşke Tom'a arabamı ödünç vermeseydim.
- I've asked Tom to lend me his car, but he won't.
- Tom'dan arabasını bana ödünç vermesini istedim, ama vermiyor.
- This car sells well.
- Bu araba iyi satıyor.
- Layla liked Sami's car.
- Layla Sami'nin arabasını beğendi.
- My car has been broken into.
- Arabama girildi.
- Tom shouldn't have borrowed Mary's car.
- Tom Mary'nin arabasını ödünç almamalıydı.
- Tom decided to buy a red car.
- Tom kırmızı bir araba almaya karar verdi.
- Tom's car must've cost him a lot.
- Tom'un arabası ona çok pahalıya patlamış olmalı.
- My car doesn't have enough horsepower.
- Arabamın yeterli beygir gücü yok.
- She stayed at home as she didn't have a car.
- Arabası olmadığı için evde kalmıştı.
- I'd like to return a car.
- Bir arabayı iade etmek istiyorum.
- Tom used the car jack.
- Tom araba krikosunu kullandı.
- Tom got back into his car.
- Tom arabasına geri bindi.
- The police followed Tom's car into the decommissioned tunnel.
- Polis Tom'un arabasını hizmet dışı bırakılmış tünele kadar takip etti.
- Tom gave Mary a kiss and got out of the car.
- Tom Mary'ye bir öpücük verdi ve arabadan indi.
- He hurried over to his car.
- O acele ile arabasına gitti.
- It's not a good car, but it's still a car.
- İyi bir araba değil ama yine de bir araba.
- Layla's car was last spotted in the neighborhood a day before Sami's murder.
- Layla'nın arabası en son Sami'nin öldürülmesinden bir gün önce mahallede görülmüş.
- This car belongs to me.
- Bu araba bana ait.
- We loaded our baggage into the car.
- Bavullarımızı arabaya yükledik.
- Tom helped Mary into the car.
- Tom, Mary'nin arabaya binmesine yardım etti.
- I didn't have chains for my car, so I stayed home.
- Arabam için zincirlerim yoktu, bu yüzden evde kaldım.
- They're towing your car.
- Arabanı çekiyorlar.
- Sami drove the car at 160 miles an hour.
- Sami arabayı saatte 160 mil hızla sürüyordu.
- When was the car delivered to you?
- Araba sana ne zaman teslim edildi?
- My car has run out of gas.
- Benim arabamın benzini tükendi.
- I think we'll never be able to afford that kind of car.
- O tür bir arabayı almaya gücümün yetmeyeceğini düşünüyorum.
- My car's parked out front.
- Arabam önde parketti.
- When was the last time you washed the car?
- Arabayı en son ne zaman yıkadın?
- Have you got a car?
- Araban var mı?
- I am taking a rest in my car.
- Ben arabamda dinleniyorum.
- An SUV typically uses more gas than a car.
- Bir SUV genellikle bir arabadan daha fazla benzin kullanır.
- This will be his car.
- Bu onun arabasıdır herhalde.
- I decided to buy a car.
- Bir araba almaya karar verdim.
- When do I have to return the car?
- Arabayı ne zaman geri vermem gerekiyor?
- I want to buy another car.
- Başka bir araba almak istiyorum.
- He had the nerve to take my car without asking.
- Sormadan arabamı almaya cüret etti.
- I've bought a new car.
- Yeni bir araba aldım.
- This is the man who they say stole the car.
- Arabayı çaldığını söyledikleri adam bu.
- A car cut in.
- Bir araba araya girdi.
- I want a new car.
- Yeni bir araba istiyorum.
- Tom could've bought this car.
- Tom bu arabayı satın almış olabilir.
- Tom is trying to sell his old car.
- Tom eski arabasını satmaya çalışıyor.
- This is not our car, it is theirs.
- Bu bizim arabamız değildir, onlarındır.
- Tom saw Mary walking towards her car.
- Tom, Mary'nin arabasına doğru yürüdüğünü gördü.
- I told Tom not to buy a used car.
- Tom'a kullanılmış bir araba satın almamasını söyledim.
- Tom is looking for an inexpensive used car.
- Tom ucuz ve kullanılmış bir araba arıyor.
- Tom had to sell his car to help pay his debts.
- Tom borçlarını ödemesine yardımı olsun diye arabasını satmak zorunda kaldı.
- This car was made in Japan.
- Bu araba Japonya'da üretildi.
- Tom would've been here by now if his car hadn't broken down.
- Arabası bozulmamış olsaydı Tom şimdiye kadar burada olurdu.
- Kouji was lucky; his traffic accident left only a minor scratch on the side of his car.
- Kouji şanslıydı; geçirdiği trafik kazası arabasının yan tarafında sadece küçük bir çizik bıraktı.
- I wonder what's wrong with the car.
- Arabanın neyi olduğunu merak ediyorum.
- I thought that I recognized this car.
- Bu arabayı tanıdığımı sanmıştım.
- I don't want them in my car.
- Onları arabamda istemiyorum.
- Sami is in the car.
- Sami arabadadır.
- She backed her car into the garage.
- Arabasını garaja koydu.
- We do not anticipate their buying a new car.
- Yeni bir araba satın alacaklarını öngörmüyoruz.
- Tom doesn't have enough money to buy a car.
- Tom'un araba almak için yeterli parası yok.
- Who was in the car?
- Arabada kim vardı?
- Tom slowed the car.
- Tom arabayı yavaşlattı.
- I think I'll give this car a go.
- Sanırım bu arabayı deneyeceğim.
- You should help Tom carry the boxes out to his car.
- Tom'un kutuları arabasına taşımasına yardım etmelisin.
- My car is out of gas.
- Arabamın benzini bitti.
- Tom is going to paint his car.
- Tom arabasını boyayacak.
- Tom keeps dreaming about buying a new car.
- Tom yeni bir araba alma hakkında hayal kurmaya devam ediyor.
- The car is old, but it is good.
- Araba eski ama iyi.
- I think that I should buy a good car.
- Bence iyi bir araba almalıyım.
- I will buy a new car next month.
- Gelecek ay yeni bir araba satın alacağım.
- The front windshield of a car was smashed to pieces.
- Bir arabanın ön camı parçalara ayrıldı.
- We all want a new car or a new phone.
- Biz hepimiz yeni bir araba ya da yeni bir telefon istiyoruz.
- What's in your car?
- Arabanda ne var?
- Tom says he saw who crashed into Mary's car.
- Tom Mary'nin arabasına kimin çarptığını gördüğünü söylüyor.
- How long have you owned this car?
- Bu araba ne zamandır senin?
- Are you paying too much for your car insurance?
- Arabanızın sigortası için çok mu fazla ödüyorsunuz?
- Tom says he saw who crashed into Mary's car.
- Tom, Mary'nin arabasına kimin çarptığını gördüğünü söylüyor.
- Dan found Linda inside his car.
- Dan, Linda'yı arabasının içinde buldu.
- Our car broke down on our way there.
- Arabamız yolda bozuldu.
- My car was broken into.
- Arabama zorla girilmişti.
- Tom died in a car accident.
- Tom bir araba kazasında öldü.
- Tom bought a used car.
- Tom kullanılmış bir araba aldı.
- Tom jumped in his car and drove off.
- Tom arabasına atladı ve sürdü.
- The blue car is expensive.
- Mavi araba pahalı.
- The car replaced the bicycle.
- Araba bisikletin yerini aldı.
- I really like that car.
- Bu arabayı gerçekten sevdim.
- Hey, where did you put the car navigation system's user's manual?
- Hey, arabanın navigasyon sisteminin kullanım kılavuzunu nereye koydun?
- A few people were killed in the car accident.
- Araba kazasında birkaç kişi öldü.
- I don't have an opportunity to get a new car.
- Yeni bir araba almak için bir fırsatım yok.
- I want to borrow your car for an hour.
- Arabanı bir saatliğine ödünç almak istiyorum.
- I want a car, but I have no money to buy one.
- Bir araba istiyorum ama alacak param yok.
- That's a nice car you're driving.
- Kullandığın araba güzelmiş.
- I'm the one with the car.
- Arabası olan benim.
- Tom is probably thinking about buying a new car.
- Tom muhtemelen yeni bir araba almayı düşünüyor.
- I couldn't meet him at the station because my car ran out of gas.
- Arabamın benzini bittiği için onu istasyonda karşılayamadım.
- Layla was hit by a car.
- Layla'ya bir araba çarptı.
- I was going to repair the car.
- Arabayı tamir edecektim.
- My father has a new car.
- Babamın yeni bir arabası var.
- I heard a car stop in front of the house.
- Evin önünde bir arabanın durduğunu duydum.
- Tom bought a new car with the money he won in the lottery.
- Tom piyangoda kazandığı parayla yeni bir araba satın aldı.
- Tom might be able to get your car running.
- Tom arabanı çalıştırabilir.
- Next time, ask me before you use my car.
- Bir dahaki sefere arabamı kullanmadan önce bana sor.
- Tom won't be able to sell his car for that price.
- Tom o fiyata arabasını satamayacak.
- The car caught fire.
- Araba alev aldı.
- He spent all of his money on a car.
- Bütün parasını bir arabaya harcadı.
- The doors wouldn't open, so I had to get into the car through the boot.
- Kapılar açılmadı, ben de arabaya bagajdan binmek zorunda kaldım.
- Mike doesn't have to wash his mother's car today.
- Mike bugün annesinin arabasını yıkamak zorunda değil.
- I do love your car, I love it.
- Arabana bayıldım, bayıldım.
- I bought myself a car even though I don't have money.
- Hiç param olmasa da kendime bir araba satın aldım.
- I got back in the car and waited for Tom.
- Arabaya geri döndüm ve Tom'u bekledim.
- Volkswagen was supposed to be the car for the masses!
- Volkswagen'in kitlelerin arabası olması gerekiyordu!
- I traded in my car for a new one.
- Arabamı yeni bir arabayla değiştirdim.
- I'm not pushing their car.
- Ben onların arabasını itmiyorum.
- He accelerated his car and overtook me.
- Arabasını hızlandırdı ve beni geçti.
- This car is going 60 kilometers an hour.
- Bu araba saatte 60 kilometre hızla gidiyor.
- Smoking in a car with children is considered as tantamount to child abuse.
- Çocuklu bir arabada sigara içmek, çocuk istismarına eşdeğer olarak kabul edilir.
- I don't want to sell my car.
- Arabamı satmak istemiyorum.
- Don't park your car here.
- Arabanızı burada park etmeyin.
- I arranged for a car to meet you at the airport.
- Seni havaalanında karşılaması için bir araba ayarladım.
- You should get your car fixed.
- Arabanı tamir ettirmelisin.
- The car hit the fence and turned over.
- Araba çite çarptı ve devrildi.
- Are you sure this is where you parked your car?
- Arabanı buraya park ettiğine emin misin?
- Tom said you stole his car.
- Tom arabasını çaldığını söyledi.
- Nothing's wrong with the engine, but my car won't move.
- Motorda bir sorun yok ama arabam hareket etmiyor.
- Tom put his bags in the trunk, then hopped in the car and drove off.
- Tom çantalarını bagaja koydu, sonra arabaya atladı ve yola çıktı.
- Is that the car you told me about?
- Bana bahsettiğin araba bu mu?
- Tom jumped out of his car and ran away.
- Tom arabasından atladı ve kaçtı.
- Mary left her purse in her car.
- Mary çantasını arabasında unutmuş.
- This car is as good as new.
- Bu araba yeni alınmış kadar iyi.
- It looks like Tom bought a new car.
- Tom yeni bir araba almış gibi görünüyor.
- Why did you sell your car?
- Arabanı neden sattın?
- My plan is to buy a car.
- Benim planım bir araba almak.
- My car has broken down.
- Arabam bozuldu.
- I can't do without my car.
- Arabam olmadan yapamam.
- I was amazed at the speed of the car.
- Arabanın hızına şaşırdım.
- Do you see my car?
- Arabamı görüyor musun?
- His car fell into the lake.
- Onun arabası göle düştü.
- I got my car fixed.
- Arabamı tamir ettirdim.
- I'm saving up for a new car.
- Yeni bir araba için para biriktiriyorum.
- Tom was arrested in a stolen car.
- Tom çalıntı bir arabada yakalandı.
- Will you sell your car to me?
- Arabanı bana satar mısın?
- Tom made Mary wash his car.
- Tom Mary'ye arabasını yıkattı.
- Tom's car spun out of control.
- Tom'un arabası spin attı.
- I wanted Tom to sell me his old car.
- Tom'un eski arabasını bana satmasını istedim.
- I wash my car once a week.
- Haftada bir defa arabamı yıkarım.
- Your car handles easily.
- Senin araban kolay işler.
- Tom's car is stuck in the mud.
- Tom'un arabası çamura saplanmış.
- Am I allowed to use your car today?
- Bugün arabanı kullanabilir miyim?
- He was hurt in a car accident.
- Bir araba kazasında yaralandı.
- It's a car that I bought in Derry yesterday.
- Dün Derry'den bir araba aldım.
- He was walking ahead of the car.
- O, arabanın önünde yürüyordu.
- This car is going to break down.
- Bu araba bozulacak.
- Tom's car's parked over there.
- Tom'un arabası karşıda park edilmiştir.
- He jumped out of the car.
- O arabadan atladı.
- Which car did Tom choose?
- Tom hangi arabayı seçti?
- Tom left in his car.
- Tom arabasıyla gitti.
- Could you carry it to the car?
- Arabaya kadar taşıyabilir misin?
- My brother bought a used car, so it wasn't very expensive.
- Kardeşim kullanılmış bir araba satın aldı, bu yüzden çok pahalı değildi.
- Tom is going to buy a used car.
- Tom kullanılmış bir araba alacak.
- He backed his car into the garage.
- Arabasını garaja çekmiş.
- Tom bought a used car last week.
- Tom, geçen hafta kullanılmış bir araba satın aldı.
- He isn't able to buy a car.
- O bir araba alamaz.
- I'll send a car for you.
- Senin için bir araba göndereceğim.
- Tom's parents died in car accident on his wedding night.
- Tom'un ailesi düğün gecesi araba kazasında öldü.
- Tom is working on your car.
- Tom araban üzerinde çalışıyor.
- The thief used a screwdriver to break into the car.
- Hırsız arabaya girmek için tornavida kullanmış.
- Father got me to wash his car.
- Babam bana arabasını yıkattı.
- Is that the car you told me about?
- O, bana bahsettiğin araba mı?
- Tell Tom I don't know where he parked his car.
- Tom'a arabasını nereye park ettiğini bilmediğimi söyle.
- A black car stopped next to the hospital.
- Siyah bir araba hastanenin yanında durdu.
- Is that blue car outside your house yours?
- Evinizin önündeki mavi araba sizin mi?
- Tom's car needed a wash, so he left it out in the rain.
- Tom'un arabasının yıkanması gerekiyordu, bu yüzden onu yağmurda bıraktı.
- I need to put some gas in my car.
- Arabama biraz benzin koymam gerekiyor.
- Tom is late because his car ran out of gas.
- Tom arabasının benzini bittiği için geç kaldı.
- Tom vacuumed his car.
- Tom arabasını süpürdü.
- The car doesn't run fast.
- Araba hızlı çalışmıyor.
- He ran the car into a lamppost.
- O, arabayı lamba direğine çarptı.
- I really like this car.
- Bu arabayı gerçekten seviyorum.
- She got out of the car.
- Arabadan dışarı çıkmış.
- These days, nearly every car has a GPS.
- Bugünlerde neredeyse her arabada GPS var.
- Tom dented his car.
- Tom arabasını çizdi.
- He lives in his car.
- Arabasında yaşıyor.
- When I left the shopping center, the car wasn't where I had left it.
- Alışveriş merkezinden ayrıldığımda araba onu bıraktığım yerde değildi.
- She was run over by the car.
- Araba tarafından ezilmiş.
- Tom already has a car.
- Tom'un zaten bir arabası var.
- The car that I bought hasn't been delivered to me yet.
- Satın aldığım araba henüz bana teslim edilmedi.
- Do you know what color Tom's car is?
- Tom'un arabasının ne renk olduğunu biliyor musun?
- I remember that you said that you had a car.
- Bir araban olduğunu söylediğini hatırlıyorum.
- I didn't buy the car.
- Arabayı ben almadım.
- I slept in the car.
- Arabada uyudum.
- Tom won't buy that car.
- Tom o arabayı almayacak.
- This car runs great.
- Bu araba harika çalışır.
- Tom claimed that he owned that expensive-looking red car we saw yesterday.
- Tom, dün gördüğümüz pahalı görünümlü kırmızı arabanın kendisine ait olduğunu iddia etti.
- I'll put my guitar back in the car.
- Gitarımı arabaya geri koyacağım.
- The car broke down.
- Araba bozuldu.
- Tom owns a car.
- Tom'un bir arabası var.
- He is washing a car.
- Arabayı yıkıyor.
- I left my keys in the car!
- Anahtarlarımı arabada unuttum!
- Tom explained to Mary why he needed to buy a new car.
- Tom Mary'ye neden yeni bir araba alması gerektiğini açıkladı.
- The teenager smashed the car into a tree while fleeing from the police.
- Genç polisten kaçarken arabayı bir ağaca çarptı.
- She followed a car.
- O bir arabayı izledi.
- A car drew up at the main gate.
- Ana kapıya bir araba yanaştı.
- I need to grab something from the car.
- Arabadan bir şey almam gerek.
- You need a car.
- Bir arabaya ihtiyacın var.
- I borrowed Tom's car.
- Tom'un arabasını ödünç aldım.
- I wanted Tom to sell me his old car.
- Tom'dan eski arabasını bana satmasını istedim.
- Our car will run out of petrol in 2 minutes.
- Arabamızın benzini 2 dakika içinde bitecek.
- Where did you get this car?
- Bu arabayı nereden aldın?
- My car is parked across the street.
- Arabam caddenin karşısına park edildi.
- He attached the trailer to his car.
- O, römorku arabasına taktı.
- I don't think it will cost much to clean up the car.
- Arabayı temizlemenin çok pahalıya mal olacağını sanmıyorum.
- Tom's car has seen its better days.
- Tom'un arabası daha iyi günler gördü.
- Which car's your dad's?
- Babanın arabası hangisi?
- I don't have a car yet.
- Henüz bir arabam yok.
- Tom's car is stuck in the mud.
- Tom'un arabası çamura saplandı.
- I'm going to buy a car.
- Ben bir araba satın alacağım.
- Why did you buy a French car?
- Neden Fransız arabası aldın?
- It's amazing how much time it takes Tom to wash his car.
- Tom'un arabasını yıkamasının bu kadar çok zaman alması şaşırtıcı.
- I asked Tom where I should park my car.
- Tom'a arabamı nereye park etmem gerektiğini sordum.
- Our car ran out of petrol after ten minutes.
- Arabamızın benzini on dakika sonra bitti.
- Your car is about to be towed.
- Araban çekilmek üzere.
- The police found a dead body in an abandoned car near the park.
- Polis parkın yakınında terk edilmiş bir arabada bir ceset buldu.
- Tom can't get his car to start.
- Tom arabasını çalıştıramıyor.
- Tom left his keys in the car.
- Tom anahtarlarını arabada unuttu.
- One out of three persons in this city has his own car.
- Bu şehirdeki her üç kişiden birinin kendi arabası var.
- I wonder if you would mind lending me your car for a couple of days.
- Acaba arabanızı birkaç günlüğüne bana ödünç verebilir misiniz?
- My car's bigger than Tom's.
- Benim arabam Tom'unkinden daha büyük.
- He borrowed the car from his friend.
- Arabayı arkadaşından ödünç aldı.
- Go wait in the car.
- Git arabada bekle.
- I think the first thing you might want to do is put some gasoline in your car.
- Sanırım yapmak isteyeceğin ilk şey arabana biraz benzin koymak.
- Sami ditched the stolen car.
- Sami çalıntı arabadan kurtuldu.
- This car needs washed.
- Bu arabanın yıkanması lazım.
- Whose car is that?
- Şu araba kimin?
- I don't think Tom knows where Mary parked the car.
- Mary'nin arabayı nerede park ettiğini Tom'un bildiğini sanmıyorum.
- Tom would like to get a Japanese car.
- Tom bir Japon arabası almak istiyor.
- If I remember correctly, Tom sold his car to Mary for just 500 dollars.
- Yanlış hatırlamıyorsam, Tom arabasını Mary'ye sadece 500 dolara satmıştı.
- That car is expensive.
- Bu araba çok pahalı.
- I have a new red car.
- Yeni bir kırmızı arabam var.
- Tom needed to wash his car.
- Tom'un arabasını yıkaması gerekiyordu.
- Layla got out of the car.
- Leyla arabadan indi.
- This car is my father's, but in a little while it will be mine.
- Bu araba benim babamın ama kısa bir süre içinde o benim olacak.
- When was the last time you sold a car?
- En son ne zaman bir araba sattın?
- Our rented car broke drown during the journey.
- Kiraladığımız araba yolculuk sırasında bozuldu.
- This is the first time I've ever sworn at my car.
- İlk kez arabama küfür ediyorum.
- The man in that car is Tom Jackson.
- Şu arabadaki adam Tom Jackson.
- My father has bought a new car.
- Babam yeni bir araba aldı.
- A deer jumped out in front of Tom's car.
- Bir geyik Tom'un arabasının önüne atladı.
- I want a car that runs on solar power.
- Güneş enerjisiyle çalışan bir araba istiyorum.
- Tom washes his car every week.
- Tom arabasını her hafta yıkar.
- The car is waiting at the gate.
- Araba kapıda bekliyor.
- I think that car over there is Tom's.
- Sanırım şuradaki araba Tom'un.
- His car is the latest model.
- Onun arabası son model.
- Tell her that I am heating up the car.
- Ona arabayı ısıttığımı söyle.
- I was forced to sell my car.
- Arabamı satmak zorunda kaldım.
- Don't leave valuable items in a car.
- Değerli eşyalarınızı arabada bırakmayın.
- Dan's car was missing from the garage.
- Dan'in arabası garajdan kaybolmuştu.
- We'll buy one car for each.
- Birer araba alacağız.
- She bought him a car.
- Ona bir araba aldı.
- Tom's car was impounded.
- Tom'un arabasına el konuldu.
- Tom's car finally gave up the ghost.
- Tom'un arabası en sonunda ruhunu teslim etti.
- Even though it's small, it's still a great car.
- Küçük olsa bile hala harika bir arabadır.
- Every available car was being used.
- Bütün arabalar kullanılıyordu.
- She will need a car next week.
- Önümüzdeki hafta bir arabaya ihtiyacı olacak.
- Each of them has his own car.
- Her birinin kendi arabası var.
- Tom lost his life in a car accident.
- Tom bir araba kazasında yaşamını yitirdi.
- I'm sure Tom isn't going to buy that car.
- Tom'un o arabayı almayacağından eminim.
- We're happy with our car.
- Arabamızdan memnunuz.
- I have a pink car.
- Benim pembe bir arabam var.
- We took turns driving our car on our way there.
- Oraya giderken arabamızı sırayla sürdük.
- Please tell me where to park my car.
- Lütfen arabamı nereye park edeceğimi söyleyin.
- My father's car is smaller than that of my mother.
- Babamın arabası anneminkinden küçük.
- He always drives his car too fast.
- Arabasını hep çok hızlı kullanır.
- Tom decided to buy a used car instead of a new one.
- Tom yeni bir araba yerine kullanılmış bir araba almaya karar verdi.
- Whatever happened to that old car you used to have?
- Eskiden sahip olduğun o eski arabaya ne oldu?
- I would like to go, but I don't have a car.
- Gitmek isterdim ama arabam yok.
- Let's get a smaller car.
- Daha küçük bir araba alalım.
- Did you really give Tom that car?
- Tom'a gerçekten o arabayı verdin mi?
- If you want to know why, it's because I caused five car accidents this year.
- Sebebini bilmek istiyorsan, bu yıl beş araba kazasına neden olduğum içindir.
- Tom broke into Mary's car and stole what was hidden under the driver's seat.
- Tom, Mary'nin arabasına girdi ve sürücü koltuğunun altında saklı olan şeyi çaldı.
- Who wants to wash my dirty car?
- Kim kirli arabamı yıkamak ister?
- Tom is working on your car.
- Tom senin arabanda çalışıyor.
- My friend bought a yellow car.
- Arkadaşım sarı bir araba aldı.
- Do you think the police will ever find out who stole your car?
- Sence polis arabanı kimin çaldığını bulabilecek mi?
- She was injured in a car accident.
- Bir araba kazasında yaralandı.
- Tom told me where to park my car.
- Tom arabamı nereye park edeceğimi söyledi.
- Tom can't afford to buy a car.
- Tom'un araba alacak parası yok.
- The police found a dead body in Tom's car.
- Polis Tom'un arabasında bir ceset bulmuş.
- I wonder where Tom parked his car.
- Tom'un arabasını nereye park ettiğini merak ediyorum.
- There's something wrong with my car.
- Arabamda bir sorun var.
- A deer jumped out in front of Tom's car.
- Tom'un arabasının önüne bir geyik atladı.
- That car is Tom's.
- Bu araba Tom'un.
- What did Tom do with his old car?
- Tom eski arabasıyla ne yaptı?
- Tom and Mary were sitting in the back seat of the car.
- Tom ve Mary arabanın arka koltuğunda oturuyorlardı.
- My car needs repairing.
- Arabamın tamire ihtiyacı var.
- Tom is alone in his car.
- Tom arabasında yalnız.
- Layla looked out the window and saw Sami's car.
- Leyla pencereden dışarı baktı ve Sami'nin arabasını gördü.
- I can't afford a car.
- Araba alacak param yok.
- Fadil found a dead body in the car.
- Fadıl arabada bir ceset buldu.
- We were injured in a car accident.
- Bir araba kazasında yaralandık.
- This car needs new tires.
- Bu arabanın yeni lastiklere ihtiyacı var.
- Tom had to pay damages to the owner of the car.
- Tom arabanın sahibine tazminat ödemek zorunda kaldı.
- Darn it, it cost me two hundred bucks to get my car fixed.
- Lanet olsun, arabamı tamir ettirmek bana 200 dolara mal oldu.
- I told Tom he should buy that car.
- Tom'a o arabayı satın alması gerektiğini söyledim.
- Tom parked right behind Mary's car.
- Tom Mary'nin arabasının sağ arkasına park etti.
- Nobody wants to look for my car.
- Hiç kimse arabamı aramak istemiyor.
- Their car is two years old.
- Arabaları iki yaşında.
- Tom parked his car behind the building.
- Tom arabasını binanın arkasına park etti.
- I'm in the rear car.
- Ben arkadaki arabadayım.
- Tom read the instructions on how to properly install an infant car seat.
- Tom bir bebek araba koltuğunun nasıl düzgün bir şekilde kurulacağına dair talimatları okudu.
- I think we should sell our old car.
- Bence eski arabamızı satmalıyız.
- Your car exceeded the speed limit.
- Arabanız hız limitini aştı.
- Tom hopped in his car and drove off.
- Tom arabasına atladı ve uzaklaştı.
- This is a car for young people.
- Bu araba gençler için.
- I think that car over there is Tom's.
- Sanırım oradaki o araba Tom'un arabası.
- The car is on the bridge.
- Araba köprüde.
- Tom parked his car nearby.
- Tom arabasını yakınlara park etti.
- I cannot afford to buy a car.
- Araba alacak param yok.
- I think that this car isn't Tom's.
- Bence bu araba Tom'un değil.
- He took us back in his car.
- O bizi arabasına geri aldı.
- Tom managed to sell his car for a lot of money.
- Tom arabasını çok paraya satmayı başardı.
- My car is faster than yours.
- Benim arabam seninkinden daha hızlıdır.
- Tom pulled Mary out of the burning car.
- Tom yanan arabadan Mary'yi çıkardı.
- Her father was probably killed in a car accident.
- Onun babası muhtemelen bir araba kazasında öldü.
- Tom had a black car three years ago.
- Tom'un üç yıl önce siyah bir arabası vardı.
- Tom was able to get out of his car before it exploded.
- Tom, o patlamadan önce arabasından çıkabildi.
- I recommend that you don't buy this car.
- Bu arabayı almanı önermiyorum.
- I just sold my car to her.
- Arabamı ona yeni sattım.
- He opened the door of the car.
- O, arabanın kapısını açtı.
- The car hit the fence and turned over.
- Araba çitlere çarptı ve ters döndü.
- The car crashed into the truck.
- Araba, kamyona çarptı.
- Would you mind if I borrowed your car?
- Arabanı ödünç alabilir miyim?
- Did you bring this car from Germany?
- Bu arabayı Almanya'dan mı getirdin?
- We won a free car.
- Biz bedava araba kazandık.
- My car is in bad shape.
- Arabamın durumu kötü.
- It was careless of you to leave the key in your car.
- Anahtarı arabanda bırakman senin dikkatsizliğin.
- The dashboard of this car is completely electronic.
- Bu arabanın gösterge paneli tamamen elektronik.
- That car's so big that parking it is difficult.
- Şu araba o kadar büyük ki park etmek zor oluyor.
- Tom said that Mary didn't have a car.
- Tom, Mary'nin arabası olmadığını söyledi.
- I think Tom used to own a Japanese car.
- Sanırım Tom'un eskiden bir Japon arabası vardı.
- Did you buy a new car?
- Yeni bir araba aldın mı?
- I've already wasted a couple of afternoons trying to get this car running.
- Bu arabayı çalıştırmaya çalışırken zaten birkaç öğleden sonrayı boşa harcadım.
- Move your car, please.
- Arabanı çek lütfen.
- I parked my car over there.
- Arabamı oraya park ettim.
- Is that a bus or a car?
- Bu bir otobüs mü yoksa araba mı?
- He has made up his mind to buy the car.
- Araba satın almak için karar verdi.
- He has bought a new car.
- Yeni bir araba satın aldı.
- My car will pick you up in the morning.
- Arabam sabah seni alacak.
- Why is Tom's car still here?
- Tom'un arabası neden hala burada?
- I've never had a problem with this car.
- Bu arabayla hiç sorun yaşamadım.
- What is missing in this car?
- Bu arabada ne eksik?
- There's a yellow car in front of me.
- Önümde sarı bir araba var.
- Sami parked Layla's car a few blocks away.
- Sami, Layla'nın arabasını birkaç blok öteye park etti.
- I'd like to return a car.
- Bir araba iade etmek istiyorum.
- I'll stay in the car.
- Arabada kalacağım.
- He brought me back in his car.
- O, arabasında beni geri getirdi.
- The police officer shone his powerful flashlight at the car.
- Polis memuru güçlü el fenerini arabaya tuttu.
- Tom's car is parked next to Mary's.
- Tom'un arabası Mary'ninkinin yanına park edilmiş.
- Tom's car spun out of control.
- Tom'un arabası kontrolden çıkıp spin attı.
- Dan rented that car from London.
- Dan arabayı Londra'dan kiraladı.
- Tom washes his car every week.
- Tom her hafta arabasını yıkar.
- A Smart car can always find a spot to park.
- Bir akıllı araba her zaman park edecek bir yer bulabilir.
- This is the first time I've parked my car in the woods.
- İlk defa arabamı ormana park ediyorum.
- I saw his car veering to the right.
- Arabasının sağa doğru gittiğini gördüm.
- How much did you pay for your car?
- Arabanız için ne kadar ödediniz?
- Tom was driving the car.
- Arabayı Tom kullanıyordu.
- Nobody I know ever paid sticker price for a car.
- Tanıdığım kimse bir araba için hiç etiket fiyatını ödemedi.
- Don't brag about how fast your car can go.
- Arabanın ne kadar hızlı gittiğiyle övünme.
- He got caught kissing a girl in the back seat of the car.
- Arabanın arka koltuğunda bir kızı öperken yakaladı.
- I tried to sell my old car, but no one was interested in buying it.
- Eski arabamı satmaya çalıştım ama kimse onu satın almakla ilgilenmedi.
- They don't have a car.
- Onların bir arabası yok.
- When do I have to return the car?
- Ne zaman arabayı geri vermek zorundayım?
- I wish you'd let me use your car.
- Keşke arabanı kullanmama izin verseydin.
- My car is being repaired.
- Arabam tamir ediliyor.
- My car is parked not far from here.
- Arabam buradan çok uzakta değil.
- Tom's car is still out back.
- Tom'un arabası hala dışarıda arka tarafta.
- She comes to school in her car.
- Okula arabasıyla geliyor.
- This is our car.
- Bu bizim arabamız.
- Have you ever knocked down a dog with your car?
- Sen hiç arabanla bir köpeği ezdin mi?
- The car battery is dead.
- Arabanın aküsü bitmiş.
- Tom was seated in the driver's seat of the car.
- Tom arabanın sürücü koltuğunda oturuyordu.
- When I left the shopping center, the car wasn't where I had left it.
- Alışveriş merkezinden çıktığımda araba bıraktığım yerde değildi.
- A Californian policeman pulled a car over and spoke to the driver.
- Bir Kaliforniya polisi bir arabayı kenara çekti ve sürücüyle konuştu.
- Tom used to have a sports car.
- Tom'un eskiden spor bir arabası vardı.
- I forgot something in my car.
- Arabamda bir şey unuttum.
- Tom has my car.
- Arabam Tom'da.
- Four people were in the car when the accident happened.
- Kaza olduğunda arabada dört kişi vardı.
- Tom noticed Mary's car in the parking lot.
- Tom otoparkta Mary'nin arabasını fark etti.
- Tom had his car stolen last month.
- Tom geçen ay arabasını çaldırdı.
- The car turned left.
- Araba sola döndü.
- This car is less fuel-hungry and more environmentally friendly.
- Bu araba az yakıt tüketir ve daha çevre dostudur.
- Tom wanted save up enough money to buy a car.
- Tom bir araba almak için yeterince para biriktirmek istedi.
- What's the good of having a car if you don't drive?
- Eğer sürmüyorsan bir arabaya sahip olmanın yararı nedir?
- Tom drives his car to work every day.
- Tom her gün işe arabasıyla gider.
- She slept in the car.
- Arabada uyudu.
- Your car's on fire.
- Araban yanıyor.
- Would you put this in the car for me?
- Bunu benim için arabaya koyar mısın?
- Tom said that he bought an old car.
- Tom eski bir araba aldığını söyledi.
- Where can I park my car?
- Arabamı nereye park edebilirim?
- Tom jumped out of his car.
- Tom arabasından atladı.
- This car cost me a fortune.
- Bu araba bana bir servete mal oldu.
- Sami helped Layla fix her car.
- Sami, Layla'nın arabasını tamir etmesine yardım etti.
- Tom is in the car.
- Tom arabada.
- The car broke down, so we had to walk.
- Araba bozuldu, bu yüzden yürümek zorunda kaldık.
- My dog was hit by a car.
- Köpeğime bir araba çarptı.
- His car was empty.
- Arabası boştu.
- About how many times a month do you wash your car?
- Arabanızı ayda kaç kez yıkıyorsunuz?
- His car soon went out of sight.
- Arabası kısa süre sonra gözden kayboldu.
- That car is very new.
- O araba çok yeni.
- I will make it without a car and on time.
- Arabasız ve zamanında gideceğim.
- He slept in the car.
- O, arabada uyudu.
- He was almost hit by a car.
- Neredeyse ona araba çarpıyordu.
- I waxed Tom's car for him.
- Tom'un arabasını onun için cilaladım.
- Tom quickly got out of the car.
- Tom çabucak arabadan indi.
- Didn't you lock up your car?
- Arabanı kilitlemedin mi?
- For comfortable weekly shopping you have to have a car.
- Haftalık rahat alışveriş için bir araban olmalı.
- Tom parked the car across from Mary's house.
- Tom arabayı Mary'nin evinin karşısına park etti.
- Tom is thinking of buying a new car.
- Tom yeni bir araba satın almayı düşünüyor.
- You should inspect the car well before you buy it.
- Almadan önce arabayı iyice incelemelisin.
- They might take the car.
- Arabayı alabilirler.
- Have you ever been hit by a car?
- Size hiç araba çarptı mı?
- I have a green car.
- Yeşil bir arabam var.
- Do you know where Tom parked his car?
- Tom'un arabasını nereye park ettiğini biliyor musun?
- Tom sold me his old car.
- Tom bana eski arabasını sattı.
- Look at this Japanese car.
- Bu Japon arabasına bak.
- The child was nearly run over by a car.
- Çocuk neredeyse bir araba tarafından eziliyordu.
- His car is similar to mine.
- Onun arabası benimkine benziyor.
- My car's parked over there.
- Arabam oraya park etti.
- You are free to use this car.
- Bu arabayı kullanmakta özgürsünüz.
- Tom got out of the car, but Mary remained behind the wheel.
- Tom arabadan indi, ancak Mary direksiyonun başında kaldı.
- This car is a clunker.
- Bu araba bir külüstürdür.
- Tom was the last one into the car.
- Tom arabaya binen son kişiydi.
- That's the car I'm going to buy.
- Alacağım araba bu.
- Thanks for helping me fix my car.
- Arabamı tamir etmeme yardım ettiğin için teşekkürler.
- Tom didn't recognize Mary's car.
- Tom, Mary'nin arabasını tanımadı.
- He drove the car.
- Arabayı o sürdü.
- How much did you charge Tom to fix his car?
- Arabasını tamir etmek için Tom'dan ne kadar para aldın?
- I heard a car outside.
- Dışarıda bir araba sesi duydum.
- I never had a car.
- Asla bir arabam olmadı.
- He was nearly hit by the car while crossing the street.
- Yoldan geçerken az kalsın araba çarpıyordu.
- The car he was riding crashed into a train.
- Bindiği araba bir trene çarptı.
- I got this car for a very reasonable price.
- Bu arabayı çok uygun fiyata aldım.
- Layla saw blue lights flashing behind her car.
- Leyla, arabasının arkasında yanıp sönen mavi ışıkları gördü.
- Tom hopped into the car and put it in gear.
- Tom arabaya atladı ve onu vitese taktı.
- My grandfather owned a car just like this.
- Büyük babam tam böyle bir arabaya sahip oldu.
- Tom can't be in the car more than ten minutes without getting sick.
- Tom hastalanmadan on dakikadan fazla arabada kalamaz.
- I left my phone in the car.
- Telefonumu arabada unuttum.
- He decided on the red car.
- Kararı kırmızı arabadan yana oldu.
- I still have a scar on my left leg from a car accident I was in when I was thirteen years old.
- On üç yaşındayken geçirdiğim bir araba kazasından dolayı sol bacağımda hâlâ bir yara izi var.
- We loaded our baggage into the car.
- Bagajımızı arabaya yükledik.
- Which car's your dad's?
- Hangi araba babanınki?
- This car comes with an air conditioner.
- Bu araba bir klima ile birlikte geliyor.
- Police spotted Fadil's car near the border.
- Polis Fadıl'ın arabasını sınıra yakın bir yerde tespit etti.
- Tom waited in his car across the street from the bank.
- Tom bankanın karşısındaki sokakta arabasında bekledi.
- Tom is cleaning his car.
- Tom arabasını temizliyor.
- I think I'll buy a new car.
- Sanırım yeni bir araba satın alacağım.
- I washed Tom's car for him.
- Tom'un arabasını onun için yıkadım.
- My cat became frantic as soon as the car began to move.
- Araba hareket etmeye başlar başlamaz kedim çılgına döndü.
- Tom washed his car.
- Tom arabasını yıkadı.
- Tom knew where he had parked his car.
- Tom arabasını nereye park ettiğini biliyordu.
- Dan remembers the red interior of his grandfather's car.
- Dan büyükbabasının arabasının kırmızı iç kaplamasını hatırlar.
- This tree is older than that car.
- Bu ağaç o arabadan daha yaşlı.
- You wait in the car.
- Sen arabada bekle.
- The old man narrowly escaped being run over by a car.
- Yaşlı adam bir arabanın altında kalmaktan kıl payı kurtuldu.
- Have you told Tom where you want him to park his car?
- Tom'a arabasını nereye park etmesini istediğini söyledin mi?
- We like your car.
- Arabanızı beğendik.
- That car is really expensive.
- O araba gerçekten pahalı.
- My car is a piece of junk.
- Arabam bir hurda yığını.
- Whose car is this?
- Bu araba kimin?
- We can't find anything wrong with your car.
- Arabanızda bir sorun bulamadık.
- Sami's car was inspected by investigators.
- Sami'nin arabası müfettişler tarafından incelendi.
- Tom's car is on its last legs.
- Tom'un arabası iyice eskidi.
- I have to leave the car here.
- Arabayı burada bırakmalıyım.
- He repairs his own car.
- O kendi arabasını tamir eder.
- Tom has put his car up for sale.
- Tom arabasını satılığa çıkardı.
- Tom wanted an economy car.
- Tom ekonomik bir araba istedi.
- This is the man who they say stole the car.
- Arabayı çaldığı söylenen adam bu.
- She arrived in a car.
- O bir araba ile geldi.
- Tom was injured in a car accident.
- Tom bir araba kazasında yaralandı.
- He bought a new car.
- O yeni bir araba satın aldı.
- Layla jumped out of her car.
- Leyla arabasından dışarı atladı.
- Tom and Mary have to paint their car.
- Tom ve Mary arabalarını boyamak zorunda.
- He wants to sell his old car to a man in Kobe.
- Eski arabasını Kobe'deki bir adama satmak istiyor.
- This car is quite safe.
- Bu araba oldukça güvenli.
- I want you to help me find out who stole my car.
- Arabamı kimin çaldığını bulmama yardım etmeni istiyorum.
- Who told you to buy a car?
- Araba almanızı kim söyledi?
- Is that your car?
- Bu senin araban mı?
- I'll get my car.
- Arabamı getireyim.
- He treated himself to a new car.
- Kendine yeni bir araba aldı.
- This car must have had tough usage.
- Bu araba sert kullanılmış olmalı.
- When was the last time you parked your car here?
- Arabanızı en son ne zaman buraya park ettiniz?
- Dan didn't even back his car to the door.
- Dan arabasını kapıya bile yanaştırmadı.
- Could you open the car window?
- Arabanın camını açabilir misiniz?
- She arrived in a car.
- Arabayla geldi.
- You said you were going to buy a new car.
- Yeni bir araba almaya gittiğini söyledin.
- We're not going to buy that car.
- O arabayı satın almayacağız.
- The company is promoting a new car on TV.
- Şirket, televizyonda yeni bir araba tanıtımı yapıyor.
- Don't touch my car.
- Arabama dokunma.
- Sami fixed Layla's car.
- Sami, Leyla'nın arabasını tamir etti.
- If it rains tomorrow, we will go there by car.
- Yarın yağmur yağarsa, oraya araba ile gideriz.
- My car takes a lot of gas.
- Arabam çok benzin alıyor.
- I can't get my car to start.
- Arabamı çalıştıramıyorum.
- Buy me a car.
- Bana bir araba satın al.
- Tom wanted to buy a new car.
- Tom yeni bir araba almak istedi.
- I didn't know how much it would cost to get my car repaired.
- Arabamı tamir ettirmenin ne kadara mal olacağını bilmiyordum.
- Tom's car isn't where he parked it.
- Tom'un arabası park ettiği yerde değil.
- Tom did a really good job fixing my car.
- Tom arabamı tamir ederken gerçekten iyi iş çıkardı.
- Sami put his car in the garage.
- Sami arabasını garaja koydu.
- Tom is repairing his car.
- Tom arabasını tamir ediyor.
- Tom got back into the car.
- Tom arabaya geri bindi.
- Tom has his own car.
- Tom'un kendi arabası var.
- Do you know who this car here belongs to?
- Bu arabanın kime ait olduğunu biliyor musun?
- She got back in her car.
- O, arabasına geri bindi.
- This car is black.
- Bu araba siyah.
- Tom quickly got out of the car.
- Tom hemen arabadan çıktı.
- You won a free car, didn't you?
- Bedava araba kazandın, değil mi?
- I don't have a car anymore.
- Artık bir arabam yok.
- I had my car filled up at the service station at the corner.
- Arabamı köşedeki benzin istasyonunda doldurdum.
- He told me that I could use his car.
- Bana onun arabasını kullanabileceğimi söyledi.
- A car nearly hit Tom.
- Tom'a az daha araba çarpıyordu.
- Tom couldn't buy a car.
- Tom araba alamadı.
- Tom cleaned Mary's car.
- Tom Mary'nin arabasını temizledi.
- Tom's car's still in the parking lot.
- Tom'un arabası hâlâ park yerinde.
- I didn't stop the car in time.
- Arabayı zamanında durduramadım.
- He was knocked over by the car.
- Araba ona çarptı.
- Tom goes from Boston to Chicago with his car via the usual route.
- Tom arabasıyla Boston'dan Chicago'ya her zamanki yoldan gidiyor.
- Detroit is famous for its car industry.
- Detroit, araba endüstrisiyle ünlüdür.
- The car ran out of gas before reaching the city.
- Şehre varmadan önce arabanın yakıtı bitti.
- Did Tom really say he'd give you his car?
- Tom sana arabasını vereceğini gerçekten söyledi mi?
- They broke the car's window.
- Arabanın camını kırdılar.
- This is the car I spoke of the other day.
- Geçen gün bahsettiğim araba bu.
- I hear that the car Tom bought used to belong to Mary.
- Tom'un satın aldığı arabanın Mary'ye ait olduğunu duydum.
- I don't want another car, I want my car.
- Ben başka bir araba istemiyorum, arabamı istiyorum.
- Tom said Mary was driving the car.
- Tom arabayı Mary'nin kullandığını söyledi.
- Have you ever wanted to have a fancy car?
- Hiç lüks bir araba sahibi olmak istedin mi?
- That car is quite new.
- O araba oldukça yeni.
- Tom isn't sure where Mary parked her car.
- Tom, Mary'nin arabasını nereye park ettiğinden emin değil.
- I need to get something out of the car.
- Arabadan bir şey almam lazım.
- He's got not only a motorbike but also a car.
- Sadece motosikleti değil, arabası da var.
- I wish I hadn't loaned Tom my car.
- Keşke Tom'a arabamı ödünç vermeseydim.
- Tom bragged about how fast his car was.
- Tom arabasının ne kadar hızlı olduğuyla övünüyordu.
- He got the car for nothing.
- Arabayı bedavaya aldı.
- He bought me a very fast car.
- Bana çok hızlı bir araba aldı.
- Where did you park your car?
- Arabanı nereye park ettin?
- I've got something in my car I need to go get.
- Arabamda gidip almam gereken bir şey var.
- My car is on its last legs.
- Arabam artık son demlerini yaşıyor.
- Which car did you buy?
- Hangi arabayı aldın?
- Tom was sitting in his car outside the restaurant.
- Tom restoranın dışında arabasında oturuyordu.
- Layla liked Sami's car.
- Leyla, Sami'nin arabasını beğendi.
- We couldn't decide what car to buy.
- Hangi arabayı alacağımıza karar veremedik.
- Tom tried to get out of the car.
- Tom arabadan çıkmaya çalıştı.
- Wait for me in the car.
- Beni arabada bekle.
- Get back in your car.
- Arabana geri dön.
- Tom got run over by a car.
- Tom'a araba çarptı.
- Tom was late because his car ran out of gas.
- Tom geç kaldı çünkü arabasının benzini bitmişti.
- Tom's car is still parked out front.
- Tom'un arabası hala dışarıda park halinde.
- Where did I park my car?
- Arabamı nereye park ettim?
- I got back in my car.
- Arabama geri döndüm.
- Does Tom have a car?
- Tom'un arabası var mı?
- They advertised a new car on TV.
- Televizyonda yeni bir arabanın reklamını yaptılar.
- I've got a car.
- Bir arabam var.
- Tom ended up not buying the car he was considering buying.
- Tom satın almayı düşündüğü arabayı almaktan vazgeçti.
- She pulled her car up at the gate.
- O arabasını kapıya çekti.
- Tom sold his car to Mary for three hundred dollars.
- Tom arabasını Mary'ye 300 dolara sattı.
- He maintains his car well.
- Arabasına iyi bakar.
- We know what happened to Tom's car.
- Tom'un arabasına ne olduğunu biliyoruz.
- Let's park the car here and walk the rest of the way.
- Arabayı buraya park edelim ve yolun geri kalanını yürüyelim.
- He has a new car and a new girl.
- Onun yeni bir arabası ve yeni bir sevgilisi var.
- Our car was fast and soon got ahead of the other cars.
- Bizim arabamız hızlıydı ve kısa sürede diğer arabaların önüne geçti.
- Tom is the son of a race car driver.
- Tom bir araba yarışçısının oğlu.
- His car broke down on the way to work.
- İşe giderken arabası bozuldu.
- The car didn't move.
- Araba kıpırdamadı.
- I wasn't able to get my car started.
- Arabamı çalıştıramadım.
- Tom hopped in the car.
- Tom arabaya atladı.
- He doesn't go anywhere without his car.
- Arabası olmadan hiçbir yere gitmez.
- You know I don't have a car.
- Arabam olmadığını biliyorsun.
- Tom was the one who broke the windshield of Mary's car.
- Mary'nin arabasının ön camını kıran Tom'du.
- A car stopped at the entrance.
- Girişte bir araba durdu.
- They were badly injured in a car accident.
- Bir araba kazasında ağır yaralandılar.
- I'm the one with the car.
- Arabası olan kişi benim.
- Dan's car smashed through the police barricade.
- Dan'in arabası polis barikatını parçaladı.
- I know whose car this is.
- Bu arabanın kimin olduğunu biliyorum.
- Where's your car?
- Araban nerede?
- Compared with yours, my car is small.
- Seninkine kıyasla, benim arabam küçük.
- I don't wash my car very often.
- Arabamı çok sık yıkamam.
- Tom got back in his car.
- Tom arabasına geri döndü.
- The car stopped completely immobile.
- Araba tamamen hareketsiz durdu.
- A car went by at terrific speed.
- Bir araba müthiş bir hızda gitti.
- Let's park the car here and walk the rest of the way.
- Arabayı burada parkedelim ve yolun geriye kalanını yürüyelim.
- The car cut to the left.
- Araba sola saptı.
- Do you often drive a car to work?
- İşe sık sık arabayla mı gidersin?
- I don't advise them to buy this car.
- Onların bu arabayı almalarını tavsiye etmem.
- Is your car next to her house?
- Senin araban onun evinin yanında mı?
- What have you done about fixing the car?
- Arabayı onarmak için ne yaptın?
- Layla got out of her car.
- Leyla arabasından indi.
- I wash my car once a week.
- Arabamı haftada bir kez yıkarım.
- This car is spacious and comfortable.
- Bu araba geniş ve komforlu.
- That car is no doubt in an awful condition.
- O araba hiç kuşkusuz korkunç bir durumda.
- This is the biggest car in the world.
- Bu dünyadaki en büyük araba.
- This car has a cigarette lighter.
- Bu arabanın çakmağı var.
- What was the problem with your car?
- Arabanızdaki sorun neydi?
- He had his car stolen in broad daylight.
- Arabası güpegündüz çalındı.
- Tom put the suitcases into his car.
- Tom bavulları arabasına koydu.
- My father's car is very nice.
- Babamın arabası çok güzeldir.
- Tom helped Mary unload the car.
- Tom, Mary'nin arabayı boşaltmasına yardım etti.
- Tom was struck by a car on the pedestrian crossing.
- Tom'a yaya geçidinde bir araba çarptı.
- Would you be willing to lend me enough money to buy a car?
- Bana bir araba alacak kadar borç vermeyi ister miydin?
- Did you really give Tom that car?
- Gerçekten o arabayı Tom'a verdin mi?
- They wanted an economy car.
- Ekonomik bir araba istediler.
- He takes very good care of his car.
- O, arabasıyla çok iyi ilgilenir.
- Tom often lets me use his car.
- Tom sık sık arabasını kullanmama izin verir.
- Tom has owned that car for three years.
- Tom o arabaya üç yıldır sahip.
- Tom wanted me to tell you he needs to borrow your car.
- Tom arabanı ödünç alması gerektiğini söylememi istedi.
- Tom bought his son a car.
- Tom oğluna bir araba aldı.
- Peugeot, Renault and Citroen are French car manufacturers.
- Peugeot, Renault ve Citroen Fransız araba üreticileridir.
- A broken-down car was standing in the middle of the road.
- Bozuk bir araba yolun ortasında duruyordu.
- Tom had his car stolen early last week.
- Geçen haftanın başlarında Tom arabasını çaldırdı.
- We didn't expect them to buy a new car.
- Onların yeni bir araba almasını beklemiyorduk.
- I saw Tom get hit by a car.
- Tom'a araba çarptığını gördüm.
- I'd like to keep the car there.
- Arabayı orada tutmak istiyorum.
- What are you going to do with this car?
- Bu araba ile ne yapacaksın?
- Tom drove Mary's car to Boston.
- Tom, Mary'nin arabasını Boston'a götürdü.
- Layla parked her car.
- Leyla arabasını park etti.
- This is where Tom's car was parked.
- Bu, Tom'un arabasının park edildiği yer.
- They bought a new car.
- Onlar yeni bir araba aldı.
- I paid fifty percent down for the car.
- Araba için yüzde elli peşinat ödedim.
- Tom was so proud of that car.
- Tom o arabayla çok gurur duyuyordu.
- You have a car.
- Araban var.
- Why did you buy a Korean car?
- Neden bir Kore arabası satın aldın?
- I am surprised that your family has a Japanese car.
- Ailenizin bir Japon arabasına sahip olduğuna şaşırdım.
- Tom's car is in the parking lot.
- Tom'un arabası park yerinde.
- This is the first time I've ever sworn at my car.
- Arabama ilk kez küfrediyorum.
- I told Tom he should buy that car.
- Tom'a o arabayı alması gerektiğini söyledim.
- Tom asked him where I should park my car.
- Tom ona arabamı nereye park etmem gerektiğini sordu.
- Tom shouldn't have borrowed Mary's car.
- Tom, Mary'nin arabasını ödünç almamalıydı.
- I bought myself a car even though I don't have money.
- Param olmamasına rağmen kendime bir araba aldım.
- I didn't even know that my car had been stolen.
- Arabamın çalındığını bile bilmiyordum.
- I'm thinking of buying a new car.
- Yeni bir araba satın almayı düşünüyorum.
- I told Tom that car wasn't mine.
- Tom'a o arabanın benimki olmadığını söyledim.
- He cannot afford to buy a car, much less a house.
- Bırakın ev almayı, araba almaya bile gücü yetmiyor.
- Tom is getting rid of his old car.
- Tom eski arabasından kurtuluyor.
- He still cherishes his old car.
- Hala eski arabasına değer veriyor.
- They kissed in the back of the car.
- Arabanın arkasında öpüştüler.
- It's about time you get an oil change on that car.
- Arabanın yağını değiştirmenin zamanı geldi.
- I decided to buy a new car rather than an old one.
- Eski bir araba yerine yeni bir araba almaya karar verdim.
- I can't afford to buy a used car, much less a new one.
- Bırakın yeni bir araba almayı, kullanılmış bir araba almaya bile gücüm yetmez.
- Tom couldn't convince Mary to buy his car.
- Tom Mary'yi arabasını almaya ikna edemedi.
- I'll unload the car.
- Arabayı boşaltacağım.
- The guy driving the truck that crashed into our car didn't have a driver's license.
- Arabamıza çarpan kamyonu kullanan adamın ehliyeti yoktu.
- He wants a new car.
- Yeni bir araba istiyor.
- We washed our car yesterday.
- Dün arabamızı yıkadık.
- Here comes a speeding car, let's cross!
- Hızla gelen bir araba var, geçelim!
- Tom bought Mary a car.
- Tom, Mary'ye bir araba satın aldı.
- The police suspected there was a connection between the abandoned car and the dead body found three miles away.
- Polis, terk edilmiş araba ile üç mil ötede bulunan ceset arasında bir bağlantı olduğundan şüpheleniyordu.
- He lifted the car with his phenomenal strength.
- Olağanüstü gücüyle arabayı kaldırdı.
- Tom is the only one here who has a car.
- Burada arabası olan tek kişi Tom.
- My jacket's in the car.
- Ceketim arabada.
- The police managed to track down the owner of the car.
- Polis arabanın sahibini bulmayı başardı.
- Bill boasts of owning the biggest car in the neighborhood.
- Bill mahalledeki en büyük arabaya sahip olmakla övünür.
- I'd like to see the car before I rent it.
- Kiralamadan önce arabayı görmek istiyorum.
- She jumped into her car.
- Arabasına atladı.
- I'd like to rent your most inexpensive car.
- En ucuz arabanızı kiralamak istiyorum.
- An eight-year-old car is almost worthless.
- Sekiz yaşındaki bir araba neredeyse değersizdir.
- I told Tom where he could park his car.
- Tom'a arabasını nereye park edebileceğini söyledim.
- A man with a gun urged him into the car.
- Silahlı bir adam, onu zorla arabaya soktu.
- She boasts of her car.
- Arabasıyla övünüyor.
- He brought me to school in a car.
- O beni bir arabayla okula getirdi.
- I found your gloves in my car.
- Eldivenlerini arabamda buldum.
- When was the last time you parked your car here?
- En son ne zaman arabanı buraya park ettin?
- I don't have enough money to buy a new car.
- Yeni bir araba almak için yeterli param yok.
- Tom has a beautiful car.
- Tom'un güzel bir arabası var.
- Does this car belong to you?
- Bu araba size mi ait?
- I paid cash for the car.
- Araba için nakit ödedim.
- Tom wanted to borrow your car.
- Tom arabanı ödünç almak istedi.
- Smoking in a car with children is considered as tantamount to child abuse.
- Çocukların bulunduğu bir arabada sigara içmek çocuk istismarı ile eşdeğer kabul edilir.
- I bought this car at a bargain.
- Ben bu arabayı çok ucuza satın aldım.
- This is where Sami's car was parked.
- Burası Sami'nin arabasının park edildiği yer.
- I am taking a rest in my car.
- Arabamda dinleniyorum.
- Tom pulled Mary out of the car.
- Tom, Mary'i arabadan çıkardı.
- I have a very nice car.
- Çok güzel bir arabam var.
- There was no sign of Fadil but his car was there.
- Fadıl'dan iz yoktu ama arabası oradaydı.
- She had a narrow escape when her car skidded off the road into a lake.
- Arabası bir gölün içine doğru yol alırken kıl payı kurtuldu.
- May I use your car, Dad?
- Arabanı kullanabilir miyim, baba?
- This car is the latest model.
- Bu araba son model.
- Do you still want to buy your wife a car?
- Hala karınıza bir araba satın almak istiyor musunuz?
- The price is kind of high for a used car.
- Fiyat kullanılmış bir araba için biraz yüksek.
- Which car is Tom's?
- Hangi araba Tom'un?
- I told you to put it in the car.
- Onu arabaya koymanı söyledim.
- Tom is working on the car.
- Tom araba üzerinde çalışıyor.
- Tom is happy with his car.
- Tom arabasından memnun.
- I want to buy my car back.
- Arabamı geri almak istiyorum.
- Tom noticed a half-eaten hamburger on the dashboard of Mary's car.
- Tom, Mary'nin arabasının ön panelinde yarısı yenmiş bir hamburger fark etti.
- I managed to repair my car by myself.
- Arabamı tek başıma tamir etmeyi başardım.
- Tom got out of the car.
- Tom arabadan indi.
- My car is covered with pigeon poop.
- Arabam güvercin pisliği ile kaplı.
- Tom left his car at the parking lot.
- Tom arabasını park yerinde bıraktı.
- Layla hopped in the car.
- Layla arabaya atladı.
- Sami dumped the stolen car by a cemetery.
- Sami çalıntı arabayı mezarlığın yanına bıraktı.
- He is rich enough to buy that car.
- O arabayı almak için yeterince zengin.
- Step out of the car, please.
- Arabadan inin lütfen.
- Why do you want to go as far as Germany to buy a car?
- Neden araba almak için Almanya'ya kadar gitmek istiyorsun?
- He was run over by a car.
- Bir araba tarafından ezildi.
- There's something on the hood of your car.
- Arabanın kaputunda bir şey var.
- This car has a huge engine.
- Bu arabanın çok büyük bir motoru var.
- I won't let Tom drive my car again.
- Tom'un arabamı tekrar sürmesine izin vermeyeceğim.
- Look at the car made in Japan.
- Japonya'da üretilen arabaya bakın.
- She came very near to being run over by a car.
- O neredeyse bir araba tarafından ezilecekti.
- He isn't going to get this car at that price.
- O fiyata bu arabayı alamaz.
- Tom got hit by a car while crossing the street.
- Tom karşıdan karşıya geçerken bir araba çarptı.
- The driver is deeply attached to his old car.
- Sürücü eski arabasına derinden bağlandı.
- Does Tom want a car?
- Tom araba istiyor mu?
- If you whip the steering wheel around like that on a snowy road, the car is going to go into a slide.
- Karlı bir yolda direksiyonu böyle kırarsan araba kayar.
- I saw a boy knocked down by a car.
- Bir arabanın yere serdiği bir çocuk gördüm.
- I will certainly need a car.
- Kesinlikle bir arabaya ihtiyacım olacak.
- This isn't the same car I had three years ago.
- Bu üç yıl önceki arabam değil.
- Our dog was nearly run over by a car.
- Köpeğimiz neredeyse bir araba tarafından eziliyordu.
- He has a foreign car.
- Yabancı bir arabası var.
- Tom is loading the car, isn't he?
- Tom arabayı yüklüyor, değil mi?
- I'm going to wait in the car.
- Arabada bekleyeceğim.
- Tom wants to buy a new car.
- Tom yeni bir araba satın almak istiyor.
- Tom wanted to have his car painted blue.
- Tom arabasını maviye boyatmak istedi.
- Tom left his hat in the car.
- Tom şapkasını arabada unutmuş.
- I was overtaken by the car.
- Araba tarafından sollandım.
- We sang Christmas songs in the car all the way to Tom's house.
- Tom'un evine kadar arabada Noel şarkıları söyledik.
- I persuaded Tom to let me use his car.
- Tom'u arabasını kullanmama izin vermesi için ikna ettim.
- I wanted an economy car.
- Ekonomik bir araba istemiştim.
- We sang songs in the car all the way to his house.
- Onun evine giderken arabada yol boyunca şarkılar söyledik.
- Riding in the car is for kids.
- Araba sürmek çocuklar içindir.
- When did you buy this car?
- Bu arabayı ne zaman aldın?
- My uncle's car is faster than mine.
- Amcamın arabası benimkinden daha hızlı.
- Joe's idea for a new kind of car will make him filthy rich.
- Joe'nun yeni araba fikri onu çok zengin edecek.
- The car is exceeding the speed limit.
- Araba hız sınırını aşıyor.
- Tom spent all his savings on a new car.
- Tom tüm birikimini yeni bir arabaya harcadı.
- No, you can't use my car!
- Hayır, arabamı kullanamazsın!
- He has got a beautiful car.
- Çok güzel bir arabası var.
- Tom bought a larger car.
- Tom daha büyük bir araba aldı.
- Sami's car won't start.
- Sami'nin arabası çalışmıyor.
- I'm sorry, but I can't lend you my car next weekend.
- Üzgünüm fakat gelecek hafta sana arabamı ödünç veremem.
- Tom and Mary walked to their car.
- Tom ve Mary arabalarına doğru yürüdüler.
- I'll reimburse you for the damage I did to your car.
- Arabanıza yaptığım hasarın zararını karşılayacağım.
- Tom washes his car once a week.
- Tom haftada bir kez arabasını yıkar.
- What kind of car is that?
- Bu ne biçim bir araba?
- Our car is over there.
- Arabamız şurada.
- His car looks as good as new.
- Arabası yeni gibi görünüyor.
- Why do you want such an old car?
- Neden bu kadar eski bir araba istiyorsun?
- This car is more reliable than a Lada.
- Bu araba bir Lada'dan daha güvenilir.
- She was almost run over by a car.
- O neredeyse bir araba tarafından eziliyordu.
- I'd like to buy a used car.
- Kullanılmış bir araba almak istiyorum.
- I want a car, but I have no money to buy one.
- Ben bir araba istiyorum, ama bir tane satın almak için hiç param yok.
- We covered some 100 miles in the car.
- Arabayla yaklaşık 100 mil yol kat ettik.
- I wish Tom would stop parking his car in front of my house.
- Keşke Tom arabasını evimin önüne park etmeyi bıraksa.
- Tom is proud of his car.
- Tom arabasıyla gurur duyuyor.
- My car isn't for sale.
- Arabam satılık değil.
- My car's been stolen.
- Arabam çalındı.
- How many spare keys do you have for your car?
- Araban için kaç tane yedek anahtarın var?
- You have a car, don't you?
- Araban var, değil mi?
- Your car is three times as big as this one.
- Senin araban bunun üç katı kadar büyük.
- A car passed by at top speed.
- Bir araba son sürat geçti.
- The car ran into a tree.
- Araba ağaca çarptı.
- Tom has decided to buy a new car.
- Tom yeni bir araba almaya karar verdi.
- Who wants to wash my car?
- Kim arabamı yıkamak ister?
- My father's car is new.
- Babamın arabası yeni.
Show More (1907)
|