|
- Political common sense tells us that it is up to the Member State in question to appoint this body.
- Siyasi sağduyu bize bu organı atamanın söz konusu Üye Devlete bağlı olduğunu söyler.
- These methods are dictated by common sense and are the best possible way to prevent the development of new diseases.
- Bu yöntemler sağduyu ile belirlenmiştir ve yeni hastalıkların gelişmesini önlemenin mümkün olan en iyi yoludur.
- Enlargement will hopefully bring with it some common sense on this score.
- Genişleme umarım bu konuda biraz sağduyu getirecektir.
- I should like to dwell for a moment on common sense.
- Bir an için sağduyu üzerinde durmak istiyorum.
- Enlargement will hopefully bring with it some common sense on this score.
- Genişlemenin bu konuda biraz sağduyu getireceğini umuyoruz.
- I think this is a matter of common sense.
- Bunun bir sağduyu meselesi olduğunu düşünüyorum.
- In order to do this, all we need to do is to be guided by common sense.
- Bunu yapabilmek için yapmamız gereken tek şey sağduyunun rehberliğinde hareket etmektir.
- Restricting spending is common sense, as is demanding that the Council curb the increase in administrative costs.
- Harcamaların kısıtlanması, Konsey'den idari masraflardaki artışı azaltmasını talep etmek gibi sağduyulu bir yaklaşımdır.
- This might be common sense, but it is also a choice in terms of development strategies.
- Bu sağduyu olabilir ama aynı zamanda kalkınma stratejileri açısından da bir seçimdir.
- Please vote for common sense tomorrow and on Wednesday.
- Lütfen yarın ve Çarşamba günü sağduyu için oy kullanın.
- Perhaps then common sense can prevail once again within the European Commission.
- Belki o zaman, Avrupa Komisyonu'nda bir kez daha sağduyu hakim olabilir.
- I suggest we organise things in the most practical order and, where the Treaty is silent, that we use common sense.
- İşleri en pratik düzene göre organize etmemizi ve Antlaşmanın sessiz kaldığı yerlerde sağduyulu davranmamızı öneriyorum.
- Why do we not use common sense?
- Neden sağduyulu davranmıyoruz?
- Common sense would dictate that the principle of diversity be respected.
- Sağduyu, çeşitlilik ilkesine saygı gösterilmesini gerektirir.
- Perhaps then common sense can prevail once again within the European Commission.
- Belki o zaman Avrupa Komisyonunda sağduyu bir kez daha hakim olabilir.
- Therefore I appeal to you to show common sense and return to the drawing-board.
- Bu nedenle sizi sağduyulu olmaya ve çizim tahtasına geri dönmeye davet ediyorum.
- Common sense and economics should dictate which is used.
- Hangisinin kullanılacağını sağduyu ve ekonomi belirlemelidir.
- For this reason, some sound common sense will be called for here.
- Bu nedenle, burada biraz sağduyu çağrısı yapılacaktır.
- This is the only solution that conforms with common sense and also with the Rules of Procedure.
- Bu, hem sağduyuya hem de İçtüzüğe uygun tek çözümdür.
- Perhaps then common sense can prevail once again within the European Commission.
- Belki o zaman Avrupa Komisyonu'nda sağduyu bir kez daha hakim olabilir.
- I suggest we organise things in the most practical order and, where the Treaty is silent, that we use common sense.
- İşleri en pratik sıraya göre düzenlememizi ve Antlaşma'nın sessiz kaldığı yerlerde sağduyulu davranmamızı öneriyorum.
- I am pleased to see that common sense has won the day, as of the second reading.
- İkinci okumadan itibaren sağduyunun galip geldiğini görmekten memnuniyet duyuyorum.
- In order to do this, all we need to do is to be guided by common sense.
- Bunu yapmak için tek yapmamız gereken sağduyunun rehberliğinde hareket etmektir.
- In this, we must be guided by common sense and tolerance and respect the views of others.
- Bu bağlamda sağduyu ve hoşgörü ile hareket etmeli ve başkalarının görüşlerine saygı göstermeliyiz.
- We will stand up for common sense and vote against it.
- Sağduyuyu savunacağız ve buna karşı oy kullanacağız.
- Political common sense tells us that it is up to the Member State in question to appoint this body.
- Siyasi sağduyu bize bu organı atamanın söz konusu Üye Devlete bağlı olduğunu söylemektedir.
- He must be lacking in common sense.
- Sağduyudan yoksun olmalı.
- He doesn't have any common sense.
- Hiç sağduyusu yok.
- I'm using common sense.
- Sağduyulu davranıyorum.
- Common sense tells us, however, that there is no easy solution.
- Bununla birlikte, sağduyu bize kolay bir çözüm olmadığını söylüyor.
- She lacks common sense.
- Sağduyusu yok.
- He is devoid of common sense.
- Sağduyudan yoksun.
- A person with common sense would never do this kind of thing.
- Sağduyu ile bir kişi, bu tür bir şeyi asla yapmaz.
- Franklin was known for his common sense.
- Franklin sağduyusuyla tanınırdı.
- It's just basic common sense.
- Bu sadece temel bir sağduyu.
- We need common sense gun policy.
- Sağduyu silahı politikasına ihtiyacımız var.
- Learning is one thing, and common sense another.
- Öğrenmek başka bir şeydir, sağduyu başka bir şey.
- Let's hope that common sense prevails.
- Umalım da sağduyu galip gelsin.
- It's just basic common sense.
- Bu sadece temel sağduyu.
- I'm using common sense.
- Sağduyumu kullanıyorum.
- Common sense isn't so common.
- Sağduyu o kadar yaygın değildir.
- Common sense isn't so common.
- Sağduyu o kadar da yaygın değil.
- He has no common sense.
- Hiç sağduyusu yok.
- Tom thinks Mary lacks common sense.
- Tom Mary'nin sağduyudan yoksun olduğunu düşünüyor.
- Islam is common sense.
- İslam sağduyudur.
- Mary lacks common sense.
- Mary sağduyudan yoksun.
- Common sense is quite rare.
- Sağduyu oldukça nadirdir.
- He is lacking in common sense.
- O, sağduyudan yoksundur.
- Knowledge without common sense will lead you nowhere.
- Sağduyu olmadan bilgi seni hiçbir yere götürmez.
- She had no common sense.
- Hiç sağduyusu yoktu.
- Common sense tells me that this isn't the way to do it.
- Sağduyu bana bunun onu yapmanın yolu olmadığını söylüyor.
- Experience will teach you common sense.
- Deneyim size sağduyuyu öğretecektir.
- She lacks common sense.
- O, sağduyudan yoksundur.
- We need common sense gun policy.
- Sağduyulu silah politikasına ihtiyacımız var.
- He lacks common sense.
- Sağduyudan yoksun.
- We need common sense policy.
- Sağduyulu politikalara ihtiyacımız var.
- Experience will teach you common sense.
- Tecrübe size sağduyuyu öğretir.
- Let's hope this time common sense prevails.
- Umalım da bu sefer sağduyu galip gelsin.
- Use your common sense.
- Sağduyunu kullan.
- Didn't they teach you common sense as well as typing at the school where you studied?
- Okuduğunuz okulda size daktilo yazmanın yanı sıra sağduyu da öğretmediler mi?
- She is lacking in common sense.
- O, sağduyudan yoksundur.
- In other words, you should doubt common sense.
- Başka bir deyişle, sağduyudan şüphe etmelisin.
- We need common sense regulation.
- Sağduyulu düzenlemelere ihtiyacımız var.
- He doesn't have any common sense.
- Onun hiç sağduyusu yok.
- Tom has way too much common sense to do what Mary's asking him to do.
- Tom, Mary'nin ondan yapmasını istediği şeyi yapmayacak kadar sağduyulu.
- Franklin was known for his common sense.
- Franklin sağduyusu ile biliniyordu.
- She is lacking in common sense.
- Sağduyudan yoksun.
- Tom thinks Mary lacks common sense.
- Tom, Mary'nin sağduyudan yoksun olduğunu düşünüyor.
- In other words, you should doubt common sense.
- Başka bir deyişle, sağduyudan şüphe etmelisiniz.
- It's just good common sense.
- Bu iyi bir sağduyu sadece.
- Common sense is not so common.
- Sağduyu o kadar da yaygın değil.
- He lacks common sense.
- O sağduyudan yoksundur.
- That's just good common sense.
- Bu sadece iyi bir sağduyu.
- He is lacking in common sense.
- Sağduyudan yoksun.
- Tom has no common sense.
- Tom'un sağduyusu yok.
- That's common sense.
- Bu sağduyu.
- Didn't they teach you common sense as well as typing at the school where you studied?
- Okuduğun okulda yazı yazmanın yanı sıra sağduyuyu da öğretmediler mi?
- He acted with common sense.
- Sağduyulu davrandı.
- Common sense should prevail.
- Sağduyu galip gelmeli.
- Let's hope this time common sense prevails.
- Bu defa sağduyunun hüküm sürdüğünü umalım.
- Common sense tells us, however, that there is no easy solution.
- Sağduyu bize bunun kolay bir çözüm olmadığını söylüyor.
- Let's use some common sense here.
- Biraz sağduyulu olalım.
- We need common sense regulation.
- Sağduyu düzenlemeye ihtiyacımız var.
- He is devoid of common sense.
- Sağduyudan yoksundur.
- We need common sense policy.
- Sağduyu politikasına ihtiyacımız var.
- Let's use some common sense here.
- Burada biraz sağduyu kullanalım.
- Common sense tells me that this isn't the way to do it.
- Sağduyu bana bunun doğru yol olmadığını söylüyor.
- A person with common sense would never do this kind of thing.
- Sağduyulu bir insan asla böyle bir şey yapmaz.
- In other words, you should doubt common sense.
- Başka bir deyişle, sağduyudan kuşku duymalısınız.
- Use your common sense.
- Sağduyunuzu kullanın.
- Tom lacks common sense.
- Tom sağduyudan yoksun.
Show More (88)
|
