engage - Inglés Turco Frases
Inglés Turco
engage nişanlanmak v.
  • Tom and Mary aren't yet engaged.
  • Tom ve Mary henüz nişanlanmadı.
  • You're engaged, aren't you?
  • Nişanlandın, değil mi?
  • We're engaged.
  • Nişanlandık.
Show More (11)
engage girmek v.
  • We will engage with you in a debate on these matters.
  • Sizinle bu konular üzerinde tartışmaya gireceğiz.
  • It must grow, reform itself and engage in deeper cooperation.
  • Meclis büyümeli, kendini yenilemeli ve daha derin bir işbirliği içine girmelidir.
  • There is no plan B and we are expressly prohibited from engaging in this sort of deliberation.
  • B planı yoktur ve bu tür bir müzakereye girmemiz açıkça yasaklanmıştır.
Show More (5)
engage tutmak v.
  • We engaged a handyman to help us with the garden.
  • Bahçe işlerinde bize yardımcı olması için bir tamirci tuttuk.
  • Layla engaged a private detective.
  • Layla özel bir dedektif tuttu.
  • Layla engaged a private detective.
  • Leyla bir özel dedektif tuttu.
Show More (0)
engage dahil etmek v.
  • Sport is an excellent way to engage people in their communities.
  • Spor, insanları kendi toplumlarına dahil etmenin mükemmel bir yoludur.
  • Without such an increase, we will not be able to engage Member States in developing the priority PRINCE campaigns.
  • Böyle bir artış olmadan, Üye Devletleri öncelikli PRINCE kampanyalarının geliştirilmesine dahil edemeyiz.
  • Without such an increase, we will not be able to engage Member States in developing the priority PRINCE campaigns.
  • Böyle bir artış olmadan, Üye Devletleri öncelikli PRINCE kampanyalarını geliştirmeye dahil edemeyiz.
Show More (0)
engage çatışmak v.
  • The soldiers were ordered not to engage without warning.
  • Askerlere uyarı yapmadan çatışmaya girmemeleri emredildi.
Show More (-2)
engage bağlamak v.
  • The switch engages with the cables that turn on the lamp.
  • Anahtar, lambayı çalıştıran kablolara bağlanır.
Show More (-2)
engage katılmak v.
  • My plan after graduation is to engage in political activities.
  • Mezun olduktan sonraki planım siyasi faaliyetlere katılmak.
Show More (-2)
engage (ilgisini) çekmek v.
  • Screens seem to engage children's interest for long hours.
  • Görünüşe bakılırsa ekranlar çocukların ilgisini saatler boyu çekiyor.
Show More (-2)
engage çekmek v.
  • My initiatives and overtures over the years to engage the Chinese leadership in a dialogue remain unreciprocated.
  • Yıllar boyunca Çin liderliğini diyaloğa çekmek için yaptığım girişimler ve teklifler karşılıksız kalmıştır.
Show More (-2)
engage ayırmak v.
  • I have no time to engage in gossip.
  • Dedikoduya ayıracak vaktim yok.
Show More (-2)