1 |
hanging |
asılı |
adj. |
|
- Their hats were hanging there.
- Şapkaları orada asılıydı.
- There was a photograph of Dan hanging above the bed.
- Yatağın üzerinde Dan'in bir fotoğrafı asılıydı.
- The picture is hanging on the wall.
- Resim duvarda asılıdır.
- A portrait of an old man was hanging on the wall.
- Duvarda yaşlı bir adamın portresi asılıydı.
- Tom had several photos of Mary hanging on his wall.
- Tom'un duvarında Mary'nin birkaç fotoğrafı asılıydı.
- A crystal chandelier was hanging over the table.
- Masanın üzerinde kristal bir avize asılıydı.
Show More (3)
|
2 |
hanging |
idam |
n. |
|
- Girls are back at school, music and film are allowed again and football is replacing public hangings.
- Kızlar okula geri döndü, müzik ve film yeniden serbest oldu ve halka açık idamların yerini futbol aldı.
Show More (-2)
|
3 |
hanging |
asma |
n. |
|
- I never prevent my enemies from hanging themselves.
- Düşmanlarımın kendilerini asmalarına asla engel olmam.
Show More (-2)
|