haunt - Inglés Turco Frases
Inglés Turco
haunt musallat olmak v.
  • This abandoned house is believed to be haunted.
  • Bu terk edilmiş eve perilerin musallat olduğuna inanılıyor.
  • I will haunt you.
  • Sana musallat olacağım.
  • Tom was haunted by the demons of his past.
  • Tom'a geçmişindeki şeytanlar musallat oldu.
Show More (4)
haunt peşini bırakmamak v.
  • We are being haunted by the chronicle of long-expected and mindless acts of violence in the Middle East.
  • Orta Doğu'da uzun zamandır beklenen ve akıl almaz şiddet eylemleri kronikleşerek peşimizi bırakmıyor.
  • The Taliban may have lost power, but their spirit still haunts Afghanistan.
  • Taliban gücünü kaybetmiş olabilir, ancak ruhları hala Afganistan'ın peşini bırakmıyor.
  • The tragic event haunted Tom all his life.
  • Bu trajik olay Tom'un hayatı boyunca peşini bırakmadı.
Show More (0)
haunt aklından çıkmamak v.
  • George is haunted by the fear that he will be scammed.
  • Dolandırılacağı korkusu George'un aklından çıkmıyor.
  • Sami is haunted by a terrible moment in his past.
  • Sami'nin geçmişindeki korkunç bir an aklından çıkmıyor.
Show More (-1)
haunt takılmak v.
  • Sami is haunted by a terrible moment in his past.
  • Sami'nin aklına geçmişindeki korkunç bir an takıldı.
  • Tell me who you haunt, I'll tell you who you are.
  • Bana kime takıldığını söyle, sana kim olduğunu söyleyeceğim.
Show More (-1)
haunt uğramak v.
  • I will haunt you.
  • Sana uğrayacağım.
  • We will haunt you.
  • Sana uğrayacağız.
Show More (-1)
haunt ziyaret etmek v.
  • Tom was haunted by the demons of his past.
  • Tom geçmişinin iblisleri tarafından ziyaret edildi.
  • Tom is haunted by the demons of his past.
  • Tom geçmişinin iblisleri tarafından ziyaret edilir.
Show More (-1)
haunt baltalamak v.
  • The poorly designed tax system haunted the country's economic growth for many years.
  • Hatalı yapılandırılmış vergi sistemi, ülkenin ekonomik büyümesini uzun yıllar boyunca baltalamıştır.
Show More (-2)
haunt uğrak yer n.
  • The new pub in the town became the favourite haunt of the youngsters.
  • Kasabadaki yeni bar, gençlerin favori uğrak yeri haline geldi.
Show More (-2)
haunt akıldan çıkmamak v.
  • Tom's face haunts me.
  • Tom'un yüzü aklımdan çıkmıyor.
Show More (-2)
haunt gözünün önünden gitmemek v.
  • Tom's face haunts me.
  • Tom'un suratı gözümün önünden gitmiyor.
Show More (-2)
haunt dadanmak v.
  • Sami's house became haunted.
  • Sami'nin evine cinler dadandı.
Show More (-2)