|
- Not all the ideal conditions will prove to be attainable.
- İdeal koşulların hepsine ulaşılamayacaktır.
- These attacks struck at our ideals of democracy, human rights and peace.
- Bu saldırılar demokrasi, insan hakları ve barış ideallerimizi hedef almıştır.
- Piet Dankert featured in this connection as a level-headed and realistic champion of the European ideal.
- Piet Dankert bu bağlamda Avrupa idealinin sağduyulu ve gerçekçi bir savunucusu olarak öne çıktı.
- Some people say that there is a tension between these two ideals.
- Bazı insanlar bu iki idealin arasında bir gerilim olduğunu söylüyor.
- The common will in the European Union must manifest the ideals of the open society.
- Avrupa Birliği'ndeki ortak irade açık toplum ideallerini ortaya koymalıdır.
- This sort of soil provides an ideal breeding ground for extremist movements such as the Taliban.
- Bu tür topraklar Taliban gibi aşırılık yanlısı hareketler için ideal bir üreme alanı sağlar.
- Moreover, in European public opinion polls, this is often what destroys the European ideal.
- Ayrıca Avrupa kamuoyu yoklamalarında Avrupa idealini yok eden şey genellikle budur.
- The ideal world is different.
- İdeal dünya farklıdır.
- As the previous speaker pointed out the ideal is approximately 0.7%.
- Bir önceki konuşmacının da belirttiği gibi ideal olan yaklaşık %0,7'dir.
- We do not live in an ideal world in which everybody would welcome humanitarian action just like that.
- Herkesin bu şekilde insani bir eylemi memnuniyetle karşılayacağı ideal bir dünyada yaşamıyoruz.
- This is therefore an ideal means of supplementing the demand.
- Dolayısıyla bu, talebi tamamlamak için ideal bir araçtır.
- The end result is not ideal, but I hope that it will provide the basis for what is needed.
- Ortaya çıkan sonuç ideal değildir, ancak ihtiyaç duyulan şeyin temelini oluşturacağını umuyorum.
- But as well as betraying the EU/EOM and ordinary Pakistanis, you are also betraying the ideals of your own Presidency.
- Ancak AB/EOM ve sıradan Pakistanlılara ihanet etmenin yanı sıra kendi Başkanlığınızın ideallerine de ihanet ediyorsunuz.
- Equality and fair treatment must work both ways; that is ideal.
- Eşitlik ve adil muamele her iki yönde de işlemelidir; ideal olan budur.
- Certainly, we have to be extremely careful not to damage these ideals by fighting terrorism.
- Elbette terörizmle mücadele ederken bu ideallere zarar vermemek için son derece dikkatli olmalıyız.
- The area of public contracts is also an ideal area for taking account of people with disabilities.
- Kamu sözleşmeleri alanı da engellilerin dikkate alınması için ideal bir alandır.
- It is an ideal area for the European Union.
- Bu, Avrupa Birliği için ideal bir alandır.
- Secondly, we have an ideal of Europe, which is the ideal of subsidiarity.
- İkinci olarak bir Avrupa idealimiz var, bu da yerindenlik idealidir.
- As the previous speaker pointed out, the ideal is approximately 0.7%.
- Bir önceki konuşmacının da belirttiği gibi ideal olan yaklaşık %0,7'dir.
- In conclusion, we feel that this is the right way to promote our ideal of Europe through the internal market.
- Sonuç olarak, iç pazar yoluyla Avrupa idealimizi teşvik etmenin doğru yolunun bu olduğunu düşünüyoruz.
- You ought to adopt the opposite stance, welcoming the secular ideal more warmly and valuing it more highly.
- Siz tam tersi bir tutum benimsemeli, laiklik idealini daha sıcak karşılamalı ve ona daha fazla değer vermelisiniz.
- This is why this mutual recognition is the ideal tool for cooperating in this sensitive area.
- İşte bu nedenle karşılıklı tanıma, bu hassas alanda işbirliği yapmak için ideal bir araçtır.
- Let me make it clear that what we have achieved is a compromise, a compromise which, like all others, is not ideal.
- Şunu açıkça belirtmek isterim ki elde ettiğimiz şey bir uzlaşmadır ve bu uzlaşma da diğerleri gibi ideal değildir.
- This is the goal and ideal of ASEM.
- ASEM'in hedefi ve ideali budur.
- In an ideal situation, the legislation proposed would take account of such diversity.
- İdeal bir durumda, önerilen mevzuat bu çeşitliliği dikkate alacaktır.
- What ideal are we talking about then?
- O zaman hangi idealden bahsediyoruz?
- In conclusion, we feel that this is the right way to promote our ideal of Europe through the internal market.
- Sonuç olarak, Avrupa idealimizi iç pazar yoluyla desteklemenin doğru yolunun bu olduğunu düşünüyoruz.
- It is not ideal, but it is better than it might have been.
- İdeal değil ancak olabileceğinden daha iyi.
- In an ideal world, responsible businesses would respond to consumer needs.
- İdeal bir dünyada, sorumlu işletmeler tüketici ihtiyaçlarına cevap verir.
- Lofty ideals and expressions of goodwill are not enough.
- Yüce idealler ve iyi niyet ifadeleri yeterli değildir.
- The ideal is that business at a national level should implement this in all its policy areas.
- İdeal olan, ulusal düzeyde iş dünyasının bunu tüm politika alanlarında uygulamasıdır.
- Pooling our resources is an ideal proposal on the part of this House.
- Kaynaklarımızın bir havuzda toplanması bu Meclis açısından ideal bir öneridir.
- These attacks struck at our ideals of democracy, human rights and peace.
- Bu saldırılar demokrasi, insan hakları ve barış ideallerimize darbe vurmuştur.
- The European Union is a great ideal.
- Avrupa Birliği büyük bir idealdir.
- The historic Good Friday Agreement was in many ways inspired by the European ideal.
- Tarihi Hayırlı Cuma Anlaşması birçok yönden Avrupa idealinden esinlenmiştir.
- The European Culture 2000 programme is ideal for promoting European cultural cooperation.
- Avrupa Kültür 2000 programı Avrupa kültürel işbirliğini teşvik etmek için idealdir.
- This balanced agreement is in actual fact ideal.
- Bu dengeli anlaşma aslında idealdir.
- It really is an ideal form of farming, especially for the European Commission.
- Özellikle Avrupa Komisyonu için gerçekten ideal bir tarım şekli.
- The ideal of peaceful co-existence between different ethnic communities and cultures is upheld as a principle.
- Farklı etnik topluluklar ve kültürler arasında barış içinde bir arada yaşama ideali ilke olarak benimsenmektedir.
- The Sixth Framework Programme for research offers the ideal platform for this.
- Araştırmaya yönelik Altıncı Çerçeve Programı bunun için ideal bir platform sunmaktadır.
- This is therefore an ideal means of supplementing the demand.
- Dolayısıyla bu, talebi desteklemek için ideal bir yöntemdir.
- Democracy is still a fleeting ideal.
- Demokrasi hala geçici bir idealdir.
- Is the forthcoming Intergovernmental Conference not the ideal opportunity for this?
- Önümüzdeki Hükümetlerarası Konferans bunun için ideal bir fırsat değil mi?
- Some of you believe that monopoly is the ideal situation.
- Bazılarınız tekelin ideal durum olduğuna inanıyor.
- I doubt whether history will regard the present institutional structures as ideal.
- Tarihin mevcut kurumsal yapıları ideal olarak görüp görmeyeceğinden şüpheliyim.
- Without cohesion, the European ideal will be lost and will fail.
- Uyum olmadan Avrupa ideali kaybolacak ve başarısız olacaktır.
- Some people say that there is a tension between these two ideals.
- Bazıları ise bu iki ideal arasında bir gerilim olduğunu söylüyor.
- Your ideals seem to be coated with an old song and a sweet melody.
- İdealleriniz eski bir şarkı ve tatlı bir melodiyle kaplanmış gibi görünüyor.
- This type of storage is ideal to save space in your home.
- Bu tür bir depolama, evinizde yer kazanmak için idealdir.
- Your ideals seem to be coated with an old song and a sweet melody.
- İdealleriniz eski bir şarkı ve tatlı bir melodi ile sarılmış gibi duruyor.
- This type of storage is ideal to save space in your home.
- Bu tip depolama, evinizde yer kazanmak için idealdir.
- It is an ideal place for those who want everything at once.
- Aynı anda her şeyi isteyenler için ideal bir yer.
- Ideal for marketing and advertising new products, special offers and other point of sale applications.
- Yeni ürünlerin pazarlanması, tanıtımı, özel teklifler ve diğer satış noktası uygulamaları için idealdir.
- Ideal for marketing and advertising new products, special offers and other point of sale applications.
- Yeni ürünlerin pazarlanması ve reklamının yapılması, özel teklifler ve diğer satış noktası uygulamaları için ideal.
- This type of storage is ideal to save space in your home.
- Bu depolama türü evinizde yerden tasarruf etmek için idealdir.
- This is ideal for businesses that have offices in different locations.
- Bu, farklı yerlerde ofisleri olan işletmeler için idealdir.
- An exhibitionist would be the ideal partner for a voyeur.
- Bir teşhirci, bir röntgenci için ideal bir partner olurdu.
- Rises in temperature create the ideal conditions for catching colds.
- Sıcaklıktaki artışlar soğuk algınlığı için ideal koşulları yaratır.
- Describe your ideal man.
- İdeal erkeğinizi tarif edin.
- That was ideal.
- Bu idealdi.
- We are haunted by an ideal life, and it is because we have within us the beginning and the possibility for it.
- İdeal bir yaşamın peşindeyiz ve bunun nedeni içimizde bunun başlangıcına ve olasılığına sahip olmamızdır.
- How would you describe your ideal man?
- İdeal erkeğini nasıl tarif ederdin?
- My ideal woman is shapely, intelligent and a polyglot.
- Benim ideal kadınım düzgün, zeki ve çok dilli.
- What is the ideal age to get married?
- Evlenmek için ideal yaş kaçtır?
- Some ideals are worth dying for, aren't they, Tom?
- Bazı idealler uğruna ölmeye değer, değil mi Tom?
- The center is an ideal.
- Merkez bir ideal.
- Describe your ideal breakfast.
- İdeal kahvaltınızı tarif edin.
- He is an ideal husband for me.
- O, benim için ideal bir kocadır.
- What's the ideal age for a girl?
- Bir kız için ideal yaş kaçtır?
- It was an ideal day for walking.
- Yürümek için ideal bir gündü.
- The new method was anything but ideal.
- Yeni yöntem hiç de ideal değildi.
- Describe your ideal breakfast.
- İdeal kahvaltını tarif et.
- A warm, sunny day is ideal for a picnic.
- Sıcak ve güneşli bir gün piknik için idealdir.
- A warm, sunny day is ideal for a picnic.
- Ilık, güneşli bir gün piknik için idealdir.
- The new method was anything but ideal.
- Yeni metot ideal olmaktan çok uzaktı.
- What is your ideal man?
- İdeal erkeğiniz nedir?
- The beach is an ideal place for children to play.
- Plaj, çocukların oynaması için ideal bir yerdir.
- This is also ideal as a gift.
- Bu da bir hediye olarak idealdir.
- That would be ideal.
- Bu ideal olur.
- The horse is very docile and is ideal for beginner riders.
- At çok uysaldır ve yeni başlayanlar için idealdir.
- It is not ideal, but we will make do.
- İdeal değil ama idare ederiz.
- What is your ideal woman?
- İdeal kadınınız nedir?
- The beach is an ideal place for children to play.
- Sahil, çocukların oynaması için ideal bir yerdir.
- That would be ideal.
- Bu ideal olurdu.
- Neither approach is ideal.
- İki yaklaşım da ideal değil.
- This site is ideal for our house.
- Bu arazi evimiz için ideal.
- The seaside is an ideal spot for the children to play.
- Deniz kenarı çocukların oynaması için ideal bir yerdir.
- Describe your ideal woman.
- İdeal kadınını tarif et.
- What is your ideal woman?
- İdeal kadının nasıl?
- That's the ideal.
- İdeal olan bu.
- Everything seems ideal.
- Her şey ideal görünüyor.
- He's making it clear that he's an ideal husband.
- İdeal bir koca olduğunu açıkça belli ediyor.
- The center is an ideal.
- Merkez bir idealdir.
- Some ideals are worth dying for, aren't they, Tom?
- Bazı idealler uğrunda ölmeye değer, değil mi, Tom?
- Rises in temperature create the ideal conditions for catching colds.
- Sıcaklık artışları soğuk algınlığına yakalanmak için ideal koşulları yaratır.
- The weather was ideal.
- Hava ideal idi.
- They lack an ideal, a reason to get up in the morning.
- Sabahları kalkmak için bir idealleri, bir nedenleri yok.
- These aren't ideal conditions.
- Bunlar ideal koşullar değil.
- The climate in the south of France is ideal.
- Fransa'nın güneyinde iklim idealdir.
- Tom is my ideal man.
- Tom benim ideal erkeğim.
- It's not ideal, but it's the least unsatisfactory solution.
- İdeal değil ama en az tatmin edici çözüm bu.
- Layla thought Fadil would be an ideal employer.
- Leyla, Fadıl'ın ideal bir işveren olacağını düşündü.
- He proved to be an ideal husband.
- İdeal bir koca olduğunu kanıtladı.
- Describe your ideal man.
- İdeal erkeğini tarif et.
- What is your ideal job?
- İdeal işin nedir?
- He is an ideal husband for me.
- O benim için ideal bir koca.
- We are haunted by an ideal life, and it is because we have within us the beginning and the possibility for it.
- İdeal bir yaşama kafayı takmış durumdayız ve bunun nedeni içimizde bunun başlangıcına ve olasılığına sahip olmamız.
- It's not ideal.
- Bu ideal değil.
- What is your ideal job?
- İdeal işiniz nedir?
- This island has an ideal climate.
- Bu ada ideal bir iklime sahip.
- That's the ideal.
- Bu ideal.
- The seaside is an ideal spot for the children to play.
- Deniz kenarı, çocukların oynamaları için ideal bir noktadır.
- What's the ideal age for a girl?
- Bir kız için ideal yaş nedir?
- The weather was ideal.
- Hava idealdi.
- It's ideal weather for a picnic.
- Piknik için ideal bir hava.
- The climate in the south of France is ideal.
- Fransa'nın güneyindeki iklim ideal.
- The beach is the ideal place to play for the children.
- Kumsal, çocuklar için ideal bir oyun alanı.
- How would you describe your ideal man?
- İdeal erkeğinizi nasıl tarif edersiniz?
- Describe your ideal woman.
- İdealinizdeki kadını tarif edin.
- What is your ideal man?
- İdeal erkeğin nasıl?
- What is the ideal age to get married?
- Evlenmek için ideal yaş nedir?
- Parks are ideal for writing.
- Parklar yazmak için idealdir.
- The horse is very docile and is ideal for beginner riders.
- At çok uysal ve acemi biniciler için ideal.
- The ideal woman for me would be well-mannered, intelligent and a polyglot.
- Benim için ideal kadın terbiyeli, zeki ve çok dil bilen biri olmalı.
- He proved to be an ideal husband.
- İdeal bir koca olduğunu ispat etti.
- Layla thought Fadil would be an ideal employer.
- Leyla, Fadıl'ın ideal bir işveren olacağını düşünüyordu.
- This is also ideal as a gift.
- Bu da hediye olmak için ideal.
- It's ideal for us.
- Bizim için idealdir.
- It's ideal for us.
- Bizim için ideal.
Show More (126)
|