|
- They seldom, if ever, speak in French.
- Nadiren, kırk yılda bir, Fransızca konuşurlar.
- Tom seldom, if ever, laughs.
- Tom nadiren güler.
- He is rarely, if ever, late for appointments.
- Randevularına nadiren geç kalır.
- Tom is seldom, if ever, late.
- Tom nadiren, hatta hiç geç kalmaz.
- They seldom, if ever, quarrel with each other.
- Onlar nadiren, kırk yılda bir, birbirleriyle tartışırlar.
- He seldom, if ever, comes.
- Nadiren gelir.
Show More (3)
|
|
- If ever a country deserved help from aid donors, it was Mozambique.
- Eğer bir ülke yardım donörlerinin yardımını hak ediyorsa, o da Mozambik'tir.
- If ever there were an avoidable war, this one is it.
- Eğer önlenebilir bir savaş varsa, o da budur.
- When does the Commission expect, if ever, to reoccupy the building?
- Komisyon, eğer olacaksa, binayı yeniden ne zaman kullanmayı düşünüyor?
Show More (0)
|
