| 1 |
in practical terms |
pratikte |
adv. |
|
- In practical terms, that means that there are likely to be 2000 to 3000 more people around once a month in this city.
- Pratik açıdan bu, şehirde ayda 2000 ila 3000 kişinin daha yaşıyor olacağı anlamına gelmektedir.
- Let us speak, however, in practical terms.
- Ancak biz yine de pratik terimlerle konuşalım.
- This system appears to us to be unsuitable in practical terms.
- Bu sistem bize pratik açıdan uygun değilmiş gibi görünmektedir.
- What does this mean in practical terms?
- Bu pratik açıdan ne anlama geliyor?
- What does this status entail in practical terms?
- Bu statü pratik açıdan ne anlama gelmektedir?
- Let us speak, however, in practical terms.
- Ancak pratik terimlerle konuşalım.
Show More (3)
|
| 2 |
in practical terms |
pratik anlamda |
adv. |
|
- The procedures and deadlines leave us, in practical terms, no other choice.
- Prosedürler ve süreler bize pratik anlamda başka bir seçenek bırakmıyor.
- What, in practical terms, is being done at European level?
- Pratik anlamda Avrupa düzeyinde neler yapılıyor?
- What, in practical terms, has the Commission done?
- Komisyon pratik anlamda ne yaptı?
- I would stress that, as things stand now, sufficient funds have been transferred in practical terms.
- Şu anki durum itibariyle, pratik anlamda yeterli fonun aktarıldığını vurgulamak isterim.
- In this way, we can start right now to see how the Community method can be revamped in practical terms.
- Bu şekilde, Topluluk yönteminin pratik anlamda nasıl yenilenebileceğini görmeye hemen şimdi başlayabiliriz.
Show More (2)
|
| 3 |
in practical terms |
uygulamada |
adv. |
|
- The procedures and deadlines leave us, in practical terms, no other choice.
- Prosedürler ve son tarihler, uygulamada bize başka bir seçenek bırakmıyor.
Show More (-2)
|
