|
- In retrospect, analysing the European Union's role in the Balkans, we can be proud of ourselves.
- Geriye dönüp baktığımızda, Avrupa Birliği'nin Balkanlar'daki rolünü analiz ederken kendimizle gurur duyabiliriz.
- In retrospect, I probably shouldn't have gone there with her.
- Geriye dönüp baktığımda, muhtemelen onunla oraya gitmemeliydim.
- In retrospect, Tom realized he shouldn't have been dating both sisters at the same time.
- Geriye dönüp baktığında, Tom her iki kız kardeşle aynı zamanda flört etmemesi gerektiğini anladı.
- In retrospect, that decision was a mistake.
- Geriye dönüp baktığımda, bu kararın bir hata olduğunu görüyorum.
- In retrospect, Tom wishes he had spent more time studying.
- Geriye dönüp baktığında, Tom keşke ders çalışmaya daha fazla zaman ayırsaydım diyor.
- In retrospect, that decision was a mistake.
- Geriye dönüp bakıldığında, o karar bir hataydı.
- In retrospect, it may seem obvious that we shouldn't have been burning our trash so close to our house.
- Geriye dönüp baktığımda, çöplerimizi evimizin bu kadar yakınında yakmamamız gerektiği apaçık görünüyor olabilir.
- In retrospect, I should have treated her with more respect.
- Geriye dönüp baktığımda, ona daha saygılı davranmalıydım.
- In retrospect, Tom realized he shouldn't have been dating both sisters at the same time.
- Geriye dönüp baktığında, Tom iki kız kardeşle aynı anda çıkmaması gerektiğini fark etti.
- In retrospect, maybe I shouldn't have posted that photo in my blog.
- Geriye dönüp baktığımda, belki de o fotoğrafı blogumda yayınlamamalıydım.
Show More (7)
|
|
- In retrospect, I think you were right.
- Geçmişe bakıldığında, sanırım sen haklıydın.
- In retrospect, I think you were right.
- Geçmişe baktığımda, haklı olduğunu düşünüyorum.
- In retrospect, I should have treated her with more respect.
- Geçmişe bakıldığında, ona daha saygılı davranmalıydım.
Show More (0)
|