| 1 |
indebted |
borçlu |
adj. |
|
- This is a worrying scenario for highly indebted families and individuals.
- Bu durum yüksek borçlu aileler ve bireyler için endişe verici bir senaryodur.
- I'm forever indebted to you.
- Sana sonsuza dek borçluyum.
- I'm indebted to Tom.
- Tom'a borçluyum.
- I am forever indebted to you.
- Sana sonsuza dek borçluyum.
- I am forever indebted to you.
- Sana sonsuza kadar borçluyum.
- Sami felt deeply indebted to Layla.
- Sami kendini Leyla'ya derinden borçlu hissetti.
- Sami felt deeply indebted to Layla.
- Sami, Layla'ya derinden borçlu hissediyordu.
- Tom is indebted to Mary.
- Tom, Mary'ye borçlu.
- I'm indebted to you.
- Ben sana borçluyum.
- I'm indebted to you.
- Size borçluyum.
- Tom is indebted to Mary.
- Tom Mary'ye borçludur.
Show More (8)
|
| 2 |
indebted |
minnettar |
adj. |
|
- I am very indebted to you for raising this issue and bringing it here today.
- Bu konuyu gündeme getirdiğiniz ve bugün buraya taşıdığınız için size minnettarım.
- I am indebted to him for this.
- Bunun için ona minnettarım.
Show More (-1)
|
| 3 |
indebted |
teşekkür borçlu |
adj. |
|
- I am also indebted to the Council for its positive attitude in this matter.
- Bu konudaki olumlu tutumu için Konsey'e de teşekkür borçluyum.
Show More (-2)
|
