| 1 |
inspect |
denetlemek |
v. |
|
- It inspects all organic production not only in Germany but across Europe.
- Sadece Almanya'da değil, tüm Avrupa'daki organik üretimi denetliyor.
- The Commission itself decides what it wishes to have inspected.
- Komisyon neyi denetletmek istediğine kendisi karar verir.
- So far, the Commission has been able to inspect these funds two years following closure of the accounts.
- Komisyon şimdiye kadar bu fonları hesapların kapatılmasından iki yıl sonra denetleyebilmiştir.
- It inspects all organic production not only in Germany but across Europe.
- Sadece Almanya'da değil tüm Avrupa'da organik üretimi denetlemektedir.
- Even the Court of Auditors does not have the opportunity fully to inspect the Commission.
- Sayıştay bile Komisyonu tam olarak denetleme imkanına sahip değildir.
- Thereafter it is the task of the public authorities to control the operators and to inspect the sites.
- Bundan sonra işletmecileri kontrol etmek ve sahaları denetlemek kamu makamlarının görevidir.
- Dutch producer organisations inspect each other to see if quotas have been exceeded.
- Hollandalı üretici örgütleri kotaların aşılıp aşılmadığını görmek için birbirlerini denetliyor.
- So far, the Commission has been able to inspect these funds two years following closure of the accounts.
- Komisyon şimdiye kadar bu fonları hesapların kapatılmasından iki yıl sonra denetleyebildi.
- Does the Food and Veterinary Office in Dublin have sufficient staff to inspect them?
- Dublin'deki Gıda ve Veterinerlik Ofisinin bunları denetlemek için yeterli personeli var mı?
- It inspects all organic production not only in Germany but across Europe.
- Sadece Almanya'da değil tüm Avrupa'da organik üretimi denetliyor.
- Their function is to inspect the inspectors.
- İşlevleri müfettişleri denetlemektir.
- The general inspected the troops.
- General birlikleri denetledi.
- Once a week, the mother inspects her son's room.
- Haftada bir kez anne oğlunun odasını denetler.
- For years Marina had been inspecting houses.
- Yıllardır Marina evleri denetliyordu.
- A serviceman inspected our furnace.
- Bir servis elemanı bizim fırını denetledi.
- A serviceman inspected our furnace.
- Bir asker ocağımızı denetledi.
- For years Marina had been inspecting houses.
- Marina yıllardır evleri denetliyordu.
- Government officials inspected all factories.
- Hükümet yetkilileri tüm fabrikaları denetledi.
- Government officials inspected all factories.
- Devlet memurları bütün fabrikaları denetlediler.
- He will come here soon to inspect the industry of this town.
- Yakında bu kasabanın sanayisini denetlemek için buraya gelecek.
Show More (17)
|
| 2 |
inspect |
incelemek |
v. |
|
- We got the house inspected by a qualified building contractor before buying.
- Evi satın almadan önce kalifiye bir inşaat müteahhidine incelettik.
- A comprehensive progress report on reforms will be produced in January for Parliament to inspect.
- Parlamentonun incelemesi için Ocak ayında reformlara ilişkin kapsamlı bir ilerleme raporu hazırlanacak.
- People love to inspect each other's houses.
- İnsanlar birbirlerinin evlerini incelemeyi sever.
- Give me that piece of paper, and I will inspect it!
- O kağıdı bana ver, ben de inceleyeyim!
- Tom inspected the equipment carefully.
- Tom aletleri dikkatle inceledi.
- I use a flashlight to inspect my throat.
- Boğazımı incelemek için bir el feneri kullanıyorum.
- Sami inspected Layla's car.
- Sami, Layla'nın arabasını inceledi.
- You should inspect the car well before you buy it.
- Satın almadan önce arabayı iyice incelemelisin.
- Yanni was inspecting his windshield.
- Yanni ön camı inceliyordu.
- You should inspect the car well before you buy it.
- Almadan önce arabayı iyice incelemelisin.
- Let me inspect it first.
- Önce bir inceleyeyim.
- If you don't mind, may we inspect your suitcase?
- Sakıncası yoksa bavulunuzu inceleyebilir miyiz?
- He will come here soon to inspect the industry of this town.
- O, bu şehrin sanayisini incelemek için yakında buraya gelecek.
- I use a flashlight to inspect my throat.
- Boğazımı incelemek için bir el feneri kullanırım.
Show More (11)
|
| 3 |
inspect |
kontrol etmek |
v. |
|
- The police inspected the car for drugs.
- Polis arabada uyuşturucu olup olmadığını kontrol etti.
- And where they do, they do not necessarily inspect it on a regular basis, so the vibrations increase.
- Ve bunu yaptıkları yerlerde de düzenli olarak kontrol etmiyorlar, bu nedenle titreşimler artıyor.
- Sir, can we quickly inspect your luggage please?
- Efendim, bağajınızı hızlı bir şekilde kontrol edebilir miyiz lütfen?
- Sir, can we quickly inspect your luggage please?
- Efendim, bagajınızı hızlıca kontrol edebilir miyiz lütfen?
- If you don't mind, may we inspect your suitcase?
- Sakıncası yoksa, valizinizi kontrol edebilir miyiz?
- Let me inspect it.
- Bırak da kontrol edeyim.
Show More (3)
|
| 4 |
inspect |
teftiş etmek |
v. |
|
- It has been inspected three times in the last three years.
- Son üç yılda üç kez teftiş edilmiştir.
- The general inspected the troops.
- General askerleri teftiş etti.
- Once a week, the mother inspects her son's room.
- Haftada bir kez, anne oğlunun odasını teftiş eder.
Show More (0)
|
| 5 |
inspect |
yoklamak |
v. |
|
- Let me inspect it first.
- Hele bir yoklayayım.
Show More (-2)
|
