|
- I found your coat after you left the house.
- Sen evden ayrıldıktan sonra paltonuzu buldum.
- Don't forget to turn off the gas before leaving the house.
- Evden ayrılmadan önce gazı kapatmayı unutma.
- Tom left the house shortly after Mary left.
- Tom Mary gittikten hemen sonra evden ayrıldı.
- Tom left the house after breakfast.
- Tom kahvaltıdan sonra evden ayrıldı.
- He left the house without saying goodbye.
- Veda etmeden evden ayrıldı.
- I will be leaving the house in one hour.
- Bir saat içinde evden ayrılmış olacağım.
- Tom left the house shortly after Mary left.
- Tom, Mary gittikten kısa bir süre sonra evden ayrıldı.
- Tom was about to leave the house.
- Tom evden ayrılmak üzereydi.
- He left the house without saying goodbye.
- O hoşça kal demeden evden ayrıldı.
- Tom left the house.
- Tom evden ayrıldı.
- Tom left the house with his briefcase.
- Tom evrak çantasıyla birlikte evden ayrıldı.
- Don't forget to turn off the gas before you leave the house.
- Evden ayrılmadan önce gazı kapatmayı unutma.
- He put on his coat and left the house.
- Ceketini giydi ve evden ayrıldı.
- I left the house.
- Evden ayrıldım.
- I was about to leave the house then.
- O zaman evden ayrılmak üzereydim.
- I don't want to leave the house.
- Evden ayrılmak istemiyorum.
- Anne was just about to leave the house when the phone began ringing.
- Telefon çalmaya başladığında, Anne evden ayrılmak üzere idi.
- When I left the house this morning, Tom was still sleeping.
- Bu sabah evden ayrıldığımda, Tom hala uyuyordu.
- Tom doesn't want Mary to leave the house.
- Tom, Mary'nin evden ayrılmasını istemiyor.
- They left the house after the fire.
- Yangından sonra evden ayrıldılar.
- She left the house without saying goodbye.
- O hoşça kal demeden evden ayrıldı.
- He left the house without so much as saying goodbye.
- O hoşça kal demeden evden ayrıldı.
- Did you notice that he left the house?
- Evden ayrıldığını fark ettin mi?
- After I had left the house, I realized that the key was still in the house.
- Evden ayrıldıktan sonra, anahtarın hâlâ evde olduğunun farkına vardım.
- Tom rarely leaves the house on Monday.
- Tom pazartesi günü nadiren evden ayrılır.
- Tom left the house early on Monday morning.
- Tom pazartesi sabahı erkenden evden ayrıldı.
- We don't want to leave the house before three.
- Üçten önce evden ayrılmak istemiyoruz.
- No sooner had I left the house than it started to rain.
- O, evden ayrılır ayrılmaz yağmur yağmaya başladı.
- I know Tom didn't leave the house.
- Tom'un evden ayrılmadığını biliyorum.
- I had no sooner left the house than it began to rain hard.
- Evden ayrılır ayrılmaz çok yağmur yağmaya başladı.
- Jane was about to leave the house.
- Jane evden ayrılmak üzereydi.
- Since my mother was sick, I couldn't leave the house last Saturday.
- Annem hasta olduğu için geçen cumartesi evden ayrılamadım.
- He was going to leave the house when she came.
- O geldiğinde evden ayrılacaktı.
- Tom left the house after eating lunch.
- Tom öğle yemeğini yedikten sonra evden ayrıldı.
- Tom left the house without saying goodbye.
- Tom veda etmeden evden ayrıldı.
- She was about to leave the house.
- Evden ayrılmak üzereydi.
- Did you notice him leave the house?
- Onun evden ayrıldığını fark ettiniz mi?
- Did you notice that she left the house?
- Evden ayrıldığını fark ettin mi?
- We'll leave the house tomorrow morning.
- Yarın sabah evden ayrılacağız.
- I leave the house at eight fifteen, and arrive at school at eight forty‐five.
- 8.15'te evden ayrılırım ve 8.45'te okula varırım.
- Tom didn't want to leave the house.
- Tom evden ayrılmak istemedi.
- Tom doesn't want to leave the house.
- Tom evden ayrılmak istemiyor.
- Due to the storm, we couldn't leave the house.
- Fırtına nedeniyle evden ayrılamadık.
Show More (40)
|
