1 |
lively |
canlı |
adj. |
|
- The debate in Bucharest will therefore be a very lively one.
- Bu nedenle Bükreş'teki tartışma çok canlı geçecektir.
- Discussions within the European People's Party are so lively that it is a pleasure to listen to them.
- Avrupa Halk Partisi içindeki tartışmalar o kadar canlıdır ki bunları dinlemek bir zevktir.
- The Convention is up and running, the debate is lively and there are plenty of ideas and proposals.
- Sözleşme hazır ve çalışıyor, tartışmalar canlı ve çok sayıda fikir ve öneri var.
- The plenary sittings must be turned into lively occasions.
- Genel kurul oturumları canlı etkinliklere dönüştürülmelidir.
- It has been a very lively debate, characterised by emotion and level-headedness, and touching on various points.
- Duyguların ve sağduyunun hakim olduğu ve çeşitli noktalara değinen çok canlı bir tartışma oldu.
- It has certainly been a lively debate.
- Kesinlikle canlı bir tartışma oldu.
- This street is lively.
- Bu cadde canlıdır.
- They're lively dogs.
- Onlar canlı köpekler.
- He is lively during recess.
- Teneffüslerde çok canlıdır.
- This town isn't lively.
- Bu kasaba canlı değil.
- When really lively music starts playing, I start dancing unconsciously.
- Gerçekten canlı bir müzik çalmaya başladığında, bilinçsizce dans etmeye başlıyorum.
- This town isn't lively.
- Bu şehir canlı değil.
- My group is always lively.
- Benim grubum her zaman canlıdır.
- People need to be more lively when presenting their work.
- İnsanların işlerini sunarken daha canlı olmaları gerekir.
- My grandfather is 90 years old and very lively.
- Dedem doksan yaşında ve çok canlı.
- My grandfather is 90 years old and very lively.
- Büyükbabam 90 yaşında ve çok canlı.
- He is a lively young man.
- O canlı bir genç adam.
- Tom is lively.
- Tom canlı.
- Tom is lively.
- Tom canlıdır.
- People need to be more lively when presenting their work.
- İnsanlar işlerini sunarken daha canlı olması gerekir.
- Tom is very lively.
- Tom çok canlıdır.
Show More (18)
|
2 |
lively |
hararetli |
adj. |
|
- The debate on this in Parliament was very lively.
- Bu konuda Parlamento'da yapılan tartışmalar çok hararetliydi.
- In recent months there has been lively debate concerning the Commission's accounting system.
- Son aylarda Komisyon'un muhasebe sistemine ilişkin hararetli tartışmalar yaşanmıştır.
- The subject gave rise to some lively debate in committee and there were some good amendments to the report.
- Konu komisyonda hararetli tartışmalara yol açtı ve raporda bazı iyi değişiklikler yapıldı.
- The Committee on Budgets can look forward to some lively debates.
- Bütçe Komisyonu'nu hararetli tartışmalar beklemektedir.
- The debate on this in Parliament was very lively.
- Bu konuda Parlamento'da yapılan tartışma çok hararetliydi.
- The Committee on Budgets can look forward to some lively debates.
- Bütçe Komisyonu'nu birtakım hararetli tartışmalar bekliyor olabilir.
- In recent months there has been lively debate concerning the Commission's accounting system.
- Son aylarda Komisyon'un muhasebe sistemine ilişkin hararetli tartışmalar yaşandı.
- The discussion the villagers had on the environment was quite lively.
- Köylülerin çevre üzerine yaptıkları tartışma oldukça hararetliydi.
- We had a lively debate about the issue.
- Konu hakkında hararetli bir tartışma yaptık.
Show More (6)
|
3 |
lively |
hareketli |
adj. |
|
- Today's party was really lively, wasn't it?
- Bugünkü parti gerçekten hareketliydi, değil mi?
- We had a lively party last night.
- Dün gece hareketli bir parti vardı.
- Today's party was really lively, wasn't it?
- Bugünkü parti çok hareketliydi, değil mi?
- He's a bit lively.
- Biraz hareketli.
- He is lively during recess.
- Molada çok hareketli oluyor.
Show More (2)
|
4 |
lively |
hayat dolu |
adj. |
|
- She is a lively girl.
- O hayat dolu bir kız.
- My grandfather is 90 years old and very lively.
- Büyükbabam 90 yaşında ve hayat dolu.
- He is a lively young man.
- O, hayat dolu bir genç adam.
Show More (0)
|
5 |
lively |
enerjik |
adj. |
|
- He's a bit lively.
- O biraz enerjik.
- My group is always lively.
- Benim grubum her zaman enerjik.
Show More (-1)
|
6 |
lively |
yaşam dolu |
adj. |
|
- Tom is very lively.
- Tom çok yaşam dolu.
Show More (-2)
|