|
- G8 summits looked like becoming a routine sort of affair.
- G8 zirveleri rutin bir olay haline gelmiş gibi görünüyordu.
- It looks like the translator has translated a different text.
- Çevirmen farklı bir metin çevirmiş gibi görünüyor.
- This does not look like serious decision-making to me.
- Bu bana ciddi bir karar alma süreci gibi görünmüyor.
- Mr Pirker says that is a minor detail; to me it looks like a disaster.
- Sayın Pirker bunun küçük bir ayrıntı olduğunu söylüyor; bana göre bu bir felaket gibi görünüyor.
- We should together discuss how we can deal with what, to me, looks like the worst scandal in the EU's history.
- Bana göre AB tarihindeki en kötü skandal gibi görünen bu durumla nasıl başa çıkabileceğimizi birlikte tartışmalıyız.
- G8 summits looked like they were becoming a routine sort of affair.
- G8 zirveleri rutin bir olay haline gelmeye başlamış gibi görünüyordu.
- Wear any of these cropped shirts to look like a million dollars.
- Bir milyon dolar gibi görünmek için bu kırpılmış gömleklerden birini giy.
- Julia looked like she'd come out of a French movie.
- Julia bir Fransız filminden çıkmış gibi görünüyordu.
- To look like a local, check out these ten tips to enjoy the trip.
- Yerel biri gibi görünmek için, seyahatin tadını çıkarmak için bu on ipucuna göz atın.
- Well, you don't look like a lost cause.
- Ya, sen ümitsiz vaka gibi görünmüyorsun.
- It looks like things have gone really well for you since.
- O zamandan beri işler senin için gerçekten iyi gitmiş gibi görünüyor.
- At the very least, I want to look like a goddess.
- En azından bir tanrıça gibi görünmek istiyorum.
- Twitter bots are designed to look like official accounts.
- Twitter botları resmi hesaplar gibi görünecek şekilde tasarlanmıştır.
- It looks like a lost cause to me.
- Bana umutsuz vakaymış gibi görünüyor.
- Julia looked like she'd come out of a French movie.
- Julia, sanki bir Fransız filminden çıkmış gibi görünüyordu.
- It looks like a lost cause to me.
- Bana ümitsiz vaka gibi görünüyor.
- The victim looks like he was a drug addict.
- Kurban uyuşturucu bağımlısı gibi görünüyor.
- His only crime was looking like the sketch and being left-handed.
- Tek suçu eskiz gibi görünmesi ve solak olmasıydı.
- Hannah is very excited and needs your styling skills to look like a beauty queen tonight.
- Hannah çok heyecanlı ve bu gece bir güzellik kraliçesi gibi görünmek için senin stil becerilerine ihtiyacı var.
- I mean, I think everybody looks like royalty tonight.
- Yani diyorum ki, bence bu gece herkes kraliyet ailesi gibi görünüyor.
- You used to borrow clothes from us to look like men.
- Erkek gibi görünmek için bizden kıyafet ödünç alırdınız.
- Well, you don't look like a lost cause.
- Sen ümitsiz vaka gibi görünmüyorsun ki.
- She looks like a normal woman.
- Normal bir kadın gibi görünüyor.
- Tom looks like a criminal.
- Tom bir suçlu gibi görünüyor.
- It looks like you are from India.
- Sen Hindistan'danmışsın gibi görünüyor.
- Tom looked like a volcano about to erupt.
- Tom patlamak üzere olan bir volkan gibi görünüyordu.
- It looks like we have no clean silverware.
- Temiz gümüş sofra takımımız yok gibi görünüyor.
- You don't look like you're enjoying yourself.
- Sen eğleniyor gibi görünmüyorsun.
- It looks like it wants to kill us.
- O bizi öldürmek istiyor gibi görünüyor.
- Tom looked like he was curious.
- Tom meraklı gibi görünüyordu.
- Tom looks like a friendly guy.
- Tom samimi bir adam gibi görünüyor.
- Tom looks like he's put on a little weight.
- Tom biraz kilo almış gibi görünüyor.
- You look like you're about to cry.
- Ağlamak üzereymiş gibi görünüyorsun.
- Since he was dressed in black, he looked like a priest.
- Siyah giyindiği için rahip gibi görünüyordu.
- What do I look like, an idiot?
- Ne gibi görünüyorum, aptal gibi mi?
- It looks like you've got a green thumb.
- Sen bitki yetiştirmekten anlıyorsun gibi görünüyor.
- It looks like you don't really know what to do.
- Gerçekten ne yapacağını bilmiyor gibi görünüyorsun.
- You look like you've lost your best friend.
- En iyi arkadaşını kaybetmiş gibi görünüyorsun.
- Tom looked like he was bored.
- Tom sıkılmış gibi görünüyordu.
- This looks like fun.
- Bu eğlenceli gibi görünüyor.
- Tom didn't look like a doctor.
- Tom doktor gibi görünmüyordu?
- It looks like you don't know what to do.
- Ne yapacağını bilmiyor gibi görünüyorsun.
- It looks like you are from India.
- Sen Hindistanlı gibi görünüyorsun.
- Tom looked like he was dead.
- Tom ölü gibi görünüyordu.
- Tom looked like he wasn't feeling very well.
- Tom kendini pek iyi hissetmiyormuş gibi görünüyordu.
- Tom looks like he's going to be sick.
- Tom hasta olacak gibi görünüyor.
- It looks like you're pretty good at doing that.
- Onu yapmada oldukça iyi gibi görünüyorsun.
- The sky today looks like a painting.
- Gökyüzü bugün bir tablo gibi görünüyor.
- They looked like they were sad.
- Üzgün gibi görünüyorlardı.
- That might look like you're giving yourself a gift.
- Bu kendine bir hediye veriyormuşsun gibi görünebilir.
- It looks like Tom can't solve that problem.
- Tom o sorunu çözemez gibi görünüyor.
- Tom looks like he's confident.
- Tom kendinden emin gibi görünüyor.
- Tom looked like he needed help.
- Tom yardıma ihtiyacı var gibi görünüyordu.
- It looks like it's going to be sunny.
- Hava güneşli olacak gibi görünüyor.
- What does it look like I'm doing?
- Ben ne yapıyorum gibi görünüyor?
- You look like you always do.
- Her zaman göründüğün gibi görünüyorsun.
- You look like you haven't slept in days.
- Günlerce uyumamış gibi görünüyorsun.
- Tom looks like he's ready.
- Tom hazır gibi görünüyor.
- You didn't look like you were drunk.
- Sarhoş gibi görünmüyordun.
- Sami's apartment looked like a slaughterhouse.
- Sami'nin dairesi bir mezbaha gibi görünüyordu.
- It certainly doesn't look like Tom is enjoying himself.
- Tom kesinlikle gününü gün ediyor gibi görünmüyor.
- It looks like Tom might be influential.
- Tom etkili olabilir gibi görünüyor.
- The clouds are getting darker and darker and it's beginning to look like it might rain.
- Bulutlar gittikçe kararıyor ve yağmur yağacakmış gibi görünüyor.
- It looks like it's going to rain tomorrow.
- Yarın yağmur yağacak gibi görünüyor.
- Sami's death looked like a suicide but it's now being investigated as a homicide.
- Sami'nin ölümü intihar gibi görünüyordu ama şimdi bir cinayet olarak araştırılıyor.
- It doesn't look like Tom and Mary are going to get married.
- Tom ve Mary evlenecek gibi görünmüyor.
- It looks like it's an ability that everyone has.
- Bu herkesin sahip olduğu bir yetenek gibi görünüyor.
- They looked like they were sure.
- Emin gibi görünüyorlardı.
- It doesn't look like you're having much fun.
- Çok eğleniyorsun gibi görünmüyor.
- It looks like we got lucky.
- Şansımız varmış gibi görünüyor.
- It looks like someone is waving a white flag.
- Birisi beyaz bir bayrak sallıyor gibi görünüyor.
- Tom looks like he's hungry.
- Tom acıkmış gibi görünüyor.
- It looks like you're drunk.
- Sarhoş gibi görünüyorsun.
- Tom looks like he's enjoying himself.
- Tom eğleniyor gibi görünüyor.
- It looks like tomorrow will be a very hot summer day.
- Yarın çok sıcak bir yaz günü olacak gibi görünüyor.
- It looked like it was going to rain, but it didn't.
- Yağmur yağacak gibi görünüyordu ama yağmadı.
- This looks like it might be the weapon that was used to kill Tom.
- Tom'u öldürmek için kullanılan silah bu olabilir gibi görünüyor.
- You looked like you were disgusted.
- Tiksinmiş gibi görünüyordun.
- That guy over there doesn't even look like Tom.
- Oradaki o adam Tom gibi görünmüyor bile.
- Tom looks like he's offended.
- Tom kırılmış gibi görünüyor.
- They looked like they were lost.
- Kaybolmuş gibi görünüyorlardı.
- You look like death.
- Sen ölü gibi görünüyorsun.
- It looks like it was going to work.
- Bu işe yarayacak gibi görünüyor.
- Tom looked like he was hurt.
- Tom incinmiş gibi görünüyordu.
- Tom looked like he was going to hit Mary.
- Tom, Mary'ye vuracakmış gibi görünüyordu.
- Tom will look like an idiot.
- Tom aptal gibi görünecek.
- It looks like we'd better leave.
- Gitsek iyi olacak gibi görünüyor.
- Tom looked like he was uncertain.
- Tom emin değil gibi görünüyordu.
- It looks like Tom is asleep.
- Tom uyukluyor gibi görünüyor.
- Tom looks like he's tired.
- Tom yorgun gibi görünüyor.
- It looks like Tom is upset.
- Tom üzgün gibi görünüyor.
- It looked like Tom wasn't having much fun.
- Tom pek eğlenmiyor gibi görünüyordu.
- It looks like Tom is sleepy.
- Tom uykulu gibi görünüyor.
- It looks like no one's home.
- Hiç kimse evde değil gibi görünüyor.
- It looked like Tom wasn't having much fun.
- Tom pek eğlenmiyormuş gibi görünüyordu.
- You look like an idiot.
- Salak gibi görünüyorsun.
- It looks like I'm the only one who needs to do that.
- Bunu yapması gereken tek kişi benmişim gibi görünüyor.
- It looks like it'll be clearing up.
- Hava açacak gibi görünüyor.
- Tom didn't look like he was having a good time.
- Tom iyi vakit geçiriyormuş gibi görünmüyordu.
- He looks like a millionaire.
- Milyoner gibi görünüyor.
- To a man with a hammer, everything looks like a nail.
- Çekiçli bir adama her şey çivi gibi görünür.
- Tom looks like he's upset.
- Tom üzgünmüş gibi görünüyor.
- Tom and John look like brothers.
- Tom ve John kardeş gibi görünüyor.
- From a distance, that stone looks like a person's face.
- Uzaktan bakıldığında, bu taş bir insan yüzü gibi görünüyor.
- Tom looks like he's sleeping.
- Tom uyuyor gibi görünüyor.
- Tom looks like a woman.
- Tom bir kadın gibi görünüyor.
- Tom looked like he might cry.
- Tom ağlayacak gibi görünüyordu.
- Tom looks like he's OK.
- Tom iyi gibi görünüyor.
- Tom looks like he might cry.
- Tom ağlayabilir gibi görünüyor.
- It looks like Tom is tired.
- Tom yorgun gibi görünüyor.
- It looks like it is going to clear up soon.
- Yakında aydınlanacak gibi görünüyor.
- Lucía looked like a peanut in her first ultrasonography.
- Lucía ilk ultrasonografisinde bir fıstık gibi görünüyordu.
- You don't look like you're having any fun.
- Eğleniyor gibi görünmüyorsunuz.
- You look like you're really tired.
- Gerçekten yorgun gibi görünüyorsun.
- It looks like we didn't understand him.
- Onu anlamamışız gibi görünüyor.
- Tom looked like he was embarrassed.
- Tom mahcup gibi görünüyordu.
- It looked like Tom had fallen down and hurt himself.
- Tom düşüp kendini yaralamış gibi görünüyordu.
- Looks like there is another meaning.
- Başka bir anlamı var gibi görünüyor.
- You looked like you were unafraid.
- Korkmamış gibi görünüyordun.
- Tom looks like he's enjoying the party.
- Tom partinin tadını çıkarıyor gibi görünüyor.
- It looks like the TV isn't working.
- TV çalışmıyor gibi görünüyor.
- Tom looked like he was going to start crying.
- Tom ağlamaya başlayacakmış gibi görünüyordu.
- It looks like Tom is having fun.
- Tom eğleniyor gibi görünüyor.
- What do I look like?
- Ne gibi görünüyorum?
- Tom doesn't look like a weight lifter.
- Tom halterci gibi görünmüyor.
- You look like you've been doing something you shouldn't.
- Yapmaman gereken bir şey yapıyormuş gibi görünüyorsun.
- You look like you just rolled out of bed.
- Yataktan yeni kalkmış gibi görünüyorsun.
- You look like you've seen a ghost!
- Bir hayalet görmüş gibi görünüyorsun!
- It looks like you came prepared.
- Hazırlıklı gelmişsin gibi görünüyor.
- It looks like it'll rain today.
- Bugün yağmur yağacak gibi görünüyor.
- You looked like you were depressed.
- Sen bunalımlı gibi görünüyordun.
- It looks like Tom will be coming here next month.
- Tom gelecek ay buraya gelecek gibi görünüyor.
- It doesn't look like you're busy.
- Meşgul gibi görünmüyorsun.
- Tom looked like he always does.
- Tom her zamanki gibi görünüyordu.
- You look like you're poor.
- Fakir gibi görünüyorsun.
- You just look like a janitor!
- Kapıcı gibi görünüyorsun!
- Tom looked like he was about to cry.
- Tom ağlamak üzereymiş gibi görünüyordu.
- It looks like you changed the whole room.
- Bütün odayı değiştirmişsin gibi görünüyor.
- Tom looks like he's self-conscious.
- Tom kendinden utanıyor gibi görünüyor.
- It looks like Tom is distracted.
- Tom'un dikkati dağılmış gibi görünüyor.
- Tom looks like he might start crying.
- Tom ağlamaya başlayabilir gibi görünüyor.
- They looked like they were about to kiss.
- Öpüşmek üzereymiş gibi görünüyorlardı.
- It looked like Tom was right.
- Tom haklıymış gibi görünüyordu.
- It looks like you're mad.
- Kızgın gibi görünüyorsun.
- It looks like there's no reception in this room.
- Bu odada resepsiyon yok gibi görünüyor.
- You look like you're about to cry.
- Ağlayacakmış gibi görünüyorsun.
- Seen from a distance, the stone looks like a human face.
- Uzaktan bakıldığında taş bir insan yüzü gibi görünüyor.
- It doesn't look like Tom is breathing.
- Tom nefes almıyor gibi görünüyor.
- It looks like Tom is alone.
- Tom yalnız gibi görünüyor.
- Tom looks like he's half asleep.
- Tom yarı uykulu gibi görünüyor.
- Tom looks like John.
- Tom, John gibi görünüyor.
- Tom looks like he's thinking.
- Tom düşünüyor gibi görünüyor.
- It looks like you've been unlucky.
- Şanssızmışsın gibi görünüyor.
- It looks like you've finally decided.
- Sonunda karar verdiniz gibi görünüyor.
- It looks like Tom is up to something.
- Tom bir şeylerin peşinde gibi görünüyor.
- Tom doesn't look like a scoundrel.
- Tom bir hain gibi görünmüyor.
- That kid looks like Tom.
- O çocuk Tom gibi görünüyor.
- Tom looked like he was going to start crying again.
- Tom tekrar ağlamaya başlayacakmış gibi görünüyordu.
- It looks like your problems are worse than mine.
- Senin sorunların benimkinden daha kötü gibi görünüyor.
- Tom looked like he was concerned.
- Tom endişeli gibi görünüyordu.
- It looks like we're going to be staying here tonight.
- Bu gece burada kalacağız gibi görünüyor.
- It looks like we have everything.
- Her şeyimiz var gibi görünüyor.
- It looks like Tom isn't interested in baseball.
- Tom beyzbolla ilgilenmiyor gibi görünüyor.
- She looks like she's about to throw up.
- O, kusacak gibi görünüyor.
- Tom looks like a real freak.
- Tom gerçek bir hilkat garibesi gibi görünüyor.
- It looks like Tom is interested.
- Tom ilgileniyor gibi görünüyor.
- Sami looked like a caveman.
- Sami mağara adamı gibi görünüyordu.
- It looks like you've put on weight.
- Kilo almış gibi görünüyorsun.
- It looks like a wedding.
- Bu bir düğün gibi görünüyor.
- Tom looks like he's enjoying the party.
- Tom partiden zevk alıyor gibi görünüyor.
- Tom looks like he's amused.
- Tom eğlenmiş gibi görünüyor.
- It doesn't look like Tom is very happy.
- Tom çok mutlu gibi görünmüyor.
- It looks like Tom has done this before.
- Tom bunu daha önce yapmış gibi görünüyor.
- It looks like this car is his.
- Bu araba onunki gibi görünüyor.
- It looks like rain today.
- Bugün yağmur yağacak gibi görünüyor.
- It looks like you went for a swim.
- Yüzmeye gitmiş gibi görünüyorsun.
- Tom looks like he's having fun.
- Tom eğleniyor gibi görünüyor.
- Tom didn't look like a freak.
- Tom bir ucube gibi görünmüyordu.
- They looked like they were mad.
- Kızgın gibi görünüyorlardı.
- Tom looks like he's puzzled.
- Tom şaşkın gibi görünüyor.
- Tom looked like he was prepared.
- Tom hazırlanmış gibi görünüyordu.
- It looked like Tom was horrified.
- Tom dehşete düşmüş gibi görünüyordu.
- You look like you've seen a ghost.
- Bir hayalet görmüş gibi görünüyorsun.
- Tom looks like a deer caught in headlights.
- Tom korkudan donakalmış gibi görünüyor.
- Tom looks like he might start crying.
- Tom ağlamaya başlayacak gibi görünüyor.
- He looks like an honest man.
- O, dürüst bir adam gibi görünüyor.
- Tom looks like he's finished.
- Tom bitirmiş gibi görünüyor.
- It looked like you didn't want to do what you were doing.
- Yaptığın şeyi yapmak istemiyormuşsun gibi görünüyordu.
- The people look like trash from here.
- İnsanlar buradan çöp gibi görünüyor.
- You looked like you were offended.
- Kırılmış gibi görünüyordun.
- It looks like Tom is having a lot of fun.
- Tom çok eğleniyor gibi görünüyor.
- Tom looks like he's drunk.
- Tom sarhoş gibi görünüyor.
- Looks like that's a pretty big museum.
- Oldukça büyük bir müze gibi görünüyor.
- Tom looks like he's afraid.
- Tom korkuyor gibi görünüyor.
- Tom tried to look like he wasn't afraid.
- Tom korkmuyormuş gibi görünmeye çalıştı.
- Mary looked like a volcano about to erupt.
- Mary patlamak üzere olan bir volkan gibi görünüyordu.
- My cat kind of looks like a biscuit.
- Kedim bisküvi gibi görünüyor.
- He looked like a rich man.
- Zengin bir adam gibi görünüyordu.
- You look like a freak.
- Ucube gibi görünüyorsun.
- You look like you're disgusted.
- Bıkkın gibi görünüyorsun.
- Tom looked like he'd seen a ghost.
- Tom hayalet görmüş gibi görünüyordu.
- You looked like you were skeptical.
- Sen şüpheci gibi görünüyordun.
- It looks like you have a problem.
- Bir sorunun var gibi görünüyor.
- It looks like Tom is skeptical.
- Tom şüpheci gibi görünüyor.
- Tom certainly looks like he wants to start a fight.
- Tom kesinlikle bir kavga başlatmak istiyor gibi görünüyor.
- Sami wanted the murder to look like a robbery.
- Sami cinayetin bir soygun gibi görünmesini istedi.
- Tom looks like he's about to faint.
- Tom bayılmak üzere gibi görünüyor.
- You looked like you were concerned.
- Endişeli gibi görünüyordun.
- Tom looked like he was excited.
- Tom heyecanlı gibi görünüyordu.
- You look like you're sick.
- Hasta gibi görünüyorsun.
- It looks like Tom will be last.
- Tom sonuncu olacak gibi görünüyor.
- It looks like Tom is by himself.
- Tom tek başına gibi görünüyor.
- Tom looks like a teenager, but he's actually over thirty.
- Tom genç gibi görünüyor ama aslında otuzunu geçmiş.
- It looks like Tom will win.
- Tom kazanacak gibi görünüyor.
- Tom looks like he's excited.
- Tom heyecanlı gibi görünüyor.
- Tom looked like he was sad.
- Tom üzgün gibi görünüyordu.
- Tom said he thought that I looked like I was bored.
- Tom sıkılıyorum gibi göründüğümü düşündüğünü söyledi.
- Tom looks like he's been up all night.
- Tom bütün gece yatmamış gibi görünüyor.
- Tom certainly doesn't look like he's over eighty.
- Tom kesinlikle seksenini aşmış gibi görünmüyor.
- You look like a completely different person.
- Tamamen farklı bir insan gibi görünüyorsun.
- Tom looks like he saw a ghost.
- Tom bir hayalet görmüş gibi görünüyor.
- Tom looked like he was heartbroken.
- Tom kalbi kırık gibi görünüyordu.
- It looked like she had a lot on her mind today.
- Bugün aklında çok şey varmış gibi görünüyordu.
- It looks like Tom is happy.
- Tom mutlu gibi görünüyor.
- It looks like this car is his.
- Bu araba onun gibi görünüyor.
- It looks like you've had a hard day.
- Zor bir gün geçirmiş gibi görünüyorsun.
- You look like a million bucks.
- Bir milyon dolar gibi görünüyorsun.
- Tom looks like he doesn't want to be here.
- Tom burada olmak istemiyormuş gibi görünüyor.
- I don't want to look like a tourist.
- Bir turist gibi görünmek istemiyorum.
- It looks like something's going to happen.
- Bir şey olacak gibi görünüyor.
- Tom said I didn't look like I was having a good time.
- Tom iyi vakit geçiriyormuş gibi görünmediğimi söyledi.
- Tom looked like he was shocked.
- Tom şok olmuş gibi görünüyordu.
- It looks like the party in power will win the upcoming election.
- Yaklaşan seçimleri iktidar partisi kazanacak gibi görünüyor.
- Tom looks like a hero to me.
- Tom benim için bir kahraman gibi görünüyor.
- It looks like I might have to go to Boston next Monday.
- Gelecek pazartesi Boston'a gitmek zorunda kalabilirim gibi görünüyor.
- Tom looks like a nervous wreck.
- Tom sinirli bir enkaz gibi görünüyor.
- He looks like a sportsman, but he is a writer.
- Sporcu gibi görünüyor ama o bir yazar.
- It looks like you had a tough day.
- Zor bir gün geçirmişsin gibi görünüyor.
- Tom looks like he's in pain.
- Tom acı çekiyor gibi görünüyor.
- It looks like my Xbox360 is broken.
- Benim Xbox360'ım bozuk gibi görünüyor.
- Tom said that Mary looked like she was busy.
- Tom, Mary'nin meşgul gibi göründüğünü söyledi.
- You don't look like you're enjoying yourself.
- Eğleniyor gibi görünmüyorsun.
- Tom looks like a weight lifter.
- Tom bir halterci gibi görünüyor.
- Tom looks like he's lonely.
- Tom yalnızmış gibi görünüyor.
- Tom looks like a cowboy.
- Tom bir kovboy gibi görünüyor.
- Tom looks like he's furious.
- Tom öfkeli gibi görünüyor.
- Tom is starting to look like an old man.
- Tom yaşlı bir adam gibi görünmeye başlıyor.
- It looks like Tom is unconscious.
- Tom'un bilinci yerinde değil gibi görünüyor.
- It looks like the thief came in through the window.
- Hırsız pencereden girmiş gibi görünüyor.
- Tom said it didn't look like Mary was having any fun.
- Tom, Mary'nin hiç eğlenmiyor gibi göründüğünü söyledi.
- You looked like you were confident.
- Sen kendinden emin gibi görünüyordun.
- She looked like a teacher, and later I found that she actually is one.
- Bir öğretmen gibi görünüyordu ve daha sonra aslında bir öğretmen olduğunu öğrendim.
- Tom and John look like brothers.
- Tom ve John kardeş gibi görünüyorlar.
- I want it to look like a robbery.
- Bir soygun gibi görünmesini istiyorum.
- Seen from the moon, the earth looks like a ball.
- Aydan bakıldığında, dünya bir top gibi görünüyor.
- It looks like we're running out of water.
- Suyumuz bitiyor gibi görünüyor.
- You look like a boy.
- Bir erkek çocuğu gibi görünüyorsun.
- Tom looked like he was awake.
- Tom uyanık gibi görünüyordu.
- It looks like you've finally decided.
- Sonunda karar vermişsin gibi görünüyor.
- I want it to look like a robbery.
- Onun bir soygun gibi görünmesini istiyorum.
- It looks like you're having a great time.
- Harika vakit geçiriyorsun gibi görünüyor.
- It looks like it's an ability that everyone has.
- Herkesin sahip olduğu bir yetenek gibi görünüyor.
- Tom doesn't think that Mary looks like her mother.
- Tom, Mary'nin annesi gibi göründüğünü düşünmüyor.
- Tom looked like he was having a good time.
- Tom iyi vakit geçiriyor gibi görünüyordu.
- Tom looked like he was relaxed.
- Tom rahatlamış gibi görünüyordu.
- Tom looks like he's about to faint.
- Tom bayılacak gibi görünüyor.
- Tom looks like he's tired of waiting.
- Tom beklemekten bıkmış gibi görünüyor.
- That girl looks like a boy.
- Şu kız bir erkek çocuğu gibi görünüyor.
- You two look like you're in love.
- Siz ikiniz aşık gibi görünüyorsunuz.
- Tom looks like he's afraid.
- Tom korkmuş gibi görünüyor.
- It looks like you're trying not to laugh.
- Gülmemeye çalışıyormuşsun gibi görünüyor.
- You look like a criminal.
- Bir suçlu gibi görünüyorsun.
- It looks like you've lost weight.
- Kilo vermiş gibi görünüyorsun.
- It looked like no one could stop President Reagan.
- Başkan Reagan'ı kimse durduramayacak gibi görünüyordu.
- It looks like you're thinking about something else.
- Başka bir şey hakkında düşünüyor gibi görünüyorsun.
- I don't want to look like a dork.
- Ben bir salak gibi görünmek istemiyorum.
- It looks like we fell into a trap.
- Bir tuzağa düştük gibi görünüyor.
- It looks like someone has ripped a page out of this book.
- Biri bu kitaptan bir sayfa yırtmış gibi görünüyor.
- You look like a ragamuffin.
- Paçavra gibi görünüyorsun.
- They look like they're having fun.
- Onlar eğleniyor gibi görünüyor.
- Tom looked like he'd seen a ghost.
- Tom bir hayalet görmüş gibi görünüyordu.
- Tom looked like he needed help.
- Tom yardıma ihtiyacı varmış gibi görünüyordu.
- It looks like there's a few Muslim restaurants around here.
- Buralarda birkaç Müslüman restoranı var gibi görünüyor.
- You look like you're unhappy.
- Mutsuz gibi görünüyorsun.
- It looked like you were surprised.
- Sanki şaşırmış gibi görünüyordunuz.
- Tom looked like he was sorry.
- Tom üzgünmüş gibi görünüyordu.
- It looks like someone is waving a white flag.
- Birisi beyaz bayrak sallıyor gibi görünüyor.
- It looked like Tom was worried.
- Tom endişeli gibi görünüyordu.
- It looks like you've gained a little weight.
- Biraz kilo almışsın gibi görünüyor.
- It looked like Tom was having a good time.
- Tom iyi vakit geçiriyor gibi görünüyordu.
- It looks like you took care of the problem.
- Sorunu halletmişsin gibi görünüyor.
- It looks like Tom won't win.
- Tom kazanamayacak gibi görünüyor.
- You look like a fighter.
- Bir dövüşçü gibi görünüyorsun.
- Do I look like an actor?
- Bir erkek oyuncu gibi görünüyor muyum?
- You look like you're afraid.
- Korkmuş gibi görünüyorsun.
- It doesn't look like you believe Tom.
- Tom'a inanıyorsun gibi görünmüyor.
- You don't look like a cop.
- Polis gibi görünmüyorsun.
- It looked like Tom was about to cry.
- Tom ağlamak üzereymiş gibi görünüyordu.
- It looks like Tom isn't at home.
- Tom evde değil gibi görünüyor.
- That looks like the work of a virus.
- O bir virüsün işi gibi görünüyor.
- Sorry, but it looks like I'm booked up on that day.
- Üzgünüm ama o gün programım dolu gibi görünüyor.
- It looks like Tom is mad.
- Tom kızmış gibi görünüyor.
- It looks like Tom doesn't know how to ski.
- Tom nasıl kayak yapacağını bilmiyor gibi görünüyor.
- It looks like the party in power will win the upcoming election.
- İktidar partisi yaklaşan seçimi kazanacak gibi görünüyor.
- They looked like they were busy.
- Meşgul gibi görünüyorlardı.
- It looks like a duck.
- O bir ördek gibi görünüyor.
- It looks like you've lost a few pounds.
- Birkaç kilo vermişsin gibi görünüyor.
- Tom looked like he was confused.
- Tom kafası karışmış gibi görünüyordu.
- You don't look like a teacher.
- Öğretmen gibi görünmüyorsun.
- It looks like they're having so much fun.
- Çok eğleniyorlar gibi görünüyor.
- It looks like it'll rain.
- Yağmur yağacak gibi görünüyor.
- Tom looked like he was going to cry.
- Tom ağlayacak gibi görünüyordu.
- Tom looked like he was about to explode.
- Tom patlamak üzereymiş gibi görünüyordu.
- The new floorcovering looks like timber but is actually vinyl.
- Yeni zemin kaplaması ahşap gibi görünüyor ama aslında vinil.
- Tom looked like he'd been drinking.
- Tom içki içiyor gibi görünüyordu.
- You look like an imbecile.
- Bir geri zekalı gibi görünüyorsun.
- It doesn't look like very many people will attend the banquet.
- Pek fazla kişi ziyafete katılacak gibi görünmüyor.
- Tom looked like he was sure.
- Tom emin gibi görünüyordu.
- It looks like Tom is busy.
- Tom meşgul gibi görünüyor.
- You look like you're irritated.
- Sinirlenmiş gibi görünüyorsun.
- Tom looked like an old man.
- Tom yaşlı bir adam gibi görünüyordu.
- It looks like Tom is innocent.
- Tom masum gibi görünüyor.
- Tom looks like he's about ready to cry.
- Tom ağlamaya hazır gibi görünüyor.
- You don't look like you're ready.
- Hazır gibi görünmüyorsun.
- It looks like you're having a bad day.
- Kötü bir gün geçiriyor gibi görünüyorsun.
- You looked like you were uncertain.
- Emin değilmiş gibi görünüyordun.
- You look like you're about to throw up.
- Kusacak gibi görünüyorsun.
- Tom looked like he was cold.
- Tom üşümüş gibi görünüyordu.
- You look like a little girl in that dress.
- O elbisenin içinde küçük bir kız gibi görünüyorsun.
- I wanted to hug you before class started, but I didn't want to look like a lesbian.
- Ders başlamadan önce sana sarılmak istedim ama lezbiyen gibi görünmek istemedim.
- Tom said that Mary looked like she was happy.
- Tom, Mary'nin mutlu gibi göründüğünü söyledi.
- It looks like the flight was delayed.
- Uçuş ertelenmiş gibi görünüyor.
- You looked like you'd seen a ghost.
- Hayalet görmüş gibi görünüyordun.
- It looks like Tom is getting pretty drunk.
- Tom epey sarhoş olmuş gibi görünüyor.
- You look like you're not having much fun.
- Pek eğlenmiyor gibi görünüyorsun.
- It certainly looks like rain.
- Kesinlikle yağmur yağacak gibi görünüyor.
- You don't look like you're happy.
- Mutluymuşsun gibi görünmüyorsun.
- It doesn't look like you're having much fun.
- Pek eğleniyor gibi görünmüyorsun.
- It looks like Tom is drunk again.
- Tom yine sarhoş gibi görünüyor.
- Does Tom look like he's busy?
- Tom meşgul gibi görünüyor mu?
- They look like a happy family.
- Mutlu bir aile gibi görünüyorlar.
- It looks like you're cold.
- Üşüyorsun gibi görünüyorsun.
- You look like you're not feeling well.
- İyi hissetmiyor gibi görünüyorsun.
- You look like you're upset.
- Üzgün gibi görünüyorsun.
- It looks like you are from India.
- Hindistan'dan gelmişsin gibi görünüyor.
- Tom looks like he's cold.
- Tom üşüyor gibi görünüyor.
- It looks like a deer.
- Bu bir geyik gibi görünüyor.
- You look like you're afraid.
- Korkuyor gibi görünüyorsun.
- It looks like it'll rain today, too.
- Bugün de yağmur yağacak gibi görünüyor.
- Tom said that Mary looked like she was sleepy.
- Tom, Mary'nin uykulu gibi göründüğünü söyledi.
- You looked like you were uncertain.
- Sen belirsiz gibi görünüyordun.
- I don't want to look like a tourist.
- Turist gibi görünmek istemiyorum.
- Tom said Mary looked like she was busy.
- Tom, Mary'nin meşgul gibi göründüğünü söyledi.
- Did Tom look like he was having a good time?
- Tom iyi vakit geçiriyor gibi görünüyor muydu?
- It looks like Tom is a little preoccupied.
- Tom biraz meşgul gibi görünüyor.
- Tom looked like he was disappointed.
- Tom hayal kırıklığına uğramış gibi görünüyordu.
- He looks like the yellow angry bird.
- O sarı kızgın kuş gibi görünüyor.
- Tom looked like he was tense.
- Tom gergin gibi görünüyordu.
- You look like an idiot.
- Bir aptal gibi görünüyorsun.
- Tom looked like a truck driver.
- Tom bir kamyon şoförü gibi görünüyordu.
- You look like you're satisfied.
- Memnun gibi görünüyorsun.
- You don't look like a dope.
- Bir aptal gibi görünmüyorsun.
- Looks like it has another meaning.
- Başka bir anlamı varmış gibi görünüyor.
- Tom looked like he was jealous.
- Tom kıskançmış gibi görünüyordu.
- Tom tried to look like he wasn't scared.
- Tom korkmamış gibi görünmeye çalıştı.
- Tom looks like he has a plan.
- Tom'un bir planı var gibi görünüyor.
- Tom looked like he was heartbroken.
- Tom kalbi kırılmış gibi görünüyordu.
- It looks like you were wrong.
- Hatalıydın gibi görünüyor.
- Tom looks like he's seen a ghost.
- Tom bir hayalet görmüş gibi görünüyor.
- Tom says I look like a kid.
- Tom çocuk gibi göründüğümü söylüyor.
- Tom looks like he's miserable.
- Tom sefil gibi görünüyor.
- It looks like you've been unlucky.
- Şanssızmış gibi görünüyorsun.
- It actually looks like a lot of fun.
- Bu aslında çok eğlenceli gibi görünüyor.
- It looks like no one's home.
- Evde kimse yok gibi görünüyor.
- Tom looked like he was getting ready to leave.
- Tom gitmeye hazırlanıyor gibi görünüyordu.
- It looks like it's working again.
- Yeniden çalışıyor gibi görünüyor.
- Tom looks like he's in a lot of pain.
- Tom çok acı çekiyor gibi görünüyor.
- It looks like you've made a friend.
- Bir arkadaş edinmişsin gibi görünüyor.
- It looks like he will win.
- Kazanacak gibi görünüyor.
- Tom looked like he was going to start crying.
- Tom ağlamaya başlayacak gibi görünüyordu.
- It looks like it wants to eat us.
- O bizi yemek istiyor gibi görünüyor.
- It looks like you're angry.
- Kızgın gibi görünüyorsun.
- Tom looked like he was unhappy.
- Tom mutsuzmuş gibi görünüyordu.
- Tom looked like he was going to collapse.
- Tom bayılacak gibi görünüyordu.
- Did Tom look like he was having fun?
- Tom eğleniyor gibi görünüyor muydu?
- Tom looks like he's going to collapse.
- Tom bayılacak gibi görünüyor.
- That might look like you're giving yourself a gift.
- Bu kendinize bir hediye veriyormuşsunuz gibi görünebilir.
- It doesn't look like it'll clear up today.
- Bugün hava açacak gibi görünmüyor.
- Tom looked like he was distracted.
- Tom'un dikkati dağılmış gibi görünüyordu.
- Tom looks like he's lost weight.
- Tom zayıflamış gibi görünüyor.
- This looks like a trap.
- Bu bir tuzak gibi görünüyor.
- It looked like a gun.
- Bir silah gibi görünüyordu.
- Tom doesn't look like he's having any fun.
- Tom eğleniyor gibi görünüyor.
- Do I look like I have time?
- Zamanım var gibi görünüyor muyum?
- Tom looks like he's frightened.
- Tom korkmuş gibi görünüyor.
- It looks like I might have to go to Boston next Monday.
- Gelecek Pazartesi Boston'a gitmem gerekecek gibi görünüyor.
- Tom looks like he's mad.
- Tom kızmış gibi görünüyor.
- You look like you want to say something.
- Bir şey söylemek ister gibi görünüyorsun.
- It looks like you were right.
- Sen haklıydın gibi görünüyor.
- Tom looks like he hasn't slept in days.
- Tom günlerdir uyumamış gibi görünüyor.
- From a distance, the small island looked like a turtle.
- Uzaktan, küçük ada bir kaplumbağa gibi görünüyordu.
- It looks like we're out of gas.
- Benzinimiz bitti gibi görünüyor.
- You look like you're angry.
- Kızgın gibi görünüyorsun.
- Mary and Alice look like sisters.
- Mary ve Alice kızkardeş gibi görünüyorlar.
- It looks like you've put on a little weight.
- Biraz kilo almışsın gibi görünüyor.
- You don't look like a weightlifter.
- Halterci gibi görünmüyorsun.
- You look like you're having trouble.
- Sıkıntı yaşıyormuş gibi görünüyorsun.
- Tom looks like he's cold.
- Tom üşümüş gibi görünüyor.
- Tom said he thought I looked like I was bored.
- Tom sıkılıyormuş gibi göründüğümü düşündüğünü söyledi.
- It looked like Tom was about to cry.
- Tom ağlayacak gibi görünüyordu.
- Tom looked like he was happy.
- Tom mutlu gibi görünüyordu.
- It looks like you're shy.
- Utangaçsın gibi görünüyorsun.
- It looks like an egg.
- Bir yumurta gibi görünüyor.
- Tom should take an umbrella because it looks like rain.
- Tom şemsiye almalı çünkü yağmur yağacak gibi görünüyor.
- Tom looked like he'd slept in his clothes.
- Tom kıyafetleriyle uyumuş gibi görünüyordu.
- It looks like she's got a lot of friends.
- Onun bir sürü arkadaşı var gibi görünüyor.
- Tom looked like he was curious.
- Tom meraklıymış gibi görünüyordu.
- Tom looked like he was jealous.
- Tom kıskanmış gibi görünüyordu.
- It looks like nobody else is here.
- Burada kimse yok gibi görünüyor.
- Seen from distance, the rock looked like a human face.
- Uzaktan bakıldığında, kaya insan yüzü gibi görünüyordu.
- Tom looked like a doctor.
- Tom bir doktor gibi görünüyordu.
- Sami looked like he was sleeping.
- Sami uyuyormuş gibi görünüyordu.
- It looks like a heart attack.
- Bir kalp krizi gibi görünüyor.
- Tom looks like he's hungry.
- Tom aç gibi görünüyor.
- It looks like you're fine.
- İyi gibi görünüyorsun.
- It looks like he won the race.
- Yarışı kazanmış gibi görünüyor.
- Tom looked like he hadn't slept in days.
- Tom günlerdir uyumamış gibi görünüyordu.
- Seen from a distance, the rock looked like an old castle.
- Uzaktan bakıldığında, kaya eski bir kale gibi görünüyordu.
- Tom had what looked like a gin and tonic in his hand.
- Tom'un elinde cin tonik gibi görünen bir şey vardı.
- It looks like Tom has bought a new bicycle.
- Tom yeni bir bisiklet almış gibi görünüyor.
- I don't want to look like Tom.
- Tom gibi görünmek istemiyorum.
- It looks like I'll finally get a chance to meet Tom.
- Sonunda Tom'la tanışmak için bir fırsatım olacak gibi görünüyor.
- Tom looked like he'd been up all night.
- Tom bütün gece yatmamış gibi görünüyordu.
- It looks like everyone has left.
- Herkes gitmiş gibi görünüyor.
- I wish you didn't look like you were having so much fun.
- Keşke bu kadar eğleniyormuş gibi görünmeseydin.
- Tom looks like he's having a good time.
- Tom iyi vakit geçiriyor gibi görünüyor.
- Tom said that Mary looks like a boy.
- Tom, Mary'nin erkek çocuğu gibi göründüğünü söyledi.
- You don't look like a doctor.
- Bir doktor gibi görünmüyorsun.
- It looks like you've been busy today.
- Bugün meşgulmüşsün gibi görünüyor.
- That looks like it would be fun to do.
- Yapması eğlenceli olacak gibi görünüyor.
- This looks like a close-range gunshot wound.
- Yakın mesafeden ateş edilmiş gibi görünüyor.
- That looks like it hurts.
- O acıyor gibi görünüyor.
- Tom looks like he's healthy.
- Tom sağlıklı gibi görünüyor.
- You looked like you were plastered.
- Sen sarhoş gibi görünüyordun.
- It looks like Tom is in.
- Tom evde gibi görünüyor.
- You look like you're tired.
- Bitkin gibi görünüyorsun.
- It looked like you were in a hurry.
- Acelen varmış gibi görünüyordu.
- Tom said Mary looked like she was sleepy.
- Tom Mary'nin uykulu gibi göründüğünü söyledi.
- Parts of the city looked like a disaster zone following the storm.
- Fırtınadan sonra şehrin bazı kısımları felaket bölgesi gibi görünüyordu.
- Try to look like you're having fun.
- Eğleniyormuş gibi görünmeye çalış.
- That looks like an awful lot for two people.
- Bu iki kişi için çok fazla gibi görünüyor.
- It looks like I'll finally get a chance to meet Tom.
- Sonunda Tom'la tanışma şansım olacak gibi görünüyor.
- He looks like a gangster.
- Gangster gibi görünüyor.
- This looks like a good spot.
- Bu iyi bir yer gibi görünüyor.
- Sami looked like he was sleeping.
- Sami uyuyor gibi görünüyordu.
- You looked like you enjoyed that.
- Bundan hoşlanmış gibi görünüyorsun.
- It looks like Tom was shot to death.
- Tom vurularak öldürülmüş gibi görünüyor.
- Did Tom look like he was busy?
- Tom meşgul gibi görünüyor muydu?
- You looked like you were satisfied.
- Sen memnun gibi görünüyordun.
- They looked like they were busy.
- Onlar meşgul gibi görünüyorlardı.
- Tom looks like he's lost weight.
- Tom kilo vermiş gibi görünüyor.
- Even though Tom is only sixteen, he looks like he's over twenty.
- Tom sadece on altı yaşında olmasına rağmen, yirminin üzerinde gibi görünüyor.
- Mary and Alice look like sisters.
- Mary ve Alice kardeş gibi görünüyor.
- You look like you want to say something.
- Bir şey söylemek istiyorsun gibi görünüyorsun.
- That lake looks like an ocean.
- Şu göl bir okyanus gibi görünüyor.
- It looks like you've put on some weight.
- Biraz kilo almışsın gibi görünüyor.
- Tom looks like he's about to puke.
- Tom kusmak üzere gibi görünüyor.
- It looks like your dog is thirsty.
- Köpeğiniz susamış gibi görünüyor.
- You looked like you were contented.
- Sen mutlu gibi görünüyordun.
- It looks like someone has ripped a page out of this book.
- Birisi bu kitaptan bir sayfa yırtmış gibi görünüyor.
- It looks like the wind's getting stronger.
- Rüzgar güçleniyor gibi görünüyor.
- You look like you've been sick for a long time.
- Çok uzun zamandır hastaymışsın gibi görünüyorsun.
- It looks like Tom is flirting with Mary.
- Tom Mary ile flört ediyor gibi görünüyor.
- Tom looks like a foreigner.
- Tom bir yabancı gibi görünüyor.
- They looked like they were glad.
- Mutlu gibi görünüyorlardı.
- Tom certainly looks like he's rich.
- Tom kesinlikle zengin gibi görünüyor.
- Tom looks like he's sure.
- Tom eminmiş gibi görünüyor.
- She looked like she was going to start crying.
- Ağlamaya başlayacakmış gibi görünüyordu.
- Tom looks like he's confident.
- Tom kendine güveniyor gibi görünüyor.
- It looks like Tom has come back.
- Tom geri gelmiş gibi görünüyor.
- It looked like they wanted to kill you.
- Seni öldürmek istiyorlarmış gibi görünüyordu.
- It doesn't look like it's going to rain.
- Yağmur yağacak gibi görünmüyor.
- You looked like you were afraid.
- Korkmuş gibi görünüyordun.
- It looks like you've had a hard day.
- Zor bir gün geçirmişsin gibi görünüyor.
- I discouraged him from going swimming because it looked like it was going to rain.
- Yağmur yağacakmış gibi göründüğü için onu yüzmeye gitmekten vazgeçirdim.
- Tom looks like he's going to cry.
- Tom ağlayacak gibi görünüyor.
- Do I look like I care?
- Umursuyor gibi görünüyor muyum?
- Tom looks like he doesn't want to be here.
- Tom burada olmak istemiyor gibi görünüyor.
- Tom looked like he always looks.
- Tom her zaman göründüğü gibi görünüyordu.
- You look like you're in a lot of pain.
- Çok acı çekiyor gibi görünüyorsun.
- It doesn't look like you believe Tom.
- Tom'a inanıyor gibi görünmüyorsun.
- We look like children.
- Çocuk gibi görünüyoruz.
- Seen from a distance, the big rock looks like an old castle.
- Uzaktan bakıldığında, büyük kaya eski bir kale gibi görünüyor.
- You look like you're not having much fun.
- Pek eğlenmiyorsun gibi görünüyorsun.
- It looks like your secret's out.
- Sırrın yayılmış gibi görünüyor.
- It looks like Tom is ready.
- Tom hazır gibi görünüyor.
- Does Tom look like he's happy?
- Tom mutlu gibi görünüyor mu?
- Tom looks like he might cry.
- Tom ağlayacak gibi görünüyor.
- Looks like he forgot to take out the trash.
- Çöpleri çıkarmayı unutmuş gibi görünüyor.
- It looks like something's going to happen soon.
- Yakında bir şey olacak gibi görünüyor.
- They looked like they were fine.
- İyiymiş gibi görünüyorlardı.
- It looks like you've hooked a big one.
- Büyük bir tane yakaladın gibi görünüyor.
- It looks like Tom doesn't really want this job.
- Tom bu işi gerçekten istemiyor gibi görünüyor.
- It looks like you know Tom already.
- Tom'u zaten tanıyorsun gibi görünüyor.
- It looks like you need a bath.
- Bir banyoya ihtiyacın var gibi görünüyor.
- It looks like you're on your own.
- Kendi başınasın gibi görünüyor.
- Tom and Mary look like they're having fun.
- Tom ve Mary eğleniyor gibi görünüyor.
- You look like you're lost.
- Kaybolmuş gibi görünüyorsun.
- You look like as if you just escaped from prison.
- Sanki hapishaneden kaçmış gibi görünüyorsun.
- Tom looks like he's lost a lot of weight.
- Tom çok kilo vermiş gibi görünüyor.
- It doesn't look like anything to me.
- Bana hiçbir şey gibi görünmüyor.
- Tom looked like he was relieved.
- Tom rahatlamış gibi görünüyordu.
- Tom looks like he's angry.
- Tom kızgın gibi görünüyor.
- Tom looked like he was wet.
- Tom ıslanmış gibi görünüyordu.
- It looks like a Michelangelo painting.
- Michelangelo tablosu gibi görünüyor.
- It looks like Tom is depressed.
- Tom bunalımlı gibi görünüyor.
- It looks like you've been crying.
- Ağlıyormuşsun gibi görünüyor.
- Tom looked like he was fine.
- Tom iyi gibi görünüyordu.
- It looks like they're satisfied with the result.
- Onlar sonuçtan memnun gibi görünüyorlar.
- It looks like I'm on my own.
- Kendi başımayım gibi görünüyor.
- Those twins look like two peas in a pod.
- Bu ikizler bir elmanın iki yarısı gibi görünüyorlar.
- It looks like Tom is winning.
- Tom kazanıyor gibi görünüyor.
- Tom doesn't look like he's having any fun.
- Tom hiç eğleniyor gibi görünmüyor.
- It looks like you're trying not to laugh.
- Gülmemeye çalışıyor gibi görünüyorsun.
- Tom looks like he really needs a holiday.
- Tom'un gerçekten tatile ihtiyacı var gibi görünüyor.
- It looks like you're bored.
- Sıkılmış gibi görünüyorsun.
- It looks like you did a pretty good job.
- Oldukça iyi bir iş çıkarmışsınız gibi görünüyor.
- Tom looked like he always looks.
- Tom her zamanki gibi görünüyordu.
- Tom said Mary looked like she was busy.
- Tom Mary'nin meşgul gibi göründüğünü söyledi.söyledi.
- It looks like Tom is sleeping.
- Tom uyuyor gibi görünüyor.
- Tom looked like he was sick.
- Tom hasta gibi görünüyordu.
- It looks like there's an elevator over there.
- Orada bir asansör var gibi görünüyor.
- Tom looks like he's sad.
- Tom üzgün gibi görünüyor.
- Tom didn't want to look like a tourist.
- Tom bir turist gibi görünmek istemedi.
- You look like you're OK.
- İyisin gibi görünüyorsun.
- It looked like you didn't want to do what you were doing.
- Yaptığını yapmak istemiyormuşsun gibi görünüyordu.
- It looks like Tom won't go to Boston with us.
- Tom bizimle Boston'a gitmeyecek gibi görünüyor.
- You look like you're upset.
- Üzgünmüş gibi görünüyorsun.
- You look like you're enjoying yourself.
- Eğleniyor gibi görünüyorsun.
- Tom looked like he was sorry.
- Tom üzgün gibi görünüyordu.
- It looks like something's going to happen.
- Bir şeyler olacak gibi görünüyor.
- It looks like it wants to eat us.
- Bizi yemek istiyor gibi görünüyor.
- It looks like you were wrong.
- Yanılmışsın gibi görünüyor.
- It looks like it's going to rain.
- Yağmur yağacak gibi görünüyor.
- It looks like Tom has done that.
- Tom bunu yapmış gibi görünüyor.
- That cloud looks like China.
- O bulut Çin gibi görünüyor.
- Tom looks like he's trapped.
- Tom kapana kısılmış gibi görünüyor.
- It looks like you're OK.
- İyisin gibi görünüyor.
- It looks like you're mad.
- Kızmış gibi görünüyorsun.
- It looks like you're trying not to yawn.
- Esnememeye çalışıyor gibi görünüyorsun.
- You look like you're about to faint.
- Bayılacak gibi görünüyorsun.
- It looks like somebody was trying to pry open this window.
- Biri bu pencereyi manivela ile açmaya çalışıyor gibi görünüyor.
- You looked like you were impressed.
- Etkilenmiş gibi görünüyordun.
- You looked like you were disgusted.
- Sen bıkkın gibi görünüyordun.
- It looks like Tom hasn't shaved in a couple days.
- Tom birkaç gün tıraş olmamış gibi görünüyor.
- It looks like you need a bath.
- Banyoya ihtiyacın var gibi görünüyor.
- You looked like you were determined to do that.
- Bunu yapmaya kararlı gibi görünüyordun.
- That looks like it would be fun to do.
- Bunu yapmak eğlenceli olacak gibi görünüyor.
- They look like they're having fun.
- Eğleniyor gibi görünüyorlar.
- It looks like you're about to leave.
- Ayrılmak üzeresin gibi görünüyor.
- Tom looks like he's curious.
- Tom meraklı gibi görünüyor.
- It looked like Tom was searching for something.
- Tom bir şey arıyor gibi görünüyordu.
- It looks like I messed up.
- Her şeyi berbat etmişim gibi görünüyor.
- They looked like they were cold.
- Üşümüş gibi görünüyorlardı.
- You look like you're freezing.
- Çok üşüyorsun gibi görünüyorsun.
- To be successful, you need to look like you're already successful.
- Başarılı olmak için, zaten başarılıymışsın gibi görünmelisin.
- You look like you're sad.
- Üzgün gibi görünüyorsun.
- It looks like you're trying to hide something.
- Bir şey saklamaya çalışıyormuşsun gibi görünüyor.
- It looks like there's a pleasure boat.
- Bir eğlence teknesi var gibi görünüyor.
- Tom looks like he's rich.
- Tom zengin gibi görünüyor.
- Tom looks like himself again.
- Tom yine kendisi gibi görünüyor.
- That looked like it hurt.
- Acımış gibi görünüyordu.
- It looks like Tom has been crying.
- Tom ağlıyor gibi görünüyor.
- It looks like it's brand new.
- Yepyeni gibi görünüyor.
- You look like a completely different person.
- Bambaşka biri gibi görünüyorsun.
- It looks like it's going to rain, right?
- Yağmur yağacak gibi görünüyor, değil mi?
- This looks like a great place for a picnic.
- Bu, piknik için harika bir yer gibi görünüyor.
- She looks like an Indian.
- Kızılderili gibi görünüyor.
- It looks like there are at least a hundred people in the room.
- Odada en az yüz kişi var gibi görünüyor.
- It looks like you're having a great time.
- Harika vakit geçiriyor gibi görünüyorsun.
- You looked like you were prepared.
- Hazır gibi görünüyordun.
- It looks like Tom doesn't like you very much.
- Tom senden çok fazla hoşlanmıyor gibi görünüyor.
- It looks like we've got a flat tire.
- Patlak bir lastiğimiz var gibi görünüyor.
- It looks like we'd better leave.
- Gitsek iyi olur gibi görünüyor.
- Tom looked like he was disgusted.
- Tom bıkkın gibi görünüyordu.
- It looks like Tom doesn't want to be here.
- Tom burada olmak istemiyor gibi görünüyor.
- You look like you're mad.
- Kızmış gibi görünüyorsun.
- Tom looks like a hero to me.
- Tom bana bir kahraman gibi görünüyor.
- It looks like Tom is depressed.
- Tom depresyonda gibi görünüyor.
- It looks like it's working again.
- Tekrar çalışıyor gibi görünüyor.
- It looks like you have bigger problems.
- Daha büyük sorunların var gibi görünüyor.
- It looks like you've put on weight.
- Sen kilo aldın gibi görünüyor.
- Tom didn't look like he was having a good time.
- Tom iyi vakit geçiriyor gibi görünmüyordu.
- It looks like a ton of people know her.
- Bir sürü insan onu tanıyor gibi görünüyor.
- It looks like something out of the future.
- Gelecekten fırlamış bir şey gibi görünüyor.
- Tom looks like a girl.
- Tom bir kız gibi görünüyor.
- Tom looks like he'd like to leave.
- Tom gitmek istiyor gibi görünüyor.
- It looks like my work here is done.
- Buradaki işim bitti gibi görünüyor.
- The policeman said that it looked like a self-inflicted gunshot wound to the head.
- Polis memuru, kafasına kendi kendine ateş etmiş gibi göründüğünü söyledi.
- Mary looked like she was intoxicated.
- Mary sarhoş gibi görünüyordu.
- It looks like Tom is a little preoccupied.
- Tom biraz dalgın gibi görünüyor.
- Tom looked like he was busy.
- Tom meşgulmüş gibi görünüyordu.
- He almost looks like a girl.
- O neredeyse bir kız gibi görünüyor.
- It looks like Tom hasn't shaved in a couple days.
- Tom birkaç gündür tıraş olmamış gibi görünüyor.
- It looks like you're sleepy.
- Uykun var gibi görünüyor.
- You two look like you're having fun.
- İkiniz eğleniyor gibi görünüyorsunuz.
- It looks like Tom isn't here.
- Tom burada değil gibi görünüyor.
- Tom looks like he's ready to work.
- Tom çalışmaya hazır gibi görünüyor.
- We look like children.
- Biz çocuklar gibi görünüyoruz.
- It looks like Tom is suspicious.
- Tom şüpheli gibi görünüyor.
- It looks like something out of the future.
- Gelecekten gelen bir şey gibi görünüyor.
- It looks like Tom will succeed.
- Tom başaracak gibi görünüyor.
- Tom doesn't look like a rebel.
- Tom bir asi gibi görünmüyor.
- Tom looks like he's sick.
- Tom hasta gibi görünüyor.
- After five hours on the hot sand, he began to see something on the horizon that looked like a desert mirage.
- Sıcak kum üzerindeki beş saatten sonra ufukta bir çöl serabı gibi görünen bir şey görmeye başladı.
- I looked like I'd seen a ghost.
- Bir hayalet görmüş gibi görünüyordum.
- Tom looked like he was relaxed.
- Tom gevşemiş gibi görünüyordu.
- Tom and Mary looked like they were about to kiss.
- Tom ve Mary öpüşmek üzereymiş gibi görünüyorlardı.
- Tom looks like he's sorry.
- Tom üzgünmüş gibi görünüyor.
- It doesn't look like there's any big reason to hurry.
- Acele etmek için büyük bir neden yok gibi görünüyor.
- It doesn't look like I'm going to be able to finish doing that before Monday afternoon.
- Pazartesi öğleden önce bitiremeyeceğim gibi görünüyor.
- It certainly doesn't look like Tom is enjoying himself.
- Tom hiç de keyif alıyor gibi görünmüyor.
- It looked like Mary wanted me to kiss her.
- Mary onu öpmemi istiyor gibi görünüyordu.
- Tom looked like he was asleep.
- Tom uyuyor gibi görünüyordu.
- It looked like Tom had fallen down and hurt himself.
- Tom düşmüş ve kendini incitmiş gibi görünüyordu.
- Tom looked like he was self-conscious.
- Tom içine kapanık gibi görünüyordu.
- You look like a tourist.
- Turist gibi görünüyorsun.
- Tom looks like he's having a good time.
- Tom eğleniyor gibi görünüyor.
- Marika looks like a Japanese woman on this picture.
- Marika bu resimde bir Japon kadını gibi görünüyor.
- It looks like Tom is home.
- Tom evde gibi görünüyor.
- Tom looked like he was contented.
- Tom memnun gibi görünüyordu.
- It looks like Tom is having fun now.
- Tom şu an eğleniyor gibi görünüyor.
- It looks like Tom might cry.
- Tom ağlayacak gibi görünüyor.
- It looks like an antique.
- Bu bir antika gibi görünüyor.
- That desert looks like the surface of the moon.
- O çöl, ay yüzeyi gibi görünüyor.
- It looks like a perfect day for a picnic.
- Piknik için mükemmel bir gün gibi görünüyor.
- Tom looked like he was rich.
- Tom zengin gibi görünüyordu.
- Tom looked like a zombie.
- Tom bir zombi gibi görünüyordu.
- It looks like snow, doesn't it?
- Kar gibi görünüyor, değil mi?
- Tom looks like he got dressed in the dark this morning.
- Tom bu sabah karanlıkta giyinmiş gibi görünüyor.
- Do I look like an actress?
- Bir aktrist gibi görünüyor muyum?
- It looked like Tom was horrified.
- Tom dehşete kapılmış gibi görünüyordu.
- You look like you're having trouble.
- Sorun yaşıyor gibi görünüyorsun.
- Tom looks like he doesn't know what to do.
- Tom ne yapacağını bilmiyor gibi görünüyor.
- This looks like it might be the weapon that was used to kill Tom.
- Bu Tom'u öldürmek için kullanılan silah olabilir gibi görünüyor.
- Seen from the sky, the river looked like a huge snake.
- Gökyüzünden bakıldığında, nehir kocaman bir yılan gibi görünüyordu.
- It looks like Tom isn't busy right now.
- Tom şu an meşgul değil gibi görünüyor.
- Looks like it's abandoned.
- Terk edilmiş gibi görünüyor.
- Looks like his mom.
- Annesi gibi görünüyor.
- You look like an actress.
- Aktris gibi görünüyorsun.
- Tom looked like he was about to jump out the window.
- Tom pencereden atlayacakmış gibi görünüyordu.
- They looked like they were hurt.
- Kırgın gibi görünüyorlardı.
- The Greek question mark looks like a semicolon.
- Yunan soru işareti, bir noktalı virgül gibi görünüyor.
- You looked like you were irritated.
- Sen sinirli gibi görünüyordun.
- They look like best friends.
- En iyi arkadaşlar gibi görünüyorlar.
- You look like you're tense.
- Gerginmiş gibi görünüyorsun.
- Tom looks like he's been up all night.
- Tom bütün gece ayaktaymış gibi görünüyor.
- It looks like you'll be the first one to do that.
- Bunu yapan ilk kişi sen olacaksın gibi görünüyor.
- Even though Tom is only sixteen, he looks like he's over twenty.
- Tom sadece on altı yaşında olmasına rağmen yirminin üzerinde gibi görünüyor.
- Tom looks like he's worried.
- Tom endişeli gibi görünüyor.
- It looks like the dog wants something to eat.
- Köpek yiyecek bir şey istiyor gibi görünüyor.
- It looks like we might have good weather today.
- Bugün bizde hava güzel olacak gibi görünüyor.
- It looks like Tom is going to get into Harvard.
- Tom Harward'a girecek gibi görünüyor.
- You look like you just rolled out of bed.
- Az önce yataktan kalkmışsın gibi görünüyorsun.
- It looks like rain tomorrow, but I'll try my best.
- Yarın yağmur yağacak gibi görünüyor ama elimden geleni yapacağım.
- It looks like Tom is enjoying himself.
- Tom eğleniyor gibi görünüyor.
- It looks like you've lost ten pounds.
- On kilo vermiş gibi görünüyorsun.
- It looks like Tom is up to something.
- Tom bir dolap çeviriyor gibi görünüyor.
- It looks like it might snow.
- Kar yağabilir gibi görünüyor.
- It looks like you're busy.
- Meşgulsünüz gibi görünüyor.
- Tom looks like he really needs a holiday.
- Tom'un gerçekten bir tatile ihtiyacı var gibi görünüyor.
- Tom looks like he's going to throw up.
- Tom kusacak gibi görünüyor.
- It looks like Tom is hungry.
- Tom acıkmış gibi görünüyor.
- Tom looked like he wasn't happy with the way Mary was behaving.
- Tom, Mary'nin davranışlarından memnun değilmiş gibi görünüyordu.
- Tom looks like he's a bit tired.
- Tom biraz yorgun gibi görünüyor.
- It looks like you're wrong.
- Hatalısın gibi görünüyor.
- I want to look like Tom.
- Tom gibi görünmek istiyorum.
- Do I look like I'm having fun?
- Eğleniyor gibi görünüyor muyum?
- They looked like they were glad.
- Sevinmiş gibi görünüyorlardı.
- Tom looks like a teacher, but he's actually a student.
- Tom bir öğretmen gibi görünüyor ama aslında bir öğrenci.
- It looks like Tom wants to leave.
- Tom gitmek istiyor gibi görünüyor.
- Tom looked like he wasn't enjoying himself.
- Tom eğlenmiyor gibi görünüyordu.
- They looked like they were hurt.
- Yaralanmış gibi görünüyorlardı.
- It looks like he might win first prize.
- Birincilik ödülünü kazanabilir gibi görünüyor.
- It looks like Tom is exhausted.
- Tom yorgun gibi görünüyor.
- It looks like Tom is desperate.
- Tom umutsuz gibi görünüyor.
- Does that look like blood to you?
- Bu sana kan gibi görünüyor mu?
- You look like you're mad.
- Kızgın gibi görünüyorsun.
- Tom looked like he was distracted.
- Tom, dikkati dağılmış gibi görünüyordu.
- This desert looks like a different planet.
- Bu çöl farklı bir gezegen gibi görünüyor.
- Tom looked like a motorcycle gang member.
- Tom bir motosiklet çetesi üyesi gibi görünüyordu.
- You look like you've been sick for a long time.
- Uzun zamandır hastaymışsın gibi görünüyorsun.
- You look like you're going to faint.
- Bayılacak gibi görünüyorsun.
- You look like as if you just escaped from prison.
- Hapisten yeni kaçmış gibi görünüyorsun.
- It looks like you're scared.
- Korkmuş gibi görünüyorsun.
- It looks like it might rain, so don't forget your umbrella.
- Yağmur yağacak gibi görünüyor, o yüzden şemsiyeni unutma.
- That looks like the work of a virus.
- Bu bir virüsün işi gibi görünüyor.
- It doesn't look like we'll get paid this week.
- Bu hafta ödeme alamayacağız gibi görünüyor.
- She looked like she was going to start crying again.
- Tekrar ağlamaya başlayacakmış gibi görünüyordu.
- Tom looks like a million bucks.
- Tom bir milyon dolar gibi görünüyor.
- Doesn't it look like a mirror?
- Bir ayna gibi görünmüyor mu?
- It looks like Tom isn't very happy.
- Tom çok mutlu değil gibi görünüyor.
- He looks like Johnny Depp.
- O, Johnny Depp gibi görünüyor.
- Tom looks like he's serious.
- Tom ciddi gibi görünüyor.
- Tom doesn't look like he's enjoying himself.
- Tom eğleniyor gibi görünmüyor.
- Tom looked like he was unconvinced.
- Tom ikna olmamış gibi görünüyordu.
- Tom looked like a weight lifter.
- Tom bir halterci gibi görünüyordu.
- It looks like Tom doesn't know how to do that.
- Tom bunun nasıl yapılacağını bilmiyor gibi görünüyor.
- It looks like Tom is getting tired.
- Tom yoruluyor gibi görünüyor.
- From far away, the Earth looks like a point of light.
- Uzaktan, dünya bir ışık noktası gibi görünüyor.
- It looks like Tom is angry.
- Tom kızgınmış gibi görünüyor.
- It looks like Tom is going to win.
- Tom kazanacak gibi görünüyor.
- You look like a cop.
- Polis gibi görünüyorsun.
- It looks like Tom isn't interested in going with us.
- Tom, bizimle gitmeye ilgi duymuyor gibi görünüyor.
- It looks like Tom won the race.
- Tom yarışı kazanmış gibi görünüyor.
- Tom and Mary looked like they were going to kiss.
- Tom ve Mary öpüşecekmiş gibi görünüyorlardı.
- It looks like he might win first prize.
- Birincilik ödülünü kazanacak gibi görünüyor.
- You look like you're in pain.
- Acı çekiyor gibi görünüyorsun.
- You look like you don't want to be here.
- Burada olmak istemiyorsun gibi görünüyorsun.
- Tom looks like he's furious.
- Tom kızgın gibi görünüyor.
- Tom looked like he was irritated.
- Tom sinirlenmiş gibi görünüyordu.
- It looks like Tom has left.
- Tom ayrılmış gibi görünüyor.
- I don't look like I'm elderly.
- Yaşlı gibi görünmüyorum.
- Tom looked like he was annoyed.
- Tom sinirlenmiş gibi görünüyordu.
- It looks like you've lost some weight.
- Biraz zayıflamışsın gibi görünüyorsun.
- Tom looks like he doesn't feel well.
- Tom kendini iyi hissetmiyor gibi görünüyor.
- You looked like you were offended.
- Kırgın gibi görünüyordun.
- It looks like somebody was trying to pry open this window.
- Birisi bu pencereyi zorla açmaya çalışmış gibi görünüyor.
- What Tom was doing looked like fun.
- Tom'un yaptığı şey eğlenceli gibi görünüyordu.
- It looks like Tom is unemployed.
- Tom işsiz gibi görünüyor.
- Tom said Mary looked like she was sleepy.
- Tom, Mary'nin uykulu gibi göründüğünü söyledi.
- Tom looks like a rich man.
- Tom, zengin bir adam gibi görünüyor.
- Tom looks like he hasn't slept in days.
- Tom günlerce uyumamış gibi görünüyor.
- He should take an umbrella because it looks like rain.
- Bir şemsiye almalıydı çünkü yağmur yağacak gibi görünüyor.
- Tom doesn't look like he's happy.
- Tom mutlu gibi görünmüyor.
- Tom looked like he'd slept in his clothes.
- Tom elbiseleriyle uyumuş gibi görünüyordu.
- It looks like it is going to clear up soon.
- Yakında hava açacak gibi görünüyor.
- You look like you're drunk.
- Sarhoş gibi görünüyorsun.
- You look like a little girl.
- Küçük bir kız gibi görünüyorsun.
- Tom looks like he's lonely.
- Tom yalnız gibi görünüyor.
- Tom's house looked like it hadn't been cleaned for years.
- Tom'un evi yıllardır temizlenmemiş gibi görünüyordu.
- It looks like everyone in town is here.
- Kasabadaki herkes buradaymış gibi görünüyor.
- Tom looks like he's hot.
- Tom ateşli gibi görünüyor.
- It looks like we'll get there in time.
- Oraya zamanında varacağız gibi görünüyor.
- Tom looks like he might be sick.
- Tom hasta olabilir gibi görünüyor.
- It looks like snow toward evening.
- Akşama doğru kar yağacak gibi görünüyor.
- Tom looked like he was rich.
- Tom zenginmiş gibi görünüyordu.
- Tom looked like he was tired.
- Tom yorgun gibi görünüyordu.
- It looks like Tom is intrigued.
- Tom kafası biraz karışmış gibi görünüyor.
- It looks like they're having so much fun.
- Onlar çok eğleniyormuş gibi görünüyor.
- It looks like a great day for a picnic.
- Piknik için harika bir gün gibi görünüyor.
- You look like you're lonely.
- Yalnız gibi görünüyorsun.
- Tom looks like he's pleased.
- Tom memnun gibi görünüyor.
- Tom looks like a teenager, but he's actually over thirty.
- Tom bir ergen gibi görünüyor ama aslında otuzun üzerinde.
- Tom looks like he has an idea.
- Tom'un bir fikri var gibi görünüyor.
- Tom looks like he's annoyed.
- Tom sinirlenmiş gibi görünüyor.
- Tom should take an umbrella because it looks like rain.
- Tom bir şemsiye almalıdır, çünkü yağmur yağacak gibi görünüyor.
- It looks like you were right.
- Haklıymışsın gibi görünüyor.
- It looks like you're hungry.
- Aç gibi görünüyorsun.
- Tom looked like he was hurt.
- Tom yaralanmış gibi görünüyordu.
- Tom looks like he's happy.
- Tom mutlu gibi görünüyor.
- Tom said Mary didn't look like a teacher.
- Tom, Mary'ye bir öğretmen gibi görünmediğini söyledi.
- Tom looks like he's about ready to cry.
- Tom neredeyse ağlamaya hazır gibi görünüyor.
- Tom looks like he's dubious.
- Tom şüpheli gibi görünüyor.
- Tom doesn't look like he's enjoying himself.
- Tom pek eğleniyormuş gibi görünmüyor.
- It looks like something's going to happen soon.
- Yakında bir şeyler olacak gibi görünüyor.
- You don't look like you're from around here.
- Sen buralı gibi görünmüyorsun.
- It looked like Tom was having fun.
- Tom eğleniyor gibi görünüyordu.
- Tom looked like he was prepared.
- Tom hazırlanmış gibi görünüyor.
- You looked like you were contented.
- Memnun gibi görünüyordun.
- It looks like Tom isn't going to help us.
- Tom bize yardım etmeyecek gibi görünüyor.
- It looks like Tom is distracted.
- Tom dikkati dağılmış gibi görünüyor.
- It looks like it was going to work.
- İşe yarayacak gibi görünüyor.
- Tom looks like he's puzzled.
- Tom şaşırmış gibi görünüyor.
- It looks like Tom is about to cry.
- Tom ağlamak üzere gibi görünüyor.
- From far away, the Earth looks like a point of light.
- Uzaktan bakıldığında, Dünya bir ışık noktası gibi görünür.
- It looks like we're out of gas.
- Benzinimiz bitmiş gibi görünüyor.
- Tom and Mary looked like they were about to kiss.
- Tom ve Mary öpüşmek üzere gibi görünüyordu.
- Tom looked like he was anxious.
- Tom endişeli gibi görünüyordu.
- It looks like she's Russian.
- O Rus gibi görünüyor.
- It doesn't look like Tom believes us.
- Tom bize inanıyor gibi görünmüyor.
- Tom looks like he's jealous.
- Tom kıskanmış gibi görünüyor.
- It looks like you slept in your clothes last night.
- Dün gece elbiselerinle uyumuşsun gibi görünüyor.
- You look like a rich man.
- Zengin bir adam gibi görünüyorsun.
- Tom looks like he's annoyed.
- Tom sinirli gibi görünüyor.
- You look like you're disgusted.
- Tiksinmiş gibi görünüyorsun.
- It doesn't look like very many people will attend the banquet.
- Ziyafete çok fazla insan katılacak gibi görünmüyor.
- Tom looks like he's been crying.
- Tom ağlıyor gibi görünüyor.
- It looks like it'll clear up.
- Hava açacak gibi görünüyor.
- It looks like we're going to have to walk.
- Yürümek zorunda kalacağız gibi görünüyor.
- Looks like it's snowing, eh?
- Kar yağıyor gibi görünüyor, değil mi?
- You looked like you were terrified.
- Korkmuş gibi görünüyordun.
- Tom certainly doesn't look like he's over eighty.
- Tom kesinlikle seksenin üzerindeymiş gibi görünmüyor.
- Tom looked like he was healthy.
- Tom sağlıklı gibi görünüyordu.
- It looks like you went for a swim.
- Yüzmeye gitmişsin gibi görünüyor.
- It looks like Tom is pleased.
- Tom memnun oldu gibi görünüyor.
- He looks like a gangster.
- O bir gangster gibi görünüyor.
- Tom said that Mary looked like she was enjoying the party.
- Tom, Mary'nin partiden hoşlanıyor gibi göründüğünü söyledi.
- It looked like rain.
- Yağmur gibi görünüyordu.
- Tom looks like he has a headache.
- Tom'un başı ağrıyor gibi görünüyor.
- It looks like Tom is organized.
- Tom düzenli gibi görünüyor.
- It looks like she's Russian.
- Rus gibi görünüyor.
- It doesn't look like Tom's around at the moment.
- Tom şu anda buralarda değil gibi görünüyor.
- It looked like you were about to hit Tom.
- Tom'a vurmak üzereydin gibi görünüyordu.
- Tom doesn't look like he's having a good time.
- Tom pek iyi vakit geçiriyor gibi görünmüyor.
- It looks like Tom is pleased.
- Tom memnun gibi görünüyor.
- It looks like Tom has gained a little weight.
- Tom biraz kilo almış gibi görünüyor.
- It looked like Tom was having fun.
- Tom eğleniyormuş gibi görünüyordu.
- Tom looked like he was hot.
- Tom ateşli gibi görünüyordu.
- It looks like everything's back to normal.
- Her şey normale dönmüş gibi görünüyor.
- It looks like you're planning on going somewhere.
- Bir yere gitmeyi planlıyorsun gibi görünüyor.
- She looked like she was going to start crying.
- O ağlamaya başlayacakmış gibi görünüyordu.
- It looks like we're running out of money.
- Paramız tükeniyor gibi görünüyor.
- Tom looks like a prisoner of war.
- Tom savaş esiri gibi görünüyor.
- Tom looks like he's shocked.
- Tom şok olmuş gibi görünüyor.
- It looks like we're all here.
- Hepimiz buradayız gibi görünüyor.
- Tom looks like he just got up.
- Tom henüz kalkmış gibi görünüyor.
- Tom and Mary looked like they wanted to be alone together.
- Tom ve Mary birlikte yalnız kalmak istiyor gibi görünüyorlardı.
- Tom looks like he's mad.
- Tom delirmiş gibi görünüyor.
- Tom looks like he's hurt.
- Tom yaralanmış gibi görünüyor.
- It looks like you'll be the first one to do that.
- Bunu yapacak ilk kişi sen olacaksın gibi görünüyor.
- You look like you're freezing.
- Donuyor gibi görünüyorsun.
- You look like you're poor.
- Sen fakir gibi görünüyorsun.
- That cloud looks like a rabbit to me.
- O bulut bana bir tavşan gibi görünüyor.
- It looks like Tom may agree to do that.
- Tom bunu yapmayı kabul edebilir gibi görünüyor.
- It looks like you need help.
- Yardıma ihtiyacın var gibi görünüyor.
- This does not look like studying.
- Bu, çalışmak gibi görünmüyor.
- I look like a kid.
- Ben de çocuk gibi görünüyorum.
- You look like you're sad.
- Üzgünmüş gibi görünüyorsun.
- Tom looks like he's sleepy.
- Tom uykulu gibi görünüyor.
- Tom looked like he'd been drinking.
- Tom içmiş gibi görünüyordu.
- Tom is starting to look like an old man.
- Tom yaşlı bir adam gibi görünmeye başladı.
- It looks like Tom is mad.
- Tom çılgın gibi görünüyor.
- It looks like Tom is healthy.
- Tom sağlıklı gibi görünüyor.
- It looks like today is not my lucky day.
- Bugün benim şanslı günüm değil gibi görünüyor.
- You look like you've been doing something you shouldn't.
- Yapmaman gereken bir şeyi yapıyormuşsun gibi görünüyorsun.
- It looks like somebody has ripped a page out of this book.
- Biri bu kitaptan bir sayfa yırtmış gibi görünüyor.
- It doesn't look like a good place for bargains.
- Bu pazarlık için iyi bir yer gibi görünmüyor.
- It looks like Tom is waiting for someone.
- Tom birisini bekliyor gibi görünüyor.
- It looks like the wind's getting stronger.
- Rüzgar şiddetleniyor gibi görünüyor.
- They looked like they were rich.
- Zengin gibi görünüyorlardı.
- I wish you didn't look like you were having so much fun.
- Keşke bu kadar çok eğleniyor gibi görünmesen.
- It looks like you're wearing my shoes.
- Benim ayakkabılarımı giymişsin gibi görünüyor.
- Tom looked like he was getting ready for bed.
- Tom yatmaya hazırlanıyor gibi görünüyordu.
- It looks like we're going to have an interesting evening.
- İlginç bir akşam geçireceğiz gibi görünüyor.
- He looks like a sportsman, but he is a writer.
- O bir sporcu gibi görünüyor, ama bir yazar.
- It looks like Tom isn't very happy.
- Tom pek mutlu değil gibi görünüyor.
- It looks like there's an elevator over there.
- Şurada bir asansör var gibi görünüyor.
- You look like you're busy.
- Meşgul gibi görünüyorsun.
- It looks like you're trying to grow a beard.
- Sakal bırakmaya çalışıyormuşsun gibi görünüyor.
- It looks like you're wearing my shoes.
- Ayakkabılarımı giyiyormuşsun gibi görünüyor.
- It looks like an antique.
- Antika gibi görünüyor.
- They looked like they were sick.
- Hasta gibi görünüyorlardı.
- Tom looks like he's hurt.
- Tom incinmiş gibi görünüyor.
- It looks like it'll rain soon.
- Yakında yağmur yağacak gibi görünüyor.
- Tom looks like he's sure.
- Tom emin gibi görünüyor.
- That cloud looks like a rabbit to me.
- Bu bulut bana tavşan gibi görünüyor.
- Either look like what you are, or become what you look like.
- Ya olduğun gibi görün, ya da göründüğün gibi ol.
- Tom looks like he's awake.
- Tom uyanıkmış gibi görünüyor.
- It looks like Tom has left.
- Tom gitmiş gibi görünüyor.
- Tom looked like he always does.
- Tom her zaman göründüğü gibi görünüyordu.
- Tom looked like he was discouraged.
- Tom cesareti kırılmış gibi görünüyordu.
- Did Tom look like he was having fun?
- Tom eğleniyormuş gibi görünüyor muydu?
- You looked like you enjoyed that.
- Hoşuna gitmiş gibi görünüyordun.
- Tom looked like he wasn't feeling very well.
- Tom çok iyi hissetmiyor gibi görünüyordu.
- It certainly doesn't look like Tom is enjoying himself.
- Tom kesinlikle eğleniyor gibi görünmüyor.
- It looks like Tom is angry.
- Tom kızgın gibi görünüyor.
- Tom looked like he was enjoying himself.
- Tom eğleniyor gibi görünüyordu.
- It looks like you're pretty clever.
- Çok akıllı gibi görünüyorsun.
- It looks like Tom is excited.
- Tom heyecanlı gibi görünüyor.
- It looks like a pigsty in here.
- Burası bir domuz ahırı gibi görünüyor.
- It looks like somebody has ripped a page out of this book.
- Birisi bu kitaptan bir sayfa yırtmış gibi görünüyor.
- Tom looked like he was intoxicated.
- Tom sarhoş gibi görünüyordu.
- Tom made it look like an accident.
- Tom bunun bir kaza gibi görünmesini sağladı.
- You look like you're looking for something.
- Bir şey arıyormuş gibi görünüyorsun.
- You look like you haven't slept in days.
- Günlerdir uyumamış gibi görünüyorsun.
- Europe looks like a paradise now.
- Avrupa şimdi bir cennet gibi görünüyor.
- Tom looks like a deer caught in headlights.
- Tom farlara yakalanmış bir geyik gibi görünüyor.
- It looks like Tom bought a new car.
- Tom yeni bir araba almış gibi görünüyor.
- It looks like you're not having much fun here.
- Burada fazla eğlenmiyor gibi görünüyorsun.
- It looks like Tom will be staying for a while.
- Tom bir süre kalacak gibi görünüyor.
- You look like you're not feeling very well.
- Kendini çok iyi hissetmiyormuşsun gibi görünüyorsun.
- It looks like today will be a long day.
- Bugün uzun bir gün olacak gibi görünüyor.
- Tom looks like he's going to pass out.
- Tom ölecek gibi görünüyor.
- Just look at her, she looks like a disaster!
- Ona bir bak, felaket gibi görünüyor!
- Tom looked like he was embarrassed.
- Tom utanmış gibi görünüyordu.
- That day it had looked like rain since morning.
- O gün sabahtan beri yağmur yağacak gibi görünüyordu.
- It looks like Tom is going to start working here.
- Tom burada çalışmaya başlayacak gibi görünüyor.
- This time, it looks like it is me who is wrong.
- Bu sefer hatalı olan benmişim gibi görünüyor.
- You didn't look like you were ready.
- Hazır gibi görünmüyordun.
- You don't look like you're having a good day.
- İyi bir gün geçiriyor gibi görünmüyorsun.
- It looks like it's going to clear up soon.
- Yakında hava açacak gibi görünüyor.
- Tom and Mary looked like they were going to kiss.
- Tom ve Mary öpüşecek gibi görünüyorlardı.
- It looks like Tom wants to buy everything in the store.
- Tom, dükkândaki her şeyi satın almak istiyormuş gibi görünüyor.
- You look like you're hungry.
- Aç gibi görünüyorsun.
- You looked like you were exhausted.
- Yorgun gibi görünüyordun.
- You look like you're having a good time.
- Sen iyi vakit geçiriyor gibi görünüyorsun.
- Tom looks like he's going to pass out.
- Tom bayılacak gibi görünüyor.
- You look like you always do.
- Her zamanki gibi görünüyorsun.
- It looks like you're in a good mood.
- Keyfin yerinde gibi görünüyor.
- Tom looks like he's discouraged.
- Tom'un cesareti kırılmış gibi görünüyor.
- Tom looks like he's alone.
- Tom yalnız gibi görünüyor.
- It looks like I'm going to have to varnish my bookshelves again.
- Kitap raflarımı tekrar cilalamak zorunda kalacağım gibi görünüyor.
- You looked like you were relieved.
- Rahatlamış gibi görünüyordun.
- Tom looks like he wants to leave.
- Tom gitmek istiyor gibi görünüyor.
- It looks like snow.
- Bu kar gibi görünüyor.
- It looks like you've found what you were looking for.
- Aradığını buldun gibi görünüyor.
- Tom said he thought that I looked like I was bored.
- Tom sıkılmış gibi göründüğümü düşündüğünü söyledi.
- It looks like you've finally decided what to do.
- Sonunda ne yapacağına karar verdin gibi görünüyor.
- Tom doesn't look like he's tired.
- Tom yorgun gibi görünmüyor.
- You look like you're tired.
- Yorgun gibi görünüyorsun.
- The pineapple plant looks like a bush.
- Ananas bitkisi bir çalı gibi görünüyor.
- Tom looks like he's bored.
- Tom sıkılmış gibi görünüyor.
- I don't want to look like a dork.
- Aptal gibi görünmek istemiyorum.
- Did Tom look like he knew what he was doing?
- Tom ne yaptığını biliyor gibi görünüyor muydu?
- You looked like you were enjoying yourself.
- Eğleniyor gibi görünüyordun.
- The sculptor said the work represented a window to the sky, but to me it looked like a senseless twisted piece of metal.
- Heykeltıraş, eserin gökyüzüne açılan bir pencereyi temsil ettiğini söylemişti ama bana anlamsızca bükülmüş bir metal parçası gibi göründü.
- It looks like Tom is by himself.
- Tom kendi başına gibi görünüyor.
- That girl looks like a boy.
- Bu kız erkek gibi görünüyor.
- Tom looks like he's having a bad day.
- Tom kötü bir gün geçiriyor gibi görünüyor.
- You don't look like a weightlifter.
- Bir halterci gibi görünmüyorsun.
- You look like you've just lost your best friend.
- En iyi arkadaşını kaybetmiş gibi görünüyorsun.
- Tom says I look like you.
- Tom senin gibi göründüğümü söylüyor.
- Tom looks like he's shocked.
- Tom sarsılmış gibi görünüyordu.
- It looks like it's going to snow tonight.
- Bu gece kar yağacak gibi görünüyor.
- It looks like it might snow.
- Kar yağacak gibi görünüyor.
- Tom didn't look like he was busy.
- Tom meşgul gibi görünmüyordu.
- Tom looks like he's about to puke.
- Tom neredeyse kusacak gibi görünüyor.
- It looks like Tom has lost a little weight.
- Tom biraz kilo vermiş gibi görünüyor.
- Tom looked like he didn't have a care in the world, but nothing could have been further from the truth.
- Tom'un her şeyi tıkırındaymış gibi görünüyordu; fakat gerçek bundan çok farklıydı.
- It looks like you had a rough night.
- Zor bir gece geçirmişsin gibi görünüyor.
- You don't look like you're worried.
- Endişeli gibi görünmüyorsun.
- Tom looks like he's tired of waiting.
- Tom beklemekten sıkılmış gibi görünüyor.
- It looks like Tom is prepared.
- Tom hazırlanmış gibi görünüyor.
- Do you see that cloud that almost looks like a camel?
- Neredeyse bir deve gibi görünen o bulutu görüyor musun?
- Tom looks like he's asleep.
- Tom uyuyor gibi görünüyor.
- Tom looked like he was ready to jump out a window.
- Tom pencereden atlamaya hazır gibi görünüyordu.
- It looks like you did a good job.
- İyi bir iş çıkarmışsın gibi görünüyor.
- Either look like what you are, or become what you look like.
- Ya olduğun gibi görün ya göründüğün gibi ol.
- It looks like you're trying not to yawn.
- Esnememeye çalışıyormuşsun gibi görünüyor.
- He looks like he's drunk.
- Sarhoş gibi görünüyor.
- It doesn't look like it's going to happen.
- Olacak gibi görünmüyor.
- It looks like Tom's been busy.
- Tom meşguldü gibi görünüyor.
- Tom looked like he was dead.
- Tom ölmüş gibi görünüyordu.
- Tom said I looked like I was asleep.
- Tom uyuyor gibi göründüğümü söyledi.
- Tom looks like he always does.
- Tom her zaman olduğu gibi görünüyor.
- It looks like you want to say something.
- Bir şey söylemek istiyorsun gibi görünüyor.
- What does it look like I'm doing?
- Ne yapıyormuşum gibi görünüyor?
- Tom looks like he's ready to cry.
- Tom ağlamaya hazır gibi görünüyor.
- Layla looked like she had been beaten.
- Layla dayak yemiş gibi görünüyordu.
- Tom said that Mary looked like she was enjoying the party.
- Tom, Mary'nin partiden keyif alıyor gibi göründüğünü söyledi.
- Tom looked like he was awake.
- Tom uyanıkmış gibi görünüyordu.
- You looked like you were impressed.
- Sen etkilenmiş gibi görünüyordun.
- It looks like she is a little under the weather.
- O biraz keyifsiz gibi görünüyor.
- Tom looked like he was upset.
- Tom üzgün gibi görünüyordu.
- Tom looks like a cowboy.
- Tom, bir kovboy gibi görünüyor.
- He looks like a bug.
- O bir böcek gibi görünüyor.
- This looks like a great place.
- Bu harika bir yer gibi görünüyor.
- That cloud looks like China.
- Bu bulut Çin gibi görünüyor.
- It looks like Tom is getting ready to leave.
- Tom gitmek için hazırlanıyor gibi görünüyor.
- It looks like it might rain.
- Yağmur yağabilir gibi görünüyor.
- Tom said that it looked like I was worried.
- Tom endişeliymiş gibi göründüğümü söyledi.
- Tom looked like he was sleeping.
- Tom uyuyor gibi görünüyordu.
- Seen from a distance, that rock looks like a human face.
- Uzaktan görüldüğünde, o kaya bir insan yüzü gibi görünüyor.
- It looks like you've lost a few pounds.
- Birkaç pound kaybetmiş gibi görünüyorsun.
- Tom looked like he was unconscious.
- Tom bilinçsiz gibi görünüyordu.
- You looked like you were desperate.
- Sen umutsuz gibi görünüyordun.
- It looks like you're done.
- İşin bitmiş gibi görünüyor.
- You look like you're scared.
- Korkmuş gibi görünüyorsun.
- She looks like her mother.
- Tıpkı annesi gibi görünüyor.
- Tom looks like he's tense.
- Tom gergin gibi görünüyor.
- Tom looks like he's awake.
- Tom uyanık gibi görünüyor.
- Layla looked like she had been beaten.
- Leyla dövülmüş gibi görünüyordu.
- Tom looks like he's self-conscious.
- Tom içine kapanık gibi görünüyor.
- Tom said Mary looked like she was happy.
- Tom Mary'nin mutluymuş gibi göründüğünü söyledi.
- Tom's home looks like a castle.
- Tom'un evi bir kale gibi görünüyor.
- You look like you're alone.
- Yalnız gibi görünüyorsun.
- It looks like you've lost a little weight.
- Biraz kilo vermişsin gibi görünüyor.
- It looks like you've got other problems.
- Başka sorunların var gibi görünüyor.
- Tom looked like he was angry.
- Tom kızgınmış gibi görünüyordu.
- It looked like Tom was going to faint.
- Tom bayılacak gibi görünüyordu.
- You look like you're ready.
- Hazır gibi görünüyorsun.
- It looks like Tom is having fun now.
- Tom şimdi eğleniyor gibi görünüyor.
- It looks like Tom is in love.
- Tom aşık gibi görünüyor.
- It looks like your luggage is on the next flight.
- Bagajınız bir sonraki seferde gibi görünüyor.
- You never look like you're having a good time.
- Hiç iyi vakit geçiriyor gibi görünmüyorsun.
- The tiger cub looked like a large kitten.
- Kaplan yavrusu, büyük bir kedi yavrusu gibi görünüyordu.
- You look like you're alone.
- Sen yalnızmış gibi görünüyorsun.
- You look like you're busy.
- Meşgulsün gibi görünüyorsun.
- You looked like you were unafraid.
- Korkusuz gibi görünüyordun.
- Seen from a distance, it looked like a human face.
- Uzaktan bakıldığında, bir insan yüzü gibi görünüyordu.
- It looks like Tom won't help us.
- Tom bize yardım etmeyecek gibi görünüyor.
- They looked like they were about to kiss.
- Öpüşmek üzerelermiş gibi görünüyorlardı.
- Tom said I didn't look like I was having a good time.
- Tom iyi vakit geçiriyor gibi görünmediğimi söyledi.
- It looks like we're going to have a white Christmas this year.
- Bu yıl beyaz bir Noel geçireceğiz gibi görünüyor.
- You don't look like you're having any fun.
- Hiç eğleniyor gibi görünmüyorsun.
- It looks like you're done.
- Bitti gibi görünüyor.
- It looks like it is going to rain.
- Yağmur yağacak gibi görünüyor.
- It looks like you're trying to hide something.
- Bir şey saklamaya çalışıyorsun gibi görünüyor.
- Tom looks like he's half asleep.
- Tom yarı uykuda gibi görünüyor.
- Tom looks like he's offended.
- Tom alınmış gibi görünüyor.
- It looks like Tom is hungry.
- Tom aç gibi görünüyor.
- Judging by that great tan, it looks like you spent most of your vacation on the beach.
- Harika bronzluğa bakarsak, tatilinizin çoğunu sahilde geçirmişsiniz gibi görünüyor.
- Tom looked like he was unconcerned.
- Tom ilgisiz gibi görünüyordu.
- You look like an idiot.
- Aptal gibi görünüyorsun.
- It looks like your hard disk is fragmented.
- Sabit diskin, parçalanmış gibi görünüyor.
- It looks like Tom has fallen back to sleep.
- Tom uykuya dalmış gibi görünüyor.
- It looks like Tom is asleep.
- Tom uyuyor gibi görünüyor.
- It looks like Tom has an alibi for the night Mary was murdered.
- Mary'nin öldürüldüğü gece için Tom'un bir mazereti var gibi görünüyor.
- It looks like you've lost weight.
- Kilo kaybettin gibi görünüyor.
- It looks like you're tense.
- Gergin gibi görünüyorsun.
- It looks like we might have to do that.
- Bunu yapmamız gerekebilir gibi görünüyor.
- It looks like he will win.
- O kazanacak gibi görünüyor.
- Tom doesn't look like a child anymore.
- Tom artık bir çocuk gibi görünmüyor.
- It looked like you were about to hit Tom.
- Tom'a vurmak üzereymişsin gibi görünüyordu.
- It looks like a cactus.
- Kaktüs gibi görünüyor.
- Tom looked like he was unhappy.
- Tom mutsuz gibi görünüyordu.
- Tom didn't look like a doctor.
- Tom bir doktor gibi görünmüyordu.
- Tom looks like he's fine.
- Tom iyi gibi görünüyor.
- The sky today looks like a painting.
- Bugün gökyüzü bir tablo gibi görünüyor.
- One reporter said he looked like a fierce bulldog.
- Bir muhabir onun vahşi bir buldog gibi göründüğünü söyledi.
- Tom looks like he doesn't feel well.
- Tom iyi hissetmiyor gibi görünüyor.
- You look like you don't want to be here.
- Burada olmak istemiyormuş gibi görünüyorsun.
- It looks like you did a good job.
- Sen iyi bir iş yaptın gibi görünüyor.
- That looks like it hurts.
- Acıtıyor gibi görünüyor.
- What's it look like to you?
- O sana ne gibi görünüyor?
- You look like you're irritated.
- Sinirli gibi görünüyorsun.
- It looks like Tom isn't interested in that.
- Tom onunla ilgilenmiyor gibi görünüyor.
- It doesn't look like Tom is breathing.
- Tom nefes alıyor gibi görünmüyor.
- It looks like we're staying here tonight.
- Bu gece burada kalacağız gibi görünüyor.
- You don't look like you're from around here.
- Buralı gibi görünmüyorsun.
- You look like you need help.
- Yardıma ihtiyacın varmış gibi görünüyorsun.
- Seen from an airplane, the island looks like a big spider.
- Uçaktan bakıldığında, ada büyük bir örümcek gibi görünüyor.
- It looks like you could use a new suit.
- Yeni bir takım elbiseye ihtiyacın var gibi görünüyor.
- Tom looks like an accountant.
- Tom bir muhasebeci gibi görünüyor.
- Tom looks like a millionaire.
- Tom bir milyoner gibi görünüyor.
- It looks like you thought of everything.
- Her şeyi düşünmüşsün gibi görünüyor.
- She looks like she's about to throw up.
- Kusacak gibi görünüyor.
- Tom looked like he was uncertain.
- Tom emin değilmiş gibi görünüyordu.
- He looked like a doctor.
- Bir doktor gibi görünüyordu.
- You look like a kid.
- Çocuk gibi görünüyorsun.
- This looks like a cheap apartment.
- Bu ucuz bir daire gibi görünüyor.
- That looked like it hurt.
- O acıyor gibi görünüyordu.
- Tom looks like he's wealthy.
- Tom zengin gibi görünüyor.
- Tom looked like he didn't have a care in the world, but nothing could have been further from the truth.
- Tom dünyada hiçbir şeyi umursamıyormuş gibi görünüyordu ama hiçbir şey gerçeklerden daha farklı olamazdı.
- The clouds are getting darker and darker and it's beginning to look like it might rain.
- Bulutlar gittikçe kararıyor ve yağmur yağabilir gibi görünmeye başlıyor.
- You don't look like you're ready.
- Sen hazırsın gibi görünmüyorsun.
- Tom looks like he's certain.
- Tom emin gibi görünüyor.
- Tom looked like he was drunk.
- Tom sarhoş gibi görünüyordu.
- Tom and Mary look like they're having fun.
- Tom ve Mary eğleniyor gibi görünüyorlar.
- It looks like Tom is crying.
- Tom ağlıyor gibi görünüyor.
- Tom looked like he was somewhere in his late thirties.
- Tom otuzlu yaşlarının sonlarında gibi görünüyordu.
- It looks like it might rain, so you should take an umbrella with you.
- Yağmur yağacak gibi görünüyor, bu yüzden yanına bir şemsiye almalısın.
- It looks like Tom is leaving.
- Tom gidiyor gibi görünüyor.
- She looked like a fairy in her beautiful white dress.
- Güzel beyaz elbisesi içinde bir peri gibi görünüyordu.
- It looks like a stage.
- Bir sahne gibi görünüyor.
- Tom looked like he was OK.
- Tom iyi gibi görünüyordu.
- Tom doesn't look like he's having a good time.
- Tom iyi vakit geçiriyormuş gibi görünmüyor.
- The boy looked like a grown-up.
- Çocuk bir yetişkin gibi görünüyordu.
- Tom looked like he was unimpressed.
- Tom etkilenmemiş gibi görünüyordu.
- You look like a monkey.
- Bir maymun gibi görünüyorsun.
- You looked like you were terrified.
- Sen korkmuş gibi görünüyordun.
- Tom looks like he might be sick.
- Tom hasta gibi görünüyor.
- It looks like I may have to go to Boston next summer.
- Gelecek yaz Boston'a gitmek zorunda kalacağım gibi görünüyor.
- You look like you're hot.
- Sanki sıcaklamış gibi görünüyorsun.
- You looked like you were impatient.
- Sen sabırsız gibi görünüyordun.
- Tom looks like he's poor.
- Tom fakir gibi görünüyor.
- You just look like a janitor!
- Sen sadece bir kapıcı gibi görünüyorsun!
- Seen at a distance, the rock looked like a human face.
- Uzaktan bakıldığında, kaya, bir insan yüzü gibi görünüyordu.
- Tom looked like he was ready to leave.
- Tom gitmeye hazır gibi görünüyordu.
- You looked like you were confused.
- Kafası karışmış gibi görünüyorsun.
- Tom looked like he was mad.
- Tom kızmış gibi görünüyordu.
- It looks like I may have to go to Boston next summer.
- Gelecek yaz Boston'a gitmek zorunda kalabilirim gibi görünüyor.
- I don't want to look like I'm not doing anything.
- Hiçbir şey yapmıyormuş gibi görünmek istemiyorum.
- Tom looks like he's scared.
- Tom korkmuş gibi görünüyor.
- Though she looks like his older sister, the fact is that she is his mother.
- Ablası gibi görünse de aslında annesidir.
- Try to look like you're having fun.
- Eğleniyorsun gibi görünmeye çalış.
- It looks like you're hungry.
- Acıkmış gibi görünüyorsun.
- It looks like Tom has gotten into the tequila.
- Tom tekila almış gibi görünüyor.
- Tom looked like he was self-conscious.
- Tom utanmış gibi görünüyordu.
- You looked like you were irritated.
- Sinirlenmiş gibi görünüyordun.
- Tom looked like he'd been up all night.
- Tom bütün gece ayaktaymış gibi görünüyordu.
- Tom looked like he was going to start crying again.
- Tom yine ağlamaya başlayacak gibi görünüyordu.
- They look like best friends.
- En iyi arkadaş gibi görünüyorlar.
- It looks like it already happened.
- Zaten gerçekleşmiş gibi görünüyor.
- It looks like it already happened.
- Bu önceden olmuş gibi görünüyor.
- Tom looks like he's busy.
- Tom meşgul gibi görünüyor.
- It looks like it's going to be sunny.
- Güneşli olacak gibi görünüyor.
- It looks like Tom hasn't shaved in a week.
- Tom bir haftadır tıraş olmamış gibi görünüyor.
- It looks like Tom has had a few too many drinks.
- Tom içkiyi fazla kaçırmış gibi görünüyor.
- You look like you're drunk.
- Sen sarhoş gibi görünüyorsun.
- You look like a cowboy.
- Kovboy gibi görünüyorsun.
- It looks like Tom will be late.
- Tom geç kalacak gibi görünüyor.
- Tom looks like he just got up.
- Tom yeni kalkmış gibi görünüyor.
Show More (1091)
|
|
- Let us not forget Afghanistan, which today is beginning to look like a caricature, a caricature of the US imperium.
- Bugün bir karikatüre, ABD imparatorluğunun bir karikatürüne benzemeye başlayan Afganistan'ı unutmayalım.
- After all, citizens will then know from their own experience what the notes, obtained from a reliable source, look like.
- Sonuçta, vatandaşlar güvenilir bir kaynaktan elde edilen notların neye benzediğini kendi deneyimlerinden bileceklerdir.
- In other words, if anyone ever dreams about ethnically clean areas, they will look like DNA diagrams.
- Başka bir deyişle eğer birileri etnik açıdan temiz bölgeler hayal ederse bunlar DNA diyagramlarına benzeyecektir.
- It is not, however, entirely clear what that reform is to look like.
- Ancak bu reformun neye benzeyeceği tam olarak açık değildir.
- What will the agreement in question look like?
- Söz konusu anlaşma neye benzeyecek?
- Would that transport system look like our present one?
- Bu taşıma sistemi bizim şimdiki sistemimize benzer mi?
- Let us not forget Afghanistan, which today is beginning to look like a caricature, a caricature of the US imperium.
- Bugün bir karikatüre, ABD imparatorluğunun bir karikatürüne benzemeye başlayan Afganistan'ı da unutmayalım.
- People's limbs, they reported, looked like broken broomsticks.
- İnsanların uzuvlarının kırık süpürge sopalarına benzediğini bildirdiler.
- Remember to keep that USB flash drive safe so future generations can see what the world looks like.
- Gelecek nesillerin dünyanın neye benzediğini görebilmesi için USB flash sürücüyü güvende tutmayı unutmayın.
- I wanted to look like the women that I loved on television and in movies.
- Televizyonda ve filmlerde sevdiğim kadınlara benzemek istedim.
- It looks like a USB flash drive with an HDMI connector on one end and a micro USB socket on the side.
- Bir ucunda HDMI konektörü ve yan tarafında mikro USB soketi olan bir USB flash sürücüye benziyor.
- Looks like a place where people don't swim anymore.
- İnsanların artık yüzmediği bir yere benziyor.
- I don't even know what a good dad looks like.
- İyi bir babanın neye benzediğini bile bilmiyorum.
- Some women really want to look like those girls on the covers of magazines.
- Bazı kadınlar gerçekten dergilerin kapaklarındaki kızlara benzemek istiyor.
- I mean, I think everybody looks like royalty tonight.
- Yani bu gece herkesin asilzadelere benzediğini düşünüyorum.
- Fiona, I'd join the circus if I wanted to look like a clown.
- Fiona eğer bir palyaçoya benzemek isteseydim, sirke katılırdım.
- Well, you don't look like a lost cause.
- Yani, pek de ümitsiz vakaya benzemiyorsun.
- The external adapter looks like a flash drive and is easy to carry.
- Harici adaptör bir flash sürücüye benziyor ve taşıması kolay.
- It looks like two sunrises at once.
- Aynı anda iki güneşin doğuşuna benziyor.
- No one knows what Tom looks like.
- Kimse Tom'un neye benzediğini bilmiyor.
- Tom looks like a sumo wrestler.
- Tom sumo güreşçisine benziyor.
- It looked like rain.
- Yağmura benziyordu.
- Do I look like a woman?
- Bir kadına benziyor muyum?
- Tom said that Mary looks like a boy.
- Tom, Mary'nin bir oğlana benzediğini söyledi.
- This room looks like a pigsty.
- Bu oda domuz ahırına benziyor.
- What did those men look like?
- O adamlar neye benziyordu?
- I look like my father.
- Ben babama benziyorum.
- What do I look like, an idiot?
- Neye benziyorum, bir aptala mı?
- How come none of my babysitters ever looked like you?
- Nasıl oluyor da bebek bakıcılarımın hiç biri sana benzemiyor?
- You don't look like your brother.
- Erkek kardeşine benzemiyorsun.
- What does he look like?
- Neye benziyor?
- What does the place look like?
- Yer neye benziyor?
- She looks like a boy.
- Kız oğlana benziyor.
- I know what you look like.
- Neye benzediğinizi biliyorum.
- I don't want to look like Tom.
- Tom'a benzemek istemiyorum.
- Do you think Tom looks like his mother?
- Sence Tom annesine benziyor mu?
- Do I look like an actor?
- Bir erkek oyuncuya benziyor muyum?
- Nobody here knows what Tom looks like.
- Buradaki kimse Tom'un neye benzediğini bilmiyor.
- You look like a girl.
- Sen bir kıza benziyorsun.
- Do I look like a terrorist?
- Teröriste benziyor muyum?
- Do you think this looks like Tom's handwriting?
- Bunun Tom'un el yazısına benzediğini düşünüyor musun?
- Tom is wearing what looks like a military uniform.
- Tom askeri üniformaya benzeyen bir şey giyiyor.
- You look like a cop.
- Bir polise benziyorsun.
- Tom looks like a tired old man.
- Tom yorgun ve yaşlı bir adama benziyor.
- He doesn't look like an intelligent boy.
- O akıllı bir erkek çocuğuna benzemiyor.
- You don't look like a doctor.
- Doktora benzemiyorsun.
- Some people dislike eels because they look like snakes.
- Bazı insanlar yılana benzedikleri için yılan balıklarını sevmiyorlar.
- I told you Tom looked like John.
- Tom'un John'a benzediğini sana söyledim.
- Seen at a distance, the rock looked like a human face.
- Uzaktan bakıldığında, kaya bir insan yüzüne benziyordu.
- No one really knows what a UFO looks like.
- UFO'nun neye benzediğini gerçekten kimse bilmiyor.
- He looks like a monkey.
- O bir maymuna benziyor.
- I think you look like Tom.
- Bence Tom'a benziyorsun.
- Mary looks like her mother, but she has a different personality.
- Mary annesine benziyor ama farklı bir kişiliği var.
- Who does he look like now?
- O şimdi kime benziyor?
- Mary doesn't like men who look like Tom.
- Mary, Tom'a benzeyen erkeklerden hoşlanmaz.
- It doesn't look like anybody's home.
- Kimsenin evine benzemiyor.
- It looks like a machine translation.
- Makine çevirisine benziyor.
- Did Tom ever tell you what Mary looked like?
- Tom hiç Mary'in neye benzediğini sana anlattı mı?
- I think that guy looks like Tom.
- O adamın Tom'a benzediğini düşünüyorum.
- Do I look like a guy who wants to get married?
- Evlenmek isteyen bir adama benziyor muyum?
- You look like your father.
- Babana benziyorsun.
- He looks like a sick person.
- Hasta birine benziyor.
- She looks like her brother.
- Kardeşine benziyor.
- That looks like something Tom could do.
- O, Tom'un yapabileceği bir şeye benziyor.
- Don't you think Tom looks like his father?
- Sence de Tom babasına benzemiyor mu?
- No one really knows what a UFO looks like.
- UFO'nun neye benzediğini kimse bilmiyor.
- Tom told Mary that she looked like Marilyn Monroe.
- Tom, Mary'ye Marilyn Monroe'ya benzediğini söyledi.
- She looks like her mother.
- O, annesine benziyor.
- What did it look like?
- O neye benziyordu?
- This looks like a good spot to set up camp.
- Burası kamp kurmak için iyi bir yere benziyor.
- You look like Frank Sinatra.
- Frank Sinatra'ya benziyorsun.
- He looks like a male model.
- Bir erkek modele benziyor.
- What did the guy look like?
- Adam neye benziyordu?
- Sami looked like a caveman.
- Sami mağara adamına benziyordu.
- What does the place look like?
- Burası neye benziyor?
- It looks like an egg.
- Yumurtaya benziyor.
- You look like him.
- Sen ona benziyorsun.
- I know what it looks like.
- Neye benzediğini biliyorum.
- That doesn't look like anything I've ever seen.
- Bu daha önce gördüğüm hiçbir şeye benzemiyor.
- She looks like his mother.
- Annesine benziyor.
- Seen from an airplane, the island looks like a big spider.
- Uçaktan bakıldığında ada büyük bir örümceğe benziyor.
- That boy looks like him.
- Bu çocuk ona benziyor.
- It doesn't look like water.
- Suya benzemiyor.
- She looks like a teacher.
- O bir öğretmene benziyor.
- The niece looks like her aunt.
- Yeğen, teyzesine benziyor.
- He looks like a horse.
- Bir ata benziyor.
- This looks like silk.
- Bu ipeğe benziyor.
- He looks like a good boy.
- İyi bir çocuğa benziyor.
- Did he look like a doctor?
- O bir doktora benziyor muydu?
- What do they look like?
- Onlar neye benziyor?
- He looks like a bug.
- Böceğe benziyor.
- I certainly know what Tom looks like.
- Tom'un neye benzediğini kesinlikle biliyorum.
- What did your kidnapper look like?
- Seni kaçıran kişi neye benziyordu?
- I think that guy looks like Tom.
- Bence bu adam Tom'a benziyor.
- He looks like a male model.
- O erkek bir modele benziyor.
- Tom looks like his grandfather.
- Tom büyük babasına benziyor.
- He looks like a clever boy.
- O, akıllı bir çocuğa benziyor.
- The shape of the roof looks like a pyramid.
- Çatının şekli piramite benziyor.
- You don't look like a beginner.
- Acemiye benzemiyorsun.
- Can you tell us what the bank robber looked like?
- Banka soyguncusunun neye benzediğini söyleyebilir misiniz?
- I think Tom looks like John.
- Sanırım Tom John'a benziyor.
- That lake looks like the sea.
- Şu göl denize benziyor.
- Tom said Mary didn't look like a teacher.
- Tom, Mary'nin bir öğretmene benzemediğini söyledi.
- Let me see what it looks like.
- Onun neye benzediğini görelim.
- A boy should be circumcised to look like his father.
- Bir oğlan babasına benzemek için sünnet edilmelidir.
- This doesn't look like Tom's handwriting.
- Bu Tom'un el yazısına benzemiyor.
- What does that girl look like?
- Bu kız neye benziyor?
- You look like a cop.
- Sen polise benziyorsun.
- You kind of look like Tom.
- Tom'a biraz benziyorsun.
- What did the room look like?
- Oda neye benziyordu?
- Tom said I looked like an old man.
- Tom yaşlı bir adama benzediğimi söyledi.
- You look like your mother.
- Annene benziyorsun.
- I wonder whether or not Tom looks like his father.
- Tom'un babasına benzeyip benzemediğini merak ediyorum.
- It looks like a UFO.
- O bir UFO'ya benziyor.
- It looks like a bar.
- Bir bara benziyor.
- This looks like a great place.
- Burası harika bir yere benziyor.
- Let me see what it looks like.
- Bakalım neye benziyor.
- That girl looks like her mother.
- Bu kız annesine benziyor.
- I wish I looked like Tom.
- Keşke Tom'a benzesem.
- Tom doesn't look like John.
- Tom John'a benzemiyor.
- Tom looks like a clever boy.
- Tom, zeki bir çocuğa benziyor.
- That dog over there looks like Tom's.
- Şuradaki köpek Tom'un köpeğine benziyor.
- That looks like them.
- Bu onlara benziyor.
- Don't you think I look like Tom?
- Sence Tom'a benzemiyor muyum?
- Those girls look like guys.
- Bu kızlar erkeğe benziyor.
- Tom looks like John.
- Tom, John'a benziyor.
- You look like a baboon.
- Babuna benziyorsun.
- This looks like a great place for a picnic.
- Burası piknik için harika bir yere benziyor.
- He looks like a woman.
- Bir kadına benziyor.
- It looks like Tom.
- Tom'a benziyor.
- His eights looked like lowercase Gs.
- Onun sekizleri küçük harf "g" lere benziyordu.
- Do you think I look like my brother?
- Sence erkek kardeşime benziyor muyum?
- What does the man look like?
- Adam neye benziyor?
- She doesn't look like her mom.
- O, annesine benzemiyor.
- The teacher of German looked like a German woman.
- Almanca öğretmeni Alman bir kadına benziyordu.
- You don't look like her.
- Sen de ona benzemiyorsun.
- It looks like a wig.
- Peruğa benziyor.
- The Turkish embassy in Buenos Aires looks like a prison.
- Buenos Aires'teki Türk elçiliği bir hapishaneye benziyor.
- Don't we know what he looks like?
- Neye benzediğini bilmiyor muyuz?
- You not only look like Tom, you sound like him.
- Tom'a sadece benzemiyorsun, aynı zamanda onun gibi de konuşuyorsun.
- Do I look like him?
- Ona benziyor muyum?
- You look like a kid.
- Bir çocuğa benziyorsun.
- You look like a teacher.
- Bir öğretmene benziyorsun.
- Tom doesn't look like the man in the picture.
- Tom resimdeki adama benzemiyor.
- You look like an old man.
- Yaşlı bir adama benziyorsun.
- I can't even remember what Tom looks like.
- Tom'un neye benzediğini bile hatırlayamıyorum.
- Mary looks like her mother.
- Mary annesine benziyor.
- You look like a cowboy.
- Sen bir kovboya benziyorsun.
- Seen from a distance, that rock looks like a human face.
- Uzaktan bakıldığında, bu kaya bir insan yüzüne benziyor.
- Who does he look like now?
- Şimdi kime benziyor?
- My little sister looks like my mum.
- Küçük kız kardeşim anneme benziyor.
- What did Tom's house look like?
- Tom'un evi neye benziyordu?
- I look like an old farmer.
- Yaşlı bir çiftçiye benziyorum.
- Seen from distance, the rock looked like a human face.
- Uzaktan bakıldığında, kaya bir insan yüzüne benziyordu.
- She really looks like her mother.
- O gerçekten annesine benziyor.
- This looks like a good spot for fishing.
- Burası balık tutmak için iyi bir yere benziyor.
- I know what a stapler looks like.
- Bir tel zımbanın neye benzediğini biliyorum.
- That looks like Tom.
- O, Tom'a benziyor.
- Yesterday I was told I looked like Kohei Tanaka.
- Dün bana Kohei Tanaka'ya benzediğimi söylediler.
- How come none of my babysitters ever looked like you?
- Nasıl oldu da bebek bakıcılarımdan hiçbiri sana benzemedi?
- That guy over there doesn't even look like Tom.
- Şuradaki adam Tom'a benzemiyor bile.
- Tom looks like a foreigner.
- Tom bir yabancıya benziyor.
- Tom looks like a sumo wrestler.
- Tom bir sumo güreşçisine benziyor.
- Tom says I look like a girl.
- Tom bir kıza benzediğimi söylüyor.
- He looked like a rich man.
- O zengin bir adama benziyordu.
- Tom's house looks like a castle.
- Tom'un evi bir kaleye benziyor.
- The snow-flakes seemed larger and larger, at last they looked like great white fowls.
- Kar taneleri büyüdükçe büyüdü, sonunda büyük beyaz tavuklara benzediler.
- It looks like Tom is intrigued.
- Tom'un ilgisini çekmişe benziyor.
- You look like Tom.
- Tom'a benziyorsun.
- When you're beginning to look like the photo in your passport, you should go on a holiday.
- Pasaportundaki fotoğrafa benzemeye başladığında bir tatile gitmelisin.
- People say that I look like Tom.
- İnsanlar Tom'a benzediğimi söylüyorlar.
- This is the boy who looks like a girl.
- Kıza benzeyen oğlan bu.
- You look like an orangutan.
- Bir orangutana benziyorsun.
- Tom was sitting on a bench eating something that looked like an apple.
- Tom elmaya benzer bir şey yerken bankta oturuyordu.
- It looks like a camera of some kind.
- Bir çeşit kameraya benziyor.
- He looks like a player.
- Bir oyuncuya benziyor.
- Do I look like a guy who wants to get married?
- Evlenmek isteyen birine benziyor muyum?
- One reporter said he looked like a fierce bulldog.
- Bir muhabir, onun azgın bir bulldog köpeğine benzediğini söyledi.
- You look like an idiot.
- Bir aptala benziyorsun.
- Yesterday I was told I looked like Tom.
- Dün bana Tom'a benzediğimi söylediler.
- Don't you think Tom looks like an old man?
- Sence de Tom yaşlı bir adama benzemiyor mu?
- It looks like snow.
- Kara benziyor.
- That cloud looks like China.
- Bu bulut Çin'e benziyor.
- She looks like a normal woman.
- Normal bir kadına benziyor.
- You look like an angel.
- Bir meleğe benziyorsun.
- That looks like blood.
- Bu kana benziyor.
- The sisters look like each other.
- Kız kardeşler birbirlerine benziyor.
- He looks like a millionaire.
- Bir milyonere benziyor.
- That desert looks like the surface of the moon.
- Bu çöl, ayın yüzeyine benziyor.
- I know what a stapler looks like.
- Zımbanın neye benzediğini biliyorum.
- Tom looks like he's wealthy.
- Tom zengin birine benziyor.
- This looks like a cheap apartment.
- Burası ucuz bir daireye benziyor.
- She looks like a boy.
- O bir erkek çocuğuna benziyor.
- Tom looked like a motorcycle gang member.
- Tom bir motosikletli çete üyesine benziyordu.
- It looks like a deer.
- Geyiğe benziyor.
- Do you remember what your attacker looked like?
- Saldırganın neye benzediğini hatırlıyor musun?
- You look like a wrestler.
- Bir güreşçiye benziyorsun.
- I don't even remember what Tom looked like.
- Tom'un neye benzediğini bile hatırlamıyorum.
- You look like a fighter.
- Bir dövüşçüye benziyorsun.
- When you start to look like the photo in your passport, it's time to go on vacation.
- Pasaportunuzdaki fotoğrafa benzemeye başladığınızda, tatile çıkma zamanı gelmiş demektir.
- It looks like it's going to rain tomorrow.
- Yarın yağmur yağacağa benziyor.
- Did he look like a doctor?
- Doktora benziyor muydu?
- The school looks like a prison.
- Okul bir hapishaneye benziyor.
- Nobody here knows what Tom looks like.
- Burada kimse Tom'un neye benzediğini bilmiyor.
- You don't look like her.
- Ona benzemiyorsun.
- Tom looked like a volcano about to erupt.
- Tom patlamak üzere olan bir volkana benziyordu.
- He looks like his brother.
- Kardeşine benziyor.
- What does the kidnapper look like?
- Adam kaçıran kişi neye benziyor?
- Do you think I look like my brother?
- Erkek kardeşime benzediğimi düşünüyor musun?
- It looks like a stage.
- Sahneye benziyor.
- It looks like a wig.
- O bir peruğa benziyor.
- Tom doesn't look like a scoundrel.
- Tom bir alçağa benzemiyor.
- It looks like a cactus.
- O bir kaktüse benziyor.
- It looks like a pigsty in here.
- Burası domuz ahırına benziyor.
- What did Tom look like?
- Tom neye benziyordu?
- Do you think Tom looks like his mother?
- Tom'un annesine benzediğini düşünüyor musun?
- I want to look like her.
- Ona benzemek istiyorum.
- Tom looks like his grandfather.
- Tom dedesine benziyor.
- He looks like a millionaire.
- O, milyonere benziyor.
- My brother doesn't look like me.
- Kardeşim bana benzemiyor.
- You not only look like Tom, you sound like him.
- Tom'a benzemekle kalmıyor, onun gibi de konuşuyorsun.
- You don't look like your dad.
- Babanıza benzemiyorsunuz.
- You don't look like a beginner.
- Sen de acemiye benzemiyorsun.
- He doesn't look like his father at all.
- O, babasına hiç benzemiyor.
- I think you look like her.
- Sanırım ona benziyorsun.
- You look like a banker.
- Bir bankacıya benziyorsun.
- A boy should be circumcised to look like his father.
- Bir çocuk babasına benzemek için sünnet olmalı.
- When you start to look like the photo in your passport, it's time to go on vacation.
- Pasaportunuzdaki fotoğrafa benzemeye başlattığınızda, tatile gitme zamanıdır.
- It looks like a house.
- O bir eve benziyor.
- You don't look like a millionaire.
- Milyonere benzemiyorsun.
- What does that look like to you?
- O senin için neye benziyor?
- I don't know what Tom looks like.
- Tom'un neye benzediğini bilmiyorum.
- Tom looks like a rich man.
- Tom zengin bir adama benziyor.
- Tom doesn't look like his brother.
- Tom kardeşine benzemiyor.
- He looks like Johnny Depp.
- Johnny Depp'e benziyor.
- Tom looks like his brother.
- Tom erkek kardeşine benziyor.
- Tom doesn't look like a weight lifter.
- Tom bir halterciye benzemiyor.
- You look like an accountant.
- Bir muhasebeciye benziyorsun.
- Tom looks like his brother.
- Tom kardeşine benziyor.
- It looks like a wedding.
- Düğüne benziyor.
- I would like to go back in time to see what the dinosaurs looked like.
- Dinozorların neye benzediğini görmek için zamanda geriye gitmek isterdim.
- Those girls look like guys.
- Şu kızlar erkeklere benziyor.
- Which of your parents do you think you look like?
- Ebeveynlerinden hangisine benzediğini düşünüyorsun?
- Seen at a distance, the rock looks like a squatting human figure.
- Uzaktan bakıldığında kaya çömelmiş bir insan figürüne benziyor.
- Since the bridge looks like a pair of glasses, they call it Meganebashi.
- Köprü gözlüğe benzediği için, ona Meganebashi diyorlar.
- You look like a criminal.
- Bir suçluya benziyorsun.
- You look like my sister.
- Kız kardeşime benziyorsun.
- Tom told Mary that she looked like Marilyn Monroe.
- Tom Mary'ye Marilyn Monreo'ya benzediğini söyledi.
- I'd like to go through just one day without being told I look like my brother.
- Kardeşime benzediğim söylenmeden bir gün geçirmek istiyorum.
- You look like a little girl in that dress.
- O elbisenin içinde küçük bir kıza benziyorsun.
- You don't look like your father.
- Babana benzemiyorsun.
- Tom looked like a truck driver.
- Tom bir kamyon şoförüne benziyordu.
- That lake looks like an ocean.
- Bu göl okyanusa benziyor.
- What did she look like?
- O neye benziyordu?
- This doesn't look like yours.
- Bu seninkine benzemiyor.
- You look like a banker.
- Bir bankere benziyorsun.
- The Greek question mark looks like a semicolon.
- Yunanca soru işareti noktalı virgüle benziyor.
- He looks like his mother.
- Annesine benziyor.
- That boy looks like you.
- Şu çocuk sana benziyor.
- He's so thin that he looks like a skeleton.
- O kadar zayıf ki iskelete benziyor.
- What did the kidnapper look like?
- Kaçıran kişi neye benziyordu?
- We need to know what Tom looks like.
- Tom'un neye benzediğini bilmemiz gerekir.
- Mary looked like a volcano about to erupt.
- Mary patlamak üzere olan bir volkana benziyordu.
- This looks like a gunshot wound.
- Bu bir kurşun yarasına benziyor.
- After five hours on the hot sand, he began to see something on the horizon that looked like a desert mirage.
- Sıcak kumların üzerinde beş saat geçirdikten sonra ufukta çöl serabına benzeyen bir şey görmeye başladı.
- What does that girl look like?
- O kız neye benziyor?
- This bus driver looks like Obama.
- Bu otobüs şoförü Obama'ya benziyor.
- Why do our schools look like prisons?
- Neden okullarımız hapishanelere benziyor?
- The boy looks like his father.
- Çocuk babasına benziyor.
- Did Tom ever tell you what Mary looked like?
- Tom sana Mary'nin neye benzediğini hiç söyledi mi?
- What did Tom Jackson look like?
- Tom Jackson neye benziyordu?
- You don't look like a weightlifter.
- Bir halterciye benzemiyorsun.
- It looks like snow, doesn't it?
- Kara benziyor değil mi?
- Seen from a distance, the big rock looks like an old castle.
- Uzaktan bakıldığında, büyük kaya eski bir kaleye benziyor.
- They look like us.
- Onlar bize benziyor.
- Someone told me that I looked like Tom.
- Birisi bana Tom'a benzediğimi söyledi.
- Do I look like a guy who doesn't want to go jogging?
- Koşuya çıkmak istemeyen birine mi benziyorum?
- What does it look like?
- Neye benziyor?
- He looks like an honest man.
- Dürüst bir adama benziyor.
- What's Tom look like?
- Tom neye benziyor?
- What does your house look like?
- Eviniz neye benziyor?
- He didn't look like a clever boy.
- Akıllı bir çocuğa benzemiyordu.
- You look like Tom's wife.
- Tom'un karısına benziyorsun.
- That girl looks like Mary.
- Bu kız Mary'ye benziyor.
- What does the suspect look like?
- Şüpheli neye benziyor?
- He looks like the yellow angry bird.
- Sarı kızgın kuşa benziyor.
- Do you think Tom looks like his mother?
- Tom'un annesine mi benzediğini düşünüyorsun?
- The bottle was filled with what looked like sand.
- Şişe kuma benzer bir şeyle doluydu.
- Why do our schools look like prisons?
- Neden okullarımız hapishaneye benziyor?
- Don't people tell you you look like Audrey Hepburn?
- İnsanlar sana Audrey Hepburn'e benzediğini söylemiyor mu?
- Tom doesn't look like a professor.
- Tom bir profesöre benzemiyor.
- Tom said I didn't look like my brother.
- Tom kardeşime benzemediğimi söyledi.
- People look like ants.
- İnsanlar karıncalara benzer.
- He looks like a good boy.
- O, iyi bir çocuğa benziyor.
- You look like an actress.
- Bir kadın oyuncuya benziyorsun.
- He looks like a horse.
- O bir ata benziyor.
- She doesn't look like her mom.
- Annesine benzemiyor.
- Seen at a distance, the rock looks like a squatting human figure.
- Uzaktan bakıldığında, kaya, çömelen bir insan figürüne benziyor.
- You don't look like him.
- Ona benzemiyorsun.
- It looks like a cow.
- İneğe benziyor.
- You kind of look like Tom.
- Tom'a benziyorsun sanki.
- Tom said he didn't know what Mary looked like.
- Tom, Mary'nin neye benzediğini bilmediğini söyledi.
- The Turkish embassy in Buenos Aires looks like a prison.
- Buenos Aires'teki Türk büyükelçiliği hapishaneye benziyor.
- Don't people tell you that you look like Tom?
- İnsanlar sana Tom'a benzediğini söylemiyor mu?
- You don't look like a teacher.
- Öğretmene benzemiyorsun.
- You look like a rich man.
- Zengin bir adama benziyorsun.
- I want our baby to look like you.
- Bebeğimizin sana benzemesini istiyorum.
- He almost looks like a girl.
- Neredeyse bir kıza benziyor.
- Tom didn't want to look like a tourist.
- Tom bir turiste benzemek istemiyordu.
- It doesn't look like a rabbit.
- Tavşana benzemiyor.
- He looks like a gangster.
- O bir gangstere benziyor.
- You really look like your aunt.
- Halana çok benziyorsun.
- From a distance, the small island looked like a turtle.
- Uzaktan bakıldığında küçük ada bir kaplumbağaya benziyordu.
- Tom looked like a doctor.
- Tom bir doktora benziyordu.
- Don't you want to know what Tom looks like?
- Tom'un neye benzediğini bilmek istemiyor musun?
- Tom looks like his mother.
- Tom annesine benziyor.
- This looks like a good spot to camp.
- Burası kamp yapmak için iyi bir yere benziyor.
- His lumpy bed looked like the cratered surface of the moon.
- Pütürlü yatağı ayın kraterli yüzeyine benziyordu.
- I think you look like him.
- Bence sen ona benziyorsun.
- Looks like her mom.
- Annesine benziyor.
- It looks like some kind of air purifier.
- Bir çeşit hava temizleyiciye benziyor.
- Marika looks like a Japanese woman on this picture.
- Marika bu resimde bir Japon kadınına benziyor.
- Tom doesn't look like his father.
- Tom babasına benzemiyor.
- The man who looks like me standing next to my sister is my twin brother.
- Kız kardeşimin yanında duran bana benzeyen adam benim ikiz kardeşim.
- What did Tom Jackson look like?
- Tom Jackson neye benziyor?
- Tom doesn't look like either of his parents.
- Tom anne ve babasına benzemiyor.
- What did the mugger look like?
- Soyguncu neye benziyordu?
- It looks like the Guggenheim in New York.
- New York'taki Guggenheim'a benziyor.
- Tom looks like a criminal.
- Tom bir suçluya benziyor.
- Tom said that he didn't know what Mary looked like.
- Tom, Mary'nin neye benzediğini bilmediğini söyledi.
- This looks like an enchanted forest.
- Bu büyülü bir ormana benziyor.
- Tom doesn't have any idea what Mary's dog looks like.
- Tom'un Mary'nin köpeğinin neye benzediğine dair hiçbir fikri yok.
- She looks like a teacher.
- Bir öğretmene benziyor.
- He looks like a woman.
- O bir kadına benziyor.
- Yesterday I was told I looked like Kohei Tanaka.
- Dün bana Kohei Tanaka'ya benzediğim söylendi.
- Tom looks like a girl.
- Tom bir kıza benziyor.
- Everybody says I look like my father.
- Herkes babama benzediğimi söylüyor.
- That looks like something Tom could do.
- Bu Tom'un yapabileceği bir şeye benziyor.
- I want to look like them.
- Onlara benzemek istiyorum.
- I don't know what Tom looks like now.
- Tom'un şu an neye benzediğini bilmiyorum.
- That cloud looks like China.
- O bulut Çin'e benziyor.
- What did that look like?
- O neye benziyordu?
- Marika is Finnish, but she looks like an Asian girl.
- Marika Finlandiyalı ama Asyalı bir kıza benziyor.
- Do you think Tom looks like an old man?
- Sence Tom yaşlı bir adama benziyor mu?
- They look like us.
- Bize benziyorlar.
- Who does he look like?
- Kime benziyor?
- Tom looks like you.
- Tom sana benziyor.
- It looks like an apple.
- Elmaya benziyor.
- What does that look like?
- Bu neye benziyor?
- It looks like it'll rain today, too.
- Bugün de yağmur yağacağa benziyor.
- Nancy looks like my sister.
- Nancy kız kardeşime benziyor.
- You look like a monkey.
- Bir maymuna benziyorsun.
- Tom is tired of people always telling him that he looks like his father.
- Tom insanların ona sürekli babasına benzediğini söylemesinden bıktı.
- She looks like a monkey.
- Maymuna benziyor.
- This doesn't look like Tom's umbrella.
- Bu, Tom'un şemsiyesine benzemiyor.
- You look like a teenager.
- Genç bir kıza benziyorsun.
- This child looks like its father.
- Bu çocuk babasına benziyor.
- You look like a sad panda.
- Üzgün bir pandaya benziyorsun.
- Do you know what Tom looks like?
- Tom'un neye benzediğini biliyor musun?
- Arrokoth looks like a snowman.
- Arrokoth gök cismi kardan adama benziyor.
- You kind of look like her.
- Ona benziyorsun gibi.
- He looks like his father.
- Babasına benziyor.
- Tom's home looks like a castle.
- Tom'un evi bir kaleye benziyor.
- Some people dislike eels because they look like snakes.
- Bazı insanlar yılanbalığından hoşlanmaz çünkü kendileri de yılana benzer.
- Tom kind of looks like John.
- Tom biraz John'a benziyor.
- You look like a policeman.
- Bir polise benziyorsun.
- I wish I looked like Tom.
- Keşke Tom'a benzeseydim.
- From across the room, you look like Tom.
- Odanın diğer tarafından bakıldığında, sen Tom'a benziyorsun.
- The bottle was filled with what looked like sand.
- Şişenin içi kuma benzeyen bir şeyle doluydu.
- Tom doesn't have any idea what Mary's dog looks like.
- Tom, Mary'nin köpeğinin neye benzediği hakkında hiçbir fikre sahip değil.
- Mary doesn't like men who look like Tom.
- Mary, Tom'a benzeyen erkeklerden hoşlanmıyor.
- What did it look like?
- Neye benziyordu?
- He looks like Johnny Depp.
- O, Johnny Depp'e benziyor.
- Do I look like an actor?
- Aktöre benziyor muyum?
- Looks like that's a pretty big museum.
- Oldukça büyük bir müzeye benziyor.
- This guy looks like a fox.
- Bu adam tilkiye benziyor.
- Mary and Tom are twins, but they don't look like each other.
- Mary ve Tom ikizdir, ama birbirlerine benzemezler.
- That looks like Tom, but it isn't him.
- Bu Tom'a benziyor ama o değil.
- Germany is the only country in which the Schlager singers look like their songs.
- Schlager şarkıcılarının şarkılarına benzediği tek ülke Almanya'dır.
- Tom only had a dim recollection of what Mary looked like.
- Tom, Mary'nin neye benzediğini sadece hayal meyal hatırlıyordu.
- Arrokoth looks like a snowman.
- Arrokoth bir kardan adama benziyor.
- You look like him.
- Ona benziyorsun.
- He looks like my father.
- O benim babama benziyor.
- A bat flying in the sky looks like a butterfly.
- Gökyüzünde uçan bir yarasa kelebeğe benziyor.
- It looks like a duck.
- Ördeğe benziyor.
- I think Tom looks like a teacher.
- Bence Tom bir öğretmene benziyor.
- Do I look like a guy who doesn't want to go jogging?
- Koşmaya gitmek istemeyen bir adama benziyor muyum?
- I have no idea what Tom's dog looks like.
- Tom'un köpeğinin neye benzediği hakkında hiçbir fikrim yok.
- He looks like my father.
- Babama benziyor.
- He looks like a clever boy.
- Zeki bir çocuğa benziyor.
- Tom said I didn't look like my brother.
- Tom erkek kardeşime benzemediğimi söyledi.
- You don't look like a cop.
- Bir polise benzemiyorsun.
- Yesterday I was told I looked like Tom.
- Dün bana Tom'a benzediğim söylendi.
- Until Mariner 10, astronomers were not sure what Mercury really looked like because it is so close to the Sun.
- Mariner 10'a kadar, astronomlar Güneş'e çok yakın olduğu için Merkür'ün gerçekten neye benzediğinden emin değildi.
- She looks like a farmer's wife.
- Bir çiftçi karısına benziyor.
- Don't you think I look like Tom?
- Tom'a benzediğimi düşünmüyor musun?
- Tom doesn't look like a rebel.
- Tom bir asiye benzemiyor.
- The sisters look like each other.
- Kız kardeşler birbirlerine benziyorlar.
- What does the thief look like?
- Hırsız neye benziyor?
- My cat kind of looks like a biscuit.
- Kedim bisküviye benziyor.
- I can't remember what Tom looks like.
- Tom'un neye benzediğini hatırlayamıyorum.
- You look like a little girl.
- Küçük bir kıza benziyorsun.
- What does she look like?
- O neye benzer?
- Tom is tired of people always telling him that he looks like his father.
- Tom insanların her zaman onun babasına benzediğini söylemesinden bıktı.
- I want to look like Tom.
- Tom'a benzemek istiyorum.
- Do I look like a woman?
- Kadına benziyor muyum?
- He looks like your brother.
- Senin kardeşine benziyor.
- Your room looks like a pigsty.
- Odan domuz ahırına benziyor.
- Who do I look like?
- Ben kime benziyorum?
- This looks like a trap.
- Bu bir tuzağa benziyor.
- Tom was sitting on a bench eating something that looked like an apple.
- Tom bir bankta oturmuş elmaya benzeyen bir şey yiyordu.
- He looked like a doctor.
- O bir doktora benziyordu.
- That guy over there looks like Tom.
- Şuradaki adam Tom'a benziyor.
- He doesn't look like an intelligent boy.
- Zeki bir çocuğa benzemiyor.
- You look like a monkey.
- Maymuna benziyorsun.
- Mary doesn't look like her mother.
- Mary annesine benzemiyor.
- You look like your mother.
- Sen annene benziyorsun.
- Don't you think Tom looks like his father?
- Tom'un babasına benzediğini düşünmüyor musun?
- Do you think I look like Tom?
- Sence Tom'a benziyor muyum?
- Tom knows what Mary's car looks like.
- Tom Mary'nin arabasının neye benzediğini biliyor.
- She really looks like her mother.
- Gerçekten annesine benziyor.
- What does it look like?
- O neye benziyor?
- I think you look like him.
- Sanırım ona benziyorsun.
- What does the kidnapper look like?
- Kaçıran kişi neye benziyor?
- Tom looks like a monkey.
- Tom bir maymuna benziyor.
- Do I look like Tom?
- Tom'a benziyor muyum?
- Some old lady told Tom that he looked like Charles Darwin.
- Yaşlı bir kadın Tom'a Charles Darwin'e benzediğini söyledi.
- You look like a cop.
- Polise benziyorsun.
- It looks like a house.
- Bir eve benziyor.
- Mary and Tom are twins, but they don't look like each other.
- Mary ve Tom ikizler, ama birbirlerine benzemiyorlar.
- His eights looked like lowercase Gs.
- Sekizleri küçük G harfine benziyordu.
- My ex's new girlfriend looks like jailbait.
- Eski kız arkadaşım çıtıra benziyor.
- You look like a boy.
- Sen de oğlana benziyorsun.
- This looks like a nice place.
- Güzel bir yere benziyor.
- You look like Harry Potter.
- Harry Potter'a benziyorsun.
- My brother doesn't look like me.
- Erkek kardeşim bana benzemiyor.
- Do you think this looks like Tom's handwriting?
- Sence bu Tom'un el yazısına benziyor mu?
- We have never seen a suicide that looked like this.
- Buna benzeyen bir intiharı daha önce hiç görmemiştik.
- I don't care what Tom looks like.
- Tom'un neye benzediği umurumda değil.
- Tom looks like a weight lifter.
- Tom halterciye benziyor.
- I'm the only one here who knows what Tom looks like.
- Burada Tom'un neye benzediğini bilen tek kişiyim.
- From a distance, that stone looks like a person's face.
- Uzaktan bakınca, o taş bir insanın yüzüne benziyor.
- Tom looked like a rich man.
- Tom zengin bir adama benziyordu.
- She looks like her mother.
- Annesine benziyor.
- This does not look like studying.
- Bu ders çalışmaya benzemiyor.
- Sami's apartment looked like a slaughterhouse.
- Sami'nin dairesi mezbahaya benziyordu.
- It looks like a Michelangelo painting.
- Michelangelo tablosuna benziyor.
- What does Tom's new car look like?
- Tom'un yeni arabası neye benziyor?
- I don't know what Tom's house looks like.
- Tom'un evinin neye benzediğini bilmiyorum.
- That boy looks like him.
- O çocuk ona benziyor.
- I think Tom looks like John.
- Bence Tom John'a benziyor.
- This place looks like a cemetery.
- Burası mezarlığa benziyor.
- Tom looked like a weight lifter.
- Tom bir halterciye benziyordu.
- Who do I look like?
- Kime benziyorum?
- Tom had trouble remembering what Mary looked like.
- Tom, Mary'nin neye benzediğini hatırlamakta zorlanıyordu.
- That boy looks like Tom.
- Bu çocuk Tom'a benziyor.
- You look like a man who could use a drink.
- İçkiye ihtiyacı olan bir adama benziyorsun.
- That dog over there looks like Tom's.
- Oradaki köpek Tom'unkine benziyor.
- You look like an imbecile.
- Bir embesile benziyorsun.
- Tom is very good friend, but he looks like a wild boar so I don't consider him a potential love interest.
- Tom çok iyi bir arkadaş ama yaban domuzuna benziyor, bu yüzden onu potansiyel bir sevgili olarak görmüyorum.
- What does your planet look like?
- Gezegeniniz neye benziyor?
- It looks like a bar.
- Bu bir bara benziyor.
- Her boyfriend looks like a monkey.
- Onun erkek arkadaşı bir maymuna benziyor.
- You don't look like your mother.
- Annene benzemiyorsun.
- You really look like your aunt.
- Gerçekten teyzene benziyorsun.
- That looks like blood.
- O, kana benziyor.
- I have a vague memory of what Tom looks like.
- Tom'un neye benzediğini hayal meyal hatırlıyorum.
- What does your car look like?
- Araban neye benziyor?
- You don't look like Tom.
- Tom'a benzemiyorsun.
- What did that look like?
- Neye benziyordu?
- She looks like a monkey.
- O bir maymuna benziyor.
- It looks like a cow.
- O bir ineğe benziyor.
- He doesn't look like his father at all.
- Babasına hiç benzemiyor.
- She looks like her mother, I tell you.
- O annesine benziyor, benden söylemesi.
- It looks like Tom is organized.
- Tom tertipli birine benziyor.
- Tom said I didn't look like my father.
- Tom babama benzemediğimi söyledi.
- I know what you look like.
- Senin neye benzediğini biliyorum.
- You look like a lawyer.
- Avukata benziyorsun.
- You look like a baboon.
- Bir habeş maymununa benziyorsun.
- You look like a girl.
- Bir kıza benziyorsun.
- You look like my sister.
- Sen kız kardeşime benziyorsun.
- He looks like a girl.
- O bir kıza benziyor.
- She looks like a Russian.
- O, Rus'a benziyor.
- Those twins look like two peas in a pod.
- Şu ikizler tıpatıp benziyorlar.
- Some people say I look like Tom.
- Bazı insanlar Tom'a benzediğimi söylüyor.
- Tom said Mary didn't look like her sister.
- Tom, Mary'nin kız kardeşine benzemediğini söyledi.
- Tom doesn't think that Mary looks like her mother.
- Tom, Mary'nin annesine benzediğini düşünmüyor.
- What does Tom look like?
- Tom neye benziyor?
- It looks like a camera of some kind.
- O bir çeşit kameraya benziyor.
- What does his new car look like?
- Yeni arabası neye benziyor?
- It looks like you're scared.
- Korkmuşa benziyorsun.
- He looks like your brother.
- O, erkek kardeşine benziyor.
- It looks like an orange.
- O bir portakala benziyor.
- We know what Pluto looks like now.
- Artık Plüton'un neye benzediğini biliyoruz.
- That girl looks like her mother.
- Şu kız annesine benziyor.
- Tom had what looked like a gin and tonic in his hand.
- Tom'un elinde cin ve toniğe benzeyen bir şey vardı.
- It looks like a shopping bag.
- Alışveriş çantasına benziyor.
- This looks like an enchanted forest.
- Burası büyülü bir ormana benziyor.
- That boy looks like Tom.
- Şu çocuk Tom'a benziyor.
- You look like a lawyer.
- Bir avukata benziyorsun.
- Do you think I look like my brother?
- Sence kardeşime benziyor muyum?
- She looks like a farmer's wife.
- O bir çiftçinin karısına benziyor.
- He looks like his father.
- O, babasına benziyor.
- It looks like an apple.
- Bu bir elmaya benziyor.
- I look like my father.
- Babama benziyorum.
- Since he was dressed in black, he looked like a priest.
- Siyah giyindiği için rahibe benziyordu.
- This looks like a good spot.
- Burası iyi bir yere benziyor.
- You look like a freak.
- Bir ucubeye benziyorsun.
- She doesn't look like her father at all.
- O, babasına hiç benzemiyor.
- Tom says I look like you.
- Tom sana benzediğimi söylüyor.
- The baby looks like his mother.
- Bebek annesine benziyor.
- Do I look like Tom to you?
- Tom sana benziyor muyum?
- This car looks like mine.
- Bu araba benimkine benziyor.
- Seen from a distance, it looked like a human face.
- Uzaktan bakınca bir insan yüzüne benziyordu.
- Tom said I didn't look like my mother.
- Tom anneme benzemediğimi söyledi.
- That kid looks like Tom.
- O çocuk Tom'a benziyor.
- No one knows what Tom looks like.
- Tom'un neye benzediğini hiç kimse bilmiyor.
- What did the other guy look like?
- Diğer adam neye benziyordu?
- Tom doesn't look like his brother.
- Tom erkek kardeşine benzemiyor.
- She looks like a Russian.
- Rus'a benziyor.
- What do you look like?
- Neye benziyorsun?
- What does the woman look like?
- Kadın neye benziyor?
- You kind of look like him.
- Sen ona biraz benziyorsun.
- I look like Tom.
- Tom'a benziyorum.
- What does this rock look like?
- Bu taş neye benziyor?
- You don't look like a doctor.
- Bir doktora benzemiyorsun.
- He looks like a Greek god.
- Bir Yunan tanrısına benziyor.
- It doesn't look like anything.
- Hiçbir şeye benzemiyor.
- I can't remember what you look like.
- Neye benzediğini hatırlayamıyorum.
- The shape of the roof looks like a pyramid.
- Çatının şekli bir piramide benziyor.
- People look like ants.
- İnsanlar karıncaya benziyor.
- It looks like a UFO.
- UFO'ya benziyor.
- I look like a kid.
- Ben bir çocuğa benziyorum.
- That girl looks like Mary.
- O kız Mary'ye benziyor.
- Looks like his mom.
- Annesine benziyor.
- You don't look like a cop.
- Polise benzemiyorsun.
- Who knows what Tom looks like?
- Tom'un neye benzediğini kim bilebilir?
- We look like children.
- Biz çocuklara benziyoruz.
- If it looks like an apple and it tastes like an apple, it's probably an apple.
- Elmaya benziyorsa ve tadı da elmaya benziyorsa, muhtemelen elmadır.
- I want to look like him.
- Ona benzemek istiyorum.
- I look like an old peasant.
- Yaşlı bir köylüye benziyorum.
- That looks like her.
- Bu ona benziyor.
- I'd like to look like Tom.
- Ben Tom'a benzemek istiyorum.
- We saw what looked like an oasis in the desert.
- Çölde bir vahanın neye benzediğini gördük.
- That boy looks like you.
- O çocuk sana benziyor.
- It looks like a shopping bag.
- Bu bir alışveriş çantasına benziyor.
- Lucía looked like a peanut in her first ultrasonography.
- Lucía ilk ultrasonografisinde fıstığa benziyordu.
- What do I look like, an idiot?
- Neye benziyorum, aptala mı?
- I don't know what Tom looks like now.
- Tom'un şu anda neye benzediğini bilmiyorum.
- Tom looks like his father.
- Tom babasına benziyor.
- That kid looks like Tom.
- Bu çocuk Tom'a benziyor.
- We need to know what Tom looks like.
- Tom'un neye benzediğini bilmemiz gerekiyor.
- Do you really think I look like Tom?
- Gerçekten Tom'a benzediğimi mi düşünüyorsun?
- It looks like rain.
- Yağmur yağacağa benziyor.
- Don't you think Tom looks like an old man?
- Tom'un yaşlı bir adama benzediğini düşünmüyor musun?
- Your o's look like a's.
- Senin O'ların A'ya benziyor.
- That looks like him.
- Bu ona benziyor.
- Mary looked like Belle from the Beauty and the Beast.
- Mary, Güzel ve Çirkin'deki Belle'e benziyordu.
- The pineapple plant looks like a bush.
- Ananas bitkisi bir çalıya benziyor.
- What do Tom and Mary look like?
- Tom ve Mary neye benziyor?
- That looks like Tom.
- Bu Tom'a benziyor.
- Tom looked like an old man.
- Tom yaşlı bir adama benziyordu.
- She looks like her brother.
- O, erkek kardeşine benziyor.
- Tom looks like a woman.
- Tom bir kadına benziyor.
- It looks like them.
- Onlara benziyor.
- My boyfriend looks like your girlfriend.
- Benim erkek arkadaşım senin kız arkadaşına benziyor.
- You don't look like your brother.
- Kardeşine benzemiyorsun.
- Sami did not look like a film director.
- Sami bir film yönetmenine benzemiyordu.
- I look like my mother.
- Ben anneme benziyorum.
- Seen from a distance, the stone looks like a human face.
- Uzaktan bakıldığında, taş bir insan yüzüne benziyor.
- It doesn't look like water.
- Bu, suya benzemiyor.
- Tom looks like an accountant.
- Tom bir muhasebeciye benziyor.
- You don't look like a weightlifter.
- Halterciye benzemiyorsun.
- I told you Tom looked like John.
- Tom'un John'a benzediğini söyledim.
- Which of your parents do you think you look like?
- Sence annenle babandan hangisine benziyorsun?
- It looked like a gun.
- Silaha benziyordu.
- Until Mariner 10, astronomers were not sure what Mercury really looked like because it is so close to the Sun.
- Mariner 10'a kadar gökbilimciler Güneş'e çok yakın olduğu için Merkür'ün gerçekte neye benzediğinden emin değillerdi.
- Do you really think I look like Tom?
- Tom'a benzediğimi gerçekten düşünüyor musun?
- He looks like his grandfather.
- Büyükbabasına benziyor.
- You look like a teenager.
- Bir gence benziyorsun.
- She looks like her aunt.
- Teyzesine benziyor.
- It looks like you're pretty clever.
- Oldukça zeki birine benziyorsun.
- I don't even remember what Tom looked like.
- Tom'un neye benzediğini dahi hatırlamıyorum.
- Do you remember what the attacker looked like?
- Saldırganın neye benzediğini hatırlıyor musun?
- Tom looks like a banker.
- Tom bir bankacıya benziyor.
- You kind of look like him.
- Ona benziyorsun gibi.
- They all look like Mafiosi.
- Hepsi mafyaya benziyor.
- Tom looks like an old man.
- Tom yaşlı bir adama benziyor.
- What does this look like?
- Bu neye benziyor?
- This desert looks like a different planet.
- Bu çöl farklı bir gezegene benziyor.
- Who's that guy over there who looks like Tom?
- Şuradaki Tom'a benzeyen adam kim?
- I'd like to look like Tom.
- Tom'a benzemek isterdim.
- Tom doesn't think that Mary looks like her mother.
- Tom Mary'nin annesine benzediğini düşünmüyor.
- Doesn't it look like a mirror?
- Aynaya benzemiyor mu?
- You don't look like a dope.
- Uyuşturucuya benzemiyorsun.
- I think you look like her.
- Bence sen ona benziyorsun.
- An aardvark looks like a pig.
- Bir karıncayiyen domuza benzer.
- Tom almost looks like a girl.
- Tom neredeyse bir kıza benziyor.
- Do you think I look like Tom?
- Tom'a benzediğimi düşünüyor musun?
- Do I look like an idiot?
- Aptala mı benziyorum?
- Do you think Tom looks like an old man?
- Tom'un yaşlı bir adama benzediğini düşünüyor musun?
- Tom looks like a real freak.
- Tom gerçek bir ucubeye benziyor.
- You kind of look like her.
- Sen ona biraz benziyorsun.
- You don't look like a beginner.
- Acemi birine benzemiyorsun.
- He looks like a monkey.
- Maymuna benziyor.
- She looked like a teacher, and later I found that she actually is one.
- O bir öğretmene benziyordu ve sonra aslında onun bir öğretmen olduğunu keşfettim.
- I'm the only one here who knows what Tom looks like.
- Burada Tom'un neye benzediğini bilen tek kişi benim.
- It looks like him.
- Ona benziyor.
- What does she look like?
- Neye benziyor?
- My little sister looks like my mum.
- Benim küçük kız kardeşim anneme benziyor.
- She doesn't look like her father at all.
- Babasına hiç benzemiyor.
- Do I look like her?
- Ona benziyor muyum?
- You look like an orangutan.
- Orangutana benziyorsun.
- It looks like that's already happened.
- Bu zaten olmuşa benziyor.
- The police arrested a man who looks like Tom.
- Polis Tom'a benzeyen bir adamı tutukladı.
- People say that I look like Tom.
- İnsanlar Tom'a benzediğimi söylüyor.
- Do I look like a plumber?
- Tesisatçıya mı benziyorum?
- I don't remember what Tom looked like.
- Tom'un neye benzediğini hatırlamıyorum.
- Since the bridge looks like a pair of glasses, they call it Meganebashi.
- Köprü bir çift gözlüğe benzediği için ona Meganebashi diyorlar.
- I can't remember what you look like.
- Neye benzediğini hatırlamıyorum.
- I can barely remember what my grandfather looked like.
- Büyükbabamın neye benzediğini zar zor hatırlıyorum.
- That looks like tea.
- Çaya benziyor.
- You don't look like your dad.
- Babana benzemiyorsun.
- Tom looks like a friendly guy.
- Tom arkadaş canlısı birine benziyor.
- He looks like his mother.
- O, annesine benziyor.
- You look like a woman.
- Bir kadına benziyorsun.
- From across the room, you look like Tom.
- Odanın diğer ucundan bakınca Tom'a benziyorsun.
- Tom knows what Mary's car looks like.
- Tom, Mary'nin arabasının neye benzediğini biliyor.
- It looks like Tom.
- O Tom'a benziyor.
- What do I look like?
- Neye benziyorum?
- What does this rock look like?
- Bu kaya neye benziyor?
- It looks like a heart attack.
- Kalp krizine benziyor.
- What does that look like?
- O neye benziyor?
- What does your house look like?
- Evin neye benziyor?
- Tom looks like a friendly person.
- Tom arkadaş canlısı birine benziyor.
- This dog looks like a horse.
- Bu köpek ata benziyor.
- The tiger cub looked like a large kitten.
- Kaplan yavrusu, büyük bir kedi yavrusuna benziyordu.
- What's it look like?
- Neye benziyor?
- Tom looks like a clever boy.
- Tom zeki bir çocuğa benziyor.
- Don't people tell you you look like Audrey Hepburn?
- İnsanlar Audrey Hepburn'a benzediğini söylemiyorlar mı?
- Mary looks like her mother, but her personality is different.
- Mary annesine benziyor ama kişiliği farklı.
- It doesn't look like a good place for bargains.
- Pazarlık için iyi bir yere benzemiyor.
- I don't remember what Tom looks like.
- Tom'un neye benzediğini hatırlamıyorum.
- Tom doesn't look like his father at all.
- Tom babasına hiç benzemiyor.
- My boyfriend looks like your girlfriend.
- Erkek arkadaşım senin kız arkadaşına benziyor.
- This is the boy who looks like a girl.
- Bu kıza benzeyen çocuk.
- Who's that guy over there who looks like Tom?
- Oradaki Tom'a benzeyen şu adam kim?
- She looks like her aunt.
- O, teyzesine benzer.
- Tom looks like a teacher.
- Tom bir öğretmene benziyor.
- Who does he look like?
- O kime benziyor?
- I don't think that she looks like her mother.
- Annesine benzediğini sanmıyorum.
- Tom doesn't look like me.
- Tom bana benzemiyor.
- Do I look like a farmer?
- Bir çiftçiye benziyor muyum?
- His eyes look like those of a leopard.
- Gözleri bir leoparınkilere benziyor.
- Tom says I look like a kid.
- Tom bir çocuğa benzediğimi söylüyor.
- It looks like an orange.
- Portakala benziyor.
- Mary looks like her mother, but her personality is different.
- Mary annesine benziyor ama onun kişiliği farklı.
- Tom is wearing what looks like a military uniform.
- Tom bir askeri üniformaya benzeyen bir şey giyiyor.
- Sami's death looked like a suicide but it's now being investigated as a homicide.
- Sami ölümü intihara benziyordu ama şimdi bir cinayet olarak soruşturuluyor.
- He didn't look like a clever boy.
- Zeki bir çocuğa benzemiyordu.
- What did he look like?
- O neye benziyordu?
- Her boyfriend looks like a monkey.
- Erkek arkadaşı maymuna benziyor.
Show More (659)
|