|
- Now that 2004 is on the horizon, it becomes apparent how difficult the accession of new Member States is.
- 2004 yılı ufukta göründüğüne göre, yeni Üye Devletlerin katılımının ne kadar zor olduğu ortaya çıkmaktadır.
- And I say this because dark clouds are appearing on the horizon.
- Bunu söylüyorum çünkü ufukta kara bulutlar beliriyor.
- Mediation with the Council is therefore on the horizon.
- Buna bağlı olarak Konsey ile ara buluculuk ufukta görünüyor.
- We are well aware that deepening would not be taking place if enlargement were not on the horizon.
- Eğer ufukta genişleme olmasaydı, derinleşmenin de gerçekleşmeyeceğinin farkındayız.
- Mediation with the Council is therefore on the horizon.
- Bu nedenle Konsey ile arabuluculuk ufukta görünüyor.
- We could see enemy ships on the horizon.
- Ufukta düşman gemilerini görebiliyorduk.
- After five hours on the hot sand, he began to see something on the horizon that looked like a desert mirage.
- Sıcak kumların üzerinde beş saat geçirdikten sonra ufukta çöl serabına benzeyen bir şey görmeye başladı.
- I see some fishing boats on the horizon.
- Ufukta birkaç balıkçı teknesi görüyorum.
- Do you see a ship on the horizon?
- Ufuktaki gemiyi görüyor musun?
- A big ship appeared on the horizon.
- Ufukta büyük bir gemi göründü.
- On the horizon, I see land.
- Ufukta karayı görüyorum.
- The sun on the horizon is wonderful.
- Ufuktaki güneş harika.
- I see some fishing boats on the horizon.
- Ufukta bazı balıkçı tekneleri görürüm.
- I can see a ship on the horizon.
- Ufukta bir gemi görüyorum.
- The ship appeared on the horizon.
- Gemi ufukta göründü.
- Do you see a ship on the horizon?
- Sen ufukta bir gemi görüyor musun?
- We could see enemy ships on the horizon.
- Biz ufuktaki düşman gemilerini görebiliyorduk.
- A large ship appeared on the horizon.
- Ufukta büyük bir gemi belirdi.
- After five hours on the hot sand, he began to see something on the horizon that looked like a desert mirage.
- Sıcak kum üzerindeki beş saatten sonra ufukta bir çöl serabı gibi görünen bir şey görmeye başladı.
- Can you see a sail on the horizon?
- Ufukta bir yelken görebiliyor musunuz?
- On the horizon, I see land.
- Ben ufukta kara görüyorum.
- I can see a ship on the horizon.
- Ufukta bir gemi görebiliyorum.
- The sun appeared on the horizon.
- Güneş ufukta göründü.
- Can you see a sail on the horizon?
- Ufukta bir yelkenli görebiliyor musun?
- Do you see a boat on the horizon?
- Ufukta bir tekne görüyor musun?
- A large ship appeared on the horizon.
- Ufukta büyük bir gemi göründü.
- The young woman, supported by Tom, remained a few moments without talking, looking at the island that was disappearing on the horizon.
- Tom'un desteklediği genç kadın birkaç dakika hiç konuşmadan ufukta kaybolmakta olan adaya baktı.
Show More (24)
|
