| 1 |
parade |
geçit töreni |
n. |
|
- The Thanksgiving Day parade is going to be broadcasted live.
- Şükran Günü geçit töreni canlı olarak yayınlanacak.
- Each season began with a parade of his creations.
- Her sezon kreasyonlarının geçit töreniyle başladı.
- Each season began with a parade of his creations.
- Her bir bölüm kreasyonlarının geçit töreni ile başladı.
- Each season began with a parade of his creations.
- Her sezon onun yarattıklarının geçit töreniyle başlar.
- The sound of the parade died away.
- Geçit töreninin sesi kesildi.
- A crowd of people gathered to see the parade.
- Geçit törenini görmek için bir kalabalık toplandı.
- The parade passed our school.
- Geçit töreni okulumuzun önünden geçti.
- I couldn't see the parade well from where I was.
- Geçit törenini bulunduğum yerden iyi göremedim.
- I enjoyed watching the circus parade.
- Sirk geçit törenini izlemekten keyif aldım.
- We saw the parade move down the street.
- Geçit töreninin caddede ilerleyişini gördük.
- He looked as if he were going to a parade.
- Sanki bir geçit törenine gidiyormuş gibi görünüyordu.
- A band led the parade through the city.
- Bir bando şehir boyunca geçit törenine öncülük etti.
- I hope you will join us in the parade and march along the street.
- Umarım geçit töreninde bize katılır ve cadde boyunca yürürsünüz.
- Let's go and watch the Easter parade.
- Gidip Paskalya geçit törenini izleyelim.
- We saw the parade move down the street.
- Geçit töreninin caddeden aşağıya doğru ilerlediğini gördük.
- For the first time in its 258-year history, the parade was canceled due to the health risks of large crowds.
- Geçit töreni büyük kalabalıkların sağlık riskleri nedeniyle 258 yıllık tarihinde ilk kez iptal edildi.
- The parade passed our school.
- Geçit töreni okulumuzu geçti.
- We came upon the parade when we turned the corner.
- Köşeyi döndüğümüzde geçit töreniyle karşılaştık.
- More than 30,000 people braved the rain and cold to attend the Canada Day parade.
- 30,000'den fazla insan Kanada Günü geçit törenine katılmak için yağmura ve soğuğa göğüs gerdi.
- He looked as if he were going to a parade.
- Bir geçit törenine gidiyormuş gibi görünüyordu.
- The parade included six marching bands.
- Geçit töreninde altı bando vardı.
- We enjoyed watching a circus parade.
- Bir sirk geçit törenini izlemekten keyif aldık.
- The sound of the parade died away.
- Geçit töreninin sesi gittikçe kayboldu.
- The parade included six marching bands.
- Geçit töreni altı tane bando içeriyordu.
- I couldn't see the parade well from where I was.
- Bulunduğum yerden geçit törenini iyi göremiyordum.
- For the first time in its 258-year history, the parade was canceled due to the health risks of large crowds.
- Geçit töreni 258 yıllık tarihinde ilk kez büyük kalabalıkların sağlık riskleri nedeniyle iptal edildi.
- Main Street was blocked off all morning for the parade.
- Ana cadde geçit töreni için bütün sabah kapatılmıştı.
- There was a big parade today.
- Bugün büyük bir geçit töreni vardı.
Show More (25)
|
| 2 |
parade |
geçit töreni yapmak |
v. |
|
- The winning team paraded around the stadium.
- Kazanan takım stadyumun etrafında geçit töreni yaptı.
- The soldiers paraded through the streets of the city.
- Askerler şehrin sokaklarında geçit töreni yaptı.
- The band paraded the streets.
- Bando caddelerde geçit töreni yaptı.
- The band paraded the streets.
- Bando sokaklarda geçit töreni yaptı.
Show More (1)
|
| 3 |
parade |
sergilemek |
v. |
|
- In a way we are parading, at European level, a responsibility and an option without resources.
- Bir bakıma, Avrupa düzeyinde, kaynağı olmayan bir sorumluluk ve bir seçenek sergiliyoruz.
- In a way we are parading, at European level, a responsibility and an option without resources.
- Bir bakıma Avrupa düzeyinde, kaynağı olmayan bir sorumluluk ve seçenek sergiliyoruz.
Show More (-1)
|
| 4 |
parade |
sıra sıra dükkanların olduğu sokak |
n. |
|
- You can find shopping parades downtown.
- Şehir merkezinde sıra sıra dükkanların olduğu alışveriş sokaklarına rastlayabilirsiniz.
Show More (-2)
|
| 5 |
parade |
gösteriş yapmak |
v. |
|
- She paraded her new designer heels.
- Yeni tasarım topuklu ayakkabılarıyla gösteriş yapardı.
Show More (-2)
|
| 6 |
parade |
dolaşmak |
v. |
|
- The boy paraded around in his new cowboy costume.
- Çocuk yeni kovboy kostümüyle etrafta dolaşıyordu.
Show More (-2)
|
| 7 |
parade |
sıraya dizmek |
v. |
|
- The general paraded his prisoners before the king.
- General, esirlerini kralın huzuruna çıkararak sıraya dizdi.
Show More (-2)
|
| 8 |
parade |
teşhir etmek |
v. |
|
- The championship cup was paraded around the stadium.
- Şampiyonluk kupası stadyum etrafında teşhir edildi.
Show More (-2)
|
| 9 |
parade |
resmi geçit |
n. |
|
- The boys and I watched the soldiers on parade today.
- Çocuklarla birlikte bugün resmi geçitteki askerleri izledik.
Show More (-2)
|
| 10 |
parade |
defile |
n. |
|
- The fashion parade will feature the designer's newest collection of kids clothes.
- Moda defilesinde tasarımcının en yeni çocuk kıyafetleri koleksiyonu yer alacak.
Show More (-2)
|
| 11 |
parade |
silsile |
n. |
|
- The headmaster was fed up with his parade of excuses.
- Müdür onun ürettiği bahaneler silsilesinden bıkmıştı.
Show More (-2)
|
| 12 |
parade |
tören |
n. |
|
- More than 30,000 people braved the rain and cold to attend the Canada Day parade.
- 300,000'den daha fazla kişi Kanada Günü törenine katılmak için yağmur ve soğuğa göğüs gerdiler.
Show More (-2)
|
| 13 |
parade |
geçit |
n. |
|
- Let's go and watch the Easter parade.
- Paskalya geçidini izlemeye gidelim.
Show More (-2)
|
| 14 |
parade |
geçit alayı |
n. |
|
- The parade went through the crowd.
- Geçit alayı, kalabalığın içinden geçti.
Show More (-2)
|
