Tureng - pool - Inglés Turco Frases

Historia

	Inglés	Turco
1	pool	havuz	n.
	Money will be distributed from a common pool. Para ortak bir havuzdan dağıtılacak. They spent all their afternoon swimming in the pool. Bütün öğleden sonralarını havuzda yüzerek geçirdiler. The town has a large pool of young workers. Kasabada geniş bir genç işçi havuzu var. Turkey intends to make use of a pool of temporary technical staff. Türkiye, bir geçici teknik personel havuzundan yararlanmaya niyetlidir. We all know about the budgetary situation for the car pool. Araç havuzunun bütçe durumunu hepimiz biliyoruz. Many countries have already established pools of donors. Birçok ülke halihazırda bağışçı havuzları oluşturmuştur. It's hard enough seeing pools and paths in daylight. Gün ışığında havuzlar ve yollar zaten güç bela görünüyor. It's hard enough seeing pools and paths in daylight. Gün ışığında havuzları ve yolları görmek yeterince güç. It's hard enough seeing pools and paths in daylight. Gün ışığında havuzları ve patikaları görmek yeterince zor. I'm going to stay in the pool a little longer. Havuzda biraz daha kalacağım. He found her body in the pool. Cesedini havuzda bulmuş. He was playing with the kids in the pool. O, havuzda çocuklarla oynuyordu. Tom walked to the edge of the pool. Tom havuzun kenarına yürüdü. We want to keep the pool open. Havuzu açık tutmak istiyoruz. Is there a lifeguard posted at the pool? Havuzda görevli bir cankurtaran var mı? To exercise, I swim in the pool every week. Egzersiz için her hafta havuzda yüzüyorum. Tom is going to the pool to swim. Tom yüzmek için havuza gidiyor. I was in the pool yesterday. Dün havuzdaydım. She lost her locker key while she was swimming in the pool. Havuzda yüzerken dolabının anahtarını kaybetti. I dove into the pool. Ben havuza daldım. The pool is full of clean water. Havuz temiz suyla dolu. Dan threw his phone into the swimming pool. Dan telefonunu havuza fırlattı. Tom was in the pool swimming laps. Tom havuzda tur atıyordu. I'm in the pool every day in the summer. Yazın her gün havuzdayım. There's no water in the pool. Havuzda su yok. Tom lives in a large house with a pool. Tom havuzlu büyük bir evde yaşar. Our hotel has a pool. Otelimizin havuzu var. Tom drove the children to the pool. Tom çocukları havuza götürdü. I don't want to go to the pool! Havuza gitmek istemiyorum! You should get out of the pool. Havuzdan çıkman gerekir. The pool is closed because they are changing the broken tiles. Onlar kırılan fayansları değiştirdikleri için havuz kapalı. Our hotel has a pool. Otelimizin bir havuzu var. The pools have been drained. Havuzlar boşaltıldı. Tom threw Mary's phone into the pool. Tom, Mary'nin telefonunu havuza attı. I've never swum in a pool. Ben hiç havuzda yüzmedim. I almost dropped my cellphone into the pool. Cep telefonumu neredeyse havuza düşürüyordum. Is there anybody in the pool? Havuzda kimse var mı? We don't have a pool. Bizim bir havuzumuz yok. He is swimming in the pool. Havuzda yüzüyor. Tom dove into the pool. Tom havuza daldı. We've got a pool. Bizim bir havuzumuz var. She watched the children swimming in the pool. O, çocukların havuzda yüzüşünü izledi. Tom shoved Mary into the pool. Tom Mary'yi havuza itti. I know Tom has a pool. Tom'un bir havuzu olduğunu biliyorum. Nobody wants to be the first one to jump into the pool. Kimse havuza ilk atlayan olmak istemez. Tom jumped back into the pool. Tom havuza geri atladı. The girl swimming in the pool is my cousin. Havuzda yüzen kız, benim kuzenim. While swimming in the pool, she lost her locker key. Havuzda yüzerken, dolabının anahtarını kaybetti. Tom pulled Mary out of the pool. Tom Mary'yi havuzdan çıkardı. Would you mind if I swam in your pool? Havuzunuzda yüzebilir miyim? He dove into the pool. Havuza daldı. Narcissus fell in love with his own reflection in a pool. Narcissus, havuzdaki kendi yansımasına aşık oldu. Tom headed to the hotel pool. Tom otelin havuzuna yöneldi. Tom fell into the pool and drowned. Tom havuza düştü ve boğuldu. Tom stayed in the shallow end of the pool. Tom havuzun sığ tarafında kaldı. I fell in the pool. Havuza düştüm. Tom doesn't swim, but he likes sitting by the pool watching his children swim. Tom yüzmez ama havuz kenarında oturup çocuklarının yüzmesini izlemeyi sever. Tom got out of the pool and dried himself off. Tom havuzdan çıktı ve kurulandı. This is the pool where Tom learned to swim. Burası Tom'un yüzmeyi öğrendiği havuz. Tom got out of the pool and then jumped back in. Tom havuzdan çıktı ve sonra tekrar suya atladı. The dirty water from the pool was drained, and replaced with clean water. Kirli su havuzdan boşaltıldı ve temiz su ile değiştirildi. The school Tom goes to has a pool. Tom'un gittiği okulda havuz var. Mary stretched out on a lounge chair besides the pool. Mary havuzun kenarındaki şezlonga uzandı. Tom has a house with a pool. Tom'un havuzlu bir evi var. I saw Tom swimming in the pool. Tom'u havuzda yüzerken gördüm. I nearly fell into the pool. Neredeyse havuza düşüyordum. They bought a home with a pool. Havuzlu bir ev aldılar. Tom headed to the hotel pool. Tom otel havuzuna yöneldi. He was playing with the kids in the pool. Havuzda çocuklarla oynuyordu. The pools have been drained. Havuzlar drene ediliyor. The pool is closed because they are changing the broken tiles. Havuz kapalı çünkü kırık fayansları değiştiriyorlar. She dived into the pool. Havuza daldı. Sami drowned in his pool. Sami havuzunda boğuldu. He fell into the pool. Havuza düşmüş. Tom saw something floating in the pool. Tom havuzda yüzen bir şey gördü. Tom headed to the hotel pool. Tom otel havuzuna gitti. Tom doesn't know how deep the pool is. Tom havuzun ne kadar derin olduğunu bilmiyor. We're going to the pool. Havuza gidiyoruz. There's a sauna and a pool. Sauna ve havuz var. The chances of being attacked by a shark are very low, especially in a pool. Bir köpekbalığı tarafından saldırıya uğrama ihtimali çok düşük, özellikle de bir havuzda. Tom was the only one in the pool. Tom havuzdaki tek kişiydi. This is the pool where Tom learned to swim. Bu, Tom'un yüzmeyi öğrendiği havuzdur. I don't like to swim in the pool. Havuzda yüzmeyi sevmiyorum. He did a pencil dive into the pool. Havuza bir kalem dalışı yaptı. You shouldn't swim in that pool. O havuzda yüzmemelisin. You shouldn't swim in that pool. O havuzda yüzmemelisiniz. I saw her jump into the pool. Onun havuza atladığını gördüm. Tom isn't the only one in the pool. Havuzdaki tek kişi Tom değil. Tom stayed in the shallow end of the pool. Tom havuzun sığ kısmında kaldı. I almost dropped my cellphone into the pool. Neredeyse cep telefonumu havuza düşürüyordum. Sami found Layla dead in the pool. Sami, Leyla'yı havuzda ölü buldu. They spent the afternoon around the pool. Onlar öğleden sonrayı havuzun etrafında geçirdiler. Tom and Mary bought a home with a pool. Tom ve Mary havuzlu bir ev aldılar. Tom is playing with his kids in the pool. Tom havuzda çocuklarıyla oynuyor. Please get out of the pool. Lütfen havuzdan çıkın. Tom is probably outside near the pool. Tom muhtemelen dışarıda havuzun yanında. Tom swam in the pool. Tom havuzda yüzdü. Tom is going to the pool. Tom havuza gidiyor. I sometimes go to the local pool to swim, but I prefer swimming in the ocean. Bazen yüzmek için yerel havuza gidiyorum ama okyanusta yüzmeyi tercih ediyorum. Some people jumped into the pool. Bazı insanlar havuza atladı. Tom has never swum in our pool. Tom havuzumuzda hiç yüzmedi. Tom and Mary aren't interested in buying a house with a pool. Tom ve Mary havuzlu bir ev satın almakla ilgilenmiyorlar. Tom sat by the pool drinking red wine and eating expensive cheese. Tom havuz kenarında oturmuş kırmızı şarap içiyor ve pahalı peynir yiyordu. That pool really looks inviting. Bu havuz gerçekten davetkar görünüyor. They're sunbathing around the pool. Onlar havuzun etrafında güneşleniyorlar. The girl swimming in the pool is my cousin. Havuzda yüzen kız, kuzenimdir. Tom is swimming in the neighbor's pool. Tom komşunun havuzunda yüzüyor. Tom got out of the pool and dried himself off. Tom havuzdan çıktı ve kendini kuruladı. Tom drowned in his neighbor's pool. Tom komşusunun havuzunda boğuldu. You should get out of the pool. Havuzdan çıkmalısın. Why don't you get into the pool? Neden havuza girmiyorsun? Mary is a pool type, and Tom is an ocean type. Mary bir havuz tipidir ve Tom bir okyanus tipidir. Entry of pool is prohibited. Havuza girmek yasaktır. Tom and Mary bought a home with a pool. Tom ve Mary havuzlu bir ev satın aldı. I don't like swimming in pools. Havuzda yüzmeyi sevmiyorum. I dove into the pool. Havuza daldım. Do not enter the pool. Havuza girme. That pool really looks inviting. O havuz gerçekten davetkar görünüyor. How long has Tom been in the pool? Tom ne zamandır havuzda? To exercise, I swim in the pool every week. Egzersiz yapmak için her hafta havuzda yüzüyorum. We've got a pool. Havuzumuz var. I'm not coming to the pool this afternoon because I have a cold and a cough. Bu öğleden sonra havuza gelmeyeceğim çünkü soğuk algınlığım ve öksürüğüm var. The dirty water from the pool was drained, and replaced with clean water. Havuzdaki kirli su boşaltıldı ve yerine temiz su konuldu. I almost fell into the pool. Neredeyse havuza düşüyordum. I saw him jump into the pool. Onu havuza atlarken gördüm. She dived into the pool. O, havuza daldı. Tom is playing with his kids in the pool. Tom çocuklarıyla havuzda oynuyor. Tom helped Mary get out of the pool. Tom Mary'nin havuzdan çıkmasına yardım etti. I sometimes go to the local pool to swim, but I prefer swimming in the ocean. Bazen yüzmek için yerel havuza giderim ama okyanusta yüzmeyi tercih ederim. He slipped and fell in the pool. Ayağı kaydı ve havuza düştü. Tom is at the pool with his friends. Tom arkadaşlarıyla havuzda. Tom jumped into the pool. Tom havuza atladı. Tom pushed Mary into the pool. Tom Mary'i havuza itti. I know Tom has a pool. Tom'un havuzu olduğunu biliyorum. I jumped into the pool. Havuza atladım. There's no water in the pool. Havuzda hiç su yok. They all jumped into the pool. Hepsi havuza atladılar. Tom walked toward the pool. Tom havuza doğru yürüdü. I was swimming in the pool at that time. O sırada havuzda yüzüyordum. Tom is swimming with his kids in the pool. Tom çocuklarıyla birlikte havuzda yüzüyor. Entry of pool is prohibited. Havuza giriş yasak. I filled the pool with water. Havuzu suyla doldurdum. I was in the pool yesterday. Ben dün havuzdaydım. Do not enter the pool. Havuza girmeyin. Tom jumped into the pool and swam to the other side. Tom havuza atladı ve diğer tarafa yüzdü. Narcissus fell in love with his own reflection in a pool. Narcissus havuzdaki kendi yansımasına aşık oldu. Tom and Mary are swimming in the pool. Tom ve Mary havuzda yüzüyorlar. Let's go to the pool. Hadi havuza gidelim. Mary stretched out on a lounge chair besides the pool. Mary havuzun yanındaki bir şezlong üzerinde uzandı. Everyone jumped into the pool. Herkes havuza atladı. Tom fell into the pool. Tom havuza düştü. Is there anybody in the pool? Havuzda biri var mı? He fell into the pool. O, havuza düştü. They're sunbathing around the pool. Havuzun etrafında güneşleniyorlar. I saw her jump into the pool. Onu havuza atlarken gördüm. He did a pencil dive into the pool. Havuza çivileme atladı. I don't like swimming in pools. Havuzlarda yüzmeyi sevmiyorum. I wish I had a pool. Keşke bir havuzum olsaydı. I don't wanna go in the pool. Havuza girmek istemiyorum. We went to a public pool. Halka açık bir havuza gittik. I'll get in the pool first. Havuza önce ben gireceğim. Tom and Mary are hanging out at the pool. Tom ve Mary havuzda takılıyorlar. They went to the community pool. Ortak havuza gittiler. I almost fell into the pool. O neredeyse havuza düşüyordu. Tom couldn't touch the bottom of the pool. Tom havuzun dibine dokunamadı. Tom sat by the pool drinking red wine and eating expensive cheese. Tom kırmızı şarap içerek ve pahalı peynir yiyerek havuzun yanında oturdu. Italians don't wear flip-flops, unless they're at the pool or beach. İtalyanlar havuzda ya da plajda olmadıkları sürece parmak arası terlik giymezler. The pool is empty. Havuz boş. We don't have a pool. Havuzumuz yok. I want a pool. Ben bir havuz istiyorum. The school Tom goes to has a pool. Tom'un gittiği okulun bir havuzu var. Tom drove his children to the pool. Tom çocuklarını havuza götürdü. Tom helped me get out of the pool. Tom havuzdan çıkmama yardım etti. Tom is the only one in the pool. Havuzdaki tek kişi Tom. We have a pool. Havuzumuz var. The pools have been drained. Havuzlar boşaltılıyor. How deep is this pool? Bu havuz ne kadar derin? I don't want to go to the pool. Havuza gitmek istemiyorum. Tom was swimming in the pool earlier. Tom daha önce havuzda yüzüyordu. I'm in the pool every day in the summer. Ben yazın her gün havuzdayım. Tom and Mary are hanging out by the pool. Tom ve Mary havuzun kenarında takılıyorlar. I'll get in the pool first. Önce ben havuza gireceğim. Mary jumped into the pool. Mary havuza atladı. I got out of the pool. Havuzdan çıktım. Tom had the only pool in town with a diving board. Tom'un kasabada trampleni olan tek havuzu vardı. The children want to go to the pool. Çocuklar havuza gitmek istiyorlar. The school drains the pool once a month. Okul havuzu ayda bir kez boşaltır. Tom used to hang out at the pool. Tom havuzda takılırdı. I wish I had a pool. Keşke bir havuzum olsa. Tom and Mary are hanging out by the pool. Tom ve Mary havuz kenarında takılıyorlar. We have a pool. Bir havuzumuz var. They spent the afternoon around the pool. Öğleden sonrayı havuzun etrafında geçirdiler. Is there anyone in the pool? Havuzda kimse var mı? Tom doesn't swim, but he likes sitting by the pool watching his children swim. Tom yüzmeyi sevmiyor ama çocuklarının yüzmesini izlerken havuzun kenarında oturmayı seviyor. Tom got out of the pool. Tom havuzdan çıktı. Tom grabbed a towel and headed for the pool. Tom bir havlu kaptı ve havuza doğru gitti. I saw Tom jump into the pool. Tom'un havuza atladığını gördüm. Tom headed to the hotel pool. Tom otelin havuzuna gitti. How long has Tom been in the pool? Tom ne kadar zamandır havuzda? He dove into the pool. Havuza atladı. Tom jumped into the pool from the roof. Tom çatıdan havuza atladı. Tom threw Mary's phone into the pool. Tom Mary'nin telefonunu havuza attı. Tom is swimming in the pool. Tom havuzda yüzüyor. He is swimming in the pool. O havuzda yüzüyor. Sami found Layla dead in the pool. Sami, Layla'yı havuzda ölü buldu. I don't like to swim in pools. Havuzlarda yüzmeyi sevmiyorum. Who pushed you into the pool? Seni havuza kim itti? Let's go to the pool. Haydi havuza gidelim. Is there anyone in the pool? Havuzda biri var mı? I saw them jump into the pool. Onları havuza atlarken gördüm. Tom, do you want to go to the pool with me? Tom, benimle havuza gelmek ister misin? She watched the children swimming in the pool. Havuzda yüzen çocukları izledi. Tom pushed me into the pool. Tom beni havuza itti. Italians don't wear flip-flops, unless they're at the pool or beach. İtalyanlar havuzda veya plajda olmadıkça parmak arası terlik giymezler. I saw them jump into the pool. Onların havuza atladığını gördüm. Tom's mobile phone fell out of his pocket into the pool when he leaned over to check the water level. Tom'un cep telefonu, su seviyesini kontrol etmek için eğildiğinde cebinden havuza düştü. Tom's mobile phone fell out of his pocket into the pool when he leaned over to check the water level. Suyun seviyesini kontrol etmek için eğildiğinde Tom'un cep telefonu cebinden havuza düştü. Tom helped Mary get out of the pool. Tom, Mary'nin havuzdan çıkmasına yardım etti. Tom and Mary aren't interested in buying a house with a pool. Tom ve Mary havuzu olan bir ev satın almakla ilgilenmiyorlar. I saw Tom jump into the pool. Tom'u havuza atlarken gördüm. I was swimming in the pool at that time. O zaman havuzda yüzüyordum. I want a pool. Havuz istiyorum. I don't like to swim in pools. Ben havuzlarda yüzmeyi sevmiyorum. There's a sauna and a pool. Bir sauna ve bir havuz var. I am going to swim in the pool. Ben havuzda yüzeceğim. The school drains the pool once a month. Okul ayda bir havuzu boşaltıyor. Would you mind if I swam in your pool? Havuzunda yüzsem sorun olur mu? Tom drove the boys to the pool. Tom çocukları havuza götürdü. There were too many children in the pool. Havuzda çok fazla çocuk vardı. Everybody jumped into the pool. Herkes havuza atladı. Tom jumped in the pool. Tom havuza atladı. Tom drove his sons to the pool. Tom oğullarını havuza götürdü. Tom lives in a large house with a pool. Tom havuzlu büyük bir evde yaşıyor. I am going to swim in the pool. Havuzda yüzeceğim. She lounged by the pool. Havuz kenarında uzandı. We're going to the pool. Biz havuza gidiyoruz. Tom is the only one in the pool. Havuzda sadece Tom var. I'm not coming to the pool this afternoon because I have a cold and a cough. Bu öğleden sonra havuza gelmiyorum çünkü soğuk algınlığı ve öksürüğüm var. The children want to go to the pool. Çocuklar havuza gitmek istiyor. I fell into the pool. Havuza düştüm. Tom fell into the pool and drowned. Tom havuza düşüp boğuldu. I feel like going to the pool. Havuza gitmek istiyorum. To lose weight I swim every day, one hour in the swimming pool. Kilo vermek için her gün havuzda bir saat yüzüyorum. Tom got out of the pool and then jumped back in. Tom havuzdan çıktı ve daha sonra geri atladı. I saw him jump into the pool. Onun havuza atladığını gördüm. Tom drove the boys to the pool. Tom oğlanları havuza götürdü. Tom pulled Mary out of the pool. Tom, Mary'yi havuzdan çıkardı. Tom filled the pool with water. Tom havuzu suyla doldurdu. They all jumped into the pool. Hepsi havuza atladı. Tom grabbed a towel and headed for the pool. Tom bir havlu aldı ve havuza yöneldi. He slipped and fell in the pool. O kaydı ve havuzun içine düştü. Show More (248)
2	pool	havuzda toplamak	v.
	Each country, each institution, draws on its own assets and pools its own resources for the sake of the common cause. Her ülke, her kurum kendi varlıklarından yararlanır ve ortak amaç uğruna kendi kaynaklarını bir havuzda toplar. Pooling our resources is an ideal proposal on the part of this House. Kaynaklarımızın bir havuzda toplanması bu Meclis açısından ideal bir öneridir. At the end of the war, the six founder States decided to pool their coal and steel production. Savaşın sonunda altı kurucu devlet kömür ve çelik üretimlerini bir havuzda toplama kararı aldı. We should pool all our money and buy Tom a nice gift. Biz bütün paramızı havuzda toplayıp Tom'a güzel bir hediye satın almalıyız. Show More (1)
3	pool	bir araya getirmek	v.
	They are planning to pool their money to start a business. Bir iş kurmak için paralarını bir araya getirmeyi planlıyorlar. Member States will then start pooling this power. Üye Devletler daha sonra bu gücü bir araya getirmeye başlayacaktır. Show More (-1)
4	pool	yüzme havuzu	n.
	Our hotel has a pool. Otelimizin yüzme havuzu var. While swimming in the pool, she lost her locker key. O, yüzme havuzunda yüzerken, kilitli dolabının anahtarını kaybetti. Show More (-1)
5	pool	birleştirmek	v.
	We should pool all our money and buy Tom a nice gift. Bütün paramızı birleştirip Tom'a güzel bir hediye almalıyız. Let's pool all our money. Bütün paramızı birleştirelim. Show More (-1)
6	pool	gölcük	n.
	The potholes turned into little pools with the rain. Yağmurla birlikte çukurlar küçük gölcüklere dönüştü. Show More (-2)
7	pool	amerikan bilardo	n.
	The pool starts at midnight in this pub. Bu barda amerikan bilardo gece yarısı başlıyor. Show More (-2)
8	pool	bahis	n.
	You will take 500 dollars from the football pool if you can guess the winner. Kazananı tahmin edebilirseniz futbol oyunu bahsinden 500 dolar alacaksınız. Show More (-2)