| 1 |
reign |
hüküm sürmek |
v. |
|
- For a year the paramilitaries have reigned in the town of Nariño.
- Nariño kasabasında bir yıldır paramiliter güçler hüküm sürüyor.
- For months now, uncertainty has reigned in the production sector.
- Aylardır üretim sektöründe belirsizlik hüküm sürüyor.
- For the moment calm still reigns within public opinion in numerous countries.
- Şu an için birçok ülkede kamuoyunda sükûnet hüküm sürmektedir.
- The temporary confusion that may have reigned in Lebanon from time to time has obviously led to confusion in Parliament.
- Lübnan'da zaman zaman hüküm sürmüş olan geçici karışıklığın Parlamento'da da karışıklığa yol açtığı açıktır.
- The consumer must reign everywhere.
- Tüketici her yerde hüküm sürmeli.
- Women must have political power too, in addition to reigning over our homes.
- Kadınlar evlerimizde hüküm sürmenin yanı sıra siyasi güce de sahip olmalıdır.
- The consumer must reign everywhere.
- Tüketici her yerde hüküm sürmelidir.
- It is a significant change in the balance of power in a region where instability reigns.
- İstikrarsızlığın hüküm sürdüğü bir bölgedeki güç dengesinde önemli bir değişikliktir.
- For a year, the paramilitaries have reigned in the town of Nariño.
- Nariño kasabasında bir yıldır paramiliter güçler hüküm sürüyor.
- Does hypocrisy reign supreme?
- İkiyüzlülük hüküm sürüyor mu?
- Chaos reigns in Mary's flat.
- Mary'nin dairesinde kaos hüküm sürüyor.
- Silence reigned during the speech.
- Konuşma sırasında sessizlik hüküm sürdü.
- In the surroundings reigned absolute silence.
- Etrafta mutlak bir sessizlik hüküm sürüyordu.
- Chaos reigns in Mary's flat.
- Kaos Mary'nin evinde hüküm sürer.
- Better to reign in Hell, than serve in Heaven.
- Cennette hizmet etmektense, cehennemde hüküm sürmek daha iyidir.
- A horrible chaos reigns in the living room.
- Oturma odasında korkunç bir kaos hüküm sürüyor.
Show More (13)
|
| 2 |
reign |
saltanat |
n. |
|
- The effectiveness of such a tribunal, however, does presuppose the fall of Saddam Hussein's reign of terror.
- Ancak böyle bir mahkemenin etkinliği, Saddam Hüseyin'in terör saltanatının yıkılmasını gerektirmektedir.
- The effectiveness of such a tribunal, however, does presuppose the fall of Saddam Hussein's reign of terror.
- Ancak böyle bir mahkemenin etkili olabilmesi için Saddam Hüseyin'in terör saltanatının yıkılması gerekmektedir.
- Meanwhile, President Mugabe does not seem to be in the least ashamed of this reign of terror.
- Bu arada Başkan Mugabe bu terör saltanatından en ufak bir utanç duymuyor gibi görünüyor.
- It thus calls for credible African action against Mugabe’s reign of terror.
- Bu nedenle Mugabe'nin terör saltanatına karşı Afrika'nın inandırıcı bir şekilde harekete geçmesi çağrısında bulunuyor.
- We must put an end to the reign of impunity.
- Dokunulmazlık saltanatına son vermeliyiz.
- This is the fourth year of King John's reign.
- Bu, Kral John'un saltanatının dördüncü yılı.
- Fadil's arrest brought an end to his reign of terror.
- Fadıl'ın tutuklanışı, kurduğu dehşet saltanatına son vermiştir.
- Sami's arrest ended his reign of terror.
- Sami'nin tutuklanması onun terör saltanatını sona erdirdi.
- Queen Elizabeth had a long and prosperous reign.
- Kraliçe Elizabeth'in uzun ve müreffeh bir saltanatı oldu.
- The king had a long and prosperous reign.
- Kralın uzun ve müreffeh bir saltanatı vardı.
- His reign was short, but bloody.
- Saltanatı kısa ama kanlı oldu.
- Long reign our king.
- Kralımızın saltanatı uzun sürsün.
- The reign of Louis XIV lasted seventy-two years.
- Louis XIV'ün saltanatı yetmiş iki yıl sürdü.
- His reign was short, but bloody.
- Onun saltanatı kısa ama kanlıydı.
- Fadil's arrest brought an end to his reign of terror.
- Fadıl'ın tutuklanması onun terör saltanatına son verdi.
Show More (12)
|
| 3 |
reign |
hükümdarlık |
n. |
|
- He began to reign at the age of forty.
- Kırk yaşında hükümdarlığa başladı.
- The French Revolution began during Louis XVI's reign.
- Fransız Devrimi 16. Louis'nin hükümdarlığı sırasında başladı.
- The reign of Louis XIV lasted seventy-two years.
- XIV. Louis'nin hükümdarlığı yetmiş iki yıl sürdü.
- This is the fourth year of King John's reign.
- Bu Kral John'un hükümdarlığının dördüncü yılı.
Show More (1)
|
| 4 |
reign |
saltanat sürmek |
v. |
|
- He began to reign at the age of forty.
- O kırk yaşında saltanat sürmeye başladı.
- Better to reign in Hell, than serve in Heaven.
- Cennette hizmet etmektense, Cehennemde saltanat sürmek daha iyidir.
Show More (-1)
|
| 5 |
reign |
dönem |
v. |
|
- A great earthquake occurred in Rome during the reign of Tiberius.
- Tiberius döneminde Roma'da büyük bir deprem meydana geldi.
- A great earthquake occurred in Rome during the reign of Tiberius.
- Tiberius döneminde Roma'da büyük bir deprem oldu.
Show More (-1)
|
| 6 |
reign |
egemenlik |
n. |
|
- In the surroundings reigned absolute silence.
- Çevrede mutlak sessizlik egemendi.
Show More (-2)
|
