| 1 |
ripe |
olgun |
adj. |
|
- A green banana is not ripe enough to eat.
- Yeşil bir muz, yenecek kadar olgun değildir.
- He lived to a ripe old age.
- Olgun bir yaşa gelene kadar yaşadı.
- Are these bananas ripe?
- Bu muzlar olgun mu?
- These bananas aren't ripe.
- Bu muzlar olgun değil.
- Ripe bananas are yellow.
- Olgun muzlar sarıdır.
- Ripe papaya smells like vomit.
- Olgun papaya kusmuk gibi kokuyor.
- Tom lived to a ripe old age.
- Tom olgunluk çağına kadar yaşadı.
- These apples aren't ripe yet.
- Bu elmalar henüz olgun değil.
- In September the grapes are ripe.
- Eylül ayında üzümler olgundur.
- A green banana is not ripe enough to eat.
- Yeşil bir muz yenecek kadar olgun değildir.
- The recipe calls for four ripe tomatoes.
- Yemek tarifi dört olgun domates gerektirir.
- Ripe papaya smells like vomit.
- Olgun papaya kusmuk gibi kokar.
- He lived to a ripe old age.
- Olgun bir yaşa kadar yaşadı.
- The recipe calls for four ripe tomatoes.
- Tarif dört olgun domates gerektiriyor.
- These bananas are not ripe.
- Bu muzlar olgun değil.
- These plums are ripe.
- Bu erikler olgun.
- Tom lived to a ripe old age.
- Tom olgun bir yaşa kadar yaşadı.
- The apple is not yet ripe.
- Elma, henüz olgun değil.
- None of these apples are ripe yet.
- Bu elmalardan hiçbiri henüz olgun değil.
- These grapes are ripe.
- Bu üzümler olgun.
Show More (17)
|
| 2 |
ripe |
zamanı gelen |
adj. |
|
- When the time is ripe, there will have to be an in-depth examination of the all Turkish legislation.
- Zamanı geldiğinde, tüm Türk mevzuatının ayrıntılı olarak incelenmesi gerekecektir.
Show More (-2)
|
| 3 |
ripe |
olgunlaşmış meyve |
n. |
|
- We have collected only ripe fruit.
- Sadece olgunlaşmış meyveleri topladık.
Show More (-2)
|
