1 |
roll |
rulo |
n. |
|
- An ultrasonic cleaning tank can contain several rolls at once.
- Bir ultrasonik temizleme tankı aynı anda birkaç rulo içerebilir.
- It looks like these first two rolls are just yearbook stuff.
- Görünüşe göre bu ilk iki rulo sadece yıllığa ait.
- One roll of color film, please.
- Bir rulo renkli film lütfen.
- Tom handed Mary the roll of masking tape.
- Tom maskeleme bandı rulosunu Mary'ye uzattı.
- Could you pass the rolls?
- Ruloları uzatabilir misin?
- Did you bring rolls?
- Ruloları getirdin mi?
- She has a roll.
- Onda bir rulo var.
- Mary needs a whole roll of toilet paper to wipe her ass clean.
- Mary'nin kıçını temizlemek için bir rulo tuvalet kağıdına ihtiyacı var.
- Tom handed Mary the roll of masking tape.
- Tom, Mary'ye maskeleme bandı rulosunu uzattı.
Show More (6)
|
2 |
roll |
yuvarlanmak |
v. |
|
- I rolled out of bed last night.
- Dün gece yataktan yuvarlandım.
- The ball rolled across the road.
- Top, yolun karşısına yuvarlandı.
- A coin rolled under the desk.
- Masanın altından bir bozuk para yuvarlandı.
- I rolled out of bed.
- Yataktan yuvarlandım.
- I rolled the dough to make some cookies.
- Kurabiye yapmak için hamuru yuvarladım.
- A coin rolled under the desk.
- Masanın altına madeni para yuvarlandı.
- The ball rolled on the ground towards me.
- Top yerde bana doğru yuvarlandı.
- I rolled the dice.
- Zarı yuvarladım.
Show More (5)
|
3 |
roll |
liste |
n. |
|
- He's on the honor roll.
- O onur listesinde.
- Tom is an honor roll student.
- Tom onur listesinde bir öğrenci.
- Tom is an honor roll student.
- Tom bir onur listesi öğrencisidir.
- Tom is on the honor roll.
- Tom onur listesinde.
- I'm on the honor roll.
- Onur listesindeyim.
- He's on the honor roll.
- Onur listesinde.
- I'm on the honor roll.
- Ben onur listesindeyim.
Show More (4)
|
4 |
roll |
açmak |
v. |
|
- Tom rolled the dough.
- Tom hamuru açtı.
- Tom rolled down the car window.
- Tom araba penceresini açtı.
- Tom rolled down his window.
- Tom penceresini açtı.
- Tom rolled up the window.
- Tom pencereyi açtı.
- Tom rolled his window back up.
- Tom camını tekrar açtı.
- Tom rolled the window down.
- Tom pencereyi indirerek açtı.
Show More (3)
|
5 |
roll |
dürüm |
n. |
|
- He ate chicken, along with salad and rolls.
- Salata ile birlikte tavuk dürüm yedi.
- Aren't you going to eat your roll?
- Dürümünü yemeyecek misin?
- Tom ate a lobster roll.
- Tom bir ıstakoz dürümü yedi.
- Tom ate a lobster roll.
- Tom ıstakoz dürüm yedi.
Show More (1)
|
6 |
roll |
devirmek (gözlerini) |
v. |
|
- He rolled his eyes.
- O gözlerini devirdi.
- She rolled her eyes.
- Gözlerini devirdi.
- You were drinking too much the night you rolled your car.
- Arabanı devirdiğin gece çok fazla içiyordun.
- Tom rolled his eyes.
- Tom gözlerini devirdi.
Show More (1)
|
7 |
roll |
yuvarlamak |
v. |
|
- Roll the ball to me.
- Topu bana yuvarla.
- Tears began to roll down her cheeks.
- Gözyaşları onun yanaklarından aşağı doğru yuvarlandı.
- Roll the ball to me.
- Topu bana doğru yuvarla.
Show More (0)
|
8 |
roll |
sarmak |
v. |
|
- I roll my own cigarettes.
- Ben kendi sigaramı sararım.
- I roll my own cigarettes.
- Sigaramı kendim sarıyorum.
Show More (-1)
|
9 |
roll |
dönmek |
v. |
|
- Tom rolled over in his sleep.
- Tom uykusunda dönüp durdu.
- He rolled over in his sleep.
- O, uykusunda bir o yana bir bu yana döndü.
Show More (-1)
|
10 |
roll |
yayılmak |
v. |
|
- After all, we still need seven or eight years to roll out.
- Ne de olsa, yayılmak için hala yedi ya da sekiz yıla ihtiyacımız var.
Show More (-2)
|
11 |
roll |
kayıt |
n. |
|
- Are the cameras rolling?
- Kameralar kayıtta mı?
Show More (-2)
|
12 |
roll |
sallamak |
v. |
|
- Roll your dice.
- Salla zarını.
Show More (-2)
|