| 1 |
search |
aramak |
v. |
|
- He wrote that 'Europe is searching for itself.
- Avrupa kendini arıyor' diye yazmıştı.
- When she got to the airport she was subjected to a full body search.
- Havaalanına vardığında tüm vücudu arandı.
- Its premises were searched only recently.
- Tesisleri kısa bir süre önce arandı.
- Search everyone who comes into this room.
- Bu odaya giren herkesi arayın.
- I searched for hours, but couldn't find it.
- Saatlerce aradım ama bulamadım.
- Tom allowed the police to search his home.
- Tom polisin evini aramasına izin verdi.
- The ship was searched thoroughly, but no illegal drugs were found.
- Gemi didik didik arandı ama yasadışı uyuşturucu bulunmadı.
- Tom searched Mary's room again.
- Tom yine Mary'nin odasını aradı.
- The police searched the city for Layla.
- Polis şehirde Layla'yı aradı.
- We searched the entire shop for Tom, and found him in the toy department.
- Bütün dükkanda Tom'u aradık ve onu oyuncak bölümünde bulduk.
- I searched all over for him.
- Her yerde onu aradım.
- I have a warrant to search the premises.
- Binayı aramak için iznim var.
- Have you ever searched this word in the dictionary?
- Hiç sözlükte bu kelimeyi aradınız mı?
- Sami searched everything.
- Sami her şeyi aradı.
- Have you searched the entire house?
- Bütün evi aradın mı?
- I knew where to search.
- Nerede arayacağımı biliyordum.
- The customs agent searched Tom for contraband.
- Gümrük memuru Tom'u kaçak mallar için aradı.
- The customs officials searched the whole ship.
- Gümrük memurları tüm gemiyi aradı.
- You can search sentences containing a certain word and get translations for these sentences.
- Belirli bir kelimeyi içeren cümleleri arayabilir ve bu cümleler için çeviriler alabilirsiniz.
- You don't need to know everything, you just need to know where to search.
- Her şeyi bilmen gerekmiyor, sadece nerede arayacağını bilmen gerekiyor.
- He is searching one of his friends.
- Arkadaşlarından birini arıyor.
- The police searched that house to be sure the stolen shoes were not there.
- Polis çalınan ayakkabıların orada olmadığından emin olmak için o evi aradı.
- I searched the drawer for the key.
- Anahtar için çekmeceyi aradım.
- I searched the drawer for the key.
- Çekmecede anahtarı aradım.
- We searched the woods for the missing child.
- Ormanda kayıp çocuğu aradık.
- Would you mind if I searched through Tom's room?
- Tom'un odasını aramamın bir sakıncası var mı?
- Was this basement thoroughly searched?
- Bu bodrum iyice arandı mı?
- The police searched Tom's room, but didn't find anything.
- Polis, Tom'un odasını aradı, ama hiçbir şey bulamadı.
- The police continued searching Fadil's van.
- Polis, Fadıl'ın minibüsünü aramaya devam etti.
- Fadil agreed to let the detectives briefly search his house.
- Fadıl dedektiflerin evini kısaca aramasına izin verdi.
- We have a warrant to search your property.
- Mülkünüzü aramak için iznimiz var.
- You could search the world over and never find another woman more beautiful than Mary.
- Dünyayı arasanız Mary'den daha güzel bir kadın bulamazsınız.
- You don't need to know everything, you just need to know where to search.
- Her şeyi bilmenize gerek yok, sadece nerede arayacağınızı bilmelisiniz.
- He searched his pockets for the key.
- Ceplerinde anahtarı aradı.
- I searched all over for her.
- Her yerde onu aradım.
- We have a warrant to search your house.
- Evinizi aramak için bir iznimiz var.
- Fadil searched the house for two hours.
- Fadıl iki saat boyunca evi aradı.
- He searched his bag for his car key.
- Çantasında arabasının anahtarını aradı.
- Every room was searched thoroughly.
- Her oda didik didik arandı.
- She searched her pockets for the key.
- Ceplerinde anahtarı aradı.
- Search your pockets again to make sure of it.
- Emin olmak için ceplerinizi tekrar arayın.
- We're still searching.
- Hala arıyoruz.
- We've searched high and low for this book.
- Bu kitabı her yerde aradık.
- He searched all day for the letter.
- Bütün gün mektubu aradı.
- The police searched my room.
- Polis odamı aradı.
- The policemen searched one house after another in looking for the thief.
- Polisler, hırsızı aramak için birbiri ardına evleri aradı.
- Tom searched the room.
- Tom odayı aradı.
- Tom searched his pockets for the key.
- Tom anahtar için ceplerini aradı.
- The police searched the house and seized 2 kilograms of heroin.
- Polis evi aradı ve 2 kilogram eroin ele geçirdi.
- The police searched Tom's car.
- Polis Tom'un arabasını aradı.
- Police searched the murky lake.
- Polis bulanık gölü aradı.
- Tom searched inside the closet.
- Tom dolabın içini aradı.
- Every room was searched thoroughly.
- Her oda iyice arandı.
- The rescuers searched the surroundings in hopes of finding the child.
- Kurtarma ekipleri çocuğu bulma umuduyla çevreyi aradılar.
- Police stopped Dan's car and searched it.
- Polis Dan'in arabasını durdurdu ve aradı.
- We've searched everywhere.
- Biz her yerde aradık.
- After three weeks of searching, he found well-paid work.
- Üç haftalık arayıştan sonra iyi maaşlı bir iş buldu.
- He is searching one of his friends.
- O, arkadaşlarından birini arıyor.
- Police searched Sami's school locker.
- Polis Sami'nin okul dolabını aradı.
- I've searched everywhere but I can't find it.
- Her yerde aradım ama bulamadım.
- The police continued searching Fadil's van.
- Polis Fadıl'ın minibüsünü aramaya devam etti.
- The police searched Tom's house for three hours.
- Polis Tom'un evini üç saat boyunca aradı.
- Tom searched the entire house.
- Tom bütün evi aradı.
- Police searched Fadil's house.
- Polis Fadıl'ın evini aradı.
- He searched the room for the lost key.
- Kayıp anahtar için odayı aradı.
- Muplis is a small tool for searching Lojban sentences.
- Muplis, Lojban cümlelerini aramak için küçük bir araçtır.
- Police searched Sami's school locker.
- Polis, Sami'nin okul dolabını aradı.
- Tom found the wallet he thought he'd lost after searching the house from top to bottom.
- Tom, evi baştan aşağı aradıktan sonra kaybettiğini sandığı cüzdanı buldu.
- The police spent hours searching Tom's place, but they couldn't find the murder weapon.
- Polisler saatlerce Tom'un evini aradılar fakat onlar cinayet silahını bulamadılar.
- They searched the house.
- Evi aradılar.
- They searched the house.
- Onlar evi aradılar.
- Tom Smith's home got searched by the police.
- Tom Smith'in evi polis tarafından arandı.
- Search every room.
- Her odayı arayın.
- The police searched Tom's room for three hours.
- Polis üç saat boyunca Tom'un odasını aradı.
- Police searched the house from top to bottom but they found no trace of Fadil.
- Polis evi baştan aşağı aradı ama Fadıl'dan hiçbir iz bulamadı.
- Hundreds of police and volunteers are searching thick bushland for a missing three-year-old boy.
- Yüzlerce polis ve gönüllü yoğun çalılık alanda üç yaşındaki kayıp çocuğu arıyor.
- We search the whole neighborhood for our lost puppy.
- Bütün mahallede kayıp yavru köpeğimizi arıyoruz.
- I searched all over for Tom.
- Her yerde Tom'u aradım.
- He searched his bag for his car key.
- Arabasının anahtarı için çantasını aradı.
- The police thoroughly searched the house.
- Polis evi iyice aradı.
- We have a warrant to search your apartment.
- Dairenizi aramak için iznimiz var.
- Police searched Sami's vehicle.
- Polis Sami'nin aracını aradı.
- Tom searched his pockets.
- Tom ceplerini aradı.
- Tom hadn't washed clothes in a long time, so he searched through his dirty clothes to see if there was something clean enough to wear.
- Tom uzun zamandır kıyafet yıkamamıştı, bu yüzden giyecek kadar temiz bir şey olup olmadığını görmek için kirli kıyafetlerini aradı.
- The police searched Tom's house for three hours, but they couldn't find anything.
- Polis Tom'un evini üç saat boyunca aradı ama hiçbir şey bulamadı.
- Fadil searched Layla's body for all the valuables.
- Fadıl, Leyla'nın cesedinde tüm değerli eşyaları aradı.
- Sami was searched, cuffed and taken to the police station.
- Sami arandı, kelepçelendi ve karakola götürüldü.
- Tom searched the kitchen drawers.
- Tom mutfak çekmecelerini aradı.
- The guards searched Tom's cell.
- Gardiyanlar Tom'un hücresini aradı.
- You searched every room in my apartment.
- Dairemdeki her odayı aradınız.
- Fate is that two people find each other without any searching.
- Kader, iki insanın hiç aramadan birbirini bulmasıdır.
- Search the town that's on the map.
- Haritadaki kasabayı arayın.
- We have a warrant to search your apartment.
- Dairenizi aramak için bir iznimiz var.
- We all searched high and low for the missing documents, but they were never found.
- Hepimiz kayıp belgeleri her yerde aradık ama asla bulamadık.
- The police searched Tom Smith's house.
- Polis Tom Smith'in evini aradı.
- The two boys were stopped and searched by the police.
- İki oğlan polis tarafından durduruldu ve arandı.
- Tom sorted through his email messages using keyword searches.
- Tom e-posta mesajlarını anahtar kelime araması yaparak sıraladı.
- They continued searching.
- Aramaya devam ettiler.
- Every passenger is searched twice before boarding.
- Her yolcu uçağa binmeden önce iki kez aranır.
- We've searched high and low for this book.
- Her yerde bu kitabı aradık.
- You could search the world over and never find another man more honest than Tom.
- Dünyayı arasanız Tom'dan daha dürüst bir adam bulamazsınız.
- I searched, but I didn't find him.
- Aradım ama onu bulamadım.
- Tom found the wallet he thought he'd lost after searching the house from top to bottom.
- Evi baştan aşağı aradıktan sonra Tom, kaybettiğini düşündüğü cüzdanı buldu.
- All in all, after ten years of searching, my friend got married to a girl from the Slantsy region.
- Sonuç olarak, on yıllık arayıştan sonra arkadaşım Slantsy bölgesinden bir kızla evlendi.
- Tom searched Mary's room again.
- Tom Mary'nin odasını tekrar aradı.
- We have a warrant to search your house.
- Evinizi aramak için iznimiz var.
- Have you searched the entire house?
- Tüm evi aradın mı?
- I searched high and low for my lighter but couldn't find it.
- Çakmağımı her yerde aradım ama bulamadım.
- The police searched Tom's house.
- Polis Tom'un evini aradı.
- Tom searched his pockets for the key.
- Tom ceplerinde anahtarı aradı.
- The police spent hours searching Tom's place, but they couldn't find the murder weapon.
- Polis Tom'un evini aramak için saatler harcadı ama cinayet silahını bulamadı.
- I searched for hours, but couldn't find it.
- Saatlerce aradım fakat onu bulamadım.
- Fadil searched the house for two hours.
- Fadıl evi iki saat boyunca aradı.
- The police are searching.
- Polis arama yapıyor.
- We won't quit searching until Tom is found.
- Tom bulunana kadar aramayı bırakmayacağız.
- Police searched the house from top to bottom but they found no trace of Fadil.
- Polis, evi baştan başa aradı ama Fadıl'dan hiçbir iz bulmadılar.
- We searched all over for them.
- Her yerde onları aradık.
- Tom searched all day for the letter.
- Tom bütün gün mektubu aradı.
- Have you ever searched this word in the dictionary?
- Sen hiç sözlükte bu kelimeyi aradın mı?
- The police searched Tom's truck.
- Polis Tom'un kamyonunu aradı.
- I searched, but I didn't find her.
- Aradım ama onu bulamadım.
- The police searched Tom's vehicle.
- Polis Tom'un aracını aradı.
- The police searched Tom's truck.
- Polis Tom'un kamyonetini aradı.
- I want this building searched from top to bottom.
- Bu binanın tepeden tırnağa aranmasını istiyorum.
- He searched the room for the lost key.
- Odada kayıp anahtarı aradı.
- Keep searching.
- Aramaya devam edin.
- The police searched Tom's office.
- Polis Tom'un ofisini aradı.
- We won't quit searching until Tom is found.
- Tom bulununcaya kadar aramayı bırakmayacağız.
- We searched everywhere but found nothing.
- Her yerde aradık, ancak hiçbir şey bulamadık.
- The police searched Tom's house for three hours.
- Polis üç saat boyunca Tom'un evini aradı.
- You searched every room in my apartment.
- Evimdeki her odayı aradınız.
- The American ships were stopped and searched in British waters.
- Amerikan gemileri İngiliz sularında durduruldu ve arandı.
- We're going to search the whole ship.
- Bütün gemiyi arayacağız.
- Tom searched Mary's room.
- Tom Mary'nin odasını aradı.
- Bill searched the entire house.
- Bill bütün evi aradı.
- Tom's home and office were searched by the police.
- Tom'un evi ve ofisi polis tarafından arandı.
- The police searched Tom's room, but didn't find anything.
- Polis Tom'un odasını aradı ama bir şey bulamadı.
- I searched all over for them.
- Her yerde onları aradım.
- I searched all over for you.
- Her yerde seni aradım.
- The police searched the city for Layla.
- Polis, Leyla için kenti aradı.
- I searched, but I didn't find it.
- Aradım ama bulamadım.
- Tom spent the whole evening searching the Web for photos of famous people.
- Tom bütün akşamı internette ünlü insanların fotoğraflarını arayarak geçirdi.
- Right here is where we need to search.
- Aramamız gereken yer tam burası.
- You searched every room in my apartment.
- Dairemdeki her odayı aradın.
- We have a warrant to search your property.
- Mülkünüzü aramak için bir iznimiz var.
- The police searched all the lockers at Tom's high school today.
- Polis bugün Tom'un lisesindeki tüm dolapları aradı.
- Police searched Fadil's house.
- Polis, Fadıl'ın evini aradı.
- Sami allowed the cops to search his house.
- Sami polislerin evini aramasına izin verdi.
- You can search sentences containing a certain word and get translations for these sentences.
- Belirli bir kelimeyi içeren cümleleri arayabilirsiniz ve bu cümleler için çeviriler alabilirsiniz.
- Tom was subjected to a full body search.
- Tom'un tüm vücudu arandı.
- I have tried searching on Google, but I can't find out what to do.
- Google'da aramayı denedim ama ne yapacağımı bulamadım.
- The police searched the premises thoroughly.
- Polis binayı didik didik aradı.
- We don't have time to search every room carefully.
- Her odayı dikkatlice arayacak vaktimiz yok.
- The two boys were stopped and searched by the police.
- İki çocuk polis tarafından durduruldu ve arandı.
- I've searched everywhere but I can't find it.
- Ben her yerde aradım ama onu bulamıyorum.
- I've searched everywhere.
- Ben her yerde aradım.
- The police searched Tom's room for three hours.
- Polis Tom'un odasını üç saat boyunca aradı.
- I searched anxiously, but I found nothing.
- Endişeyle aradım ama hiçbir şey bulamadım.
- Police stopped Dan's car and searched it.
- Polis Dan'ın arabasını durdurdu ve onu aradı.
- Hundreds of police and volunteers are searching thick bushland for a missing three-year-old boy.
- Yüzlerce polis ve gönüllü, üç yaşındaki kayıp bir çocuğu bulmak için çalılık arazide arama yapıyor.
- Sami's cell was searched.
- Sami'nin hücresi arandı.
- Police searched Sami's vehicle.
- Polis, Sami'nin aracını aradı.
Show More (159)
|
| 2 |
search |
arama |
n. |
|
- Some were probably executed in Lebanon, but no search has been undertaken for the bodies.
- Bazıları muhtemelen Lübnan'da infaz edildi, ancak cesetler için herhangi bir arama yapılmadı.
- In November 1996 the Turkish authorities set up a missing persons search unit within the Ministry of the Interior.
- Kasım 1996'da, Türk makamları, İçişleri Bakanlığı bünyesinde bir kayıp kişileri arama birimi oluşturdu.
- They could also get the search functions to work.
- Ayrıca arama fonksiyonlarını da çalıştırabilirler.
- Please refine the search above, check out our popular categories below, or perform a keyword search.
- Lütfen yukarıdaki aramayı daraltın, aşağıdaki popüler kategorilerimize göz atın veya bir anahtar kelime araması yapın.
- You must download the InboxDollars search toolbar in your web browser and start searching daily.
- InboxDollars arama araç çubuğunu web tarayıcınıza indirmeli ve günlük olarak aramaya başlamalısınız.
- Detective Dan Anderson and his team conducted a more thorough search in the park.
- Dedektif Dan Anderson ve ekibi parkta daha kapsamlı bir arama yaptı.
- The search began in the park.
- Arama parkta başladı.
- You can call off the search.
- Aramayı iptal edebilirsin.
- Search operations are still underway.
- Arama operasyonları hâlâ devam ediyor.
- Tom acted suspiciously when the police came to search his office.
- Polis ofisini aramaya geldiğinde Tom şüpheli davrandı.
- It is not evident whether the police followed the usual search procedures.
- Polisin olağan arama prosedürlerini takip edip etmediği belli değil.
- The search function is inadequate.
- Arama fonksiyonu yetersizdir.
- Search operations are still underway.
- Arama çalışmaları hâlâ devam ediyor.
- Do you have a search warrant?
- Arama izniniz var mı?
- Search dogs located the victim's body.
- Arama köpekleri kurbanın cesedini buldu.
- The local police and the FBI formulated a search plan to capture the fugitives.
- Yerel polis ve FBI kaçakları yakalamak için bir arama planı hazırladı.
- The search continues.
- Arama devam ediyor.
- We will continue the search.
- Aramaya devam edeceğiz.
- Customs officials carried out a full body search on Tom.
- Gümrük görevlileri Tom'u tepeden tırnağa aradılar.
- We should call off the search.
- Aramayı iptal etmeliyiz.
- The police have called off the search.
- Polis aramayı durdurdu.
- The search is over.
- Arama sona erdi.
- We will continue the search.
- Aramayı sürdüreceğiz.
- Mary received a patdown search at the airport.
- Mary havaalanında üst aramasından geçti.
- Full body scanners perform a virtual strip search.
- Tüm vücut tarayıcıları sanal bir çıplak arama yapar.
- It is not evident whether the police followed the usual search procedures.
- Polisin olağan arama prosedürlerini izleyip izlemediği belli değil.
- Due to technical reasons, the search feature is currently disabled.
- Teknik nedenlerden dolayı, arama özelliği şu anda devre dışı.
- We've got a search warrant.
- Arama iznimiz var.
- The search function is inadequate.
- Arama fonksiyonu yetersiz.
- There was a massive search to find any survivors.
- Hayatta kalanları bulmak için büyük bir arama çalışması vardı.
- Fadil agreed to let the detectives briefly search his house.
- Fadıl, dedektiflerin evinde kısaca arama yapmasına izin vermeyi kabul etti.
- Why did they search us?
- Neden bizi aradılar?
- Tom was subjected to a full body search.
- Tom, tam bir vücut aramasına maruz bırakıldı.
- The police have called off the search.
- Polis aramayı bıraktı.
- The police conducted a search at Tom Smith's house.
- Polis Tom Smith'in evinde arama yaptı.
- Tom took part in the search.
- Tom aramada yer aldı.
- The police conducted a search at Tom Smith's house.
- Polis Tom Smith'in evinde bir arama yaptı.
Show More (34)
|
| 3 |
search |
arayış |
n. |
|
- We recognise the contribution which Your Majesty and Jordan are making to the search for peace and reconciliation.
- Majestelerinin ve Ürdün'ün barış ve uzlaşı arayışlarına yaptıkları katkının farkındayız.
- We recognise the contribution which Your Majesty and Jordan are making to the search for peace and reconciliation.
- Majestelerinin ve Ürdün'ün barış ve uzlaşma arayışlarına yaptığı katkının farkındayız.
- This search for the roots of our identity does not mean creating divisions.
- Kimliğimizin köklerine yönelik bu arayış, bölünmeler yaratmak anlamına gelmemektedir.
- Parliament's report will give the search for alternatives a new urgency.
- Parlamento'nun raporu alternatif arayışlarına yeni bir aciliyet kazandıracaktır.
- It is up to the industry to accelerate that search for validated alternatives.
- Onaylanmış alternatifler arayışını hızlandırmak endüstrinin görevidir.
- Parliament's report will give the search for alternatives a new urgency.
- Parlamentonun raporu alternatif arayışlarına yeni bir aciliyet kazandıracaktır.
- The idea is to reinject momentum into the search for a global approach towards migration.
- Fikir, göçe yönelik küresel bir yaklaşım arayışına yeniden ivme kazandırmaktır.
- However, we must not allow speed to compromise the search for excellence.
- Ancak, hızın mükemmellik arayışından ödün vermesine izin vermemeliyiz.
- The search for this wide-ranging support for the Court should inspire our efforts.
- Mahkeme'ye yönelik bu geniş kapsamlı destek arayışı çabalarımıza ilham vermelidir.
- It is up to the industry to accelerate that search for validated alternatives.
- Onaylanmış alternatifler için bu arayışı hızlandırmak endüstrinin görevidir.
- We remain willing to assist them in the search for permanent peace in their beautiful country.
- Güzel ülkelerinde kalıcı barış arayışlarında onlara yardımcı olmaya hazırız.
- In search for synergies, the company merged with another firm a few years later.
- Sinerji arayışında olan şirket birkaç yıl sonra öteki şirket ile birleşmiştir.
- In search for synergies, the company merged with another firm a few years later.
- Sinerji arayışındaki şirket birkaç yıl sonra başka bir firmayla birleşti.
- Making art is a search for truth and meaning.
- Sanat yapmak bir hakikat ve anlam arayışıdır.
- Philosophy assumes that the search for truth is open to all.
- Felsefe hakikat arayışının herkese açık olduğunu varsayar.
- In search for synergies, the company merged with another firm a few years later.
- Sinerji arayışı içinde olan şirket, birkaç yıl sonra başka bir firmayla birleşti.
- Philosophy assumes that the search for truth is open to all.
- Felsefe, hakikat arayışının herkese açık olduğunu varsayar.
- He is in desperate search of further evidence.
- Çaresizce daha fazla kanıt arayışında.
- Tom abandoned his search.
- Tom arayışını bıraktı.
Show More (16)
|
| 4 |
search |
araştırmak |
v. |
|
- We must, however, search our own conscience.
- Bununla birlikte, kendi vicdanımızı araştırmalıyız.
- They searched here and there looking for survivors.
- Orada burada hayatta kalanları araştırdılar.
- He searched his pockets for the key.
- O, anahtar için cebini araştırdı.
- He came to Tokyo in search of employment.
- İstihdamı araştırmak için Tokyo'ya geldi.
- Bill searched the entire house.
- Bill bütün evi araştırdı.
- We're still searching.
- Biz hâlâ araştırıyoruz.
- Was this basement thoroughly searched?
- Bu bodrum iyice araştırıldı mı?
- Tom searched Mary's room.
- Tom, Mary'nin odasını araştırdı.
- The police are searching.
- Polis araştırıyor.
- I've been searching for you.
- Senin için araştırıyorum.
- Do not search for people's weaknesses, but for their strengths.
- İnsanların zayıf yönlerini değil, güçlü yönlerini araştırın.
- The customs agent searched Tom for contraband.
- Gümrük ajanı, kaçakçılık için Tom'u araştırdı.
- I should have confirmed it by searching for the original one.
- Orijinalini araştırıp doğrulamalıydım.
- The police searched Tom's house.
- Polis Tom'un evini araştırdı.
- The police searched Tom's house for three hours, but they couldn't find anything.
- Polis üç saat boyunca Tom'un evini araştırdı, ancak bir şey bulamadılar.
- More and more people search methods of natural medicine.
- Giderek daha fazla insan doğal tıp yöntemlerini araştırıyor.
- I searched anxiously, but I found nothing.
- Ben endişeyle araştırdım ama bir şey bulmadım.
Show More (14)
|
| 5 |
search |
araştırma |
n. |
|
- Despite searching, I have been unable to obtain access to your decision.
- Araştırmama rağmen kararınıza erişim sağlayamadım.
- We cannot hobble that search and yet we must also uphold the dignity of the human person.
- Bu araştırmayı engelleyemeyiz ama aynı zamanda insan onurunu da korumalıyız.
- We therefore began searching through our membership, and we finally obtained the list we wanted and needed.
- Bu nedenle üyelerimizi araştırmaya başladık ve sonunda istediğimiz ve ihtiyaç duyduğumuz listeyi elde ettik.
- Tom allowed the police to search his home.
- Tom, polisin evini araştırmasına izin verdi.
- We've made a thorough search.
- Kapsamlı bir araştırma yaptık.
- You can call off the search.
- Araştırmayı feshedebilirsin.
- We should call off the search.
- Araştırmayı iptal etmeliyiz.
- She went in search of a doctor for her sick baby.
- O, hasta bebeği için doktor araştırmaya gitti.
- Detective Dan Anderson and his team conducted a more thorough search in the park.
- Dedektif Dan Anderson ve takımı, parkta daha kapsamlı bir araştırma yaptı.
- The search is over.
- Araştırma bitti.
- Fadil spent every spare moment searching the web for a gift to buy Layla.
- Fadıl her boş anını Leyla'ya alabileceği bir hediye bulmak için internette araştırma yaparak geçirdi.
- Tom wants to search for information.
- Tom bilgi için araştırma yapmak istiyor.
- Tom abandoned his search.
- Tom araştırmasını bıraktı.
- After waiting all day, the workers were still looking for a break in the weather so they could resume the search.
- Bütün gün bekledikten sonra işçiler araştırmayı sürdürebilmek için hâlâ havanın düzelmesini bekliyorlardı.
Show More (11)
|
| 6 |
search |
yoklamak |
v. |
|
- With this, Parliament has searched its own conscience.
- Bununla Parlamento kendi vicdanını yoklamıştır.
- And I invite them to search their consciences.
- Ve onları vicdanlarını yoklamaya davet ediyorum.
- We also need to search our own hearts regarding public tenders.
- Kamu ihaleleri konusunda kendi kalplerimizi de yoklamamız gerekiyor.
Show More (0)
|
| 7 |
search |
karıştırmak |
v. |
|
- The boy I saw searching through the garbage can said that he had not eaten anything for four days.
- Çöp kutusunu karıştırırken gördüğüm çocuk dört gündür bir şey yemediğini söyledi.
- Tom searched in his pocket.
- Tom cebini karıştırdı.
Show More (-1)
|
| 8 |
search |
ara |
expr. |
|
- Search everyone who comes into this room.
- Bu odaya gelen herkesi ara.
- I never for a moment imagined that I'd be singled out for a full body search.
- Bir an bile tüm vücudumun aranacağını hayal etmemiştim.
Show More (-1)
|
| 9 |
search |
taramak |
v. |
|
- The next morning the White Duck wandered round the pond, looking for her little ones; she called and she searched, but could find no trace of them.
- Ertesi sabah Beyaz Ördek, yavrularını arayarak göletin etrafında dolandı durdu; isimleriyle seslendi, aradı taradı ama onlara dair hiçbir ize rastlayamadı.
Show More (-2)
|
| 10 |
search |
üstünü aramak |
v. |
|
- Customs officials carried out a full body search on Tom.
- Gümrük memurları Tom'un tüm üstünü aradı.
Show More (-2)
|
