1 |
severely |
ağır |
adv. |
|
- Users of child pornography must be punished severely to serve as examples.
- Çocuk pornografisi kullanıcıları örnek teşkil etmeleri için ağır şekilde cezalandırılmalıdır.
- On 28 August masked men kidnapped and severely beat his public defender, Surat Ikramov.
- 28 Ağustos'ta maskeli adamlar kamu avukatı Surat İkramov'u kaçırdı ve ağır şekilde dövdü.
- Those who traffic in human beings must therefore be punished as severely as those who deal in drugs.
- Dolayısıyla insan ticareti yapanlar da uyuşturucu ticareti yapanlar kadar ağır bir şekilde cezalandırılmalıdır.
- Those who traffic in human beings must therefore be punished as severely as those who deal in drugs.
- Bu nedenle insan ticareti yapanlar, uyuşturucu ticareti yapanlar kadar ağır bir şekilde cezalandırılmalıdır.
- Tom insulted me severely, but I gave him tit for tat.
- Tom bana ağır hakaretler etti ama ben de ona karşılık verdim.
- Tom was also severely injured.
- Tom da ağır yaralandı.
- We must punish him severely.
- Onu ağır bir biçimde cezalandırmalıyız.
- Tom must be severely punished.
- Tom ağır bir şekilde cezalandırılmalı.
- We must punish him severely.
- Onu ağır bir şekilde cezalandırmalıyız.
- Tom must be severely punished.
- Tom ağır cezalandırılmalı.
- Such a thing is considered theft and it has to be punished severely.
- Böyle bir şey hırsızlık olarak kabul edilir ve ağır bir şekilde cezalandırılmalıdır.
- Tom had been severely beaten.
- Tom ağır şekilde dövülmüştü.
- The severely injured man was dead on arrival at the hospital.
- Ağır yaralı adam hastaneye vardığında ölmüştü.
- Tom was also severely injured.
- Tom da ağır yaralanmıştı.
- He must be severely punished.
- Ağır bir şekilde cezalandırılmalı.
- In any case, she'll have to be severely punished.
- Her halükarda ağır bir şekilde cezalandırılması gerekecek.
- Our ship is severely damaged.
- Gemimiz ağır hasar gördü.
- They demanded a treaty that would punish Germany severely.
- Almanya'yı ağır bir şekilde cezalandıracak bir antlaşma talep ettiler.
Show More (15)
|
2 |
severely |
ciddi bir şekilde |
adv. |
|
- However, the report must be severely criticised in terms of its content.
- Ancak rapor, içeriği bakımından ciddi bir şekilde eleştirilmelidir.
- Those found in breach of them must be dealt with severely.
- Bunları ihlal ettiği tespit edilenler ciddi bir şekilde ele alınmalıdır.
- However, the report must be severely criticised in terms of its content.
- Bununla birlikte, rapor içeriği açısından ciddi bir şekilde eleştirilmelidir.
- The storm severely damaged the crops.
- Fırtına ürünlere ciddi bir şekilde zarar verdi.
- The food on this cruise made me severely constipated.
- Bu gemi yolculuğundaki yiyecek beni ciddi bir şekilde kabız etti.
- Dan was severely beaten by prison guards.
- Dan cezaevi gardiyanları tarafından ciddi bir şekilde dövüldü.
- We must punish Tom severely.
- Tom'u ciddi bir şekilde cezalandırmalıyız.
Show More (4)
|
3 |
severely |
şiddetle |
adv. |
|
- Many of the refugees had been severely frost-bitten and many had died along the way.
- Mültecilerin birçoğu şiddetli soğuktan etkilenmiş ve birçoğu da yollarda ölmüştü.
- She must be severely punished.
- Şiddetli bir şekilde cezalandırılmalı.
- We must punish Tom severely.
- Tom'u şiddetle cezalandırmak zorundayız.
- People severely criticized the Eiffel Tower during its construction.
- İnsanlar, inşaatı sırasında Eyfel Kulesi'ni şiddetle eleştirdiler.
- I got scolded severely by that teacher.
- O öğretmen tarafından şiddetle azarlandım.
Show More (2)
|
4 |
severely |
sert bir biçimde |
adv. |
|
- In September 1999, a major prisoner revolt has been severely repressed.
- Eylül 1999'da, büyük bir hapishane isyanı sert bir biçimde bastırılmıştır.
- He severely criticized the mayor.
- Belediye başkanını sert bir biçimde eleştirdi.
- He criticized his rival severely.
- Rakibini sert bir biçimde eleştirdi.
- They demanded a treaty that would punish Germany severely.
- Onlar Almanya'yı sert bir biçimde cezalandıracak bir antlaşma talep ettiler.
Show More (1)
|
5 |
severely |
ağır biçimde |
adv. |
|
- In any case, she'll have to be severely punished.
- Her halükarda, ağır biçimde cezalandırılmak zorunda kalacak.
- Do not punish the girl severely; go easy on her.
- Kızı ağır biçimde cezalandırma; onun huyuna git.
- Tom was severely beaten by the police.
- Tom, polis tarafından ağır biçimde dövüldü.
- Tom was severely injured.
- Tom ağır biçimde yaralandı.
Show More (1)
|
6 |
severely |
ciddi olarak |
adv. |
|
- This scandal has severely damaged the public image of our company.
- Bu skandal, şirketimizin kamuoyundaki imajına ciddi olarak zarar verdi.
- Visibility was severely restricted in the heavy fog.
- Görüş yoğun siste ciddi olarak sınırlı idi.
- Since then, his faith has been severely shaken.
- O zamandan beri onun inancı ciddi olarak sarsıldı.
Show More (0)
|