| 1 |
snooze |
uyumak |
v. |
|
- I want to snooze some more.
- Biraz daha uyumak istiyorum.
- You snooze, you lose.
- Uyursan, kaybedersin.
- I think I'll snooze for a while.
- Sanırım bir süre uyuyacağım.
- Tom is snoozing in his office.
- Tom ofisinde uyuyor.
- Grandad is snoozing on the sofa.
- Büyükbaba kanepede uyuyor.
Show More (2)
|
| 2 |
snooze |
uyuklamak |
v. |
|
- Tom is snoozing in his office.
- Tom ofisinde uyukluyor.
- I think I'll snooze for a while.
- Sanırım biraz uyuklayacağım.
- Grandad is snoozing on the sofa.
- Dede kanepede uyukluyor.
- Tom snoozed quietly in front of the TV.
- Tom televizyonun önünde sessizce uyukladı.
Show More (1)
|
| 3 |
snooze |
kestirmek |
v. |
|
- I want to snooze some more.
- Biraz daha kestirmek istiyorum.
- Tom snoozed quietly in front of the TV.
- Tom TV'nin önünde sessizce kestirdi.
- Tom was taking a snooze.
- Tom biraz kestiriyordu.
Show More (0)
|
| 4 |
snooze |
ertelemek |
v. |
|
- Mary hit the snooze button.
- Mary erteleme tuşuna tıkladı.
- You snooze, you lose.
- Ertelersen kaybedersin.
Show More (-1)
|
| 5 |
snooze |
şekerleme yapmak |
v. |
|
- Tom usually takes a short snooze after lunch.
- Tom genellikle öğle yemeğinden sonra kısa bir şekerleme yapar.
- Tom was taking a snooze.
- Tom bir şekerleme yapıyordu.
Show More (-1)
|
