| 1 |
soar |
yükselmek |
v. |
|
- The pharmaceutical industry's profits, on the other hand, have soared.
- Öte yandan, ilaç endüstrisinin karları yükselişe geçmiştir.
- Our grocery bill soared last month because of higher vegetable prices.
- Geçen ay sebze fiyatları arttığı için market faturamız yükseldi.
- Prices have soared.
- Fiyatlar yükseldi.
- The eagle soared majestically above the snow-covered peaks.
- Kartal, karla örtülü zirvelerin üzerinde ihtişamla yükseldi.
- Prices keep on soaring.
- Fiyatlar yükselmeye devam ediyor.
- The company's profits soared.
- Şirketin kârı yükseldi.
- The value of the yen has soared.
- Yen'in değeri çok yükseldi.
Show More (4)
|
| 2 |
soar |
artmak |
v. |
|
- The results of the election made my hopes soar.
- Seçim sonuçları benim umutlarımı artırdı.
- The price of paper has soared remarkably in the previous year.
- Kâğıt fiyatları geçtiğimiz yıl içinde önemli ölçüde artmıştır.
- The pharmaceutical industry's profits, on the other hand, have soared.
- Öte yandan ilaç endüstrisinin kârları da artmış durumda.
- As a consequence, expenditure on health care and pensions will soar dramatically.
- Sonuç olarak, sağlık ve emeklilik harcamaları önemli ölçüde artacaktır.
- The cost of living is soaring.
- Hayat pahalılığı artıyor.
- The company's profits soared.
- Şirketin kazancı arttı.
Show More (3)
|
| 3 |
soar |
süzülmek |
v. |
|
- The eagle soared above the tall pine trees.
- Kartal uzun çam ağaçlarının üzerinde süzülüyordu.
- The birds soar in the air.
- Kuşlar havada süzülüyor.
- The eagle soared majestically above the snow-covered peaks.
- Kartal karla kaplı tepelerin üzerinde görkemli bir şekilde süzülüyordu.
Show More (0)
|
| 4 |
soar |
yükselmek (bir yer üzerinde/bir yere) |
v. |
|
- He kicked the ball so hard that it soared all the way to the bleachers!
- Topa o kadar sert vurdu ki top tribünlere kadar yükseldi!
Show More (-2)
|
| 5 |
soar |
dimdik yükselmek |
v. |
|
- Burj Khalifa soars a kilometer to the skies.
- Burj Khalifa göğe doğru bir kilometre boyunca dimdik yükselmektedir.
Show More (-2)
|
| 6 |
soar |
havada süzülmek |
v. |
|
- A bird soared above.
- Bir kuş havada süzülüyordu.
Show More (-2)
|
| 7 |
soar |
havada yükselmek |
v. |
|
- The glider soared high into the air.
- Planör havaya yükseldi.
Show More (-2)
|
| 8 |
soar |
uçmak |
v. |
|
- A bird soared above.
- Tepemizde bir kuş uçtu.
Show More (-2)
|
| 9 |
soar |
hızla yükselmek |
v. |
|
- The cost of living is soaring.
- Yaşamanın maliyeti hızla yükseliyor.
Show More (-2)
|
| 10 |
soar |
yüksekten uçma |
n. |
|
- No bird soars too high if he soars with his own wings.
- Hiçbir kuş gereğinden çok yükseğe uçmaz, eğer ki kendi kanatlarıyla uçuyorsa.
Show More (-2)
|
