sorry - Inglés Turco Frases
Inglés Turco
sorry üzgün adj.
  • I am sorry, but I must recommend that the Commission proposal be rejected.
  • Üzgünüm ancak Komisyon teklifinin reddedilmesini tavsiye etmek zorundayım.
  • I am sorry this speech is so long, but this is an important section.
  • Bu konuşma bu kadar uzun olduğu için üzgünüm, ancak bu önemli bir bölüm.
  • I am very sorry, but we have exceeded our time limit.
  • Çok üzgünüm ama zaman sınırımızı aştık.
Show More (1041)
sorry üzgünüm expr.
  • Nevertheless, I am sorry that the increase in these rates only target closed investment categories.
  • Bununla birlikte bu oranlardaki artışın sadece kapalı yatırım kategorilerini hedeflemesinden dolayı üzgünüm.
  • No, sorry, just a moment.
  • Hayır, üzgünüm, bir dakika.
  • Secondly, I am sorry we had such difficulty in establishing the committee.
  • İkinci olarak, komiteyi kurmakta bu kadar zorlandığımız için üzgünüm.
Show More (212)
sorry affedersiniz interj.
  • Sorry, could you turn the radio off?
  • Affedersiniz, radyoyu kapatabilir misiniz?
  • Sorry, could you repeat your name?
  • Affedersiniz, adınızı tekrar eder misiniz?
  • Sorry, I'm 30 minutes late because I overslept.
  • Affedersin, uyuyakaldığım için 30 dakika geciktim.
Show More (26)
sorry pardon expr.
  • Sorry, where can I find a delicatessen?
  • Pardon, nerede şarküteri bulabilirim?
  • Sorry, you were saying?
  • Pardon, ne diyordun?
  • Sorry, I hit the send button by accident.
  • Pardon, yanlışlıkla gönder tuşuna bastım.
Show More (5)
sorry üzücü adj.
  • Very briefly, this is a very sorry story.
  • Çok kısaca, bu çok üzücü bir hikaye.
  • This sorry state of affairs has been exacerbated by a dumping policy, especially in South Korea.
  • Bu üzücü durum, özellikle Güney Kore'de uygulanan damping politikası nedeniyle daha da kötüleşmiştir.
  • This is our chance to put right this sorry process of delay.
  • Bu, bu üzücü gecikme sürecini düzeltmek için bir şans.
Show More (2)
sorry maalesef adj.
  • Sorry, you're calling the wrong number.
  • Maalesef, yanlış numarayı arıyorsunuz.
  • I'm sorry, my father's not here.
  • Maalesef babam burada değil.
  • I'm sorry, I don't have change.
  • Maalesef, bozuk param yok.
Show More (2)
sorry pişman adj.
  • If you do that, you'll be sorry.
  • Eğer bunu yaparsan, pişman olursun.
  • Are you sorry you did that?
  • Bunu yaptığına pişman mısın?
  • If you marry Tom, you'll be sorry.
  • Eğer Tom'la evlenirsen, pişman olursun.
Show More (1)
sorry özür n.
  • Why say sorry for something you haven't even done?
  • Yapmadığın bir şey için neden özür diliyorsun?
  • Tom didn't even say he was sorry.
  • Tom özür bile dilemedi.
  • I'm sorry I kept you waiting.
  • Seni beklettiğim için özür diliyorum.
Show More (0)