| 1 |
strive to (do something) |
(bir şey yapmaya) çabalamak |
v. |
|
- We must do all we can and continue to strive to eliminate all such tragedies.
- Elimizden geleni yapmalı ve bu tür trajedileri ortadan kaldırmak için çabalamaya devam etmeliyiz.
- He must strive to find a solution.
- O bir çözüm bulmak için çabalamalı.
- Since happiness doesn't exist, we must strive to be happy without it.
- Mutluluk diye bir şey olmadığına göre, onsuz mutlu olmak için çabalamalıyız.
- We must strive to do better.
- Daha iyisini yapmak için çabalamalıyız.
- Strive to be happy.
- Mutlu olmak için çabalayın.
- Since happiness doesn't exist, we have to strive to be happy without it.
- Mutluluk var olmadığına göre, onsuz mutlu olmak için çabalamalıyız.
- He strives to succeed.
- Başarılı olmak için çabalıyor.
- The company always strives to satisfy its customers.
- Şirket ,her zaman müşterilerini memnun etmek için çabalıyor.
Show More (5)
|
| 2 |
strive to (do something) |
(bir şeyi yapmak için) çaba göstermek |
v. |
|
- We must do all we can and continue to strive to eliminate all such tragedies.
- Elimizden geleni yapmalı ve bu tür trajedileri ortadan kaldırmak için çaba göstermeye devam etmeliyiz.
- I think that agreement is possible, and we must strive to achieve it.
- Ben anlaşmanın mümkün olduğunu düşünüyorum ve bunu başarmak için çaba göstermeliyiz.
- We shall also strive to protect our quality products by defending our designations of origin.
- Ayrıca menşe adlarımızı savunarak kaliteli ürünlerimizi korumak için çaba göstereceğiz.
- I would add that we must strive to combat corruption and promote the pluralism of information.
- Yolsuzlukla mücadele etmek ve bilginin çoğulculuğunu teşvik etmek için çaba göstermemiz gerektiğini de eklemek isterim.
- Our company strives to improve its products.
- Şirketimiz ürünlerini geliştirmek için çaba göstermektedir.
- Our company strives to improve its services.
- Şirketimiz hizmetlerini geliştirmek için çaba göstermektedir.
- This initiative strives to promote writing in Occitan.
- Bu girişim, Oksitanca yazmaya teşvik etmek için çaba göstermektedir.
Show More (4)
|
| 3 |
strive to (do something) |
(bir şeyi yapmak için) çaba sarf etmek |
v. |
|
- The Belgian Presidency is striving to maintain the intensive pace of negotiations.
- Belçika Dönem Başkanlığı müzakerelerin yoğun temposunu sürdürmek için çaba sarf etmektedir.
- The Belgian Presidency is striving to maintain the intensive pace of negotiations.
- Belçika Dönem Başkanlığı müzakerelerin yoğun temposunu sürdürmek için çaba sarf ediyor.
- What we must do, therefore, is to strive to obtain a broader and better scientific basis in this area too.
- Bu nedenle yapmamız gereken, bu alanda da daha geniş ve daha iyi bir bilimsel temel elde etmek için çaba sarf etmektir.
- He must strive to find a solution.
- Bir çözüm bulmak için çaba sarf etmelidir.
Show More (1)
|
| 4 |
strive to (do something) |
(bir şeyi yapmak için) gayret etmek |
v. |
|
- Since happiness doesn't exist, we have to strive to be happy without it.
- Mutluluk mevcut olmadığı için, onsuz mutlu olmaya gayret etmeliyiz.
Show More (-2)
|
