|
- The second important point is that there are sudden epidemics of new diseases.
- İkinci önemli nokta ise yeni hastalıkların ani salgınlar halinde ortaya çıkmasıdır.
- There has been no sudden calamitous increase in imports.
- İthalatta ani ve felaket boyutunda bir artış yaşanmamıştır.
- The second important issue is that we are seeing sudden epidemics of new diseases.
- İkinci önemli konu ise yeni hastalıkların ani salgınlarına tanık olmamızdır.
- Sudden, mass arrests of critics of his regime are followed by quick show trials.
- Rejimi eleştirenlere yönelik ani ve kitlesel tutuklamaları hızlı göstermelik yargılamalar takip ediyor.
- Angola's sudden and promising recovery has taught despairing Westerners an unexpected lesson.
- Angola'nın ani ve umut verici toparlanması, umutsuzluğa kapılan Batılılara beklenmedik bir ders verdi.
- We are now faced with what appears to be a sudden problem on account of the large population.
- Şu anda büyük nüfus nedeniyle ani bir sorun gibi görünen bir durumla karşı karşıyayız.
- This is kind of sudden, isn't it?
- Bu biraz ani, değil mi?
- I was very much surprised by her sudden change of mind.
- Ani fikir değişikliği beni çok şaşırttı.
- The change in weather was sudden.
- Havadaki değişiklik aniydi.
- Her sudden departure surprised us all.
- Ani gidişi hepimizi şaşırttı.
- He felt a sudden pain.
- O, ani bir ağrı hissetti.
- I was surprised by her sudden visit.
- Onun ani ziyareti beni şaşırttı.
- There was a sudden change of plan.
- Ani bir plan değişikliği vardı.
- We were surprised by a sudden increase in imports.
- İthalatta ani bir artış bizi şaşırttı.
- Her sudden arrival prevented him from going out.
- Ani gelişi onun dışarı çıkmasını engelledi.
- I don't know what the reason is for his sudden success.
- Onun bu ani başarısının sırrını bilmiyorum.
- There was a sudden change in her tone.
- Ses tonunda ani bir değişiklik oldu.
- Don't make any sudden moves.
- Ani hareketler yapmayın.
- I strive not to make sudden movements.
- Ani hareketler yapmamaya gayret ediyorum.
- There was a sudden change in the weather.
- Havada ani bir değişiklik vardı.
- I became quite astonished by his sudden change of mood.
- Ben onun ani ruh hali değişikliğine oldukça şaşırdım.
- The sudden noise scattered the birds.
- Ani gürültü kuşları dağıttı.
- There was a sudden change of plan.
- Ani bir plan değişikliği oldu.
- There's been a sudden change of plans.
- Planlarda ani bir değişiklik oldu.
- A sudden illness forced her to cancel her appointment.
- Ani bir hastalık onu randevusunu iptal etmeye zorladı.
- Her sudden arrival prevented him from going out.
- Onun ani gelişi onun dışarı çıkmasını engelledi.
- When he entered the building, he was frightened by a sudden cry.
- Binaya girdiğinde ani bir çığlıkla korktu.
- The sudden noise frightened her.
- Ani gürültü onu korkutmuştu.
- Bill dealt Tom a sudden blow.
- Bill Tom'a ani bir darbe indirdi.
- I strive not to make sudden movements.
- Ani hareketler yapmamaya çalışıyorum.
- There are many theories about the sudden extinction of the dinosaurs, but the real cause still remains anyone's guess.
- Dinozorların ani yok oluşu hakkında birçok teori var, ancak gerçek neden hala herkes için tahmin olmaya devam ediyor.
- There was a sudden change in the weather.
- Havada ani bir değişiklik oldu.
- Losing his balance from a sudden gust of wind, the tightrope walker fell to his death.
- Ani bir rüzgârla dengesini kaybeden ip cambazı düşerek öldü.
- I wouldn't make any sudden moves.
- Ani bir hareket yapmazdım.
- There's been a sudden change of plans.
- Ani bir plan değişikliği oldu.
- There was a sudden change in the situation.
- Durumda ani bir değişiklik oldu.
- I was surprised by her sudden visit.
- Ani ziyareti beni şaşırttı.
- There was a sudden drop in the temperature last night.
- Dün gece sıcaklıkta ani bir düşüş oldu.
- There was a sudden change in the situation.
- Durumda ani bir değişiklik vardı.
- He felt a sudden pain.
- Ani bir acı hissetti.
- It was a little sudden.
- O biraz aniydi.
- It is difficult to adapt oneself to sudden changes of temperature.
- Ani sıcaklık değişimlerine uyum sağlamak zordur.
- Tom felt a sudden urge to leave the room.
- Tom odayı terk etmek için ani bir dürtü hissetti.
- The sudden increase of cars is causing a large number of traffic accidents every day.
- Arabaların ani çoğalması her gün çok sayıda trafik kazasına neden oluyor.
- The sudden noise frightened her.
- Ani ses onu korkuttu.
- The sudden increase of ultraviolet rays made the researchers believe in the existence of ozone holes.
- Ultraviyole ışınlarının ani artışı araştırmacıları ozon deliklerinin varlığına inandırdı.
- I don't know what the reason is for his sudden success.
- Ani başarısının sebebini bilmiyorum.
- After the incident, our relationship underwent a sudden change.
- Olaydan sonra ilişkimiz ani bir değişim geçirdi.
- He felt a sudden urge to write a novel.
- Bir roman yazmak için ani bir dürtü hissetti.
- The sudden noise scattered the birds.
- Ani ses kuşları dağıttı.
- There was a sudden change in her tone.
- Onun sesinde ani bir değişiklik vardı.
- A sudden illness prevented him from going there.
- Ani bir hastalık oraya gitmesini engelledi.
- It was all very sudden.
- Her şey çok aniydi.
Show More (50)
|
