|
- This is something new, and it really is intolerable if you take a look at the facts.
- Bu yeni bir şey ve gerçeklere baktığınızda gerçekten de kabul edilemez olduğunu görürsünüz.
- Take a look at payments, and the figure of 1.9% does not, at first sight, appear to be very much.
- Ödemelere baktığımızda, %1.9'luk rakam ilk bakışta çok fazla görünmüyor.
- Taking a look at the situation we are in, I cannot resist making an observation.
- İçinde bulunduğumuz duruma baktığımda bir gözlem yapmaktan kendimi alamıyorum.
- I think that it is very important to first take a look at what happens to the contribution.
- Öncelikle katkı payına ne olduğuna bakmanın çok önemli olduğunu düşünüyorum.
- Hildur, can you come down and take a look at this?
- Hildur, aşağı gelip şuna bir bakabilir misin?
- I'll come down and take a look.
- Aşağı inip bir bakayım.
- Mac, you better take a look at these.
- Mac, şunlara bir baksan iyi olur.
- Tom is going to take a look at it.
- Tom bir bakacak.
- Why don't you take a look in the mirror for a change?
- Neden değişiklik olsun diye aynaya bakmıyorsun?
- Anyway, let's take a look.
- Neyse, haydi bir bakalım.
- May I take a look at it?
- Ona bakabilir miyim?
- Let me take a look at your driver's license.
- Ehliyetinize bir bakayım.
- Take a look at these.
- Şunlara bir bak.
- Let me take a look at that.
- Şuna bir bakayım.
- Would you take a look at this beautiful baby?
- Şu güzel bebeğe bir bakar mısın?
- Tom is taking a look at it.
- Tom ona bakıyor.
- I'll go take a look.
- Gidip bir bakacağım.
- Take a look at these tires.
- Şu lastiklere bir bak.
- There's something I'd like you to take a look at.
- Bakmanızı istediğim bir şey var.
- Let's take a look.
- Bir bakalım.
- Let her take a look at it.
- Bir baksın.
- Maybe you'd better take a look at this.
- Belki de şuna bir baksanız iyi olur.
- Would you take a look at this beautiful baby?
- Bu güzel bebeğe bir bakar mısın?
- She's going to take a look.
- Bir bakacak.
- Take a look in there.
- Şuraya bir bak.
- Take a look at that.
- Şuna bir bak.
- Let's go take a look.
- Gidip bir bakalım.
- Could you take a look?
- Bir bakar mısın?
- Take a look at that.
- Şuna bir bakın.
- You should have a doctor take a look at it.
- Onu bir doktora baktırmalısın.
- Take a look around.
- Etrafa bir bak.
- You might want to take a look at this.
- Buna bakmak isteyebilirsin.
- Let's go and take a look.
- Hadi gidip bir bakalım.
- Let's take a look at this from another angle.
- Bu konuya başka bir açıdan bakalım.
- Take a look at that woman!
- Şu kadına bir bak!
- Let them take a look at it.
- Bir baksınlar.
- Can you take a look at this for me?
- Şuna benim için bir bakabilir misiniz?
- Can I take a look at it?
- Ben bakabilir miyim?
- Let him take a look at it.
- Bir baksın.
- Take a look, Tom.
- Bir bak, Tom.
- Take a look at it if you don't believe me!
- Bana inanmıyorsan bir de sen bak!
- Do you want to take a look at it?
- Buna bakmak ister misin?
- Let me take a look.
- Bir bakayım.
- Let them take a look at it.
- Bırakın bir baksınlar.
- I'd be grateful if you could take a look when you've got time sometime.
- Vaktin olduğunda bir bakarsan minnettar olurum.
- Tom asked me to take a look at it.
- Tom bir bakmamı istedi.
- Sami took a look at the computer.
- Sami bilgisayara baktı.
- As soon as he took a look at her, he fell in love.
- Ona bakar bakmaz aşık oldu.
- Please take a look at that picture.
- Lütfen şu resme bir bakın.
- Do you want to take a look?
- Bir bakmak ister misin?
- Let her take a look at it.
- Bırakın o baksın.
- I'd like you to take a look at this.
- Şuna bir bakmanı istiyorum.
- If you think French numbers are complicated, take a look at Danish.
- Fransız rakamlarının karmaşık olduğunu düşünüyorsanız, bir de Danca'ya bakın.
- Can we take a look at it?
- Ona bakabilir miyiz?
- The paramedic ripped open Tom's shirt and took a look at the wound.
- Sağlık görevlisi Tom'un gömleğini yırtıp açtı ve yaraya baktı.
- I want you to take a look at this.
- Şuna bir bakmanı istiyorum.
- Take a look at this.
- Şuna bir bak.
- I want to take a look inside.
- İçeri bakmak istiyorum.
- I'd like you to take a look at this.
- Buna bakmanı istiyorum.
- Why don't you take a look in the mirror?
- Neden aynaya bakmıyorsun?
- I'd like to take a look at those documents.
- Bu belgelere bakmak istiyorum.
- Don't you want to take a look at it?
- Buna bakmak istemiyor musun?
- Why don't you let me take a look?
- Neden bir bakmama izin vermiyorsun?
- I'd like you to take a look at something.
- Bir şeye bakmanı istiyorum.
- She asked me to take a look at it.
- Bir bakmamı istedi.
- Take a look at the books I bought.
- Aldığım kitaplara bir bak.
- Let him take a look at it.
- Bırakın o baksın.
- Dan took a look at the victim's vehicle.
- Dan kurbanın aracına baktı.
- I should take a look.
- Bakmalıyım.
- I need you to take a look at this.
- Buna bakmanı istiyorum.
- Sami took a look at the file.
- Sami dosyaya baktı.
- Would you take a look at something for me?
- Benim için bir şeye bakar mısın?
- Take a look at it if you don't believe me!
- Bana inanmıyorsanız bir bakın!
- Maybe you should take a look at this again.
- Belki de buna tekrar bakmalısın.
- Tom asked Mary to take a look at it.
- Tom, Mary'den bir bakmasını istedi.
- Take a look at this map.
- Şu haritaya bir bakın.
- Let Tom take a look at it.
- Bırak da Tom şuna baksın.
- Let's take a look at this machine.
- Şu makineye bir bakalım.
- Let's take a look at this.
- Şuna bir bakalım.
- Anyway, let's take a look.
- Her neyse, bir bakalım.
- We'd better take a look.
- Bir baksak iyi olur.
- I think you should take a look.
- Bakman gerektiğini düşünüyorum.
- I'll have Tom take a look at it.
- Tom'a bir bakmasını söylerim.
- Please take a look at this.
- Lütfen şuna bir bakın.
- Did you take a look at it?
- Ona baktın mı?
- Why don't you let me take a look?
- Neden bakmama izin vermiyorsun?
- I'll go take a look.
- Gidip bakacağım.
- Can I take a look at it?
- Ona bakabilir miyim?
- Would you like to take a look at it?
- Bakmak ister misin?
- I'd like to take a look outside.
- Dışarıya bakmak istiyorum.
- First, let us take a look at the situation.
- Önce, duruma bakalım.
- Let me take a look at your tires.
- Lastiklerine bir bakayım.
- I think you'd better take a look at this.
- Bence buna bir baksan iyi olur.
- The medic ripped open Tom's shirt and took a look at the wound.
- Sağlık görevlisi Tom'un gömleğini yırtıp açtı ve yaraya baktı.
- Would you mind if I take a look?
- Bir bakmamın sakıncası var mı?
- I think you'd better take a look at this.
- Bence şuna bir baksanız iyi olur.
- Take a look here.
- Şuraya bir bak.
- Take a look at these feathers.
- Şu tüylere bir bak.
- Let me take a look at this.
- Şuna bir bakayım.
- He asked me to take a look at it.
- Benden bakmamı istedi.
- Jean and Philippe are going to take a look.
- Jean and Philippe bir bakacaklar.
- Why don't you take a look in the mirror for a change?
- Neden bir değişiklik olsun diye aynaya bakmıyorsun?
- Why don't we take a look?
- Neden bakmıyoruz?
- There's something I'd like you to take a look at.
- Bakmanı istediğim bir şey var.
- Take a look at that woman!
- Şu kadına bak!
- May I take a look at it?
- Bir bakabilir miyim?
- Now, take a look at this.
- Şimdi, şuna bir bak.
- Let me take a look at your driver's license.
- Ehliyetine bakmama izin ver.
- Let's go and take a look.
- Gidelim ve bakalım.
- Let me take a look at it.
- Bir bakayım.
- Tom will take a look at it.
- Tom ona bir bakacak.
- I need you to take a look at this.
- Şuna bir bakmanı istiyorum.
- Let's take a look at this from another angle.
- Buna başka bir açıdan bakalım.
- Let's take a look at that.
- Ona bir bakalım.
Show More (112)
|
