|
- People do not vote in order to meet a ritual obligation which they do not experience as useful.
- İnsanlar faydalı olduğunu düşünmedikleri ritüel bir yükümlülüğü yerine getirmek için oy vermiyorlar.
- I would be hard put to vote in favour of this report.
- Bu rapor lehine oy vermekte zorlanacağım.
- We will only vote in favour of this draft directive if these two shortcomings are made good.
- Bu taslak yönergeye ancak bu iki eksikliğin giderilmesi halinde olumlu oy vereceğiz.
- These, in short, are the two main reasons that have led me not to deliver a final vote in favour of this report.
- Kısacası bunlar, beni bu rapor lehinde nihai oy vermemeye iten iki ana nedendir.
- I didn't vote in the last election.
- Son seçimde oy vermedim.
- Did you vote in the last presidential election?
- Son cumhurbaşkanlığı seçiminde oy verdin mi?
- Tom voted in favor of the proposal.
- Tom teklifin lehinde oy verdi.
- The people voted in November.
- Halk Kasım ayında oy verdi.
- Aren't you going to vote in the upcoming election?
- Gelecekteki seçimlerde oy vermeyecek misin?
- He is convinced that they will vote in favour of Mr Jones.
- Onlar Bay Jones lehine oy vereceklerine ikna oldular.
Show More (7)
|
