| 1 |
wheel |
tekerlek |
n. |
|
- We are all aware of these problems; they are not new, and we do not need to reinvent the wheel.
- Hepimiz bu sorunların farkındayız; bunlar yeni değil ve tekerleği yeniden icat etmemize gerek yok.
- There is no need for us to keep reinventing the wheel.
- Tekerleği yeniden keşfetmeye devam etmemize gerek yok.
- So then, we do not have to re-invent the wheel.
- Böylece tekerleği yeniden icat etmek zorunda kalmayız.
- It does look, however, as if each Member State is independently trying to re-invent the wheel.
- Bununla birlikte, sanki her Üye Devlet bağımsız olarak tekerleği yeniden icat etmeye çalışıyormuş gibi görünüyor.
- If people had opposed the wheel when it was invented, we would still be going everywhere on foot.
- Tekerlek icat edildiğinde insanlar buna karşı çıksaydı, hala her yere yürüyerek gidiyor olurduk.
- It does look, however, as if each Member State is independently trying to re-invent the wheel.
- Ancak sanki her Üye Devlet kendi başına tekerleği yeniden icat etmeye çalışıyor gibi görünüyor.
- It's not known who first invented the wheel.
- Tekerleği ilk kimin icat ettiği bilinmiyor.
- He invented the wheel.
- Tekerleği o icat etti.
- Layla was behind the wheel.
- Leyla tekerleğin arkasındaydı.
- I feel like a hamster on a wheel.
- Tekerleğin üzerindeki bir hamster gibi hissediyorum.
- It's not known who first invented the wheel.
- Tekerleği ilk olarak kimin icat ettiği bilinmiyor.
- Each time you step on the pedal, the wheel turns once.
- Pedala her bastığınızda, tekerlek bir kez döner.
- The squeaky wheel gets the grease.
- Gıcırdayan tekerlek yağlanır.
- You don't have to re-invent the wheel.
- Tekerleği yeniden icat etmenize gerek yok.
- You don't have to re-invent the wheel.
- Tekerleği yeniden icat etmek zorunda değilsiniz.
- The wheel began to turn.
- Tekerlek dönmeye başladı.
- Water power turns the wheel.
- Su gücü tekerleği döndürüyor.
- People from the so-called first world look at us Latinos as if we hadn't invented the wheel yet.
- Sözde birinci dünyadan insanlar biz Latinlere tekerleği henüz icat etmemiş gibi bakıyor.
- Sometimes, I feel like a hamster running on a wheel.
- Bazen kendimi tekerlek üzerinde koşan bir hamster gibi hissediyorum.
- Jack explained to me how to change the wheel of the car.
- Jack, arabanın tekerleğinin nasıl değiştirileceğini bana anlattı.
- Sometimes, I feel like a hamster running on a wheel.
- Bazen kendimi tekerlekte koşan bir hamster gibi hissediyorum.
- Jack explained to me how to change the wheel of the car.
- Jack bana, arabanın tekerleğini nasıl değiştireceğimi anlattı.
- Sometimes, I feel like a hamster racing on a wheel.
- Bazen kendimi tekerlek üzerinde yarışan bir hamster gibi hissediyorum.
- People from the so-called first world look at us Latinos as if we hadn't invented the wheel yet.
- Sözde birinci dünya ülkelerinden insanlar biz Latinlere sanki tekerleği henüz icat etmemişiz gibi bakıyorlar.
- The wheel doesn't turn.
- Tekerlek dönmüyor.
- You don't need to reinvent the wheel.
- Tekerleği yeniden icat etmene gerek yok.
- This Italian car has three wheels.
- Bu İtalyan otomobilinin üç tekerleği var.
- A unicycle has only one wheel.
- Tek tekerlekli bir bisikletin sadece bir tekeri vardır.
- I feel like a hamster on a wheel.
- Kendimi tekerlek üzerindeki bir hamster gibi hissediyorum.
Show More (26)
|
| 2 |
wheel |
direksiyon |
n. |
|
- The seat behind the wheel in buses and lorries is a back-breaking place of work.
- Otobüs ve kamyonlarda direksiyonun arkasındaki koltuk yıpratıcı bir iş yeridir.
- Let me take the wheel.
- Direksiyonu bana bırak.
- Hey, grab the wheel.
- Direksiyonu tutsana.
- Hey, grab the wheel.
- Direksiyona geçsene.
- Grab the wheel.
- Direksiyonu tut.
- He held the wheel with one hand and waved to me with the other.
- Bir eliyle direksiyonu tutarken diğer eliyle bana el sallıyordu.
- The driver turned the wheel to the right.
- Sürücü direksiyonu sağa kırdı.
- He held the wheel with one hand and waved to me with the other.
- O bir eliyle direksiyonu tuttu ve diğeriyle bana el salladı.
- Tom clenched the wheel.
- Tom direksiyonu sıktı.
- The driver turned the wheel to the right.
- Şoför direksiyonu sağa çevirdi.
- Let me take the wheel.
- Direksiyonu ben alayım.
- Fadil took control of the wheel.
- Fadıl direksiyonun kontrolünü ele geçirdi.
- Take the wheel, Tom.
- Direksiyona sen geç Tom.
- I'll take the wheel.
- Direksiyonu ben alacağım.
- Fadil took control of the wheel.
- Fadıl direksiyonun kontrolünü ele aldı.
- Hey, grab the wheel.
- Hey, direksiyonu tut.
- Keep your hands on the wheel.
- Ellerini direksiyonda tut.
Show More (14)
|
| 3 |
wheel |
teker |
n. |
|
- What is necessary is to throw some sand into the wheels of the currency speculators, stockbrokers and option traders.
- Yapılması gereken, döviz spekülatörlerinin, borsacıların ve opsiyon tüccarlarının tekerine çomak sokmaktır.
- Markku tried to put a spoke in Tom's wheel.
- Markku, Tom'un tekerine çomak sokmaya çalıştı.
- I took the wheels off my bicycle.
- Bisikletimden tekerleri çıkardım.
- I took the wheels off Tom's bike.
- Tom'un bisikletinden tekerleri çıkardım.
Show More (1)
|
| 4 |
wheel |
çark |
n. |
|
- Surely humanity cannot be reduced to the level of political wheeling and dealing.
- Şüphesiz insanlık, siyasi çark ve pazarlık düzeyine indirgenemez.
- In some cases planetary gears are used whose planet wheels run in specially developed spherical roller bearings.
- Bazı durumlarda planet çarkları özel olarak geliştirilmiş oynak makaralı rulmanlarda çalışan planet dişliler kullanılır.
- I run like a hamster in a wheel.
- Çarkın içindeki bir hamster gibi koşuyorum.
Show More (0)
|
| 5 |
wheel |
jant |
n. |
|
- Tom gave me a nice set of aluminum wheels, but he kept the tires.
- Tom bana güzel bir alimünyum jant seti verdi ama o lastikleri sakladı.
- Tom gave me a nice set of aluminum wheels, but he kept the tires.
- Tom bana güzel bir alüminyum jant seti verdi ama lastikleri sakladı.
Show More (-1)
|
| 6 |
wheel |
dümen |
n. |
|
- Take the wheel, Tom.
- Dümene sen geç Tom.
Show More (-2)
|
