1 |
widely |
geniş ölçüde |
adv. |
|
- The belief that environmentally responsible waste management is crucial is fortunately now widely accepted.
- Çevreye duyarlı atık yönetiminin hayati önem taşıdığı inancı neyse ki artık geniş ölçüde kabul görmektedir.
- In the candidate countries, enlargement is widely supported.
- Aday ülkelerde genişleme geniş ölçüde desteklenmektedir.
- I am delighted that this indignation is widely shared in this House as well.
- Bu kızgınlığın bu Mecliste de geniş ölçüde paylaşılmasından memnuniyet duyuyorum.
- I have the impression that the Committee's proposals will be widely endorsed tomorrow.
- Komite'nin önerilerinin yarın geniş ölçüde kabul göreceği izlenimine sahibim.
- I have the impression that the Committee's proposals will be widely endorsed tomorrow.
- Komite'nin önerilerinin yarın geniş ölçüde kabul göreceği izlenimini edindim.
- The concerns expressed by the European Parliament about Tibet are widely shared.
- Avrupa Parlamentosu tarafından Tibet konusunda dile getirilen endişeler geniş ölçüde paylaşılmaktadır.
- This view is also widely shared within the Council.
- Bu görüş Konsey içinde de geniş ölçüde paylaşılmaktadır.
- It hasn't been widely adopted.
- Bu geniş ölçüde benimsenmedi.
Show More (5)
|
2 |
widely |
geniş çapta |
adv. |
|
- The work was also widely praised.
- Çalışma ayrıca geniş çapta övgüyle karşılandı.
- Ricardo de León Regil was a doctor whose work was widely recognised and valued.
- Ricardo de León Regil, çalışmaları geniş çapta tanınan ve değer verilen bir doktordu.
- I hope that this proposal will be widely supported.
- Bu önerinin geniş çapta destekleneceğini umuyorum.
- This very useful publication should be made widely available.
- Bu çok faydalı yayın geniş çapta erişime açılmalıdır.
- I have listened to the users carefully, and I have consulted widely.
- Kullanıcıları dikkatle dinledim ve geniş çaplı istişarelerde bulundum.
- This decision has been widely criticised, and rightly so.
- Bu karar geniş çapta ve haklı olarak eleştirildi.
- The impact of Emmet's theory on physics has been widely discussed, but this is not my concern in this paper.
- Emmet'in teorisinin fizik üzerindeki etkisi geniş çapta tartışılmıştır, ancak bu makale bu konu hakkında değil.
Show More (4)
|
3 |
widely |
geniş bir şekilde |
adv. |
|
- This was widely discussed in Monterrey with the International Fund for Agricultural Development.
- Bu konu Monterrey'de Uluslararası Tarımsal Kalkınma Fonu ile geniş bir şekilde tartışılmıştır.
- It is absolutely essential that this right to participate should be applied widely to the parties concerned.
- Bu katılım hakkının ilgili taraflara geniş bir şekilde uygulanması kesinlikle elzemdir.
- I should actually recommend that the Commission circulate that report widely.
- Aslında Komisyon'a bu raporu geniş bir şekilde dağıtmasını tavsiye etmeliyim.
- The findings of our mission have been widely discussed, both worldwide and within Nigeria.
- Misyonumuzun bulguları hem dünya çapında hem de Nijerya içinde geniş bir şekilde tartışıldı.
- It is absolutely essential that this right to participate should be applied widely to the parties concerned.
- Katılım hakkının ilgili taraflara geniş bir şekilde uygulanması kesinlikle şarttır.
Show More (2)
|
4 |
widely |
yaygın bir şekilde |
adv. |
|
- When does it believe that these useful numbers will become sufficiently widely known?
- Bu faydalı rakamların ne zaman yeterince yaygın bir şekilde bilineceğine inanıyor?
- I hope that the Commission will apply this method more widely.
- Komisyon'un bu yöntemi daha yaygın bir şekilde uygulayacağını umuyorum.
- The guillotine was widely used during the French Revolution.
- Giyotin, Fransız Devrimi sırasında yaygın bir şekilde kullanıldı.
- The old belief is still widely current.
- Eski inanç hala yaygın bir şekilde geçerli.
Show More (1)
|
5 |
widely |
büyük ölçüde |
adv. |
|
- In the face of positions which still differ widely, we will need clear thinking and farsightedness.
- Hâlâ büyük ölçüde farklı olan tutumlar karşısında net düşünme ve ileri görüşlülüğe ihtiyacımız olacak.
- In my group, too, opinions on the GALILEO project differ widely.
- Benim grubumda da GALILEO projesine ilişkin görüşler büyük ölçüde farklılık göstermektedir.
- Opinion differs widely on the means to achieve this, however.
- Ancak bunu başarmanın yolları konusunda görüşler büyük ölçüde farklılık göstermektedir.
Show More (0)
|
6 |
widely |
geniş bir alanda |
adv. |
|
- These insects are widely distributed.
- Bu böcekler geniş bir alana yayıldılar.
- These insects are widely distributed.
- Bu böcekler geniş bir alana yayılmıştır.
Show More (-1)
|
7 |
widely |
genişce |
adv. |
|
- We should not define the concept of human rights so widely that every human desire and affliction is embraced.
- İnsan hakları kavramını, her türlü insani arzu ve sıkıntıyı kucaklayacak kadar geniş tanımlamamalıyız.
Show More (-2)
|