1 |
wrench |
ingiliz anahtarı |
n. |
|
- They were using a wrench for the nuts.
- Somunlar için İngiliz anahtarı kullanıyorlardı.
- I'd like to borrow a wrench.
- Bir İngiliz anahtarı ödünç almak istiyorum.
- Could you pass me that wrench?
- O İngiliz anahtarını bana uzatabilir misin?
- Tom came in with a wrench in his hand.
- Tom elinde bir İngiliz anahtarıyla içeri geldi.
- A wrench is a commonly used tool.
- İngiliz anahtarı yaygın olarak kullanılan bir alettir.
- Could you hand me that wrench?
- O İngiliz anahtarını bana verebilir misin?
- A wrench is a commonly used tool.
- Bir İngiliz anahtarı, yaygın olarak kullanılan bir araçtır.
- Tom came in with a wrench in his hand.
- Tom elinde bir İngiliz anahtarıyla geldi.
Show More (5)
|
2 |
wrench |
anahtar (somun veya vidaların sıkıştırılıp gevşetilmesi için kullanılan) |
n. |
|
- Could you pass me that wrench?
- Şu anahtarı uzatır mısın?
- I let Tom borrow my wrenches to fix his car.
- Arabasını tamir etmesi için Tom'a anahtarlarımı ödünç verdim.
- Hand me the wrench.
- Bana anahtarı uzat.
- Could you hand me that wrench?
- Şu anahtarı uzatır mısın?
- Hand me the wrench.
- Anahtarı bana ver.
Show More (2)
|
3 |
wrench |
burkulma |
n. |
|
- Hearing the sad story, I felt a wrench in my heart.
- Üzücü hikayeyi duyunca kalbimde bir burkulma hissettim.
Show More (-2)
|
4 |
wrench |
çekme |
n. |
|
- She took the sheets with a wrench.
- Çarşafları bir çekme hareketiyle aldı.
Show More (-2)
|
5 |
wrench |
çekmek |
v. |
|
- He wrenched the package with anger.
- Paketi öfkeyle çekti.
Show More (-2)
|
6 |
wrench |
burkmak |
v. |
|
- Hailey wrenched her ankle while jogging.
- Hailey koşarken bileğini burktu.
Show More (-2)
|