Turco | Inglés | |||
---|---|---|---|---|
General | ||||
General | çalar saat | alarm clock n. | ||
My alarm clock's ticking is too loud. Benim çalar saatim çok gürültülü ses çıkarıyor. More Sentences |
||||
Computer | ||||
Computer | çalar saat | alarm clock n. | ||
You've got to set the alarm clock before you go to bed. Yatmadan önce çalar saati kurmalısın. More Sentences |
||||
Informatics | ||||
Informatics | çalar saat | alarm clock n. | ||
When her alarm clock sounded, Mary was already yawning and stretching. Çalar saati çaldığında Mary çoktan esnemeye ve gerinmeye başlamıştı. More Sentences |
Turco | Inglés | |
---|---|---|
Modern Slang | ||
Modern Slang | çalar saat kaygısı | alarm clock anxiety n. |